Kobanê Davası: PKK’nin kendisi bir sonuçtur

  • 12:50 24 Haziran 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda savunma yapan Emine Ayna, “Biz burada bir sonucuz, Kobanê Davası bir sonuç, PKK’nin kendisi bir sonuç. Neden ise Kürtlerin kimliğinin tanınmaması, inkar, şiddet ve baskı politikalarıdır. Kürtler durduk yere isyan etmiyor” dedi.  
 
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşmasının 9’uncu oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülmeye devam ediyor.
 
‘Konuşmalarımda barış vurgusu var’
 
DBP geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Emine Ayna davanın esasına ilişkin savunma yaparak, iddianamede yer alan ANF haberlerine dair konuştu. Emine, “Paris’te katledilen 3 kadın siyasetçinin ölüm yıldönümüne dair yaptığım konuşma ANF’den alınmış. Haberin hepsi de alınmamış sadece bir iki cümle alınmış. Orada söylediğim, ‘Öcalan çıktığında, barış geldiğinde bunu kutlayacağız.’ Şiddet bunun neresinde? Aksine ben orada barış sürecine güvenmek gerektiğini söylemişim” dedi. Emine, iddianamede yer alan diğer konuşmalarında da barış vurgusunun olduğunu, bu nedenle suç teşkil etmediğini belirtti.
 
İddianamede “anadilde eğitim” talebine ilişkin yöneltilen suçlamalara dair konuşan Emine, “Anadilde eğitim talebi bizim yıllardır talebimiz. HADEP’ten beri talebimizdir” dedi.
 
‘Mesele Kürtlerin haklarının tanınıp tanınmayacağıdır’
 
İddianamede, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dair yaptığı konuşmaların suçlama olarak kendisine yöneltilmesini değerlendiren Emine, Başkanlık veya Cumhurbaşkanlığı Sistemi gibi bir tartışmalarının olmadığına dikkat çekti. Emine, “Mesele Cumhurbaşkanı veya Başkanlık Sistemi değil, mesele devletin Anayasasında Kürtlerin haklarının ve iradesinin tanınıp tanınmayacağıdır. Nasıl bir idari yapılanma içerisinde Kürtlerin kendini ifade edebileceğidir. Özerk bölgelere sahip devletler var. En son ademi merkeziyetçilik tartışmasında da asıl tartışılması gerekenin bu olduğunu ifade ettim. Merkezcilik mi ademi merkeziyetçilik mi olacak. O sistemin demokratik yönetime dahil olup olmayacağını söyledim” şeklinde konuştu.  
 
‘Elbette Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okuyacağım’
 
Emine, evine yapılan baskında el konulan kitaplara ilişkin ise “Ben bir Kürt siyasetçiyim. Elbette Abdullah Öcalan’ın kitaplarını okuyacağım. Kitaplığımda başka kitaplar da vardı. Fethullah Gülen’in kitapları da vardı. Ben Gülenci mi oluyorum? Turancılığa dair kitaplar da vardı. Turancı mıyım ben?” diye sordu.
 
‘Neden Kürtlerin inkarı, sonuç PKK’
 
Burada olmanın bir sonuç olduğunun altını çizen Emine, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz burada bir sonucuz, Kobanê Davası bir sonuç, PKK’nin kendisi bir sonuç. Neden ise Kürtlerin kimliğinin tanınmaması, inkar, şiddet ve baskı politikalarıdır. Kürtler durduk yere isyan etmiyor. Hakları elinden gittikten sonra isyan ediyor. Kendinizi bizim yerimize koyun. Farz edin ki burası Kürdistan siz de Kürt’sünüz. Biraz empati kurun. Kürler ne yaşamış? Şöyle bir sahneye şahit oldunuz mu hiç? Toplu mezarlar kuruldu bundan 7 yıl önce. Bir anne mezarı başında ‘İnşallah benim çocuğumun kemikleri buradan çıkar’ dedi. Bu çok ağır bir şey.”
 
Aysel Tuğluk’un annesini hatırlattı
 
Davada yargılanan ancak rahatsızlığı nedeniyle duruşmaya katılamayan Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırıyı hatırlatan Emine, “Türkiye’nin başkentinde o yaşlı kadının defnedilmesine izin verilmedi. O kadının mezarı defnedildiği yerden çıkarılmak zorunda kaldı. Bunun yarattığı travmayı düşünebilir misiniz? Bunların tarih boyunca yarattığı travmayı düşünün. Nasıl bir gelecek yarattığınızı düşünebiliyor musunuz. Bunları size söylemek zorunda kalıyoruz. Sizinle mi tartışacağız bunları” ifadelerini kullandı.
 
Emine, “Kürt halkının bir statüye sahip olması için silahlı mücadele vermek gerekmiyor ama AKP, devlet bugün tersini ispatlıyor. Bu taleplerin örgütlenebilmesi için silaha gerek olmadığını göstermek istedim. Bunları talep ettiğimiz için devlet bize; ‘Siz bunu talep ediyorsanız sizi ‘terörist’ ilan edeceğim’ diyor. Hiçbir düşüncemi ifade etmemde bir suç yoktur” dedi. 
 
Duruşmaya bir buçuk saatlik ara verildi.