![](/staticfiles/news/165576/2021/06/09/823x463cc-090621-ank-gar-durusmasi.jpeg)
Gar Davası tanığı DAİŞ’e katıldığını itiraf etti
- 14:29 9 Haziran 2021
- Hukuk
ANKARA - Gar Davası'nda tanık olarak dinlenen Merve Dündar, DAİŞ'e katıldığını itiraf ederek, Suriye'de İHH’den gelen yardımları dağıttıklarını kaydetti.
Ankara Gar Meydanı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde Barış ve Demokrasi Mitingi’ne saldıran DAİŞ çetelerinden Erman Ekici ve 16 firari sanık yönünden “insanlığa karşı suç"tan açılan davanın 11’inci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya çok sayıda dava avukatı katılırken, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri, siyasi parti ve sendika temsilcileri, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve CHP milletvekilleri katıldı. Duruşmayı çok sayıda gazeteci izledi.
Fail Erman Ekici tutuklu bulunduğu Kocaeli 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nden, tanıklar Serpil Dere, Hülya Yıldız, Merve Dündar ise bulundukları şehirden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katılırken fail avukatı ise duruşmaya katılmadı.
Duruşma kimlik tespiti ile başladı.
‘Eşimle kaçak yollarla Suriye'ye geçtik’
Duruşmada söz alan tanık Hülya Yıldız, firari sanıklardan Savaş Yıldız'ın eşi olduğunu belirtti. Hülya Yıldız, firari sanık Bayram Yıldız'ın ise sanık Savaş’ın kardeşi olduğunu söyledi. Tanık ifadesini şöyle sürdürdü: “Eşimden dolayı Suriye'ye gittim. Eşimin şu an Suriye’de olduğunu biliyorum. 2 sene önce döndüm Suriye’den ve 5 seneye yakın kaldım. Eşim çocuğumu götürmek istedi, ben de anne olarak çocuğumu bırakmak istemedim o yüzden ben de gittim. Eşim ve çocuğumla kaçak yollarla gittik Suriye’ye. Adana’da yaşıyorduk sonra maddi sıkıntılardan dolayı İzmir’e geçtik. Diğer dosyalardan da beraat ettim. Diğer heyete de ifade vermiştim. Bayram Yıldızı Suriye’de bir kere gördüm, bir daha görmedim. Başka bir bilgim yok.
‘Kaçakçı sayesinde Türkiye’ye geçtim’
Suriye’de Tabka’da bulundum. Çocuklarımla birlikteydim eşimle pek bir bağım yoktu. Benden başka Türk yoktu. Hol Kampımda 7 ay kaldım toplam 2 sene PKK’nin elinde esir kaldım. Tanıştığım bir kaçakçı sayesinde Türkiye’ye geçtim. Erman Ekici’yi tanımıyorum. Cerablus, Tabka'da kaldım. 2015 yazında Suriye’ye geçtik. Özbek ve Ruslar vardı onların çamaşırlarını yıkayarak ve gaz satarak geçindim. Savaşın ailesi beni tehdit ediyor. Urfa’da yargılandım.”
Tanığın ifadesinden sonra avukatlar soru sormaya başladı. Mahkeme başkanının avukatın sorusuna müdahale etmesi mahkeme salonunda tepkiyle karşılandı.
Tanık Hülya Yıldız, avukatlar tarafından gösterilen fotoğraflardaki kişileri tanımadığını ifade etti.
Mahkeme başkanına tepki
Katliamda oğlunu kaybeden Zühre Tetik, mahkeme başkanının tanığa teşekkür etmesi ve avukatın sorusuna müdahale etmesine tepki gösterdi. Zühre şöyle dedi: “Bir katliamın açığa çıkmaması için ısrar ediyorsunuz. Ben oğlumu kaybettim, yaralandım. Kadının konuşmasına engel oluyorsunuz.”
