Kobanê Davası avukatları: HDP’nin kapatılma davası talimatı önceden verilmiş

  • 12:52 14 Haziran 2021
  • Hukuk
ANKARA - Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nda savunma yapan avukatlar, dosyanın ilk tanığının gizli olduğunu ifade ederken, HDP’nin kapatılmasına ilişkin dava açılması talimatının önceden verildiğine işaret etti.  
 
Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşması avukatların savunmalarıyla devam ediyor.
 
‘Tweet gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı’
 
Dava avukatlarından Günizi Satar, soruşturma ve kovuşturma dosyasına dair usule ilişkin beyanlarda bulunacaklarını kaydetti. Soruşturma dosyasının nasıl başladığına dair süreci anlatan Günizi, “HDP Genel Merkezi’nin Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek, 9 Ekim 2014 tarihi ve devamında dönemin HDP Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri hakkında açılan birden fazla soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2 ana iddianamede birleştirildi. Bu soruşturmalardan birincisi Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu tarafından aralarında eski Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu dönemin milletvekili olan MYK üyelerine açıldı. İkinci soruşturma ise Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında açıldı” dedi. 
 
 ‘ANF haberlerinden oluşan 4 sayfalık çıktı iddianamenin temelini oluşturdu’
 
Dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında yürütülen soruşturma dosyalarına ise, 19 Şubat 2015’te Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından, 14 sayfalık ayrıntılı bilgi notu ve eklerinden oluşan bir yazı gönderildiğini belirten Günizi, “6-8 Ekim tarihleri arasında ülke genelinde meydana gelen olaylarda hayatını kaybeden ve yaralanan kişilere dair bilgilerin de yer aldığı yazının ekinde Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı Şube Müdürlüğü tarafından benzer şekilde hazırlanan 33 sayfalık rapor, yine Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı’nın 71 sayfalık raporu, Ankara TEM Şube Müdürlüğü tarafından tutulan 05 Şubat 015 tarihli 3 sayfalık tutanak ve ANF haberlerinden oluşan 4 sayfalık çıktı sunuldu.  2015 yılından emniyet tarafından hazırlanan bu araştırma tutanağı 8 Ocak 2021 tarihinde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen Kobanê davasının iddianamesinin temelini oluşturdu” diye belirtti. 
 
‘Kıdemli savcılar bir şey bulamadı’
 
Tüm bu süreçte soruşturma dosyasında Ankara Adliyesi’nin en kıdemli 8 savcısının görev yaptığını belirten Günizi, “Bu tarihe kadar dosyada görev alan savcılar; Durak Çetin, Tekin Küçük, Hakan Yüksel, Ramazan Dinç, Derya Gökmen, Aytekin Cenikli, Hamdi Çağrı Şahin, Selda Binboğa Kurtuluş. Bu süreçte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 2014/146757 numaralı soruşturma kapsamında, diğer il savcılıklarına; soruşturma dosyasında şüpheli olarak gözüken ve milletvekili olmayan MYK üyelerinin ifadelerinin alınması için ilgili adreslerine talimat yazılmıştır. Bu kapsamda 3 yıl boyunca soruşturma dosyasında Can Memiş, Berfin Özge Köse, Bülent Parmaksız, Dilek Yağlı, Karabet Paylan (Garo), Ali Ürküt, Zeynep Karaman, Alp Altınörs, Zeki Çelik, Bayram Yılmaz, Cihan Erdal, Gülfer Akkaya, Hatice Altınışık, Serpil Kemalbay, Bircan Yorulmaz, Günay Kubilay, Arife Köse ve Nazmi Gür’ün ifadeleri alınmıştır. Tüm bu ifade işlemleri için kendilerine tebligat yapılmış, gözaltına alma, yakalama, adli kontrol vb. uygulamalara ihtiyaç duyulmamıştır. Hatta İsmail Şengül, adresinde bulunmamasına rağmen hakkında zorla getirme kararına dahi ihtiyaç duyulmamış, ifadesinin bile alınmasına gerek görülmemiştir” ifadelerini kullandı. 
 
