‘1’inci maddenin hedeflenmesi manidardır’

  • 09:05 3 Haziran 2021
  • Hukuk
 
Derya Ren
 
DİYARBAKIR - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'ın 6284 sayılı kanunun 1'inci maddesinin kaldırılması ile ilgili söylemlerini değerlendiren Avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, "1'inci maddenin hedeflenmesi manidardır" dedi.
 
“Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Toplantısı” 27 Mayıs'ta gerçekleştirdi. Toplantıda soruları cevaplayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık'a CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’in, "Kadına yönelik şiddetin önlenmesini içeren 6284 sayılı kanunun 1'inci maddesi kalacak mı?" diye sorması üzerine Derya Yanık ise, "1’inci madde çıkabilir" şeklinde yanıtladı.
 
1'inci madde neyi içeriyor:
 
"(1) Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
 
(2) Bu Kanunun uygulanmasında ve gereken hizmetlerin sunulmasında aşağıdaki temel
ilkelere uyulur:
 
a) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.
 
b) Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenir.
 
c) Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilir.
 
ç) Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz."
 
1'inci maddenin kaldırılmasının tartışılmaya açılmasını değerlendiren Rosa Kadın Derneği üyesi Avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinden sonra böylesi bir söylemin manidar olmadığını söyledi. 
 
'Dayanaksız bırakılmış'
 
6284 sayılı kanunun İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye tarafından imzalanmasının ardından uygulanabilirlik için 2012 yılında çıkartılmış bir kanun olduğunu ifade eden Elif, Bu kanunun 1'inci maddesinde kanunun uygulanabilirliği için Sözleşme'nin esas alınması ilkesi düzenlendiğini kaydetti. Elif, "Bu sayede 6284 sayılı kanunun dayanağının İstanbul Sözleşmesi olduğu ulusal mevzuatta da kendine yer bulmuştur. Uyum kanunu diyebileceğimiz 6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi girişiminden sonra dayanaksız bırakılmış ve İstanbul Sözleşmesi ile olan bağı kesilmiştir. Bu haliyle kanunun 1'inci maddesinden İstanbul Sözleşmesi'nin esas alınacağı ilkesinin de değiştirilmesi gündeme gelmiştir. Birincisi öncelikle fesih girişimi hukuka uygun kabul edilse bile 1 Temmuz’a kadar yürürlükte kalmaya devam edecektir. Dolayısıyla 6284 sayılı kanundan en azından bu tarihe kadar adını dahi çıkartamazsınız. İkinci husus sözleşmesinin feshi girişimine karşı Türkiye’de Rosa Kadın Derneği'nin de içinde olduğu birçok kurum kuruluş, Danıştay'a iptal davası açtı ve bu dava sonuçlandığında fesih işleminin iptal edilme ihtimali yüksektir. Bu haliyle 6284’te değişiklik yapılması halinde davanın sonunda İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden kanuna eklenmesi gerekecektir ki bu da yine kanun değişikliği ile olur. Dolayısıyla hukuki süreç henüz tamamlanmadan uyum yasasında değişikliği gündeme getirmekte bir fayda yoktur" dedi.
 
'Kadınların sesine kulak verilmesi lazım'
 
Kadınları koruyan yasaların kaldırılmasının sürekli gündemde tutulmasının nedenine değinen Elif, Sözleşme’nin gözden çıkarılmak istendiğini belirtti. Kadınların Sözleşme’den vazgeçmek istemediklerini her fırsatta dile getirdiğini söyleyen Elif, "Bu mesele kadınlar ile erkek devlet arasında ciddi bir psikolojik savaş haline dönüştü ve bu şekilde kapatmak istiyorlar. Zaten fesih kararının öncesinde sözleşmeye dönük kara propaganda ile süreci çoktan başlatmış ve alternatifi için dahi çalışmalara başladıklarını bildirmişlerdi. Kadınlar olarak Sözleşme’den vazgeçmediğimizi inatla söylediğimiz ve bunu sokaklardan ve mücadeleden çekilmeyerek yaptığımız için Sözleşme’yi hedef alan söylem ve pratikler devam ediyor. Halbuki hükümetlerin hele ki şiddetle mücadelede esaslı bir görev ve yetkisi düzenlenen bakanlıkların ki bunun başında aile bakanlığı gelir çünkü koruyucu ve önleyici mekanizmaların birçoğu bu bakanlığa bağlı oluşturulmuştur. Kadınların sesine sözüne kulak vermesi gerekir ancak bunu yapmak yerine kadın bakanlar dahi devlet aklı ve devlet pratiklerinin peşinden koşmaktadır" ifadelerinde bulundu.
 
'1'nci maddenin hedeflenmesi manidardır'
 
6284 sayılı kanunun 1'inci maddesinin tümden kaldırılması halinde kanunun amaçsız, kapsamsız ve ilkesiz kalacağını belirten Elif, sözlerine şunları ekledi: "Yine önemli bir husus şudur ki;  kanunun 1'inci maddesi amaç kapsam ve ilkeleri belirlerken sadece İstanbul Sözleşmesi'ne atıfta bulunmuyor. Bunun yanında içeriğinde Sözleşme’de yer aldığını belli ediyor. Şöyle ki Sözleşme’nin ruhu, dili, üslubu aslında kanun çıkartılırken olduğu gibi kanuna yansıtılmış. Yani Sözleşme ibaresinin çıkartılması ve Sözleşme ile kanunun bağını kesmek aslında hiçbir işlemle mümkün değildir. Bu sebeple hedeflenenin zaten İstanbul Sözleşmesi’nin belirledikleri ve içeriği olduğu nettir ve 1'inci maddenin hedeflenmesi manidardır.”
 
'Tüm maddeler etkilenecektir'
 
Kanunun 1'inci maddesinin kaldırılması halinde yerine ne konulacağının açık olmadığını belirten Elif, maddenin kaldırılması halinde kadınlara ve çocuklara ciddi zararlar vereceğini ekledi. Elif, "Çünkü İstanbul Sözleşmesi şiddetle mücadelede çok kapsamlı ve sorunun kaynağına inip direkt müdahaleyi bu kaynağa yapan bir mevzuattır. Örneğin 6284, 1'inci maddesi  ‘ç’ fıkrasında düzenlenen kısım kadınlara yönelen şiddetin cinsiyete dayalı olduğuna işaret eder ve bu tespit dayanağını İstanbul Sözleşmesi’nden alır. Halbuki tüm siyasi yetkililerin yıllardır devam eden söylemlerine baktığınızda şiddetin sebebi olarak kadınların gülüşünü, giyinişini, yaşam tarzını yani direkt olarak kadınların varlığı olarak açıkladıkları gerçeği karşımıza çıkıyor. Bahsettiğimiz üzere kanunun 1'inci maddesi kanunun temel amaç, kapsam ve ilkelerinden söz eder ve geriye kalan maddelerin tümü buna uygun olarak düzenlenir. Dolayısıyla kadınlar sadece 1'inci maddeden değil bir bütünen kanuna dayanarak korunur. Elbette ki 1'inci maddenin değiştirilmesi demek diğer tüm maddelerin bundan etkilenmesi anlamına gelecektir" diye konuştu.