‘Eşim IŞİD'te savaşıyordu’
Firari sanıklardan Kasım Dere’nin eşi Serpil Dere de tanık olarak dinlendi. Serpil, “Kasım Dere eşim oluyordu. Walentina’ya Rus Ayşe diyorlardı. Diğer sanıkları tanımıyorum. Suriye’ye 2015 mayıs ayında gittim. 2009’da evlendim, Suriye’ye gitmeden önce bir çocuğum vardı. Eşim inşaat işçisiydi. Eşim 2010’da gitti. Sonra geri döndü beni ve çocuğumu zorla götürdü. Kaçak yollarla Suriye'ye geçtik. Suriye'de ilk Cerablus’tan Tabka'ya geçtik. Sonra eşim vefat etti. Eşim IŞİD'te savaşıyordu. Mehmet Taşar vardı, Merve Dündar vardı, Ömer Deniz Dündar vardı, Ayşenur İnci vardı Türkiye’den Suriye’ye gelen. 2020 Mart’ta Türkiye’ye dönüş yaptım. Eşimin vefatından sonra döndüm. PKK'nin elinde bir sene esir kaldım. Sonra oradan kaçmayı başardım. Kaçakçıya para verip kaçtım. Rus Ayşe'yi Merve Dündar'ın eltisi olarak tanıdım. Döndükten sonra yeni bir başlangıç yaptım, evdeyim. Adıyaman 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden bir davam var. Antep üzerinden Suriye’ye geçtik. Gar Katliamı ile ilgili bir bilgim yok. Eşim çatışmada bombardımanda ölmüş. Minbic'te ölmüş” ifadelerini kullandı.
‘Yardım dağıtmak için Suriye'ye gittik'
Avukatların sorularına yanıt vermeye başlayan tanık şöyle konuştu: “Eşim bana yardım dağıtmak amacıyla Suriye'ye gideceğimizi söyledi. Ben hep eşimin tehditleriyle kaldım orada. Kimse adına yardım dağıtmadık. Eşim dağıtıyordu. Yardım tırlarla geliyordu, pikaplarla dağıtılıyordu. Sınırdan kaçak geçerken asker gördü ancak durdurmadı. 2016 Şubat’ında eşimin ölüm haberini aldım. Ardından evlenmek istemedim. Ben eşimin baskılarıyla orada kaldım. Hendek kazdık. Türkmen ailelerle kalıyordum. Fatma Öztekin annemdir. Eşim Afganistan’a gitmek istemiş ama gidememiş. Adıyaman’da kadınlara hiçbir ders vermiyorum. Eşim Adıyaman’a döndükten sonra gözaltına alınmadı. Hol Kampı’ndaki irtibatım Türklerle de yabancılarla da vardı. Rus Ayşe’yi en son Efrîn'de gördüm.”
‘Geçimimizi, İŞİD tarafından verilen maaşlarla sağlıyorduk’
Son tanık Merve Dündar ise, firari sanık Mahmut Dündar’ın eşi olduğunu söyledi. Tanık, Ömer Deniz Dündar'ın ise fail Mahmut’un kardeşi olduğunu ifade etti. Almanya’da okul okuduğunu belirten tanık, ailesinin Almanya'da yaşadığını kaydetti. Mahmut ile sosyal medya aracılığıyla tanışıp evlendiğini dile getiren tanık, şöyle devam etti: “Ben, eşim ve Ömer Deniz Dündar birlikte Suriye’ye geçtik. Adıyaman’da bir araç ile Antep’e geçtik, oradan Suriye’ye geçtik. Eşimle birlikte ihtiyaç sahiplerine yardım dağıtıyorduk. Eşim savaşmıyordu. Eşim YPG'de esir şu an. Bildiğim kadarıyla sağ. Ömer Deniz Dündar’ı en son 2017 yılının sonlarında Tabka’da gördüm. Eşim ve kardeşinde silah vardı. Geçimimizi, İŞİD tarafından verilen maaşlarla sağlıyorduk. Büyüklere 50 dolar küçük çocuklara 35 dolar veriyorlardı. Kadın ve erkekler ayrı oluyordu.
12 bin dolar karşılığında kaçtım
Etrafımızda çok Türk vardı. Rus Ayşe, kayınım Ömer'in eşiydi. Şu an nerede olduklarını bilmiyorum. Tabka’dan önce Tel Abyad’ta ve Musul’da kaldım. Bahoz'da yakalandım. 10 ay Hol Kampı’nda kaldım, sonra kaçak yollarla çıktım. 12 bin dolar karşılığında kaçakçılar aracılığıyla çıktım. 2013’de hep beraber Suriye’den Türkiye’ye gittik. Sonra 2014 eylülünde Suriye’ye gittik ve dönmedik. 10 Ekim katliamında ben Suriye Tabka'daydım. Patlama sonradan çok konuşuldu Suriye’de.
