![](/staticfiles/news/166955/2021/06/22/823x463cc-ank-kobane-davasi-avukati-manset.jpg)
Kobanê Davası: Savcılar birleşip HDP’yi kapatmaya çalışıyor
- 13:01 25 Haziran 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan avukatlar, "Yürütülen bir kumpas davası var" diyerek bunun devamının da geleceğine işaret etti. Avukatlar, ayrıca savcıların birleşip HDP'Yi kapatmaya çalıştığına dikkat çekti.
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşmasının 10’uncu oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Salonunda görülmeye devam ediyor.
‘Kadınlar için mücadele ettim’
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan HDP önceki dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Zeynep Ölbeci tutuk incelemesine dair söz aldı. Sözlerine HDP İzmir İl Örgütü’ne yapılan saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anarak başlayan Zeynep, esasa ilişkin savunmasını yüz yüze vereceğini aktardı. HDP’de daha çok kadın alanında çalışma yürüttüğünü belirten Zeynep, “Kadınlar için mücadele ettim ve etmeye devam edeceğim. Şimdiye kadar elde ettiğimiz kazanımlar erkek zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur” sözlerine yer verdi.
‘Temsili demokrasiyi bile mumla arıyoruz’
Zeynep, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “PKK kadın hareketidir” sözleriyle Kürt kadınlarının yaptığı çalışmaları hedef gösterdiğini ve bunun üzerine aralarında Rosa Kadın Derneği’nin de bulunduğu pek çok kadın kurumunun saldırıya uğradığını söyledi. Kayyım politikalarının aynı zamanda kadın iradesine yönelik bir saldırı olduğunun altını çizen Zeynep, “Bugün temsili demokrasiyi bile mumla arıyoruz. Kayyım saldırılarında kadın düşmanlığının ne kadar derin olduğunu anladık ve gördük. Aynı zamanda mücadelemizin doğruluğunu gördük” dedi.
‘Kürtlere karşı düşmanca tutum deşifre oldu’
Zeynep, bütün bu saldırılarla “devletin Kürtlere karşı olan düşmanca tutumunun” deşifre olduğunu dile getirerek, “Bu dönem ne 1925’tir ne 1938’dir” dedi. Zeynep, sözlerini şöyle sürdürdü: “AİHM kararları uygulanmıyor, hukuk ayaklar altında alınıyor. Ben Adıyamanlıyım. IŞİD Kobanê’ye saldırdığında Adıyaman’da büyük bir korku ve panik yaşandı. İnsanlar gelecekleri için kaygılandılar. Özellikle Aleviler bu korkuyu daha derinden yaşadı. Bu korku iki yönlüydü, birincisi kendileri içindi, ikincisi ise Şengal’de yaşanan katliamın Kobanê’de yaşanma ihtimaliydi. Bu nedenle insanlar sokağa çıktı. Bu aynı zamanda insan olmanın gereğiydi. Bir yandan IŞİD’i protesto ediyorlardı, öte yandan IŞİD’ten kaçanlara yüreklerini açtılar. Bunu yapanlar sadece HDP’li ya da bileşenleri değildi. AKP’liler, CHP’liler bütün halk Kobanê halkına gönlünü açtı.”
‘Özgürlük içinde yaşama hayali yaşanıyordu’
DAİŞ’e karşı yapılan eylemlerin “suç” olarak gösterilmesine tepki gösteren Zeynep, “Bu dönemde Sayın Öcalan ile devlet arasında barış görüşmeleri yapılıyordu. Türkiye’de yaşanan bütün halklar için barış, eşitlik ve özgürlük içinde yaşama hayali yaşanıyordu. Bu zamanlar özgür bir yaşamın hayali olmuştu. Türkiye’de yaşayan tüm halklar için barış, eşitlik ve kardeşlik içinde yaşama hayali oluşuyordu. Bu nedenle herkes hassas davranıyordu. Bu hassasiyeti gösterenler, HDP, DBP ve HDK çalışanlarıydı. Bu dosyanın açılması ve kabul edilmesi yüzyıllık yaşananların tekrar edilmesidir. Bir avuç faşistin geleceği için halkların geleceğiyle oynanıyor. Biz buna izin vermeyeceğiz. Bu coğrafyada yaşayan halklar, bu tür dosyalara çok şahitlik ettiler. Diğerleri nasıl tarihte kara bir leke olarak yer aldıysa bu da öyle olacak” şeklinde konuştu.
