STK’lerin Rojava Kadın Devrimi ile İmtihanı (3)

  • 09:04 13 Eylül 2024
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
“Kendi özgücüne dayalı ekonomik sistem, kadınların kendi konfederal sistemleri içinde ihtiyaç duyulan kurumları oluşturmaları ve işlevsellik kazandırılarak boşluk bırakılmaması STK’ler aracılığıyla geliştirilen politikalar karşısında en büyük tedbir olacaktır.”
 
Zeynep Beydağı
 
STK’lerin Küresel Güney olarak tanımlanan alandaki faaliyetleri konusunda sistem karşıtı güçlerin daha donanımlı ve tedbirli olmaları gerektiği açıktır. Orta Doğu’daki kadın devrimi potansiyeline karşı örgütlenen bu yapılanmaların faaliyetlerini daha yakından mercek altına alarak kadın hareketlerinin kendi tedbirlerini almaları elzemdir. 
 
Neoliberal sistemin bu kurumlar aracılığı ile önüne koydukları hedefler:
 
*Sosyal adalet hareketlerini izlemek ve kontrol etmek,
 
*Kamu paralarını vakıflar aracılığıyla özel ellere aktarmak; dünyayı güvenli hale getirmek için muhalefeti yönetmek ve kontrol etmek,
 
*Kapitalizm aktivistlerin enerjilerini, toplumu gerçekten dönüştürebilecek kitle temelli örgütlenme yerine kariyer temelli örgütlenme biçimlerine yönlendirmek,
 
*Şirketlerin sömürücü ve sömürgeci çalışma pratiklerini "hayırsever" çalışmalarla maskelemelerine izin vermek,
 
*Toplumsal hareketleri kapitalist yapılara meydan okumak yerine onları model almaya teşvik etmektir.  (The revolution will not be funded : beyond the non-profit industrial complex / edited by INCITE!, Durham : Duke University Press, 2017. | “Originally published by South End Press, Cambridge, MA, 2007; republished by Duke University Press, 2017.” | Includes bibliographical references and index.)
 
STK'lere ayrılan bütçe
 
Rojava Devrimi gibi 21. yy. devrimlerine ilham kaynağı olmuş ve Orta Doğu’da yeni bir kadın devrimi modeli oluştururken uluslararası alanın buna duyarsız kalması beklenemez. STK’lerin son on yılda özelde son birkaç yıldaki faaliyetlerinin toplumda yarattığı etkiler de bunun fragmanları niteliğindedir. BM’nin önümüzdeki yıllardaki strateji planına erkek çocukların eğitimini alması, mikro-kredi ve STK çalışmalarına ayrılan bütçenin genişletilmesi kararları bu kurumların iyi birer karşı devrim aracı rolü oynamalarından ileri gelmektedir. Erkek çocukların eğitimi cinsiyetçiliğe karşı mücadele kapsamında ifade edilse de erkeğin dönüşümü, eş yaşam gibi projelerin alternatifi olarak erkekliği biraz katlanılır kılmak amaçlanmaktadır. İyi baba, iyi kocalar olarak eğitilmeleri hedeflenmektedir. Bir toplumsal kesim olarak kadınların siyasette, ekonomide, yaşamın her alanında örgütlü varlığının ötesinde amaç bireysel güçlenmeye odaklanmadır. Kapitalizmin çarklarına en iyi uyum sağlayacak, en iyi performansı gösterecek olan tek kişilik kurtuluş planları bireylere özgürlüğün yol haritası olarak sunulmaktadır. 
 
Kadınların önceliği iyi anne olabilmek mi?
 
Ulus devletin kadınları ulusun anneleri olarak inşa etmesine benzer biçimde Non-Governmental Organization’lar (NGO-Hükümet Dışı Kuruluşlar) özelde Orta Doğu’da erkekleri ve devleti kadınların iyi anne olabilmek için eğitim almaları gerektiğine ikna etmektedir. Derazor’da çalışma yürüten bir kurumun bir süredir kadınları emzirmeye teşvik etmek için bir çalışma yaptığını tanık oldum. Oysa o bölge DAİŞ’ten en son kurtulan ve çok ağır ataerkil etkilerin yaşandığı bir saha. Buradaki kadınların önceliği “iyi anne olabilmek mi?” diye sorguluyor insan. Yine Rakka’da genç kadınlara renkli başörtüleri dağıtan bir etkinliğe tanık olduk. Siyah çarşafın yerine renkli başörtülerin takılması tam da kapitalizmin kafasına uygun bir modernleştirme modeli. Tıpkı AKP’nin türbanı ve o sektörü kapitalizmin hizmetinde bir moda haline getirmesine benzemekte. Yani kadınların yetenek edinmeleri ve dil öğrenmelerinin gerekçesi geleceğe iyi nesiller yetiştirilmesidir. İş alanları aile ekonomisine katkı sunma eksenindedir.  
 