 Soruşturma savcısı değiştirildi A.A. görevlendirildi
 
Ardından dava avukatlarından Maviş Aydın, 2018 Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında dava dosyasında yaşanan gelişmelere ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Nisan 2018’de Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin 24 Haziran 2018’de yapılmasının kararlaştırılması üzerine, cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime katılması kararı almıştır. AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan neredeyse bütün seçim kampanyası boyunca, 6-8 Ekim olaylarının sorumlusu olarak Selahattin Demirtaş’ı hedef gösteren bir siyasi propaganda yürüttü. Erdoğan’ın seçim kampanyası esnasında sistematik bir şekilde 6-8 Ekim olayları üzerinden Demirtaş’ı hedef alması sonrasında, o dönem milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında işlemde olan Ankara CBS 2014/146757 sayılı soruşturmanın bütün seyrini değiştiren bir gelişme yaşandı ve soruşturma savcısı değiştirilerek A.A. isimli savcı görevlendirildi. A., dosyayı ele alır almaz 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili emniyetten ayrıntılı bilgi ve belge; ayrıca 12 Haziran 2018 tarihinde, Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nden dosya kapsamında yapmış olduğu savunmaların soruşturma dosyasına gönderilmesini istedi.”
 
‘İmzasız 90 kişilik liste emniyet tarafından gönderildi’
 
Dosya savcısının soruşturmayı genişlettiğini kaydeden Maviş, “19 Temmuz 2018 tarihinde HDP MYK üyesi olmadıkları gibi dosyanın hiçbir aşamasında şüpheli olmayan Hatip Dicle, Selma Irmak, Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Demir Çelik, Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Sebahat Tuncel, Emine Ayna, Kamuran Yüksek ve Ertuğrul Kürkçü gibi siyasetçilerin isimlerinin bulunduğu tarihsiz ve imzasız 90 kişilik bir listenin emniyet tarafından gönderildiğini görüyoruz. Soruşturmayı yeni şahıslara doğru bu şekilde genişletmesini gerektirecek yeni bir bilgi ve belge gelmediği halde Savcı A.A.’nın, kim tarafından, nerede ve nasıl hazırlandığı bilinmeyen bir liste üzerinden araştırma başlatması, soruşturmanın belli bir siyasal hedefinin olduğunu göstermektedir. Bu tarihsiz, imzasız ve kim tarafından hazırlandığı belli olmayan listede Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da ismi bulunmakta olup muhtemelen bu tarihte bu dosyaya eklenerek ikinci defa tutuklanmalarına giden sürecin hazırlığı yapılmıştır” dedi. 
 
‘İkinci kez tutuklandıktan sonra gizli tanıkların ifadeleri dosyaya girmiş’
 
Figen ve Selahattin’in dosyaya nasıl dahil edildiğini anlatan Maviş, “Demirtaş ve Yüksekdağ ikinci kez tutuklandıktan sonra tanık ve gizli tanıkların ifadeleri dosyaya girmiş. Tanık S.B.’nın soruşturma dosyası Antalya’da olmasına rağmen Ankara Cumhuriyet Savcısı A.A. bu soruşturma dosyasına yetkisi olmamasına rağmen, kanunsuz bir biçimde fiilen el koymuştur. Bu durumun yakın tarihimizde bir örneği bulunmamaktadır. Zira savcılık tarafından, sadece dosya şüphelilerini ilgilendiren bir gelişme söz konusu olduğunda, sadece ilgili şüpheliler yönünden birleştirme kararı verilebilir. Bu durumun istisnası mevzuatta herhangi bir şekilde düzenlenmemiştir. Adları geçen tüm gizli ve açık tanıklara ne şekilde ulaşıldığı dosya kapsamında belli değildir. Soruşturma dosyası incelendiğinde buna dair tek bir evrak bulunmamaktadır. Sadece tanık K.G.’nin cezaevinden ifade vermek için dilekçe verdiği, bir tutanakta görülmekteyse de bu dilekçe dosya kapsamına dahil edilmemiştir. Bu tanık hakkında 12 gün boyunca idari gözetim kararı alınmış ve tanık 12 gün Ankara TEM Şube’de gözaltında tutulmuştur. Tanık ifadelerinin adliyede doğrudan savcı tarafından alınması gerekirken bu tanık ve gizli tanıkların ifadeleri Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nde alınmıştır. Bu ifadelerin hiçbirinde avukat bulunmamış ve tanıklar uzun süre emniyette tutulmuşlardır” şeklinde konuştu. 
 
‘AİHM ifade özgürlüğü kararı verdi’
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından 22 Aralık 2020 tarihinde verilen kararı da hatırlatan Maviş, “Demirtaş'la ilgili verdiği kararda, Demirtaş’ın 2019 yılında ikinci kez tutuklanmasının, 4 Kasım 2016 tarihli tutukluluğunun bir devamı niteliğinde olduğunu vurgulamış,  serbest kalmasının engellenmesi amacıyla siyasi saiklerle yapılan bu tutuklamanın ifade özgürlüğünü, özgürlük ve güvenlik hakkını, siyasi saiklerle tutuklama yasağını ihlal ettiğine karar vermiştir. Yine Büyük Daire kararında,  HDP Genel Merkezi tarafından yapılan çağrılarla meydana gelen olaylar arasında nedensellik bağı bulunmadığı, söz konusu çağrıların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı ifade edilmiştir” dedi. 
 
