
Amed’de anadil yürüyüşü: Bê ziman jiyan nabe
- 14:56 22 Şubat 2025
- Kültür Sanat
AMED - 21 Şubat Dünya Anadil Günü kapsamında Amed’de yürüyüş düzenlendi. Burada, yapılan açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin Kürt dilini de etkilediğine dikkat çekilerek anadilde eğitim talebi yinelendi.
Mezopotamya Dil ve Kültür Derneği (MED DER), Enstîtuya Kurdî Amed, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 21 Şubat Dünya Anadil Günü kapsamında yürüyüş ve açıklama gerçekleştirildi. Yürüyüşe yüzlerce yurttaş, ulusal kıyafet giyerek katıldı. Oryıl Petrol'den başlayan yürüyüşte, dilin önemini vurgulayan dövizler taşınırken, "Be ziman jiyan nabe" sloganları atıldı. "Zimanê Kurdî" şarkısının erbane grubu eşliğinde seslendirildiği yürüyüşte "Statuya Kurdî, perwerdahiya Kurdî" pankartı açıldı. Yürüyüşün ardından Koşuyolu Parkı'nda bulunan İnsan Hakları Bildirgesi Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Açıklamanın Kurmancî lehçesini DBP Amed İl Örgütü Eşbaşkanı Sultan Yaray okurken, Kirmancki lehçesini de MED-DER yöneticisi Süleyman Yılmaz okudu.
‘Kürt dili asimile edilmek isteniyor’
Kürtçe ve diğer diller için sadece 21 Şubatlarda değil her gün mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak sözlerine başlayan Sultan Yaray, Kürtlerin kadim bir halk olduğunu ve Kürtçenin de aynı şekilde kadim bir dil olduğu kaydedildi. Sultan Yaray, “Ama maalesef Kürtler hala statü sahibi değil, Kürtçe eğitim hala göremiyor. Aksine Kürt dili birçok alanda yasaklanıyor, baskı ve saldırı altında. Kürt dili Meclis’te ve resmi kurumlarda kabul edilmiyor. Kürtlere her türlü baskı yapılıyor. Kürdistan’ın her yerinde devlet kurumları, Kürt dilini asimile etmek için çalışıyor, Kürtçeyi öldürmek büyük bir insanlık suçudur” şeklinde konuştu.
Kürtlerin tarihi mücadelesiyle politikaların başarıya ulaşmamış olmasına karşın birçok yeni yol ve yöntemlerle bu politikalara devam edildiğine dikkat çeken Sultan Yaray, zulüm altında olan milyonlarca Kürt çocuğunun kendi dilinde eğitim görmediğini kaydetti. Sultan Yaray şöyle devam etti: “Türkiye Cumhuriyeti, Türk dili ve kültürüyle kendini diğer dillerin, halkların tecridi ve yok edilmesi üzerine kurmuştur ve hala bunda ısrar ediyor. Türkçülük ulus-devlet anlayışına, yani tek dil, tek millet, tek kültüre göre inşa ettiği ırkçı sistemine dayanarak hâlâ Kürt halkına ve diğer tüm halklara dayatmaktadır. Bütün yaklaşımlarını bunun üzerine belli ediyor. Şüphesiz Türk devletinin Kürt diline yaklaşımı, doğrudan Kürtlerin tüm değerleriyle alakalı. Bütün kuşatma, baskı ve tecrit, birbiriyle alakalı.
Bunun en önemli örneği, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrittir. Sayın Abdullah Öcalan, eskiden beri tarihi, toplumsal, özgürlükçü, demokratik paradigmasıyla, bütün dillerin, kültürlerin, kimliklerin özgürlüğünü istiyor, bunun için amansız bir mücadele yürütüyor. Başta Kürt dili olmak üzere anadil konusunda birçok değerlendirmede bulunmuş ve Kürt dili ile diğer dillerin korunması çağrısında bulunmuştur. Sayın Öcalan, ağır tecrit ve zor şartlar altında, hala bütün ulus ve dillerin barışı ve özgürlüğü için mücadele yürütüyor; özel olarak demokratik bir sistemde Kürt dili ve diğer dillerin statü sahibi ve eğitim dili olması için çalışıyor. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit aynı zamanda Kürt dili ve diğer diller üzerindeki tecridi derinleştiriyor. Şüphesiz Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için süren mücadele, Kürt dili ve diğer dillerin özgürlüğü için de sürüyor.”
