![](/staticfiles/news/166310/2021/06/18/823x463cc-ank-kobane-davasi-figen-yuksekdag-manset.jpg)
Figen Yüksekdağ: Bu dava sürerken HDP'ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor
- 13:08 18 Haziran 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda söz alan HDP geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor” dedi. DBB geçmiş dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak ise, “Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır” diye belirtti.
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) geçmiş dönem Eş Genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 24’ü tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşması 5’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülmeye devam ediyor.
‘Bu bir provokasyon davasıdır’
Duruşmada söz alan HDP geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Deniz Poyraz’ın anısı önünde saygıyla eğildiğinin altını çizerek, davanın, duruşmanın yönetim biçimine dair görüşlerini ifade edeceğini belirtti. Bunun ne anlama geldiğini soran Figen, “Duruşmanın, davanın gidişatı bizim ve sizin açınızdan hatırlatılması gereken bir hakikati var. Bu bir provokasyon davasıdır. Bu provokasyon içinde bu davayı sürdürmeye çalışıyorsunuz. Kobanê sürecinde bizim hakkımızda açılan dava ve bir haftadır gerçekleşen dava figüran değiştirilerek güncelleniyor ve yeni bir Kobanê provokasyonu düzenleniyor. Bunun sorumluları Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan MHP’dir. Bu azmettiricilerin HDP ve milyonlarca halka karşı bir linç girişimidir. Biz bu davanın siyasi Kumpas Davası olduğunu söyledik” sözlerine yer verdi.
‘İşkence yapılıyor’
Davanın dayatılan söylemler için sürdürüldüğünü kaydeden Figen, her gün, her dakika haklarının sinir uçlarıyla oynandığını belirtti. Figen, “O dönem Eş Genel başkan olarak tek bir söz söylemedik usul dışındaki uyarılar dışında. Bu dava resen devam etsin en azından ve bugün mahkeme salonunda işkence edilen arkadaşlarımızın tahliyesinin önü açılsın ama bu ısrara rağmen devam ediyor. Bu bir dava değildir bir işkence yapılıyor. İnsanlar işlemedikleri bir suçu neden işlemediklerini kanıtlamak zorunda kalıyor? Amerika tarzı çapraz sorgu yapılıyor. Bir kanıt odası oluşturulmuş ve insan baskı altında ifadeye zorlanıyor. İşkence yapılıyor, açık ve net bir şekilde işkencedir. Heyet, bakın ikinci defa gelmek için dilekçe gönderiyorum. Geleceğim o duruşma salonuna. Arkadaşlarımı bırakın ve bu provokasyonu düzenleyenlere sesleniyorum; Ben orada olacağım peşini bırakmayacağız. Aksini kabul etmek mümkün değil. Arkadaşlarımıza yapılan işkencenin izletilmesi işkencesine maruz kalıyoruz. Kamuoyuna duyduğumuz saygı gereği geldik mahkemeye. Siz buna değer vermiyorsunuz” şeklinde konuştu.
‘Duruşma sürerken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor’
Bir taraftan “kumpas” bir taraftan HDP’nin kapatılma davası, bir taraftan Kobanê davasının devam ettiğini belirten Figen, “Mahkeme salonunun önünde duran, bağıran provokatörlerin diğer tarafında katliamlar yaşanıyor. Siz bu duruşmayı sürdürürken HDP’ye dönük toplu katliamlar yürütülüyor. İsteseniz de istemesiniz de sizler bir maşa haline geldiniz. Bir katliam davası haline geldi. Herkesin gördüğünü söylemek gerekiyor. Siz de baskı altında olabilirsiniz. Ben de bu durumdan kaynaklı baskı altındayım. Bu ülkenin iyiliği için hala söz kurmaya devam ediyoruz. Bu hakikat her yerde açılacak. Parti binalarımızı da yaksalar, linç etseler, bu hakikat her yerde açığa çıkacak. Arkadaşlarımızı tahliye edin. Bu duruşma işkence haline gelmiştir” dedi.
