![](/staticfiles/news/165820/2021/06/13/823x463cc-130621-ank-kobane-davasi-avukati-mavis-aydin-rop-manset.jpg)
Kobanê Davası avukatı: Tanık ifadeleri bize bildirilmeden alındı
- 09:03 13 Haziran 2021
- Hukuk
Öznur Değer
ANKARA - Avukat Maviş Aydın yarın 3’üncü duruşması görülecek Kobanê Siyasi Soykırım Davası ve iddianamesinde yaşanan usulsüzlüklere dikkat çekerek, bu usulsüzlükleri delilleriyle birlikte mahkemede açıklayacaklarını belirterek, davanın, HDP kapatma davasına zemin olarak hazırlandığını vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu olmak üzere 108 ismin yargılandığı Kobanê Siyasi Soykırım Davası’nın 3’üncü duruşması, yarın Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Davanın 3’üncü duruşması öncesinde HDP avukatlarından Maviş Aydın, davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Avukatların yerine polis oturtuldu’
Dosyada kovuşturma aşamasına geçmeden önceki soruşturma aşamasının sağlıksız bir şekilde yürütüldüğünü kaydeden Maviş, ilk duruşmadan itibaren usuli eksikliklere dair itirazları olduğunu belirtti. İlk duruşmanın itirazlarının dinlenmemesinin gerginliğiyle başladığını hatırlatan Maviş, “324 klasör kadar bir dosya mahkemenin elinde. Yaklaşık 280 klasör bu dosyanın ekleri ve başka illerden gelen dosyalar var. Bu kadar dosyanın mahkeme heyeti tarafından, iddianame hazırlanıp kendisine gönderildikten sonra bir hafta, 10 gün içinde incelenmiş olmasının mümkün olmadığını ilk duruşmadan itibaren iddianamedeki eksiklikler üzerinden de beyan ettik. Hala aynı noktadayız. 3 bin 530 sayfalık bir iddianame hazırlanmış, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi iddianame hazırlanıp kendisine gönderildiğinde bir başka dosyanın, FETÖ dosyasının yargılamasını yapıyordu ve 2 haftalık bir süreç boyunca bu yargılama ile meşguldü. Dolayısıyla o süreçte hem yargılamayı yapıp hem de dosyayı inceleyip, iddianameyi kabul kararı vermesi bizce zaten tek başına bir hukuksuz işlem, incelenmiş olması mümkün değil. İlk duruşmada, mahkeme heyeti bizi dinlemediği gibi bazı avukatları duruşma salonuna almadı. Avukatların oturması gereken yerlerde silahlı çevik polislerin oturtulmasıyla hukuka uygun bir yargılama yapılmayacağını gördük” sözlerine yer verdi.
‘Bu heyet özel olarak sadece bu dosya için çalışıyor’
Duruşmalarda hala mahkeme heyetine hukuka uygun davranması çağrısında bulunduklarını ifade eden Maviş, bu nedenle 3’üncü duruşma olmasına rağmen henüz dosyada esasa ilişkin yargılamaya geçilmediğini sözlerine ekledi. Davaya bakan mahkeme heyetinin yalnızca bu dosya için görevlendirildiğini anımsatan Maviş, “Bu heyet özel olarak sadece bu dosya için çalışıyor. Karşımızda hukuka uygun bir yargılama yapmayacağına ikna olduğumuz bir heyetle karşı karşıyayız. İktidarın Kürt meselesine bakış açısını çok belli eden, yargıya müdahale eden çok kapsamlı bir karşı taraf noktasında. Onlar orada karşı taraf olmak istiyor. Bizi karşılarına alan sadece kendilerince ‘aleyhe’ delil toplayarak, bunun üzerinden bir politik yargılama yapıyorlar ve bunu saklamaktan da geri durmuyorlar. Bizim, dosyada hukuka uygun bir yargılama yapılmadığı sürece, buna uygun davranmaları için belli mücadele yöntemlerimiz var. İlk mücadele yöntemi, mahkemeler aracılığıyla hak aramak. Olabildiğince hem dosyanın delil durumunu hem müvekkillerin yargılandıkları iddiaların gerçek olmadığını, şişirilmiş bir dosya olduğunu, öncelikli olarak bağımsız, tarafsız olmadığına inansak da o mahkemeye bunu ısrarlı bir biçimde beyan ederek mücadele edeceğiz. Bu mahkemeden pek bir beklentimiz yok. Bu aşamaya kadar böyle bir intiba uyandırmadı bizde” ifadelerini kullandı.
