Gültan ve Sebahat: Materyallerimize el konulduğu için savunma yapmıyoruz

  • 16:33 6 Ocak 2021
  • Hukuk
MALATYA - Siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak, haklarında görülen davanın duruşmasında savunma yapma koşulları oluşmadığı ve koğuşlarına yapılan baskında materyallerine el konulduğu için savunma yapmayacaklarını söyledi. Siyasetçilerin avukatları ise “Müvekkillerin tahliyesini istemekten bıktık”dedi.
 
2016 yılında tutuklanan ve yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel hakkında açılan davanın 9’uncu duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya Gültan ve Sebahat bulundukları Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden, avukatları Cemile Turhallı, Mehmet Emin Aktar, Mesut Beştaş ve Şivan Cemil Özen Diyarbakır Adliyesi’nden, avukat Sebahat Gençtarih ise Mersin Adliyesi’nden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katıldı.
 
Duruşmada ilk olarak geçen celse verilen mütalaa okundu.
 
‘İnsanlar bedenlerini açlığa yatırıyor’
 
Okunan mütalaanın ardından savunma yapan Sebahat, bu koşullarda savunma yapamayacaklarını kaydederek, odalarına yapılan baskınlarla evraklarına el konulduğunu belirtti. Sebahat, 6 Ocak’ta duruşmalarının olduğunu, savunma yapmaları gerektiğini, evraklarını geri istediklerini fakat buna rağmen verilmediğini söyledi. Sebahat, “İtirazımıza herhangi bir geri dönüş olmadı. Bu şartlar altında nasıl savunma yapalım? Şu an cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve tecride dönük uygulanan politikalara karşı insanlar bedenlerini açlığa yatırıyor. Bu açlık grevi şu an tüm cezaevlerine yayılmış durumda. Türkiye kendi Anayasasını uygulamıyor. Devlet Kürt siyasetçileri düşman olarak görüyor en ufak bir konuşmada hemen baskı yapılıyor. Nerede bu adalet? 12 Eylül faşizminde bile mahkemeler üzerinde bu kadar baskı yoktu” dedi.
 
‘İfadeler alınmıyor ceza veriliyor’
 
Davalarında iki savcının var olan iddialara ilişkin hiç bir araştırma yapmadığına değinen Sebahat, “Savcılar araştırma yapmaya gerek duymuyor ve olduğu gibi önümüze konuluyor. Yaptığımız açıklamalar toplantılarımız, yaslara katılmamız, konuşmalarımız üyelik ve propaganda olarak görülüp dosyaya konulmuş. Ne yerel mahkemede ne de diğer mahkemelerde hiçbir aşamada ifademiz alınmadı. Nasıl olurda ifademizin alınmadığı dosyada ceza vermeye çalışıyorlar. Böylesi koşullarda kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Eş genel başkandım, benim görevim muhalefeti eleştirmekti. Eleştiri yaptığım için soruşturuluyorum. Bu da hukuk sisteminin nasıl bir halde olduğunu gösteriyor. Devlet elindeki gücü kullanıp muhalefeti baskı altına alıyor. Demokratik sistemle ve düzenle hiçbir alakası yok” sözlerine yer verdi.
 
‘Buradan üç Kürt kadın siyasetçiyi anıyorum’
 
Ayrıca sürekli heyetin değiştiğine, kararların ise değişmediğine dikkat çeken Sebahat, savcının kararını verdiğini, her dedikleri cümlenin suç olarak karşılarına çıktığını söyledi. Sebahat, Silopi’de katledilen üç Kürt kadın Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın neden katledildiğini, yaşam haklarının ihlal edildiğini ve yaşam haklarının güvence altına alınmadığını sordukları için yargılandıklarını ifade ederken, üç kadını andı.
 