‘Muhatabınız biziz ama muhatabımız siz değilsiniz’
Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21’inci yüzyılda tarihe adı geçilecek bir provokasyon merkezine yerleştirildiğini kaydeden Figen, mahkeme heyetine davayı en azından kendi onurlarıyla kurtarabileceklerini söyledi. Figen, “Esas muhatap biziz, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Ama bizim muhatabımız siz değilsiniz. Yürekleri yok. Sizi karşımıza çıkarıyorlar ben sizinle tartışmayı, karşı karşıya gelmeyi ister miyim? Çıksınlar, esas muhataplar karşımıza çıksınlar. Zamanı geldiğinde emaneti, canı teslim ederiz ama kimsenin hak, hukuk adı altına provokasyon düzenlemeye, işkence etmeye hakkı yok. Duruşmada başından itibaren düşüncelerimizi yargılamaya kalkıyorsunuz. Öyle sorular soruluyor ki ağlayasım geliyor. Bu bir trajedidir” ifadelerini kullandı.
‘Bu bir kalleş siyasetidir’
Bu davanın en başından beri hukuk davası olmadığını dillendirdiklerini kaydeden Figen şöyle devam etti: “Meclis’te kurmadılar komisyonu, bizimle siyaset meydanında yüz yüze, söz söze karşı karşıya gelmeye yürekleri yetmedi. Bu bir kalleş siyasetidir. Böyle bir kalleşlik olamaz. Kimse bu kalleşliği normal görüp muhatap olmasını beklemesin. Sorulan sorulara izin vermeyiz. Biz bunların hepsinin açıklamasını yaptık. Daha da fazlasını yapacağız. Ben yaptım dedim. Neden o kadar kişiye dava açtınız? Maksat bu değil ki, maksat insanlara zulüm etmek, işkence etmek. Bu işkence ve zulmün hesabını bu halk sorar.
'Tek güvencemiz haklılığımız'
Bu mahkeme salonunun çıkışında bir katliam yapılamayacağı garantisini verir misiniz bana? Siz hukuk bildiğiniz kadar siyaset de biliyorsunuz. O salonun kapısının önünde bekletilen linç gruplarının benim arkadaşlarıma saldırmayacağının ne güvencesi var? Bizim tek güvencemiz haklılığımız. Bunu da siz elimizden alamazsınız, bu mahkeme hiç alamaz.
Yazın, diriltin, öldürün
Usul tartışmaları bitsin bu davanın esas muhatapları ile karşı karşıya gelelim. Ne yapacaklarsa yapsınlar. Ben geleceğim o duruşmada, bu davanın ve bu suçlama adı altında bu saldırıların hepsinin cevabını vereceğim. Konuşmamız gerekiyorsa ben oraya mücadeleye geleceğim. ‘Siz kimsiniz’ demeye geleceğim kimse de benim ifademi alamaz. Siz de yazarsınız bir müebbet daha. Yazın, öldürün, diriltin. Tekrar öldürün bunu da göğüsleriz ama bunun hesabını da soracağız. Hesabını verecekler. Halkın vicdanının önünde bunun hesabını verecekler. Hukuka inanmıyorum ama halkın önünde hesabını verecekler. Bu davanın muhataplarıyla yüz yüze gelin. Bizim karşımıza çıkmaya yürekleri yok. Olsun yine de biz varız.”
‘IŞİD zihniyetiyle açılan dava’
Ardından söz alan yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak da katledilen Deniz Poyraz’a anarak konuştu. Gülten, “Deniz kadınların mücadelesinde yaşayacak. Sonsuza kadar kadın özgürlük mücadelesinde kalacak. Kadınları asla ve asla sindiremeyecekler, susturamayacaklar. IŞİD orada insanlık suçu işledi. Kadınları kaçırdılar, tecavüz ettiler, köle olarak kullandılar. Tüm bunlara rağmen kadınların mücadelesini durduramadılar. Şengal’de yaşananlar Kobanê’de yaşanmasın diye çağrı yaptık. Bu dava IŞİD zihniyetiyle açılan bir davadır ve bu zihniyet bugün Deniz Poyraz ı katletti. Bu zihniyetin arkasında duranlar bizi burada yargılamaya çalışanlardır. Nerede bu memleketin yürekli savcıları, nerede bu devletin sahibiyim diye ortalıkta gezenler” diye sordu.
