Barolarda eşit temsiliyet mücadelesi: Yalnız ve çaresiz değiliz

  • 09:01 13 Ağustos 2021
  • Hukuk
 
Dilan Babat
 
ANKARA - Barolarda eşit temsilliyet mücadelesi veren avukatlardan biri olan ilke Işık, ”Hayatın her alanında olduğu gibi barolarda da kadınların var olduğunu, daha örgütlü bir mücadeleyle hatırlatmamız gerekir" dedi. 
 
Kadınların yaşamın her alanında verdiği mücadele tarihin akışını değiştirirken, bu mücadele sonucunda yerel yönetimlerden siyasi partilere kadar her alanda eşit temsiliyet hayata geçirilmeye devam ediliyor.  İktidarın politikalarıyla hedef aldığı eşit temsiliyetin mücadelesinin verildiği yerlerden biri de barolar. Derlediğimiz verilere göre Türkiye Barolar Birliği  (TBB) Yönetim Kurulu’nda 1 kadın, disiplin kurulunda 1, denetlemede 1, delegeler içerisinde ise 2 kadın üye bulunuyor. 
 
Sadece Artvin, Bilecik, Kırşehir, Trabzon, Sakarya, Samsun, Ordu ve Sinop barolarının başkanı kadın. 81 ilin barosunda toplamda 226 kadın üye bulunuyor. 
 
Öte yandan barolarda kadın üye sayısının azlığı, genel kurullarda arttırılmaya çalışılıyor. 
 
Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu'ndan Ankara Barosu Başkan Adayı olan avukat İlke Işık ile eşit temsiliyete ilişkin konuştuk. 
 
'Temsil edilme oranı çok düşük'
 
Uzun yıllardır eşit temsiliyet sorunun devam ettiği baro yönetimlerinde kadınların tercih edilmediğini söyleyen İlke, avukatlık mesleğinin çok sayıda kadının icra ettiği bir meslek olduğunu dile getirdi. İlke, “Giderek genç meslektaşlarımız ve kadın meslektaşlarımız da ekleniyor. Eşit temsili bırakın temsil edilme oranı çok düşük. Ülkenin toplamına baktığımızda kadın baro başkanı sayısı çok az. Bu, hayatın her alanında yaşadığımız eşitsizliğin barolara yansımış hali. Kadınlar mesleği icra ediyor, pek çok zorluğu yaşıyor. Kadın avukat olmaktan kaynaklı birçok sorunu daha fazla yaşıyor. Ama baro yönetimlerinde gösterilmese de baroları yönetmede eşit temsiliyet ne yazık ki yaşanmıyor” dedi. 
 
‘Eşit temsiliyete dikkat ettik’
 
Kadınların her alanda eşit haklara sahip olmak için yaşamlarını mücadele ile sürdürdüğünü ifade eden İlke,  barolarda eşit temsiliyet sorununa özel olarak bakılmadığını vurguladı. İlke şöyle devam etti: “Her alanda verdiğimiz mücadeleyi bu alanda da veriyoruz. Kadınlar, bütün yasal hakları mücadele vererek, kazandık. Her alanda var olma savaşı veriyoruz. Barolarda kadın avukatların da var olma mücadelesi epey zamandır devam eden bir mücadele. Bu mücadeleyi daha ileriden, daha güçlü beraber mücadeleye dönüştürmemiz gerekiyor. Özgürlükçü çağdaş avukatlar olarak, yıllardan beri Ankara baro seçimlerinde çok üzerinde durduğumuz bir konu. Bizim gruptan kadın aday başkanlarımız oldu. Aynı zamanda listelerimizde her zaman eşit bir temsiliyete dikkat ettik. Mutlaka kadın meslektaşlarımızın yer aldığı, kadın hareketinin mücadelenin yansıdığı bir biçimde listelerimizi düzenlemeye çalıştık.” 
 