‘Ciddi savunma yapmaya ihtiyacımız var’
 
Sonrasında konuşan Gültan Kışanak, yargılamayı gerektirecek bir durum olmadığını herkesin bildiğine vurgu yaptı. Mahkeme koşulları oluşmadığından geçen celsede savunma yapamadıklarını belirten Gültan, ciddi savunma yapmaya ihtiyaçlarının olduğunun altını çizdi. Gültan, “Bana yöneltilen suçlamaların çoğu elime ulaşmadı. Savunma için hiçbir materyal elimde yok. Kocaeli’de olan bir soruşturma bahane edilerek baskın yapılıp evraklara el konuldu. Üzerinde çalıştığımız tüm evraklara el konuldu. Neymiş el yazısı varmış. Şu davada kendimi ifade edebilmek için aklımda kalan bir kaç şey dışında bir şey yok. İtiraz ettik ama bize dönüş yapılmadı. Kurum bilgisayarına el konuldu, gelen bilirkişi raporları ve CD’leri inceleyemedim. Savunma yapabilmem için dava kapsamında bana tebliğ etmesi, savunma notlarının vermesi halinde savunma yapabilirim” ifadelerini kullandı.
 
‘Sosyal medya hesabım tekrar incelensin’
 
Kobanê soruşturması kapsamında yöneltilen suçlamaların şu anki davanın suçlamalarıyla aynı olduğuna dikkat çekerek durumun içinden çıkılması gerektiğini kaydeden Gültan, “Sosyal medya hesabını kullanmadığımı söyledim ama siz kullandığımı söylediniz. Ne açmışım ne de kullanmışım. Ona ilişkin verdiğiniz gerekçeli karar da elime ulaşmadı. Birleşen İzmir dosyası için savcı neden benim ifademi alma zahmetine girmemiş? Kimse ifademize başvurmuyor ama mütalaaya gelince, cezaya gelince hepsi ekleniyor. Umarım pandemi için aşı işe yarar da gelip savunma yaparız” şeklinde savunmasını yaptı.
 
‘Sağlıklı savunma hakkı olmalıdır’
 
Gültan hakkında Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında bir dava açıldığını dile getiren Emin Aktar dosyaların birleştirilmesi talebinde bulundu. Emin, “Sağlıklı savunma hakkı olmalıdır. Duruşmaya katılım sağlanmalıdır. Müvekkillerimiz başından beri duruşmalara getirilmiyor. Ayrıca koğuşlara yapılan baskınlarda evraklara el konuşmuştur. Bu bir suçtur. Cezaevine giren çıkan her şey denetim altındayken savunma materyallerine el konulması açıkça bir saldırıdır. Cezaevine yapılan aramalar bellidir. Müvekkilin hem adil yargılama hem özel hayatı ilkesi ihlal edilmiştir. 4 yılı aşkındır tutuklu her defasında aynı gerekçelerle tutukluluğun devamına karar veriliyor. CMK’da yer almayan bu tür gerekçelerle tutuklanmalarına devam ediliyor. Bu da bir ihlaldir” dedi.
 
‘İktidarın işaret diliyle iddianame düzenlendi’
 
“Müvekkil 2012’den beri siyasi faaliyetlerini yürüttüğü görülüyor. Bunlar da yargı tarafından rezerv edilmiş. İktidarın bir işaretiyle de iddianame düzenlenmiş ve tutuklanmıştır” diyen avukat Mesut Beştaş, “Bugüne kadar hukuki bir yargılamaya ilişkin bir umudumuz yok ve olmayacak da. Artık tahliye talebinde bulunmaktan, kendimizi sizin yerinize koymaktan usandık. Her yargılamanın bir anlam taşıması gerektiğine inanıyorum. Tutukluluğun devamı istendi. Kaçma şüphesi, delilleri karartma şüphesi gerekçe gösteriliyor. Bazı deliller nasıl karartılacak. Siz bugün tahliye etseniz de diğer dosyadan dolayı yine bırakılmayacak. Bu yoğunlaştırılmış adaletsizliğin diğer adıdır. Emin olun siz de Ankara da tahliye kararı verirse koğuş baskını talimatı veren hakim tahliyelerine izin vermez” şeklinde konuştu.
 