İddianame bir haftada kabul edildi
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AİHM kararına ilişkin, “AİHM bizi bağlamaz karşı hamleyi yaparız” sözlerini de hatırlatan Maviş, “Bu açıklamalardan sonra 30 Aralık 2020 tarihinde bu soruşturma kapsamında iddianame düzenlenerek bu iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulmuştur. 3 bin 530 sayfadan oluşan iddianame ve 324 klasörlük ekleri, mahkeme tarafından bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde ‘incelenmiş’ ve 7 Ocak 2021 tarihinde iddianamenin kabulüne karar verilerek duruşmaya hazırlık işlemlerine esas olmak üzere tensip zaptı düzenlenmiştir. Bu kadar özensiz bir inceleme ve yapılan hazırlık sonucu 25 Nisan 2021 Pazar gününe duruşma günü verilmiştir. İşbu durum basında eleştiri konusu yapılınca ilk duruşma günü 26 Nisan 2021 Pazartesi günü olarak düzeltilmiştir” diye konuştu.
 
‘Dava hızlıca sonuçlanmak isteniyor’
 
Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel olarak görevlendirildiğini aktaran Maviş, “Mevcut heyetin sadece Kobanê Davası ve sonrasında gelebilecek bağlantılı davalara bakılmasına karar verilmiştir. Bu durum da soruşturmanın başından beri doğrudan siyasi iktidarın talimatlarına uygun bir şekilde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel olarak görevlendirildiğini ve davanın hızlıca sonuçlandırılmak istendiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı. 
 
Mahkeme başkanı avukatların sözünü kesti
 
Avukatların beyanlarını yarıda kesen mahkeme başkanı, esasa ilişkin sorguya geçmek istedi. Avukatlar, “Taleplerimizi ileteceğiz kesmeyin, defaten anlatmak durumunda kalacağız” diyerek konuşmaya devam etti. 
 
‘Davaya bakan savcı aynı zamanda Demirtaş’ın davasına bakıyor’
 
Dava avukatlarından Kenan Maçoğlu,  Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 19 Şubat 2015’te hazırlanan 14 sayfalık ayrıntılı bilgi notu ve eklerinden oluşan yazının iddianamenin temelini oluşturduğuna dikkat çekti. Kobanê Davası’na bakan savcının aynı zamanda Selahattin’in yargılandığı 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, duruşma savcısı olduğunu belirten Kenan, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan savcının bu dosyaya nasıl atandığının sorulmasını istiyoruz. Savcının göreve başladıktan sonra 2018 yılında sadece MYK üyelerinin yargılandığı soruşturma dosyasına 90 kişiyi ekledi. Bunu da sunuyoruz. Bugün yargılanan arkadaşlarımızın çoğu belli ki bu 90 kişilik listenin hazırlandığı 2018’de dahil edildi. Biz bu belgenin de soruşturulmasını istiyoruz” diye aktardı. 
 
‘Savcının odası boşaltıldı’
 
Söz konusu 90 kişilik listenin hazırlanmasından bir hafta sonra 25 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan HSK kararnamesi ile soruşturma savcısının, İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atandığını dile getiren Kenan, atamaya dair belgeyi mahkemeye sundu. Kenan, “Bazı sosyal medya hesaplarında ve savcının doğum yeri olan Niğde’nin yerel gazetelerinde sevinçle karşılanmıştır. Böylesine önemli bir göreve ataması yapılan savcının Ankara Adliyesi’ndeki savcılık odası boşaltılmıştır” dedi. 
 
‘Savcı tanık bulmak için ciddi bir arayışa girmiş’
 
Kobanê davasının soruşturma dosyasına geri atanan savcının emniyete tekrar yazı yazarak bazı bilgileri istediğini aktaran Kenan, “Hukuka uygun maddi delil bulamayan savcı, iddialarını kuvvetlendirmek için gizli/açık tanık arayışına çıkmıştır. Sonrasında bu ve benzeri yazılar dosyada tekrarlanmış olup savcı tarafından tanık/gizli tanık bulmak için ciddi bir arayışa girilmiş. Defalarca aynı savcılıklardan dosyalar istenmiş. Savcı ardından dosyaya gizlilik kararı getirdi. Yüksekdağ ve Demirtaş bu soruşturma dosyasına hukuka aykırı şekilde dahil edilip aynı suçtan ikinci kez tutuklandıklarında haklarında yeni bir delil bulunmamaktaydı” diye belirtti. 
 