‘Barolara siyasal müdahale yapılıyor’
 
Ankara Barosu Genel Kurulu’nda bu yıl, “Cesaretle Savunuyoruz” sloganını belirlediklerini kaydeden İlke, bu sloganı neden belirlediklerini şu sözlerle anlattı: “Görüyoruz ki barolara siyasal müdahale çok açıktan yapılıyor. Çoklu baro yasası ile birlikte başlayan açıkça uygulanan bir şeydir. Siyasal iktidar kendisi gibi düşünen barolar istiyor. Barolar yönetimi etkisiz hale getirip kendi fikirlerini ifade edecek, yandaş barolar kurmaya kadar işi götürdü. Baroların aslında bir mücadele alanı olarak örgütlenmesi gerektiğini gösteriyor. Bu dönem ‘bir, iki basın açıklaması yaparak, kulis faaliyeti yürüterek, bazı şeylere itiraz ediyormuş’ gibi göstererek, bazı şeylerin üstesinden gelebileceği bir dönem değil. Her alanda mücadele etmek durumundayız. Mücadele alanı olarak, barolarımızı örgütlememiz gerekiyor. Yoksa memleketin içerisinde bulunduğu bu korkunç durum ile baş edebilmenin olanağı yok. Özgürlükçü Çağdaş avukatlar olarak meseleye öyle baktığımız için kadın avukat arkadaşlarımızın listede olması mümkün değil. Çünkü biz aynı zamanda kadın hareketi içerisinde yer alan avukatlarız. 
 
Daha örgütlü bir mücadeleyi hatırlatmalıyız
 
Kadın hareketinin bir parçası olarak, baro bileşenimizin en temel unsurlarından birisi kadın avukatlar. Nasıl ki insan hakları,  çevre, hayvan, LGBTİ+’lar, çocuk hakları en temel haklardan birisi ise kadın hakları ve kadın mücadelesi de en temel alanlardan birisi. Baroları da mücadele örgütü olarak baktığımız ve kendimiz de bu mücadelenin unsurları olduğumuz ve adaylarımızı da buna göre belirlediğimiz için bu şekilde örgütleniyoruz. Ne yazık ki baroların çoğu ya da bu sürece hazırlanan pek çok liste bu şekilde hazırlanmayınca kadınlar görünmez gibi oluyor. Bunu yapmayan barolara da mücadelenin bir parçası olduğunu ve kadınları yok sayamayacaklarını, hayatın her alanında olduğu gibi barolarda da kadınların var olduğunu, daha örgütlü bir mücadeleyle hatırlatmamız gerekir." 
 
'Siyasal iktidar genel kurulu yapmamıza engel oluyor'
 
Ankara Barosu Genel Kurul seçimlerinin 4 defa ertelendiği bilgisini veren İlke, bu ertelemelerin altında siyasi bir hesabın olduğuna işaret etti. İlke, çoklu baro konusunda TBB’nin vesayeti konusunda çok fazla hesap yıldığını kaydederek, “Büyük baroların genel kurullarının yapılmasına engel oluyorlar. Memleketin içinde geçen her şey baroları ve avukatları ilgilendiriyor. Siyasal örgütlenmeye, siyasal iktidarın baskı ve zorbalıklarına karşı meslektaşlarımız ile barolar, ‘bana ne’ diyemeyecek durumda. Siyasal iktidar ve siyasal iklim genel kurul yapmamıza engel oluyor. İstanbul Sözleşmesi’ne ‘bana ne’ gibi bir cümleyi hiçbir baro ya da meslektaşımız diyemez. Memleketin hukuksuzluğunun geldiği aşamada hepimizin ortak mücadele ile bir şey yapması gerekiyor. Avukatların sorunları çok ağırken, memleketin sorunlarıyla daha da ağırlaşıyor. Avukatlar çok düşük ücretlere, güvencesi, işçi avukat olarak çalışıyor. İntihar eden ve bürolarını kapatan meslektaşlarımız var. Mevcut bu anlayış ile çözümsüz bırakılıyoruz” sözlerini kullandı. 
 
'Yalnız ve çaresiz değiliz'
 
"Cesaretle Savunuyoruz, birlikte savunuyoruz" diyen İlke, son olarak şöyle konuştu: "Yalnız ve çaresiz değiliz. Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar olarak, kurduğumuz ve yürütmeye çalıştığımız şey dayanışma ve birliktelik. Biz bir seçim grubu değiliz, seçimden seçime yan yana gelen, seçimde vaat eden bir grup değiliz. Memlekete ve Ankara'daki bütün hukuksuzluklara ses çıkarmaya ve avukatları dayanışmaya çağıran bir grubuz. Genel kurulda adaylıklarımızı böyle belirliyoruz. Çıkış noktamız bu. Bu kadar ağır sorunların, problemlerin olduğu bir ülkede tek başımıza çıkacağımız bir şey değil. Daha güçlü ve örgütlü çıkmamız gerekiyor. Dayanışmayı örerek yalnız olmadığımızı aşabiliriz."