Cumartesi Anneleri'nin davası gerekçe gösterilmeden ertelendi
- 16:11 12 Temmuz 2021
- Hukuk
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri hakkında açılan davanın duruşmasında CHP'li Mahmut Tanal, "duruşma düzenini bozduğu" iddiası ile dışarı çıkarılırken, reddi hakim talebi ise mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi. Mahkeme başkanı avukatlara gerekçe bildirmeden duruşmayı erteledi.
Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin cezalandırılması için her hafta Cumartesi günü İstanbul Galatasaray Meydan’ında toplanan Cumartesi Anneleri’nin 700'üncü hafta eyleminde yapılan polis saldırısında gözaltına alınan ve haklarında “izinsiz toplantı ve gösteri yapmak” suçlamasıyla dava açılan 46 kişinin 2’nci duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşma, salonda yer olmadığı için İstanbul 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonuna taşındı.
Duruşmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillileri Züleyha Gülüm, Hüda Kaya, Oya Ersoy, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekillileri Mahmut Tanal, Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu’nun yanı sıra çok sayıda baro başkanı ve yöneticisi katıldı.
‘Sanık değil davacıyız’
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, yargılananlar ve avukatları hazır bulundu. Kimlik tespiti esnasında kalemin yargılananlara sanık demesi üzerine gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, ayağa kalkarak, “Ne sanığından söz ediyorsun. Biz davacıyız, davacı” diyerek teki gösterdi.
‘Dava hukuki değildir’
Ardından başlayan duruşmada söz alan dava avukatı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Cumartesi Anneleri ve oturma eylemine katılanların barışçıl bir şekilde eylemlerini yapmasına rağmen yıllardır süren eyleme ilk defa müdahale edildiğini, bunun İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedef göstermesi sonrasında geldiğini ifade etti. Davanın usul ekonomisi açısından ele alındığında aykırılık taşıdığını dile getiren Öztürk, “Annelerin eylemi, Türkiye’de en uzun süredir devam eden sivil itaatsizlik eylemidir. Ayrıca meydan bir hafıza meydanı konumuna geldi. Annelerin faillerin yargılanmasını istemesi en doğal, meşru haklarıdır. Bu nedenle davanın hukuki olmadığını söylüyorum” diyerek, yargılananlar hakkında derhal beraat talebinde bulundu.
Talep, mahkeme hakimi tarafından reddedildi.
‘İstanbul Barosu’na gözlemci statüsü verilsin’
Ardından söz alan Jiyan Tosun’un avukatı Tuğçe Duygu Köksal, dava konusu yapılan olayın barışçıl toplantı ve gösteri olduğunu söyledi. Olay esnasında yapılan müdahalenin ve şu anda süren yargılamanın Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere aykırılık taşıdığını vurgulayan Duygu, dava takibi için İstanbul Baro Başkanlığına gözlemcilik statüsü verilmesini talep etti.
‘Adalet arayanları sanık koltuğundaysa adalet sarsılır’
Ardından söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, “Bu bence bir utanç davasıdır” dedi. Söz konusu iddianameyi hukuk düzeni içerisinde kabul etmenin mümkün olmadığını, bu yüzden derhal beraat hükümlerinin tekrar ele alınmasını talep eden Nahit, “Cumartesi Anneleri tam 699 hafta, düşünce özgürlüğü kapsamında barışçıl bir eylem yaptılar. Özünde adalet olan bir eylem. Karanlık dönemlerin tekrar yaşanmaması için yaptılar. Bu yargılamada, adalet arayışında olan insanları sanık koltuğuna oturttuğunuzda toplumda adalete olan inanç sarsılır. Bu dosyaya dair derhal beraat kararı verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
Duruşmada, 19 Ekim 1995 tarihinde 3 sivil polis tarafından evinin önünden gözaltına alınarak kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ile Gezi döneminde polisin attığı gaz kapsülü ile yaşamının yitiren Berkin Elvan’ın ablaları Gamze ve Özge Elvan yazılı beyanda bulundu.
‘Dünyanın gözü önünde şiddete maruz kaldık’
Babasının gözaltına alınması, kaybedilmesi ve ardından yaşanan hukuki süreci yazılı beyanında mahkemeye sunan Besna, gözaltına alınma esnasında yaşananları anlattı. 700’üncü haftada eylemlerinin polis şiddeti ile engellendiğini anımsatan Besna, “Yanımızda yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan annelerimiz olduğunu söylememize rağmen, annelerimizi oradan uzaklaştırmamıza dahi izin vermeden bizleri darp ederek gözaltına aldılar. Bizden sonra yaşlı anneleri de kollarından tutup sürükleyerek gözaltı araçlarının önüne kadar getirdikten sonra, aynı şekilde sürükleyerek oradan uzaklaştırdılar. Dünyanın gözü önünde polis şiddetine maruz kaldık” dedi.
‘Hakları ihlal eden polisler yargılanmalı’
Hastanede doktor tarafından şiddette uğradıklarına dair rapor aldıkları bilgisini paylaşan Besna, “Darp raporlarımıza ve olay anına ait görüntülere rağmen savcılığa yaptığımız suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı. Bugün ise burada hakları ihlal edilen ve polis şiddetine maruz kalan bizler yargılanıyoruz. Bugün burada yargılanan, babamın zorla kaybedilmesinden sorumlu olan yani insanlığa karşı suç işleyen kişiler olmalıydı, ama babamızı aradığımız için, adalet istediğimiz için, kardeşimle birlikte bizler yargılanıyoruz” diyerek, tepki gösterdi.