‘Dosyanın ilk tanığı gizli’
 
Dosyanın ilk tanığının gizli tanık olduğunu ve dosyanın herhangi bir yerinde gizli tanık Mahir’e nasıl ulaşıldığına dair tek bir bilgi ve belgenin olmadığını vurgulayan Kenan, “İddianamede geçen gizli tanık Mahir’in ifadesi, 4 Aralık 2019 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde aynı savcı A.A. tarafından, tanık S.B.’nin ifadesi 12 Aralık 2019 tarihinde Antalya Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, tanık K. G.’in ifadesi 7 Ocak 2020 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yine Kobanê soruşturmasını yürüten savcı tarafından, tanık M.Z.’nin ve gizli tanık Ulaş’ın ifadeleri ise 4 Mart 2020 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde savcı A.A. tarafından alınmıştır. Görüldüğü üzere Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, ikinci kez tutuklandıktan sonra tanık ve gizli tanık ifadeleri dosyaya eklenmiştir” diye belirterek, gizli tanık ve açık tanıkların ifadelerinin nasıl alındığının araştırılmasını istedi.
 
‘Savcının çalışma klasörleri içinde bazı belgeleri var’
 
Kenan,  şöyle devam etti: “Savcının çalışma klasörleri içinde bazı belgeleri var. Otopsi raporunun eksik olduğuna dair beyanları var. Yine bir isimsiz liste var. Kim tarafından hazırlandığı belli değil ama not tutulmuş. Kimlerin ifadelerinin alınıp alınmadığına dair notu var. Yine ilginç bir karar var. Savcının çalışma klasöründe bilgi notları var, 26 Ekim 2018 tarihinde bilgi notları var. Savcı bunu çalışma klasöründe unutmuş. TEM başlığı var. 5 sayfalık bir evrak. Bu tarihte Demirtaş ve Yüksekdağ henüz tutuklanmamışlar. Bu evrakta 98 kişinin isimleri var.  Adı geçen 7 sanıkla ilgili ‘yaralama’ ‘mala zarar verme’ gibi suçlardan soruşturma açılmadığı ifade edildi. ‘Sizin bunu açmanız lazım ve bunu açarken de bu ve benzeri suçlardan soruşturma yürütmeniz lazım’ diyor. ‘Serpil Kemalbay ve Sezai Temelli her ne kadar yeniden vekil seçilmişlerse de bunları tutuklayabilirsiniz’ diyerek açıkça talimatlarda bulunuyor. ‘Siz bu dosyaya çalışın ve HDP kapatma dosyası açın’ diyor. Bu ve bunlar gibi yorumlarda bulunuyor. Bu belgeyi Ankara TEM Şube’nin hazırladığını düşünmüyorum. Belgeyi, hükümetin danıştığı hukukçular hazırlamış. HDP’ye dönük kapatma davası da bu belgeden sonra sunulmuş. Bu belgeyi size sunuyorum.” 
 
‘Belgeler neden isimsiz gönderildi?’
 
Söz konusu belgenin, kimler tarafından, hangi amaçla ve neden resmi olarak dosyaya değil de savcının önüne isimsiz olarak gönderildiğini soran Kenan, “Bu belgenin soruşturulması istiyoruz. Kim tarafından neden hazırlandı? İade edilmesi gereken iddianameyi neden iade etmediğiniz ortaya çıkacak. Bu belgenin nasıl hazırlandığına dair bilgi gelirse belki de tüm arkadaşlarımın tutuksuz yargılanmasına karar vereceksiniz. Siz mahkemeye yetkili kılındınız. HSK’ya bu dosyada neden tek mahkeme heyetinin görevlendirildiğinin sorulmasını istiyoruz. Özel olarak görevlendirilmenizin sorulmasını istiyoruz. Tek dosya çalışan tek heyet sanırım sizsiniz. Savcı beyin çalışma klasörünün içinde uzun uzadıya bir iddianame var. Bu iddianame FETÖ ile ilgili. Meğerse savcı bey Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi ile FETÖ dosyasının da duruşma savcısıydı. Meğerse oranın iddianamesini de burada unutmuş” şeklinde konuştu.
 
Duruşma avukatların savunmalarıyla devam ediyor.