Kobanê Davası: Devlet Bahçeli Deniz Poyraz cinayeti ile iltisaklıdır

  • 12:48 23 Haziran 2021
  • Hukuk
 
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davasında konuşan avukat Kazım Bayraktar, HDP İzmir İl Örgütü binasında yapılan silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ın katledilmesini hatırlatarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin katliamı yapanlar ile iltisaklı olduğunu söyledi. Avukat Cemile Turhallı Balsak'lı ise, “Oluk Oluk kanlarını akıtacağız” diyen Sedat Peker'in beraat ettiğini ama düşüncelerini belirten kişilerin ise 38 kez müebbet ile yaralandığını vurguladı.   
 
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşmasının 8’inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü Salonunda görülüyor. 
 
Duruşma avukatların savunmaları ile devam ediyor. 
 
‘AİHM çağrıların şiddet çağrısı olarak yorumlanmayacağını belirtti '
 
Müvekkili Alp Altınörs’e dönük suçlama konusunun sadece Kobanê eylemlerinde sokağa çağırma tweeti ile sınırlı olduğuna dikkat çeken Kazım Bayraktar, “AİHM büyük dair açık bir şekilde hendek olaylarını da dahil ederek çağrıların bir şiddet çağrısı olarak yorumlanamayacağını söylüyor. Bıkmış olabilirsiniz ama biz ısrarla vurgulamaya devam edeceğiz çünkü gayri meşruluk devam ediyor” dedi. Kazım, devamında AİHM kararını okudu. AİHM kararının kesin olduğuna işaret eden Kazım, “Kesin hükme bağlanmış bir olayı, deliller, kanıtları siz burada yeniden yargılıyorsunuz. O nedenle bu yargılama gayrimeşrudur diyoruz” şeklinde konuştu. 
 
'12 Eylül'den daha beter yargılanmalar var'
 
Kazım devamında şöyle savunma yaptı: “Türkiye yargılamalarında iltisak kavramı (birleşen) ne 12 Eylül yargılamalarında ne de darbe dönemlerinde söz konusu değildi. Bu kavramın önemi çok büyük. iltisak dediğinizde illiyet bağına ihtiyaç duymazsınız. 12 Eylül dönemini bugünle karşılaştırdığımızda 12 Eylül'den daha beter bir yargılama koşulları var. O günkü yargılamalarda örgüt üyeliğinin kıstasları hiyerarşiye bakılırdı. Ortak hukuksal şekli vardı. Bir örgüt üyeliği suçlamasında hiyerarşik sıralamada yer aldığını gösteren maddi delillerin, örgüt içindeki kod adı, görevi, görev yaptığı mekan bunların hepsinin tespitine ihtiyaç vardı. Mahkeme bunları arardı. 12 Eylül darbecileri bu delilleri ele geçirmek için işkenceden geçirerek ifadelere imza attırırdı. Daha sonra işkence altında alınan ifadeler yargılama için yeterli sayılmadı. Ama bugün gizli tanık ifadeleri, müebbet ile yargılanmaya yetiyor.”  
 
'Birçok kurumun ismi o kara listeye yazıldı'
 
1990’lı yıllara geçildiğinde manzaranın da değiştiğini ifade eden Kazım,  “12 Eylül mahkemeleri yerine devlet mahkemeleri  aldığında iltisak diye bir kavram icat edildi. Ne kadar muhalif dernek, kurum, yazı, gazete, varsa İçişleri Bakanlığının,  Emniyet Genel Müdürü incelemesinden geçiyor. Şu kurumlar şunlar şunlar, sanatı ve edebiyatı da içeren birçok kurumun isimleri o kara listeye yazılıyor.  Faaliyetlerine izin verilmiş bu kurumlarla bir şekilde ilişki kuran insanlar takip ediliyor ve günü geldiğinde insanlar bu kurumlarla ilişkili diye mahkum ediliyordu. Ama bunda yetmeli iltisak kavramı ortaya atıldı” şeklinde konuştu. 
 
‘İltisak ne demek?'
 