‘Bizden kaçırılarak tanık ifadeleri alındı’
AİHM’in Selahattin Demirtaş kararına vurgu yapan Maviş, bu kararın dosyaya getirtilmesini talep ettiklerini ancak heyetin bunu yapmadığını söyledi. Önceki duruşmalarda gerçekleşen tutuklu siyasetçilerin mikrofonunun kapatılması, SEGBİS bağlantılarının kapatılması, avukatların duruşma salonuna alınmaması gibi hukuksuzlukların altını çizen Maviş, “Hem müvekkillerden ve bizden kaçırılarak kovuşturma aşaması başlamadan önce talimatla başka illerde müşteki ve tanık ifadelerinin hukuka aykırı bir şekilde alınması gibi birçok iddiamız var. Bu iddialar üzerinden ilk duruşmadan itibaren mahkemenin de tavrını gerekçe göstererek reddi hakim yaptık. Böyle bir mahkemenin sağlıklı bir yargılama yapamayacağını beyan ettik. Mahkeme salonunda söylediğiniz her sözün geçerliliği vardır ancak mahkeme başkanının ısrarlı bir şekilde reddi hakim talebimizi yazılı olarak sunmamızı istemesiyle karşılaştık. Duruşma salonlarındaki beyanlarımızın zapta geçirilmediği oldu. Kendisinin kurduğu hiçbir provake edici sözün zapta geçirilmediğini gördük. Müvekkillerimizin yaptığı reddi hakim talepleri üst mahkemeye gönderildi ve oralardan da ret kararı geldi” şeklinde konuştu.
‘Esasa ilişkin sorguların başlamayacağını tahmin ediyoruz’
Maviş, mahkeme heyetinin tavrının değişmediğini belirterek yeni gerekçelerle yeniden reddi hakim yaptıklarını aktardı. Birkaç gün önce son yaptıkları reddi hakim talebine de olumsuz dönüş yapıldığını vurgulayan Maviş, yarın görülecek duruşmaya hazırlandıklarını kaydetti. Dosyanın tamamının henüz avukatlar tarafından da incelenemediğini belirten Maviş, “Bu aşamada dosyanın tamamının henüz incelenmediği, evrakları kendilerinin bile inceleyemedikleri ve dosyanın büyük bir çoğunluğunu müvekkillere tebliğ etmedikleri için muhtemel ki dosyanın esasına ilişkin bir savunma yapılmayacaktır. Onların da bu aşamada esasa ilişkin sorgularının başlamayacağını tahmin ediyoruz. Her ne kadar reddi hakim talepleri reddedilmiş olda da önümüzde başka eksiklikler var. Müvekkiller bilmedikleri bir dosyayla ilgili kendileriyle ilgili evrakların tamamını inceleyemedikleri için bir kısmının savunma yapmama ihtimali var. Mahkemenin hızlı bir biçimde duruşma yapmak ve bir an önce kararı çıkarmak gibi tavrı var. Bu duruşma açısından henüz ne olacağını kestiremiyoruz” dedi.