‘Sonucu biliyoruz ama yine de buradayız’
 
“Her defasında tahliye için yorum yapmaktan ve delil sunmaktan bıktık” sözleriyle savunmasına başlayan avukat Cihan Aydın ise şunları dile getirdi: “İnsanın sonunu bildiği bir kitabı okuması heyecan vermiyor. Ne olduğunu ne olacağını biliyoruz. Biz Diyarbakır’da müvekkiller Kandıra’da bir meslektaşımız Mersin’de siz de Malatya’dasınız. Halimize bakın. Duruşmaların bizimle ve müvekkillerle inatlaşmaya dönüştüğünü biliyoruz. Siyasal aktörlerin rolünü biliyoruz. Her şeyin sonucunu biliyoruz ama yine de buradayız. Açılan dosyaların iddianameleri bize tebliğ edilmedi. Dosyada keyif kaçırıcı iddialar var gelince bunu belirteceğiz. Zaten Patnos dosyası komedi, önce Patnos’ta dava açılıyor, sonra Van’a gönderiliyor. Sonra yine Patnos’a gönderiliyor. Niye 2-3 yıl bu dosya gidip geliyor? Bundan bir ceza biçilmeye çalışılıyor evet bu bir oyun, bir senaryo ama bari düzgün yapın bu senaryoları. Tahliye istemekten bıktık söyleyecek bir şey yok. AİHM’in bir kaç kararını okumuş ve biliyorsanız ve buna rağmen müvekkillerimiz tutuklu kalıyorsa doğal bir yargıç değilsiniz. 4 yıldır kopyala yapıştır yapıyorsunuz. AYM ve AİHM klişe gerekçelerle tutuklayacağını söylüyor ama hala uygulamamakta ısrar ediyorsunuz.”
 
Duruşmalara katılım talebi
 
Sebahat Tuncel avukatı Cemile Turhallı da müvekkilinin duruşmalara katılım hakkının ihlal edildiğini dile getirdi. İstinaf mahkemesinin, verilen cezayı bozduğunu hatırlatan Cemile, “Müvekkillerimiz TCK’nın 302’nci maddesiyle yargılanıyor. Bu madde kapsamında yargılamak hem ağır bir ithamdır hem de yargılamanın ne kadar kurmaca olduğunu gösteriyor. Muhtemelen bu dosyayı Ankara’ya göndereceksiniz. Sizin için de muhtemelen iyi olacaktır. Dosyanın beklenmesi gerektiğini ifade etmek isterim. SEGBİS’in işimizi ne kadar zorlaştırdığını söylemek isterim. E duruşma sistemi pilot bölgelerde uygulanmaya başlandı. Evet hukuk açısından belki daha ekonomik olur ama hala bunun ne kadar doğru olduğu tartışılıyor. Ceza yargılamalarında hiçbir şekilde uygulanamayacağı konusu tartışılıyor. Biz yüz yüzelik ilkesini istiyoruz. Acelemiz yok dört yıldır zaten tutuklular. Müvekkilin birleşen dosyalarında ayrı ayrı ifadelerinin alınmasını istiyoruz” diye konuştu.
 
Tutukluluk halinin devamına karar verildi
 
Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/843 soruşturma sayılı dosyasında iddianamenin tanzim edilip UYAP üzerinden inceleme yapılıp, eylem ve eylemlere ilişkin tarihler, bu tarihler ve eylem arasında bulunan bağlantılara dönük işlem yapılmasına, Gültan Kışanak’ın sosyal medya hesabının tekrar incelenmesi talebinin, daha önce inceleme yapıldığından reddine, sanık ve müdafilerin ceza infaz kurumunda yapılan aramaya dönük suç duyurusunda bulunmasına ilişkin taleplerin sanıklar ve müdafilerince yapılabileceğini dikkate alınarak mahkemelerince yer olmadığına ve tutukluluk hallerinin devamına” karar verip duruşmayı 26 Şubat’a erteledi.