![](/staticfiles/news/165951/2021/06/15/823x463cc-ist-150621-cinsel-istismar-somut-delil-aranmasi.jpg)
‘Cinsel istismarda somut delil çocuğun beyanıdır’
- 09:04 15 Haziran 2021
- Hukuk
Habibe Eren
İSTANBUL - AKP iktidarı tarafından hazırlanan 4’üncü yargı paketinde çocuk istismarında, somut delil aranmasına dair yer alan düzenlemelere tepki gösteren Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatı Nilda Baltalı, “Cinsel istismarda somut delil çocuğun beyanıdır” dedi. Nilda, ayrıca çocukların hakları için mücadeleyi büyütmek zorunda olduklarını vurguladı.
AKP iktidarı 2016 yılından bu yana cinsel istismar faillerinin yararlanacağı infaz paketleri, çocuk yaşta evlilik yaşının düşürülmesi ve evlilik yoluyla cinsel istismar faillerinin affı gibi konuları gündemine almaya devam ediyor. AKP milletvekilleri tarafından cinsel istismar faillerine yönelik affın sinyalleri bir kez daha geçtiğimiz günlerde verilirken, 4’üncü yargı paketinde istismar vakalarında ‘somut delil’ aranacağı ortaya çıktı.
Çocuk istismarına yönelik af tartışması ile birlikte cezasızlığın olağanlaşması, istismar vakalarında artışı beraberinde getiriyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu'nun 2018 raporuna göre 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Aynı rapora göre, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti.
Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin, “Rakamlarla Çocuk Cinsel İstismarı” raporuna göre de istismara uğrayan çocuk sayısı 2014 yılına göre 2017 yılında yüzde 67,9 arttı.
Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı 2019 yılına ait adli istatistiklere göre ise 2018 yılında Türkiye'de "cinsel dokunulmazlığa karşı suç" kapsamında 49 bin 57 dava açıldı. Söz konusu davaların 22 bin 689'u, yani yarıya yakını çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarıydı. Yine Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2012'de çocuğun cinsel istismarı davalarındaki suç sayısı 17 bin 589'du. 2019'da bu sayı 22 bin 689'a çıktı.
Resmi verilerin yanı sıra kayda alınmayan ve kamuoyuna yansımayan istismar olayları da eklendiğine tablo çok daha vahim oluyor.
Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı davalarını gönüllü olarak takip eden Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatı Nilda Baltalı 4’üncü yargı paketinde yer alan çocuk istismarı vakalarında 'somut delil' aranmasına ilişkin konuştu.
‘Somut delil çocuğun beyanıdır’
Cinsel istismar davalarında somut delilin çocuğun beyanı olduğunun altını çizen Nilda, “Çocuklar cinsel istismar olayında saklama amacı dışında, nadiren yalan söylerler. Daha da vahim olanı son yıllarda çocukların cinsel suçlarda rızasının olup olmadığı çok konuşuluyor. Halbuki biz bu alanda çalışanlar olarak her şeyden önce hukuken belirli yaşın altında çocukların cinsel birlikteliklerde rızasını araştırmıyoruz. Çocuk rızası olduğunu dile getirse bile yaş küçüklüğü nedeniyle failin cezalandırılması yoluna gidiyoruz” dedi.
‘Tekrar tekrar anlattırmak aynı süreci yaşatmaktır’
Çocukların ayrıntılı ifadelerle istismarı anlatmasının olayları bizzat yaşamadığı sürece mümkün olmadığını vurgulayan Nilda, “Defalarca yaşadığı istismarı anlatmasını beklemek çocuğa tekrar tekrar aynı süreci yaşatmak anlamına gelmektedir” ifadesini kullandı.
‘Çocukların bir kısmında fiziksel bulgular ortaya çıkıyor’
İstismara maruz bırakılan çocukların büyük bir bölümünde fiziksel bulguların ortaya çıktığını kaydeden Nilda, ancak bu bulguların bulunmamasının, istismarın olmadığı anlamına gelmediğini vurguladı. Nilda, “Bu nedenle çocukları dinlemek, onların ifadelerinin doğru olduğunun ön kabulleriyle işe başlamamız gerekiyor. Zira çocuklar cinselliği kavrayabilecek yaşta olsalar bile, bizzat yaşamadan, olaylar ezberletilse dahi her defasında benzer şekilde ayrıntılı olarak ifade vermeleri mümkün değildir. Bu nedenle de beyanlarına itibar edilebilecek bir çocuğun istismara ilişkin verdiği ifadelerle şüphelilerin somut delillerin varlığı gözetilerek tutuklanmaları gerekmektedir.”
‘Yasal düzenlemeler hakimler tarafından işletilmiyor’
“Bütün bu değerlendirmeler ışığında aslında yasal düzenlemelerin varlığını, ancak yetersiz kalabildiklerini, daha da acısı savcı ve hakimler tarafından işletilmediklerini görüyoruz” diyen Nilda, bu nedenle yasal düzenlemelerin ayrıntılı olarak hayata geçirilmesi konusunda oldukça yoğun bir çaba göstermek zorunda kaldıklarını vurguladı. Nilda, “Bahsettiğim gibi birçok ilde mevcut olmayan Çocuk İzleme Merkezleri’nde (ÇİM) çocuğun güvenli bir ortamda yaşadıklarını dinleme imkanımız olamıyor. Veya bu merkezler varsa bile kullanımı dosyanın intikal ettiği savcının inisiyatifinde. Burada işini muntazam bir özenle yapan savcıları ayrı tutmak gerekir” diye belirtti.
‘Bakanlığın yanıtlaması gereken sorular’
Yasal düzenlemelere uymanın norm haline geldiğini ifade eden Nilda, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sürekli artış resmi istatistiklerle de gündemde. 2012-2019 yılları arasında cinsel istismar davalarında yüzde 29 oranında artış var. Buna rağmen Adalet Bakanlığı tarafından övüne övüne 2019 yılında 15 bin 651 mahkumiyet kararı çıktığı belirtiliyor. Sormamız gereken soru şu; ‘Kaç çocuğun istismarı kolluğa, adli makamlara yansıdı? Kaçı tutuksuz yargılanıyor? Kaçının kamu davası açıldı? Kaçına kovuşturmanın yer olmadığı kararı verildi? Kimler nüfuzunu kullanarak istismara uğrayan küçüklerin ve ailelerinin şikayetlerini geri çekmelerine neden oldular?’ Bu soruların cevapları verilmeden cinsel istismarla mücadele edilemez. Bu sorular cevaplandırılacak, bu sorunlar çözülecek. Başka yolu yok.”
“Bırakın çocukların haklarını, yetişkin bireylerin bile hakları için her daim mücadele etmesi gereken bir düzende yaşıyoruz” diyen Nilda, çocuk haklarını korumanın ve onların yaşadıkları mağduriyeti ortaya çıkarıp, failleri cezalandırmanın yargının tüm unsurları ile çalışması ile gerçekleşebileceğine işaret etti.
‘Hukukun etkisi hayata geçirilebildiğinde görülür’
“Hukuk yalnızca metinlerde yer aldığında işe yaramaz” diyen Nilda, son olarak sözlerine şunları ekledi: “ Hukukun etkisi hayata geçirilebildiğinde görülür. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği olarak mağdur çocukların haklarını temsilen buradayız, bu mücadeleyi büyütmek zorundayız. Ancak hak mücadelemiz sürerse ülkemizin aydınlık yüzleri çocuklara şiddetten arınmış bir ülke sözünü verebiliriz.”