‘Gerçekler açığa çıkarılsın’
DAİŞ vahşetini artık herkesin bildiğini kaydeden Zeynep, “Burada onların yaptıklarını anlatmama gerek yok” dedi. Zeynep, Kobanê protestolarında esas olarak “anayasal hakkını kullananlara saldırı” düzenlendiğini ve bunun da “IŞİD zihniyetinin devamı olduğunu” söyledi. Zeynep, Kobanê protestoları sürecinde yaşanan bütün bu gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istedi.
‘Kötü muameleye müdahale etmemeniz hak ihlalidir’
Ardından tutuklu siyasetçilerden RTÜRK üyesi Ali Ürküt’ün avukatı Erhan Ürküt söz aldı. Dün tutuklu siyasetçilere yönelik Sincan Cezaevi’nde gerçekleşen kötü muameleyi hatırlatan Erhan, “Sizin bu kötü muameleye müdahale etmemeniz hak ihlalidir. Kötü muamele, işkence insanlık onurunu zedeler. Buradan insan hakları örgütlerini harekete çağırıyorum. Arama ahlaki boyutu aşmıştır. İki tane zavallı, kendince işgüzarlık yapmıştır. Ama bunun hesabını ağa babalarına soracağım. Suç duyurusunda bulunuyorum” ifadelerini kullandı.
‘Katillerin peşine düşün’
Sebahat Tuncel ve Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ezgi Güngördü, HDP İzmir il binasına yönelik gerçekleşen saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anarak sözlerine başladı. Ezgi, “Bu yargılama devam ederken bir Kürt kadın, bir HDP’li kadın katledildi. Burada Sebahat Tuncel’i, Beyza Üstün’ü yargılıyorsunuz. Beyza Üstün’ün kitap imzası için HDP İzmir il binasında toplanılmıştı. Katilin ifadelerinden anlıyoruz ki katil oraya daha çok kişiyi öldürmek için gitti. Savcılık ya da yargı HDP’lilerin peşine düşeceğine ‘ortalığı kana bulayacağız’ diyenlerin peşine düşseydi bu katliam yaşanmayacaktı. Katilin sosyal medya hesaplarına bakın ‘hepinizi öldüreceğiz’ diye paylaşımlar yapmış. Bir tane soruşturma açılmış mı? Bugün HDP, Kürtler haklılıklarını ölümleriyle ispat etmeye çalışıyorlar yıl olmuş 2021. Bunlar tesadüfi değildir, linç kampanyasının sonucudur. Siz de bu kampanyanın parçasısınız” dedi.
‘Sokağa çıkma meşrudur’
6 yıldır toplanmayan delillerin sorumlusunun mahkeme heyeti olduğuna dikkat çeken Ezgi, “Biz size delil mi toplayacaktık. Toplanan delillerin çoğu da zaten HDP sayfasında da var. Burada yargılanan kimsenin delil karartma şüphesi yoktur. Deniz Poyraz'ın katledildiği gün burada herkes baş sağlığı temennisinde bulundu ancak iki gün sonra Devlet Bahçeli, Poyraz’ın ‘terörist’ olduğunu iddia etti. HDP’nin her gün kriminalize edildiği bir süreçte Deniz Poyraz katledildi. Deniz Poyraz'ın katledilmesinden sonra HDP ve birçok kurum sokağa çıkma çağrısında bulundu. Çünkü bu yeni bir sürecin başlangıcı olarak görüldü. Deniz Poyraz için sokağa çıkma çağrısı ne kadar meşru ise Kobanê için de sokağa çıkma çağrısı da o kadar meşrudur. Buradakileri IŞİD katliamına sessiz kalmadıkları için yargılıyorsunuz. Bu insanları, IŞİD katliamlarına sessiz kalmadıkları için yargılıyorsunuz. AİHM kararıyla bu çağrının meşru olduğu kanıtlandı” diye belirtti. Ezgi, tutuklu siyasetçiler için tahliye talebinde bulundu.
‘Tarihi yargılama yapılıyor’
HDP eski MYK üyesi Zeynep Ölbeci’nin avukatı Ali Bozan Bozan, Deniz’in katledilmeden yarım saat önce mahkeme heyeti üyelerinden birinin “Neden HDP binaları saldırıya uğramıyor?” sorusunu hatırlatarak, “Bu sorunun üzerinden bir saat geçmeden HDP İzmir il binası saldırıya uğradı. Tarihi bir yargılama yapılıyor. Sizlerin bizlerin hepimizin kurduğu sözlere dikkat etmesi gerekir. Şunu beklerdim, neden HDP binaları saldırıya uğramadı dedikten 1 saat sonra HDP İzmir il binası saldırıya uğradıktan sonra özür dilemesini, üzüntüsünü dile getirmesini beklerdim” sözlerine yer verdi.
