![](/staticfiles/news/166843/2021/06/14/823x463cc-14-04-2021-kobane-davasi-avukatlar-protesto-manset.jpg)
Kobanê Davası 9’uncu gününde
- 11:18 24 Haziran 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası, 3’üncü duruşmanın 9’uncu oturumuyla 17 siyasetçinin salonda yer almasıyla başladı. Siyasetçi Nazmi Gür, söz alarak üst aramasında görevli memur tarafından tacize uğradığını söyledi.
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşmasının 9’uncu oturumu Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Sincan Cezaevi Kampüsü Salonu’nda görülen duruşmaya HDP’li milletvekilleri, HDP il ve ilçe örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda izleyici, avukat ve gazeteci katıldı.
Figen Yüksekdağ SEGBİS’te
HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yerine kayyım atanan önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, geçmiş dönem DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP önceki dönem Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Zeynep Ölbeci, tutuklu bulundukları cezaevlerinden, önceki oturumlarda tahliye edilen HDP önceki dönem MYK üyeleri Berfin Özgü Köse, Can Memiş, Cihan Erdal da İstanbul’dan duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Selahattin Demirtaş vareste tutuldu
Tutuklu yargılanan, HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım, Aysel Tuğluk ve tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Gülfer Akkaya ve Altan Tan mazeret bildirerek duruşmaya katılmazken, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş savunmasına hazırlandığı için, önceki oturumlarda tahliye edilen yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmadan vareste tutulduğu için katılmadı.
17 siyasetçi duruşma salonunda
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata, HDP önceki dönemi Sözcüsü Günay Kubilay, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, HDP geçmiş dönem milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, Meryem Adıbelli, HDP önceki dönem saymanı Zeki Çelik, Kürt Pen üyesi yazar Nezir Çakan, HDP önceki dönem MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz, duruşma salonunda hazır bulundu.
‘Düşmanca bir tutumla karşı karşıya kaldık’
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür söz aldı. Nazmi, cezaevinde karşı karşıya kaldıkları kötü muameleyi anlatarak, “Koğuştan dışarıya kadar iki kere x-ray cihazından geçiyoruz. Fakat bugün orada görev yapan bir memur üst araması yaparken beni taciz etti. Düşmanca bir tutum ile karşı karşıya kaldık. Bu tutumu protesto ediyoruz ve kabul edemeyiz. Cezaevi yönetimine, Adalet Bakanlığı’na ileteceğiz ama cezaevi yönetimi ve çalışanlarının bu insanlık onuruna aykırı tutumunu kabul etmiyoruz. Jandarma da bizi buraya getirirken ki tutumu da iyi değil. Kötü muameleye maruz kalıyoruz. Cezaevi çalışanları hazırladığımız savunmaları okumaya çalıştılar, bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kürt sorunu vurgusu
Ardından DBP geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Emine Ayna davanın esasına ilişkin savunma yapmak üzere söz aldı. Savunmasını iki aşamalı yapacağını belirten Emine, “Kürt sorununu kucağınıza bıraktığınızı düşünüyorum. Burada Kürt sorununun çözümü ve sorununa ilişkin ciddi tarihi bir belge olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘İdeoloji nasıl yaşamanın cevabıdır’
İddianamede sürekli bir “ideoloji” kelimesinin var olduğuna dikkat çeken Emine, “Bir ideolojiye sahip olmak yanlış bir şeymiş gibi vurgular var. İdeoloji insanların nasıl yaşamak istediğine dair cevabıdır. Nasıl yaşamak, nasıl bir yönetim, ülke istediğine dair düşüncelerinin toplamıdır. Siyasi partilerde bu ideolojinin çalışma alanı vardır. AKP kendi düşünceleri içerisinde bir ideolojiye sahiptir, ben de kendi düşüncem içerisinde bir ideolojiye sahibim. İddianamede yaptığım konuşmalar, özetle iki düşünce etrafından baz alınmış. Bunlardan biri Öcalan’a özgürlük, diğeri demokratik özerklik talebine dair” sözlerine yer verdi.
‘Düşüncelerimi ifade ettiğim için buradayım’
Özerklik talebinin hem DBP’nin hem de BDP’nin tüzüğünde yer alan bir talep olduğunun altını çizen Emine, “Bu talep tüm siyasi partilerde olduğu gibi o dönemde çalıştığım DBP ve BDP’de devlet tarafından onaylanan tüzüklerdir. Düşüncenin ifade özgürlüğü olduğu söyleniliyor ama siyasetçinin düşünceyi örgütleme gibi bir sorumluluğu var. Siyasi partilerde bunu örgütlemek zorunludur. Bunu mitingler, konuşmalar ve yazarak yaparlar. Ben burada düşüncelerimi ifade ettiğim için, düşüncelerimi partimin tüzüğüne bağlı kalarak örgütlediğim için bulunuyorum. İddianameye baktığım zaman, onlara delil diyemiyorum. Verilere baktığım zaman sadece konuşmalarım var. Düşünceyi örgütlemenin suç sayılabileceği tek şey şiddet. Eğer düşüncemi ifade ederken o düşüncemde şiddete çağırıyorsam bu suç vasfı taşır” şeklinde konuştu.
‘Öcalan’a özgürlük isteyerek kimi öldürdüm?’
Duruşmayı başından beri izlediğini ancak konuşmalar dışında, siyasi parti faaliyetleri dışında hiçbir şeyin olmadığını ifade eden Emine, “Biz ne acıdır ki, 37 kişiyi öldürmekle suçlanıyoruz. Bunun delili nedir? 37 kişiyi bırakın, bir kişiyi öldürmekle suçlanıyorsam, ‘nasıl öldürdüm, ne ile öldürdüm?’ bunun tanığı, kimi öldürmüşsem onu öldürdüğümü gören biri olmalı ki yargılanayım. 37 kişiyi öldürmekle burada suçlanıyorum. İddianamede yer alan bana dair deliller Öcalan’a özgürlük istemem ve özerklik istemem. Öcalan’a özgürlük isteyerek kimi öldürdüm? Özerkliği anlatarak 37 kişiyi nasıl öldürdüm? 24 yeri yağmalamak ile suçlanıyorum. Burada 38 kişiyi alıkoymakla suçlanıyorum. 2 kişiyi alıkoymayı teşebbüsle suçlanıyorum. Bin 750 mala zarar vermekle suçlanıyorum özerklik istediğim için” ifadelerini kullandı.