“İltisak ne demek?” diye soran Kazım, şöyle devam etti: “Dokunmak demek. Kişilerin düşünceleri arasında ortaklık varsa o zaman kişi o örgütle ilişkilidir. Kobanê eylemlerinde HDP çağrı yapmış. Başka kurumlar da çağrı yapmış. ‘O zaman HDP ile iltisak vardır’ denilerek yargılama yapılıyor” dedi. 
 
'Bahçeli bu cinayetle iltisaklıdır'
 
17 Haziran’da HDP İzmir İl Örgütü’ne dönük silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ın katledilmesine vurgu yapan Kazım, “Deniz Poyraz’ın katli ile MHP arasında iltisak var. İltisakın ötesinde ilişki var. Bahçeli, ‘Deniz Poyraz'ın illegal örgütlerle ilişkisi var’ dedi. Devlet Bahçeli bu cinayetle iltisaklıdır. Duruşma salonunda buraya kadar gelip şu kapıda slogan atan üniformalı gibi takım elbisesi giyip birbirine benzer tipler Deniz Poyraz cinayeti ile iltisaklıdır. Aslında iltisakın da ötesinde ilişkilidir. Mahkeme heyetinin bir üyesi tam da Deniz Poyraz’ın öldürüldü gün, ‘6-8 Ekim sürecinde HDP binalarına neden saldırı olmadı’ diye sordu tam da o sırada HDP binası basıldı ve bir cinayet işlendi. İltisak kavramını kullanabilir miyiz?  Kullanırız neden kullanmayalım siz kullanıyorsunuz. O zaman bu soru Deniz Poyraz’ın ölümüyle iltisaklıdır. HDP binalarına tabi ki saldırı yok çünkü onlar o sıra HDP’lilerin  canlı bedenlerine saldırıyordu onu hedef almışlardı. Ama öncesinde ve sonrasında HDP binalarına saldırılar sürdü” ifadelerini kullandı. 
 
Ardından Alp Altınörs’ün avukatı Cemile Turhallı Balsak söz aldı. 
 
'Sizi seçen irade sizden bir karar bekliyordur'
 
Kobanê davasında yargılanan kişilerin alenen kişiler olmadığını, Türkiye’de muhalefet partisinin oluşturan kişiler olduğunu belirten Cemile, “Sizi seçen irade, her bir üyenizi ve savcınızı verdiği kararları takdir ediyordur. 2006 sonrasında gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında bazı sanıkları yargıladınız, onlarca müebbet kararları verdiğinizi biliyoruz.  Sizi seçen irade elinizi soğutmak istemediği için nihai bir karar vermeniz beklentisi var sizden” dedi. 
 
‘Yasak sorgu yöntemi yapıyorsunuz'
 
İddianamenin dağınık ve illiyet bağının olmamasına rağmen bir yargılama sürecinin başladığına işaret eden Cemile, “Bu iddianamede delil olarak sunulmayan ama nereden çıktığı belli olmayan  bir takım veriler üzerinden tutukluluk kararları vermeye devam ediyorsunuz.  Politik davalarda, iktidar açısından tehdit olarak algılanan, ötekileştirilen, tehdit olarak görülen kişilerin nasıl kriminalize edildiğini yargılamaları sıkça görüyoruz. Politik siyasi davalarda mahkemelerin yaklaşımını, bölgelere ve kişilere göre nasıl karar verdiğini de görüyoruz. ‘Oluk oluk kanlarını akıtacağız’ diyen Sedat Peker beraat eder, ama Alp gibi aydın, yazar, ekonomist bir kişinin düşünceleri yüzünden 38 kez müebbet verilmesini anlamak mümkün değil. Bu yargılamayı sürdürürken, tutukluluğa devam kararları verdiniz. Yargılamanın ciddiyeti ile örtülmeyecek, emniyetin sadece nerden size ulaştırdığı belli olmayan bir maddi delilden tutuk devam kararı verdiniz. Bunların yanı sıra ‘yasak sorgu’ yöntemi yapıyorsunuz, kişisel merakınızı asla soramazsınız. Bunları sorarsanız bu davanın siyasi bir dava olduğunu ikrar edersiniz.  Sizin kamuoyuna ceza tehdidi altında olan herkese karşı sorumluluğunuz var. Tarafsızlığını ispatlamak zorundasınız.  Bu soruları sorarsanız, bu soruların hukuk nazarında bir kıymeti olmaz” ifadelerini kullandı. 
 