‘Ara karar kurulmadan yazı yazılamaz’
Dosyada müvekkil ile ilgili sadece gizli tanık beyanı olduğunu ifade eden Ali, “Gizli tanık beyanları tek başına hükme esas alınamaz. Mahkemeniz 9 aydır tek başına hükme esas alınamaz gizli tanık beyanlarıyla tutuklu tutulmaktadır. Bunun yanı sıra mahkeme bunu fark ettikten sonra herhangi bir ara karar kurmadan Zeynep ile ilgili UYAP’tan bir araştırma yaptı, yargılandığı başka bir dosyayı aldı, inceledi ve bunu tutuk devam kararının gerekçesi yaptı. Ara karar kurulmadan dosyada yargılanan herhangi bir kişi ile ilgili herhangi bir yere yazı yazılamaz. UYAP araştırması yapılmaz” diye belirtti.
‘Savcı başka deliller peşinde’
Dava avukatlarından Kenan Maçoğlu, savcının başka deliller arama peşinde olduğunun altını çizerek, “Kapatma iddianamesi ve KCK yargılamalarına ilişkin iddianameleri dosyaya istemiş. Kapatma davası iddianamesi elimizde. 7 yıldır yürütülen ve önünüze gelen dosya kapsamında alınan ifadeler de bu iddianamenin içinde var. Ama Kobanê Davası iddianamesine açık tanıklardan K.G.’nin bir kısım ifadesi var. Tamamı ise HDP kapatma davası iddianamesinde. Savcı bey buna ne yapıyor? Bunu yargılamanın ilerleyen aşamasında hukuka uygun kararları vermeye başladınız devam da edeceksiniz buna belki de ileride AİHM kararını uygulayıp hepsini tahliye edeceksiniz. Ama savcı Erdoğan'ın ‘karşı hamleyi yaparız’ sözünün hazırlığını yapıyor” dedi.
‘Savcı HDP için görevlendirilmiş’
Dosya savcısı Ahmet Altun’un dosyaya ilişkin ne yapmaya çalıştığını duruşmanın başından beri avukatların mahkeme heyetine anlatmaya çalıştıklarını kaydeden Kenan, “Ama bakın Ahmet Altun maalesef Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda doğrudan HDP için görevlendirilmiştir. Önünde HDP dışında başka bir dosya yoktur. Bu K.G.’nin bizden ve sizden gizlenen ifadesini Yargıtay Başsavcısı öğrenmiş ama gizlilik kararı olan bir dosyadan öğrenmiş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Altun’la birlikte çalışıp HDP’yi kapatmaya çalışıyor. Size de dosyada gizlilik kararı olduğunu söyleyip paylaşmayacaktı. Ama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş. Yürütülen bir kumpas davası var. Bunun devamı da gelecek. Sizden önerimiz buna devam etmemeniz” ifadelerini kullandı.
‘Politik görüşü açık oturumda tartışalım’
Bülent Parmaksız’ın avukatı Gülşen Uzunel söz alarak, “Mesele politik görüş tartışmak ise, bir açık oturum düzenleyebiliriz” dedi. Gülşen, “Herkes merak ettiğini, hakikatlerin ortaya çıkması için söyler. Suç soruşturması açısından değerlendirdiğimiz mesele, müvekkile çok somut iki üç tane tweet dolayısıyla suç yöneltiliyor. İfade özgürlüğü ve bunun yanında doğrudan bağlantılı kurulamamasından kaynaklı” şeklinde konuştu.
‘7 Haziran’da neden dosyayı hazırladı?’
Meryem Adıbelli’nin avukatı Mustafa Kemal Baran sözlerine, Deniz Poyraz’ın katledilmesini anarak başladı. Mustafa, “Bu davanın HDP’nin kapatılma davasının bir delili olduğu kesin. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 7 Haziran’da iddianameyi hazırlaması ve sunmasının manidar olduğu açık. Böyle sembollerle tarihsel olgularla olay ve olguları açıklamak bir Yahudi geleneğidir. ‘Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 7 Haziran’da neden dosyayı hazırladı?’ diye bir vatandaşa sorsanız bile ciddiye almaz. Çünkü sembolik olduğunu oda biliyor, sizde ve bizde biliyoruz. Bu sembolik olayının kültürde, tarihte, sosyolojide karşılığı yok ama siyasal karşılığı var. Bu karşılık nedir? ‘HDP sen 7 Haziran’da benden fazla oy alarak tek başıma iktidar olmamdan alı koydun. Ben de sana gösteririm.’ Bunun karşılığı budur” diyerek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya bir buçuk saatlik ara verildi.