‘Mücadelemizi sürdüreceğiz'
Rojava’da Kürtçe ile diğer dillerde eğitimin, büyük saldırı altında olduğuna değinen Sultan Yaray, “Dolayısıyla Rojava devriminin korunması aynı zamanda Kürt dilinin ve diğer tüm dillerin korunmasıdır. Bu gerçekten hareketle tüm halkların ve tüm dillerin özgürlüğü ve onurlu barışı için Sayın Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü ve Rojava devriminin korunması için her zaman, her yerde, mücadelemizi sürdüreceğiz, güçlendireceğiz” diye belirtti.
Kürtçe eğitim vurgusu
“Kürt milletinin statüsü, Kürt dili ve Kürtçe eğitim talebimiz kırmızı çizgimizdir” diyen Sultan Yaray, “Bu temelde; devlete, Kürt dilinin önündeki tüm engellerin kaldırılması, Kürtçenin hayatın her alanında, tüm sosyal, kamusal ve resmi alanlarda özgür olması, Kürtçenin bir statü kazanması, resmi dil haline gelmesi, Kürtçe tüm hakların temel yasada yer alması, okul öncesinden üniversiteye kadar Kürtçe eğitim olması çağrısında bulunuyoruz. Elbette bu da her alanda en üst düzeyde mücadele edilmesiyle mümkündür” sözlerini kullandı.
‘Değerlerimizin savaşçısı olalım'
Son olarak Kürt halkına seslenen Sultan Yaray, “Düşüncesi, inancı, siyaseti ne olursa olsun biz Kürtler, Kürt dilinin ulusal kimliğimiz ve temel değerimiz, hayatımızın kalbi ve gölgesi olduğu bilincine, inancına sahibiz. Her zaman, her yerde ve hayatın her alanında konuşarak, yazarak, okuyarak, öğrenerek ve öğreterek dilimize sahip çıkalım. Her yeri Kürtçe ev, okul, üniversite yapalım. Her türlü baskıya karşı Kürt dilinin özgürlüğü, statüsü ve Kürtçe eğitimi için mücadele edelim; her zaman sosyal ve tarihi dilimizin, kültürümüzün, değerlerimizin savaşçısı olalım” çağrısında bulundu.
'Kürt sorunun çözülmesi için Sayın Öcalan çalışıyor'
Son olarak söz alan DEM Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, anadil mücadelesi için yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladı. Serhat Eren, “Dil bir halkın varlığıdır, hayatıdır. Yüz yıldır Kürt dilini yok etmek için, her alanda engelleme çıkardılar. Kürtçeyi asimile etmek istediler. Ama Kürt halkı yüz yıldır dilini savunmak için büyük bir mücadele verdi. Şimdi de bu dilin resmi dil olması için ve eğitim dili olması için mücadelesi her zaman sürüyor. Her dil bir hikayedir. Hikayemiz Kürtçe yazılmış. Kürtçe söyleyecek, Kürtçe yaşanacak da. Bugüne kadar mücadele ettik, bundan sonra da edeceğiz. Yüz yıldır Kürt sorunu demokratik şekilde çözülmesi için Sayın Öcalan çalışıyor” şeklinde konuştu.
'Siz barışa düşman mısınız?'
Polisin Abdullah Öcalan’ın ismine müdahalesi üzerine tepki gösteren Serhat Eren, “Sayın Öcalan bu topraklara barış gelsin diye, sorunların hukuki siyasi zemine oturması için, Erdoğan ve Bahçeli ile muhatap halinde. Siz Sayın Öcalan’ın barış mücadelesine, çabasına engel oluyorsunuz. Siz barışa engel misiniz, düşman mısınız? Savaş mı istiyorsunuz? Sayın Öcalan 24 saat boyunca gövdesini taşın altına koymuş, barış gelsin diye çaba gösterirken, siz bu çabaya engel oluyorsunuz. Siz kendinizi savcının, hakimin yerine koyuyorsunuz. Siz neyin suç olduğuna karar veremezsiniz. Devlet İmralı ile iletişim halindeyken, siz ismine tahammül edemiyorsunuz. Bu barış düşmanlığıdır” ifadelerini kulandı.
Açıklama, çekilen halaylarla sona erdi.