Rus Ayşe ile Almanya’da tanıştım
Rus Ayşe ile Almanya’da bir mescitte tanıştım. 2013’te İHH'dan yardım geliyordu onları dağıtıyorduk. Cerablus’tayken Türk bölgesinde Ankara’dan MİT’ten ifade almaya geldiler. 48 gün burada kaldım, DNA'nın çıkmasını bekledim. Ardından Adıyaman’da 9 gün gözaltında kaldım. Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden bir davam var.”
DAİŞ’e katıldığını itiraf etti
Tanığın beyanlarının ardından avukatlar tanığa soru sormaya başladı. Tanık avukatların sorularını şu şekilde yanıtladı: “Esir kampındayken Whatsapp üzerinden konuşuyorduk. Telefonları Tabka'yı boşaltırken kırdık. Suriye hattıydı telefonlarımız, çarşıdan alıyorduk. Kasım Dere nikah şahitliğimizi yaptı. Dayım 2012’de Suriye’ye gitti ve öldü. Ben de sosyal medyada Facebook üzerinden Suriye’de bulunan birkaç kişiyi takip etmeye başladım. Eşimle öyle tanıştık. Dayımı sordum, araştıracaklarını söylediler. Ben de Suriye’ye gelmek, katılmak istediğimi söyledim. O zamanlar İŞİD yoktu, El-Kaide vardı. Oraya katıldık daha sonra IŞİD’e katıldık.
Tedavi masraflarımı İŞİD karşıladı
Ocak 2014’te Türkiye’ye geldik Eylül’de tekrar döndük. O sıra Walentina (Rus Ayşe) Almanya’ya gitti. Bir tedavi süreci yaşadım ve IŞİD karşıladı masraflarımı. Elazığ ve Antep'te tedavi gördüm. Antep'te Sevgi Hastanesi'nde kendi kimliğimle tedavi oldum. Tedavi masraflarımın bir kısmını kendim bir kısmını IŞİD karşıladı. Ahmet Güneş’in ailesini tanıyorum. Beddar'ı tanıyorum. Mustafa Delibaşlar Adıyaman Emiri olarak biliyorum. 2016’da takas edildim. Silahım vardı. Bahoz’da herkese silah verdiler. İsteyen savaşır isteyen teslim olur diye.”
Almanya'da aranıyor
Avukat’ın “Almanya sizi Merve Taş ismiyle arıyor Valentina ile birlikte. Neden Almanya’ya gitmediniz?” sorusuna tanık, “Ben cezaevinden tahliye edildikten sonra beni sormuşlar aileme. Orada yargılanacağım gidersem. Geri dönmek istemedim” şeklinde yanıt verdi.
Tanık ifadesinin devamında şunları söyledi: “Ocak 2020’de tutuklandım. Şubat 2020’de çıktım cezaevinden. Türkiye’deki patlamayı yapanlardan biri olarak Yunus Emre Alagöz’ü duydum. Ailesi bizi iftara çağırmıştı öyle tanıdım. Abdurrahman Alagöz’ü de bu şekilde tanıdım.”
Mavi listede ama serbest
Avukatlar, tanığın İçişleri Bakanlığı'nın mavi listesine neden alındığını sordu. Tanık ise Adıyaman'daki eylemden kaynaklandığını belirtti.
Savcının sorması üzerine tanık, Ebu Talha’yı Tel Abyad bölgesinde duyduğunu ve ailelerle ilgilendiğini söyledi.
Duruşma, avukatların savunması ile devam ediyor.
Ne olmuştu?
DAİŞ, demokratik kitle örgütleri öncülüğünde Ankara Gar’ında 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşen Barış ve Demokrasi Mitingine saldırıda bulunmuş, saldırı sonrası 103 kişi yaşamını yitirmişti. Saldırıyı düzenleyenlerden fail Erman Ekici tutuklu yargılanırken, firari sanıklar yönünden “insanlığa karşı suç”tan Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Fail Erman Ekici ile firari 16 failin yargılandığı davanın 11’inci duruşması gerçekleşti.