‘Geleceğimiz Rojava’da’
- 09:02 29 Aralık 2024
- Güncel
Derya Ren
RIHA – Pirsûs-Kobanê sınırında başlatılan nöbet eylemine katılan ESP PM üyesi Beycan Taşkıran, Rojava Devrimi içerisinde yer alan bir güç olduklarını, saldırılara karşı güçlü bir sahiplenme olması gerektiğinin altını çizerek “Geleceğimiz Rojava’da” dedi.
Hegemon güçlerin desteğiyle Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) 8 Aralık’ta Şam hükümetini devirmesiyle birlikte, Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’da belirsizlik durumu sürüyor. Oluşan bu belirsizliği fırsat bilen Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılar kapsamında onlarca insan katledilirken, yüzlercesi yaralandı. En son 19 Aralık’ta üzerinde “Basın” yazılı araçta bulunan gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin Türkiye’ye ait SİHA’yla katledildi.
Türkiye’nin ve ona bağlı paramiliter grupların Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına karşı başlattığı saldırılara karşı 23 Aralık’ta Kobanê’ye sınır olan Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesinde nöbet eylemi başlatıldı. Başlatılan nöbet eylemi devam ederken, eyleme katılan Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Parti Meclisi (PM) üyesi Beycan Taşkıran değerlendirmelerde bulundu.
Kobanê zaferi
2014 yılında yaşanan gelişmelere değinen Beycan Taşkıran, “Afrika’da başlayan isyanlar vardı. Aynı zamanda Rojava’da bir devrim sürecinin başlangıcı oldu. Rojava’da yaşanan devrim süreci dünya kadınları, işçi sınıfı, sürekli terörle boğazlanmaya çalışan Orta Doğu halkları, inançları için büyük bir değişim ve özgürlükçü fırsat ortaya çıktı. Bu devrimci durum hem Kürdistan’ı hem de dünyayı etkiledi. Bu durum 6-8 Ekim serhildanı ile buluşmuş oldu. Aynı zamanda Kobanê’nin kazanması, Kobanê zaferi dünyada büyük bir enternasyonalist dayanışma, anti faşizm, Marksist, komünist bütün devrimci güçlerin seferberliği ile kazanılmış oldu. Bu büyük toplumsal ve dünyasal dayanışmadan, Bakur ve Türkiye cephesinden, büyük halk seferberliğinden yoksun bir süreçteyiz. Elbette bunun yanı sıra büyük bir direniş, mücadele ve çağrılar var. Ancak bu Kobanê etrafındaki kuşatmayı kırabilecek, seferberlikte ve birleşik bir hareket olarak yan yana gelebilmiş değiliz. Bu büyük bir risk ve çelişki” dedi.
‘Türk devleti savaş sermayesinden yana’
“Bizler dayanışmacı bir kuvvet değil, Rojava Devrimi içerisinde yer alan bir kuvvetiz” diyen Beycan Taşkıran, devamında şunları söyledi: “Aynı zamanda Pirsûs’ta Kobanê ile buluşmak isteyen devrimcilerin şehit düştüğü topraklardayız. Kendini Rojava Devrimi ile bu kadar ilişki kurmuş ve bütünleşmiş bir yerden bahsediyoruz. Rojava’nın sadece Rojava olmadığını, Türkiye’nin ve işçi sınıfının, kadın özgürlük hareketinin geleceği olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin savaş, yayılmacı ve işgal politikaları nedeniyle Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları sefalet ücretine, 22 bin TL’lik açlık sınırının altındaki bir ücrete mahkum edilmekte. Halkın ekmeği olan bütçeyi, savaş bütçesine ayırmak durumunda kalıyor. Türk devleti eşitlikçi bir sermayeden yana değil, savaş sermayesinden yana. Bunun karşısında halklar, işçi sınıfı birlik olursa üstesinden gelebilirler.”
‘Gelecek için mücadele etmek gerekiyor’
Herkesin Kuzey ve Doğu Suriye halklarına sahip çıkması gerektiğini sözlerine ekleyen Beycan Taşkıran, “Geleceğimiz Rojava’da belirlenmiş durumda, bundan kaynaklı Rojava’yı kendi durumumuzun dışında görme durumu olamaz. Olması gereken düzeyde bir sahiplenme ve kendi sorumluluğumuz olarak görmede, buna yanıt olabilme düzeyinde değil. Risk çok büyük. Çeteci katillerin, politik İslamcı çetelerin Suriye halklarına ne reva gördüğü ortadadır. ABD düzeni Orta Doğu’da baskın hale getirilmeye çalışılıyor. İsrail’in Siyonist rejimi ve yayılmacı politikaları genişliyor. Onların demokrasi getirmeyeceğini, Afganistan’dan, Filistin’den ve Irak’tan biliyoruz. Gerçek demokrasi direnişçi bütün güçlerin ortak mücadelesi ile gelebilir. O nedenle kaygılı ruh halinden çıkıp, kazanabileceğimiz bir gelecek için mücadele etmek gerekiyor” diye ekledi.