
‘Bilimsel raporlar yok sayılıyor, hasta tutsaklar ölüme terk ediliyor’
- 09:03 20 Nisan 2025
- Hukuk
Pelşin Çetinkaya
AMED - Bütün hasta tutsaklara infaz erteleme kararının uygulanması gerektiğini ifade eden ÖHD Cezaevi Komisyonu üyesi Adile Salman, bu sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için İdari Gözlem Kurulu mekanizmasının ortadan kaldırılması ve ATK’nin daha bilimsel verilerle sonuca ulaşması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde hasta tutsaklara yönelik hak ihlalleri her geçen gün daha da derinleşiyor. Özellikle yeni tip cezaevlerinin yaşam koşullarının elverişsiz olması, keyfi ve antidemokratik uygulamalarla birleştiğinde, tutsaklar adeta ölüme terk ediliyor. İdari Gözlem Kurulu’nun siyasi saiklerle aldığı kararlar ve Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) bilimsel temelden uzak raporları, tutsakların infaz erteleme taleplerinin sistematik olarak reddedilmesine neden oluyor. Bilimsel raporlar yok sayılırken, cezaevleri hasta tutsaklar için birer işkence merkezine dönüşüyor.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Cezaevi Komisyonu üyesi Adile Salman, hasta tutsaklara yönelik ihlalleri ve infaz erteleme süreçlerinde yaşanan hukuksuzlukları değerlendirdi.
‘İnfaz erteleme talepleri kabul edilmiyor’
Cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekerek, bu cezaevlerinde hiçbir tutsak için infaz erteleme taleplerinin kabul edilmediğini belirten Adile Salman, “Maalesef ki bilimsel veri hazırlamaktan uzak bir ATK heyeti ile karşı karşıya kalıyoruz ve çoğunlukla ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriliyor. Cezaevinde kalabilir raporunun devamında da Türkiye’de yapılan R tipi hapishanelerin, ‘infazını sürdürmesine uygundur’ şeklinde savcılıktan bir karar geldiğini görüyoruz. R tipi hapishanelere baktığımızda ise bir hasta mahpusun tek başına hayatını idame ettirebileceği koşullara uygun olmadığını görüyoruz. Hasta mahpus, zaten çoklu odalarda birçok refakatçiyle birlikte temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak bir durumdayken; R tipi hapishanelerde iki hasta mahpusun ya da tek bir hasta mahpusun, ikili veya tekli odalarda, kendi yatış pozisyonuna veya hastalık koşullarına uygun olmayan şartlarda infazını sürdürmeye zorlandığı bir hapishaneden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
R Tipi cezaevlerindeki ağır yaşam koşulları
R Tipi cezaevlerinin yaşam koşulları bakımından diğer hapishanelere göre daha kötü durumda olduğunu kaydeden Adile Salman şunları dile getirdi: “R tipi hapishanelerde dikkat edilen husus; hastane sevklerinde ve revire çıkmalarda, diğer hapishanelere oranla daha hızlı hastaneye gitme olanaklarının olması. Ama kalma koşulları açısından daha da kötü koşullara maruz bırakıldıkları bir yer. Çünkü bu kişilerin refakatçiye ihtiyacı var. Çoklu odalarda dahi zorlanıyorken, tekli bir R tipi hapishanede daha da çok zorlanıyorlar. Bahsettiğimiz hasta mahpusların çoğu yerinden kalkamayacak, yürüyemeyecek ve herhangi bir mekanizma yardımıyla bile hareket edemeyecek durumda.
Şöyle bir örnek vereyim: İnfaz erteleme talebimizin kabul edilmediği, bir dönem kabul edilip sonra tekrar infaz ertelemesine itiraz edilerek yeniden hapishaneye alınan Elazığ R Tipi Hapishanesi'nde kalan İsmet Çardak örneği… Bu kişi tahliye olduktan yalnızca iki hafta sonra vefat etti. Cezaevinde kalan kişinin, aslında bütün yaşam sürecini dışarıda devam ettirmesi gerekirken, tekrar içeriye alındı. Ve tüm zorlamalarımıza, hukuki taleplerimize rağmen ancak ölümünden iki hafta önce tahliye edilebildi. Bu da gösteriyor ki, infaz ertelemesi kabul edilse bile hasta mahpuslar ölüm döşeğinde dışarı çıkarılıyor. Bizim kabul etmediğimiz durum tam olarak bu. Israrla tüm hasta mahpusların taleplerini iletmemizin sebebi de bu. Çünkü tedavi sürecine ilişkin bir başvuru değil bu. Zaten bu kişilerin ölüm döşeğindeyken bile tahliye edilmediği örnekleri görüyoruz.”
İdari Gözlem Kurulu’nun keyfi kararları
Adile Salman, Türkiye’de 2021 yılından itibaren hapishanelerde ikinci bir yargılama mekanizması olarak işleyen İdari Gözlem Kurulu kararlarına dikkat çekerek, “Bu ara mekanizma ile hasta mahpuslar ve koşullu salıverilmesi yaklaşan bütün mahpuslar bir gözlem değerlendirme sürecine tabi tutuluyor. Bu noktada en çok zorlananlar yine hasta mahpuslar. Tüm koşullu salıverilmesi ertelenen hasta mahpuslar var ama yine İsmet Çardak örneğinden bahsetmek istiyorum. Gözlem Kurulu, infaz ertelemeye ilişkin olarak ‘toplumla bütünleşmeye hazır değil ve toplum açısından tehlike oluşturuyor’ şeklinde bir değerlendirme yaptı. Bahsettiğim kişi, zaten tekerlekli sandalyeye bağlı, bir parmağını bile oynatamayacak durumda, ağır kemik hastalığı olan biri. Buna rağmen Gözlem Kurulu böyle bir karar verebiliyor. En vahim tarafı bu.
Diğer bütün koşullu salıverilme tarihi gelmiş mahpuslar için de benzer durumlar geçerli. Aralarında tedavisini dışarıda sürdürmesi gereken, acil tahliye edilmesi gereken, çoklu odalarda kalan mahpuslar da var. Yeni tip hapishanelerle birlikte, bu kişiler tekli hücrelere konulmalarına rağmen tahliyeleri hâlâ engelleniyor” dedi.
‘Tarafsız ve bilimsel incelemeler yapılmalı’
Bu noktada, herhangi bir yargılama vasfı olmayan ikinci yargılama mekanizmasının ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Adile Salman, “ATK’nin daha bilimsel verilerle sonuca ulaşması gerekiyor. ATK raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi şart. Mahpusun tüm hastalıkları raporda yer alırken, en nihayetinde ‘hapishane koşullarında yaşamını sürdürebilir’ şeklinde bir sonuç çıkması; ATK’nın bilimsel gerçeklikten uzak, dış müdahaleye açık bir şekilde rapor hazırladığı izlenimini veriyor.
Bizim de kabul etmediğimiz durum bu. Mevzuatın uygulanmasını talep ediyoruz. Evet, gözlem kurulu kararları yasal dayanağa kavuşturulmuş olabilir, ancak bu mekanizma ne ulusal ne de uluslararası hukukla uyumludur. Bu nedenle gözlem kurulu uygulamasının kaldırılması ve tüm hasta mahpusların koşulsuz olarak salıverilmesi yönünde bir çağrımız vardır” diye konuştu.