‘Usulsüzlükleri mahkemede anlatacağız’
Sanık olarak yargılanan kişilerin tanıklara soru sorma hakkı olduğunun altını çizen Maviş, soru sormadıkları bir beyana karşı başka bir beyanla yargılanmalarının mümkün olmadığına işaret etti. Ceza yargılaması gereği tanığın duruşma salonunda bulunması gerektiğini vurgulayan Maviş, sonraki aşamalarda buna ilişkin talepleri olacağını dile getirdi. Maviş, “Müvekkillere herhangi bir söz tanınmadan, başka illerden hem tanık hem de müşteki olarak dosyaya bir şekilde konulmuş insanların, bizim hiçbir cevap hakkımız olmadan ifadelerinin alındığını görüyoruz. Nerede alınıyor, nasıl alınıyor? ‘Bizden kaçırılarak’ dosya şişirilmeye çalışılıyor. Açık tanık ve gizli tanıkların beyanlarının alınması aşamasında yapılan usulsüzlükleri mahkemede anlatacağız. Orada hukuken çok absürt durumlar var. Bunların hepsini mahkeme heyetine söyleyeceğiz. Şimdiye kadarki hiçbir talebimiz kabul görmedi. Çokça talebimiz var. Hem savunma makamının hem de müvekkillerin dışında bir yargılama var ortada. Biz müvekkillerimize söz hakkı tanınmasını istiyoruz. Uygun koşullarda söz hakkı tanındığında cevaplamayacakları hiçbir iddia yok. ‘Bu dosyada ben müşteki değilim’ diyen insanı bile dosyada müşteki olarak yazmışlar” diye belirtti.
‘Dönemin olaylarını delilleriyle birlikte açıklayacağız’
3’üncü duruşmada eski taleplerini tekrar edeceklerini kaydeden Maviş, “AİHM Demirtaş kararının o döneme dair bütünlüklü değerlendirme yaptığı için bu dosyaya getirilmesini istemiştik, mahkeme daha sonra yazdığını ve istediğini söyledi. O karar gelmeden müvekkillerin yargılanmak zorunda bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu bildiğimiz için ısrarlı bir biçimde kararın getirtilip değerlendirilmesini isteyeceğiz. 6-8 Ekim 2014 olayları sonrasında müvekkillerin büyük bir kısmı çağrılıp ifade vermişler, aradan bunca yıl geçmiş ve haklarında yakalama kararı çıkarılmamış. Mahkeme heyeti ısrarlı bir biçimde esasa ilişkin savunma almak istiyor ve hızlıca kararı çıkarmak istiyor. Biz de dosyaya çalışıyoruz. Mahkemenin yapmadığı işi biz bir taraftan onlara yol göstermek için, kendi aramızda 300 küsür klasörü çalışıyoruz, müvekkillerimizle görüşüyoruz. Dosyadaki birçok iddianın soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu mahkemeye ikna edici bir biçimde anlatacağız. O dönemin olaylarını tek tek açıklayarak, ölen insanların birçoğunun HDP üyesi olduklarını, gizli tanık ve tanık ifadelerinin hukuka aykırı bir şekilde alındığını, müvekkillerin bu dosyada tutuklu olmalarının hukuka aykırı olduğunu delilleriyle birlikte mahkeme heyetine anlatmak ve Türkiye kamuoyuna duyurmak konusunda çalışmalarımız var” sözlerini kullandı.
‘Kobanê Davası HDP kapatma davasına zemin olarak hazırlandı’
HDP’nin kapatılması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından AYM’de açılan davaya da dikkat çeken Maviş, iddianamenin kendilerine verilmemesini keyfi bir uygulama olarak yorumladı. İddianamenin AYM’de olduğunu ve 15 gün içinde cevap beklediklerini sözlerine ekleyen Maviş şunları söyledi: “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ‘bu sefer biz iyi hazırlandık bu iş olacak’ der gibi bir açıklama yaptı. Kobanê dosyasının hızlıca karara çıkarılmasını HDP’nin kapatılmasına zemin olarak hazırlandığını düşünüyoruz. Kamuoyunun Kobanê Davasını takip etmesini istiyoruz. 28 insan bu dosyadan tutuklu ve birkaçı hakkında iddianamede tek cümle bile yokken tutuklular. Türkiye demokratik bir ülkeyse yargı makamlarından daha çok beklentimiz var. Türkiye’de nelerin nasıl geliştiğinin anlaşılabilmesi için dava iyi takip edilmeli.”