Çok kapsamlı bir plan devrede
 
Kapitalizmin vahşi gerçeği içinde mikro kredilerle kadınların potansiyelleri bu ekonomik çarklara çekilmektedir. NGO’lar kadın emeği ve bedenin yeni sömürü biçimlerinin kamuflajı rolünü oynamaktadırlar. Bu kurumların bütçelerinin arttırılması bölgedeki yoksulluğu göz önünde bulundurarak daha fazla kurum açmak, daha fazla proje yapmak ve daha yüksek maaş ve imkanlarla insanları çekmeye dönüktür. Maddi ihtiyaçları nedeniyle belediye çalışmalarında çok kritik role sahip bir mühendis NGO’da çalışmak zorunda kalmıştı. NGO’da herhangi bir çalışma yapmamasına rağmen ayda bin 500 dolar maaş almaktaydı. Fakat ahlaki olarak bu durumu kabul etmeyerek maddi açıdan zorlanmasına rağmen işine geri dönmüştü. Bunun gibi onlarca örnekten bahsedebiliriz. Adeta bir beyin göçü ile devrimin başarısız olması için ve ABD-AB merkezli sömürgeciliğe mahkûm olması için çok kapsamlı bir planın devrede olduğunu bilmek durumundayız. Diğer bir dayatma dünya tecrübelerine dayanarak bu kurumların özerk yönetim kurumlarına danışman olarak atanması eksenindeki dayatmalardır. Eğitim, sağlık ve ekonomi başta olmak üzere bu alanlarda etkin olma çabası karşısında özerk yönetim sınırlar çizerek bu yaklaşımı kabul etmemiştir. 
 
Hareket tarzları denetlenmeli
 
Bu noktada öncelikle bu kurumların işleyişleri, amaçları dünyadaki farklı örneklerde yol açtıkları sonuçlar konusunda toplumda daha fazla bilinç yaratmak gerekmektedir. Bu kurumlarla yapılan projelerde sözleşme ve şartlarını kabul ederken devrim değerlerine zarar verecek boyutları göz önünde bulundurmak önem taşır. Kısıtlamalar, hareket tarzlarının denetlenmesi gerekir. Mevcut durumda binlerce insanın kamplarda yaşıyor olması ve ambargo nedeniyle tümden bu kurumların reddedilmesi mümkün değildir. Öte yandan bir kesim NGO daha önce de belirttiğimiz gibi devrimin değerleri ile uyumlu biçimde katkı sunucu bir rolün de sahibidir. Fakat büyük bölümünün amaç ve hedefleri farklıdır. Mevcut durumda bu konuda bir tartışma ve yasa hazırlığının olduğu dile gelmektedir. Son on yılda ortaya çıkan sonuçlar üzerinden, bu kurumların alandaki çalışmaları için bir hukuki çerçeve oluşmasına acilen ihtiyaç vardır. 
 
Kendi özgücüne dayalı ekonomik sistem, kadınların kendi konfederal sistemleri içinde ihtiyaç duyulan kurumları oluşturmaları ve işlevsellik kazandırılarak boşluk bırakılmaması STK’ler aracılığıyla geliştirilen politikalar karşısında en büyük tedbir olacaktır. Kuzey ve Doğru Suriye Özerk Yönetimi bünyesinde kadın kurulu, eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet, kadınlara has bütçe ve kadın ekonomik sistemi, kadın adalet ve özsavunma sisteminin etkin kılınması STK’ler yoluyla gelişen neoliberal saldırılara karşı devrimin savunulmasını sağlar.  
 
*Bu yazı Jineolojî dergisinin “ROJAVA” dosya konulu 30’uncu sayısından kısaltılarak alınmıştır.