‘Annelerin mücadelesinin yanında olacağım’
Ardından yazılı beyanını sunan Berkin Elvan’ın ablası Özge Elvan, Cumartesi Anneleri ile kardeşinin katledilmesinin ardından tanıştığını ve ortak acıları olduğu için o gün onlara destekte bulunmak için meydanda olduğunu söyledi. Özge, “Kardeşimin ölümünden sonra ortak acılarımız bizi birbirimize kenetledi. Çok acı ama kardeşimin bir mezarı olması belki de bizi Cumartesi Annelerinden ayıran tek fark. Kardeşimin mezarının olması tabiri caizse bizi daha şanslı kılmakta. Bu çok acı ve vahim bir durum. 90’lardan bugüne değişen tek şey başkanlar, liderler oldu fakat annelerinden geziye değişmeyen şey şiddetin geleneksel bir yöntem olarak kullanılmasıdır. Annelerinin bu haklı mücadelesinde yanlarında olmaya çalıştım ve olacağım da” ifadelerini kullandı.
‘Sevdiklerimizi bizden alanlar yargılanmalı’
Kardeşinin katledilmesiyle birlikte adaletsizliğe uğrayan herkesin yanında olmaya özen gösterdiğini kaydeden Gamze Elvan da, “Sevdiklerimizi bizden alanlar bu mahkeme salonlarında yargılanmalı, bizler değil. Yargı makamı gözaltında kaybetme suçunu araştırmalı ve sorumluları cezalandırmalı, sevdiklerini arayanlar değil. Cumartesi Annelerinin mücadelesine nefes aldığım sürece destek vermeye devam edeceğim. Onların talepleri karşılanana kadar onların yanında olacağım. Bu hiçbir zaman değişmeyecek” sözlerine yer verdi.
‘Polis tarafından yapılan işkence var’
Duruşmaya verilen 5 dakikanın ardından söz alan Sinan Arslan, gözaltına alındığı esnanda şiddete maruz kaldığını, polislerin kendisine küfrettiğini söyledi. Ardından avukat Çiğdem Akbulut, ifadesi alınanlara tek tek olay gününe ait fotoğrafların gösterilmesine karşı mahkeme başkanına tepki göstererek, “Orada işlenen bir suç yok. Tam tersine polis tarafından yapılan işkence var” dedi.
Mahkeme başkanı tehdit etti
Savunmasına yargının işleyişini eleştirerek başlayan Kenan Yıldızer’e mahkeme başkanı “Savunmanın dışına çıkma” dedi. Dava avukatları mahkeme başkanının söylemlerine tepki gösterdi. Mahkeme başkanı, avukat ve yargılananları “Söz hakkı istemeden konuşanı dışarı atarım” sözleriyle tehdit etti.
Savunmasına devam eden Kenan, “Bir yurttaş olarak anayasal hakkımı kullandığım için karşınızdayım. Siz yurttaşın hakkının ihlal edilmemesi için ant içtiniz. Ben devletin şiddetine maruz kalmış biri olarak şu anda adalet arayışı içindeyim. Buna rağmen nasıl savunma yapacağımı dayatıyorsunuz” ifadelerinde bulundu.
Ardından söz alan Kenan’ın avukatı Levent Pişkin de, mahkeme başkanın tavrına tepki göstererek, “Yargılananlara olay gününe dair fotoğraflar gösteriliyor. Bu durum şu aşamada hükme etki edemeyeceği için gösterilmesini istemiyoruz” talebini dile getirdi. Mahkeme başkanı, Levent’in talebinin reddetti.
‘O koltukta oturuyorsunuz diye hukuka aykırı davranamazsınız’
Ardından Kenan, “Yerlerde sürüklenen annelerin fotoğraflarını niye göstermiyorsunuz?” diye mahkeme başkanına tepki gösterdi. Mahkeme başkanı Kenan’ın “savunmasının dışına çıktığını iddia etti. Salonda davayı takip eden CHP Milletvekili Mahmut Tanal ise elinde bulunan Anayasa kitapçığını havaya kaldırarak, “Hakim bey, siz orada oturuyorsunuz diye hukuka aykırı davranamazsınız. Neden bağırıp duruyorsunuz. Hukuk size bu hakkı vermiyor” diye tepki gösterdi.
Hakim, Mahmut’un dışarı çıkarılması için güvenliği çağırdı. Mahmut Tanal, milletvekili olduğunu ve dışarı çıkmayacağını söyleyince duruşma salonu boşaltılıp ara verildi.
Milletvekili duruşmaya alınmadı
Daha sonra mahkeme heyeti Mahmut Tanal’a, duruşma salonunda seyirci olmasına rağmen tutum ve davranışlarıyla duruşmanın işleyişini bozduğu iddiasıyla içeri girmemesi yönünde hazırladığı kararı tebliğ etti. Duruşma salonunun kapısının önünde kararın tebliğ edildiği sırada güvenlikçilerin Mahmut’un tebliği basın ile paylaşmasına tepki göstermesi sonucu Mahmut ile güvenlikçiler arasında sert tartışmalar yaşandı.
Mahmut Tanal’ın alınmadığı duruşmada yargılanan birçok isim mahkeme heyetine tepki göstermek için katılmadı.
Reddi hakim talebi reddedildi
Duruşmanın devamında söz alan Diyarbakır Barosu avukatları yaşananlara işaret ederek, mahkeme hakiminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirdiğine işaret ederek, bu nedenle hakimin duruşmadan çekilmesi gerektiği talebinde bulundu.
Reddi hakim talebini değerlendiren mahkeme heyeti bu talebi de reddetti.
Dava gerekçesiz ertelendi
Bunun üzerine mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından mahkeme başkanı avukatlara hiçbir gerekçe bildirmeden duruşmayı 24 Kasım'a erteledi.