‘Deniz’in katillerini çok iyi biliyoruz’
Deniz’i katledenin Cumhurbaşkanından, SADAT’tan cesaret aldığını dile getiren Gültan, “Bu cinayetin üstünü örten, Kobanê’de katledilen masum insanların üzerine kontrgerilla güçlerini sürdüler. Bundan cesaret alıyorlar. Deniz’in katilleri bunlardır. Denizin katili sadece o tetikçi değil katilini çok iyi biliyoruz. Bu davayı kim kumpas davası olarak önünüze koyduysa o çetelerin elinden tutup Suriye’de Kürtlere karşı kim savaştırıyorsa, katilin sosyal medyada silahlı fotoğraflar yayınlanmasına kim izin verdiyse Deniz’in katilleri onlardır. Siz de bu davayı kabul ederek suça ortak oluyorsunuz. Bu gerçekliğin üzerine kapatma davasıdır. Bu insanlar son derece demokratik insani bir taleple çıktılar. IŞİD, insanları katletmesin diye çıktılar. Orada ‘insanların katledilmesine göz yumamam sen de göz yumma’ diyen insanların üzerine provokasyonları kim saldı bunu bulun” ifadelerini kullandı.
‘IŞİD davadan cesaret alır’
Katledilen canların sebebinin bu provokatörleri demokratik kitlelerin üzerine salanların olduğunu kaydeden Gültan, “İnsanlar vicdanlarıyla, kamuoyuna çağrı yaptılar. Bu gerçeğin önünü örtemezsiniz. Yoksa IŞİD, bu davadan cesaret alır. Siz her gün HDP’yi hedef olarak gösteriyorsunuz. O IŞİD' cilere cesaret veriyorsunuz. Orada katliam yaparak bizi de sindireceklerini sanıyorlar. Bu ülkede demokrasi ve özgürlük isteyen insanları sindireceklerini sanıyorlar. Kadınların eşitlik, özgürlük taleplerini sindireceklerini sanıyorlar. Hiç kusura bakmayın. Biz kadınlar ite boyun eğseydik bugün burada olmazdık. Biz kadınlar cinayetlerden korksaydık erkek egemen zihniyetin IŞİD’le buluştuğu noktayı milliyetçilik diyerek geçiştiremezsiniz” sözlerini kullandı.
'Deniz bizim onurumuzdur'
Gültan’ın konuşmasını kesen mahkeme başkanı, DAİŞ’lilere ilişkin verdikleri mahkumiyet kararlarının olduğunu belirtti. Gültan, “Bunların bir kapıdan alınıp diğer kapıdan saldığınızı da biliyoruz” yanıtını verdi. Gülten, şöyle devam etti: “Biz bu ülkenin hakikatini bilerek geldik. ‘Kimin elin kimin cebinde’ olduğunu, mafyadan aldıkları paralarda çeteleri nasıl beslediklerini biliyoruz. AKP’nin atadığı savcılar bunu çok iyi biliyor. O mafyadan alınan paralar ile beslenen çeteler açığa çıksın. Bu sistem çarkını açığa çıkarın. Denizler katledilmesin deniz bizim onurumuzdur. Yüreğimizde, mücadelemizde sonsuza kadar yaşayacak. Deniz, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağıdır. Halkımıza başsağlığı diliyorum. Bunun sözünü veriyorum. Nefesimin son anına kadar özgürlük mücadelesinin neferi olacağız. IŞİD zihniyeti karşısında mücadele edeceğim. Bana boyun eğdiremezsiniz. Onurum için yaşıyorum, onurum olmadan bir gün bile yaşamayı zulüm sayarım.”
‘Boyun eğmeyeceğim’
Gültan’ın sözünü tekrar kesen mahkeme başkanı, “Talepleriniz varsa alalım” dedi. Gültan da, “Davayı bitirme telaşınız var. Patronlarınız tepenizde dikilmiş bir an önce bitsin diye” yanıtını vererek devam etti: “Biraz vicdanınız olsaydı yapılan alçak saldırının üzerine dururdunuz. Gerçekten hakikat ve gerçeği sembol eden yargıç olsaydınız bunu yapardınız. Ama yapmayacağını biliyoruz, bizler şunu da biliyoruz; işkence tezgahlarında da 12 Eylül zindanlarında da haykırdık susmayacağız. Çünkü derdimiz var. Derdimiz demokratik özgür bir yaşamdır. IŞİD zihniyetine biat etmeyeceğiz. Kimse bize bunu dayatamaz. Siz de bu operasyonun bir parçası olmuşsunuz. Zerre kadar hukuka saygınız varsa bunun parçası olmayın durdurun davayı.”
Ardından duruşmaya bir saatlik ara verildi.