GÖÇİZDER kararına tepki: Haklar açısından zarar verici

  • 09:04 28 Aralık 2024
  • Güncel
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - GÖÇİZDER’in feshedilmesine ilişkin kararı kabul etmediklerini söyleyen dernek eşbaşkanı Kamile Kandal, “Göç ve mülteci meselelerinin tam da ortasındayız. Böyle bir kurumu kapatmak hem insan hakları açısından hem de göçmen ve mülteci hakları açısından zarar verici bir durumdur” dedi.
 
Zorla göç ettirilen gruplar arasında dayanışmayı geliştirmek ve göç ettirilenlerin taleplerini yükseltmek ve dayanışma amacıyla faaliyet yürüten Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) hakkında açılan kapatma davasının karar duruşması, 25 Aralık’ta Bakırköy Adliyesi 15'inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmüştü. GÖÇİZDER hakkında açılan kapatma davasının karar duruşmasında, derneğin feshine karar verildi. 
 
Derneğin kapatılmasına ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulunan GÖÇİZDER Eşbaşkanı Kamile Kandal, çıkan kararı kabul etmediklerini ve çalışmalarına devam edeceklerini söyledi.
 
Kamile Kandal, daha önce de aynı iddialarla dernek yöneticilerinin yargılandığını ve yargılandıkları davadan beraat ettiğini hatırlattı. Yargılanan ve beraat eden dernek yöneticisi ve üyelerine yönelik iddialar ile dernek kapatma davasında yöneltilen iddiaların birebir aynı, ancak kararların farklı olduğunu ifade eden Kamile Kandal, kendilerine yöneltilen iddiaları hukuken doğru bulmadıklarını söyledi. Kamile Kandal, “Bu kararın siyasi bir karar olduğunu düşünüyoruz. Yaptığımız çalışmalar, raporlar, saha çalışmaları ve kamu çalışmaları bir takım yerleri rahatsız etmiş olabilir.  Bundan dolayı siyasi olduğunu düşünüyoruz. Sivil toplum örgütleri ve demokratik kitle örgütleri ülkelerde belli çalışmalar yapar bu çalışmalar bilimsel ve gerçeği yansıtan çalışmalar olduğu için bazen siyasi iktidarların ideolojisine veya kendi çıkarlarına uymamaktadır” şeklinde konuştu.
 
‘Orta Doğu’da pek çok savaş var’
 
“Demokratik ülkelerde bu yönlü kararların olmaması gerekiyor”  diyen Kamile Kandal, sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin kapatılmaması gerektiğini paylaştı. Türkiye de özellikle muhalif çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerine yönelik baskılara dikkat çeken Kamile Kandal, “Bizlere ve derneğimize yönelik baskı ve sindirme politikalarıyla yılmayacağız. Bu kararı da kabul etmiyoruz. İtirazımızı da bir üst mahkemeye taşıyacağız. Özellikle son yıllarda Orta Doğu’ da pek çok savaş var. Oradan doğru Türkiye’ye gelen birçok mülteci ve göçmen var. Şu anda Suriye’den gelen mültecileri geri gönderiyorlar. Göç ve mülteci meselelerinin tam da ortasındayız. Böyle bir kurumu kapatmak hem insan hakları açısından, hem de göçmen ve mülteci hakları açısından zarar verici bir durumdur. Bu da, hem ülke için hem sivil toplum için hem de uluslararası kamuoyu için zarar vericidir” dedi.
 
Dayanışma çağrısı!
 
Sivil toplum örgütlerini kapatmak yerine çoğaltmanın, o ülkeye verilecek en büyük yararlardan biri olacağını dile getiren Kamile Kandal,  derneğin kapatılmasıyla göçmenlerin ya da mültecilerin yaşam koşullarının daha da çıkmaza götürüleceğine işaret etti. Mücadeleye, muhalefete ve bilimsel çalışmalara yabancı olmadıklarını kaydeden Kamile Kandal,  “Çalışmalarımız her zaman olduğu gibi kararlı bir şekilde bu yönlü devam edecek. Göçmen mülteci kadın ve çocukların yanında olmaya, hukuki kanallarla da hakkımızı aramaya devam edeceğiz. Bu anlamda bir derneğin kapatılması diğer derneklerin de kapatılması anlamına geliyor. Bizim derneğimize ilişkin verilen bu kararla diğer kurumlar ve sivil topluma da bir gözdağı verilmek isteniyor. Bunu bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bir dayanışma içerisinde olmak gerekiyor. Bizim de böyle bir beklentimiz var. Dayanışma bekliyoruz” diye konuştu.
 
‘Çalışmalarımıza devam edeceğiz’
 
Fesih kararları ile derneklerin kapatılması ile baskı ve tutuklamaların yaşanmasının, çalışma yürüten kişileri alanlardan uzaklaştırmak için yapıldığını dile getiren Kamile Kandal, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Özellikle kadınlar açısından zor bir durum. Bu şekilde yapılarak kadınları da çalışma alanlarından uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ancak kadınlar baskılara rağmen alanlardan uzaklaşmayacak. İnsan hakları ve kadın hakları meselesinde, bu kurumlarda mücadele içerisinde var olmaya devam edeceğiz. Bundan sonraki çalışmalarımıza da devam edeceğiz. Tüm halkların ve toplumsal kesimlerin özgürce kendi dilini konuştuğu, kendi kültürünü, inancını yaşayabildiği bir dünya için mücadele etmeliyiz. İnsanlar için çalışmaya devam edeceğiz.”