'Maddi failler nerede?'
 
Mahkeme heyetine, “Milyonların vicdanının temsilen bir yargılama yürütüyorsunuz” diyen Cemile, “Peki Gerçekleri ortaya çıkarma kaygınız var mı? Bu muğlak. Vereceğiniz kararlarda anlayacağız. Talep ettiğimiz ve toplanmasını istediğimiz delillerden anlayacağız. Bu yargılamanın maddi failleri nerede? Siz bu dosyada maddi faili ortaya konulmamış bir yargılama yürütüyorsunuz. Bu yargılamanın gerçekten 38 insanın cinayetiyle ilgili bir kaygısı varsa, bunların ne şekilde öldürüldüğü etkin soruşturma yapılıp yapılmadığını soruşturması gerekir” dedi. 
 
HÜDA PAR'ın işlediği cinayet hatırlatıldı 
 
Dosyada tek bir ifadede dahi, “HDP’nin çağrısıyla sokağa çıktım, öldürdüm”  sözlerinin geçmediğini belirten Cemile,  “Öldürenlerin ülkücü gruplar olduğunu kanıtlayan deliller, haberler var. Bunları da sunacağız. Onlarca maddi olay var. Bu cinayet olaylarından biri yine 7 Ekim sonrası gerçekleşmiş. Emrah Demir olayı. Emrah Demir, Batman’da HÜDAr’lılar tarafından öldürüldü. HÜDA PAR’lılar bir tweet attı ve gelin leşinizi alın dedi. Bu dosyada Emrah Demir'in ismi yer almıyor. Nedeni sanık sandalyesinde oturması gereken HÜDA PAR gibi kişilerin müşteki sandalyesinde oturtmak için. Bu bile yargılamaya bakış açısını gösteriyor” şeklinde konuştu. 
 
'Gizli tanık yok'
 
İddianamede yer alan gizli tanık ifadelerini de belirten Cemile, “Gizli tanığın ifadeleri yarım, sorulara tam olarak yanıt vermiyor. Ama siz burada gizli tanığın yarım bıraktığı soruları müvekkillere sorarak tamamlamaya çalışıyorsunuz. Bunun tek bir nedeni var çünkü gizli tanık yok.  Gizli tanığın iddialarını destekleyecek bir MYK üyesi, ya da bir ifade gördünüz mü?” diye sordu. 
 
Cumhurbaşkanının sokağa çağırması hatırlatıldı
 
Sokağa çağrının her zaman şiddeti teşfik edip etmediğine darbe girişimi sürecinden örnekler vererek açıklayan Cemile, “Cumhurbaşkanı insanları sokağa çağırdı. Sonra bir sürü sivil insan katledildi, uçaklarla toplarla, kolluğun silahın çıkan kurşunlarla öldürüldüler. IŞİD vari yöntemlerle boğazı kesilen insanlar oldu. Bununla ilgili bir soruşturma var mı? O zaman dediğiniz illiyetse biz de illiyet kurarak, o çağrı sonucu yaşanan cinayetlerin sebebi iktidardır, önlemediği için Ankara Valiliğidir diyeceğiz. Siz illiyet bağını buradan kurarsanız biz de böyle mi diyeceğiz” dedi. 
 
'Bugün yargılamayı yapıyorsunuz. 
 
DAİŞ’in yaptığı katliamları da anlatan Cemile, “HDP IŞİD'e karşı çağrı yapmış ve hükümetin buna karşı tutum almasını istemiş diye siz bugün bu yargılamayı yapıyorsunuz. Bu davayı devletin bekası için önemli görenler bir grup olacaktır. Hiçbir beka eşitliği sağlanmadan, eşit yurttaşlık halkların güvence altına almadan kendini sürekli kılamaz. Çoğulcuyu esas alan bir sistemin Türkiye halkları açısından elzem olduğunu bilmeniz gerekiyor” diye belirtti. Cemile son olarak tahliye talebinde bulundu. 
 
Duruşmaya bir saat ara verildi.