
Kobanê Davası: Yargının bağımsızlığından söz edemeyiz
- 17:10 20 Mayıs 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası, HDP'li siyasetçilerin reddi hakkim gerekçelerini belirtmeleriyle devam ediyor. Gerekçeye dair söz alan siyasetçiler, yargının bağımsız olmadığını vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) geçmiş dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2'nci duruşması ikinci gününde devam ediyor. Duruşma verilen aranın ardından reddi hakim gerekçeleriyle sürüyor.
Duruşmada, Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi ve avukat Nazmi Gür söz aldı.
'Yargının bağımsızlığından söz edemeyiz'
Hukukun üstünlüğüne dair iktidar tarafından bu kadar ayaklar altına alındığı bir sürecin çok az olduğunun altını çizen Nazmi, “AKP - MHP döneminde olduğu kadar hukukun bu kadar hiçe sayıldığı bir döneme tanık olmadık. Burada üstünlerin hukuku sürüyor. Bu, sadece yargının değil bizim de sorunumuz. Halkın, ezilenlerin Türkiye’de yaşayan 83 milyon yurttaşın sorunu. Türkiye'de en temel sorunlardan biri yargı bağımsızlığıdır. Böylesi siyasi davalarda yargının bağımsızlığından söz edemeyiz. Bugün iktidarda olanların açıklamaları gerçekten yargı erkine, sadece sizin mahkemeye özel değil tüm yargıya müdahale ediyorlar” diye belirtti. Bağımlı hale gelen yargıya karşı ses çıkardıklarını söyleyen Nazmi , “Bağımsız bir yargının Türkiye’nin ekmek hava kadar ihtiyacı olduğunu her koşulda dile getirdik” dedi.
'O zaman biz neden buradayız?'
Ardından söz alan HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, “Aradan 6 yıl geçmiş; ağır suçlar, ceza kanununda ne kadar ağır ithamlar varsa hepsi peş peşe sıralanmış. Ne oldu da böyle tozlu raflara kaldırıldı sonra birden bire getirildi? Bu dava konjektureldir, siyasidir, iktidarın devamı için ihtiyaçtır. Bütün bu olan bitenlere herkes mesai harcamak zorunda.. İddianameye bakın, tarih boyunca işlenmiş ne kadar ağır suç varsa bize isnat edilmiş durumda. MYK toplantısında tamamen barışçıl bir siyasi partinin siyasi faaliyetleri kapsamında IŞİD barbarlığına karşı kamuoyuna bir duyarlılık yapma çağrısı tartışılmış ve duyarlılık çağrısı yapılmış. Bütün mesele bu. Bu da, AİHM Büyük Daire kararında bu siyaset kapsamında suç teşkil etmediği belirtilmiştir. O zaman biz neden buradayız?” diye sordu.
'Kobanê direniyor paylaşımının suç isnadı nedir?'
Kanada’nın Carleton Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan HDP eski MYK üyesi Cihan Erdal şunları dile getirdi: "Tamamen kopyala yapıştır yöntemiyle 3 tane haber linki koymuşsunuz. Bir tanesi Eylül 2014’e ait ki daha Türkiye'de hiçbir olay yok. Kobanê, terör örgütü DAİŞ’in kuşatması altında ve insanlar ülkenin doğusundan ve batısından bu saldırıların sonlanması ve bunun bitmesi çağrısında bulunuyor. Ben de sadece üzerinde ‘Kobanê direniyor’ diye yazan bir HDP paylaşımı yapmışım. Bunun suç isnadı nedir? Kobanê olaylarıyla ilgisi nedir? Bunu açıklamanız gerekmiyor mu? Bu haberin kendisi 6-7 Ekim olaylarını azmettirmekle nasıl ilişkilendiriliyor? Diğer paylaşım Evrensel gazetesinin haberi. Bir baba oğlunu kaybetmiş bununla ilgili feryadını dile getiriyor ve ben de hiçbir yorum yapmadan bunu paylaşıyorum ve bu haberin hala erişimi var. Bunun Kobanê olaylarıyla ilişkisi, benim 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezayla yargılanmamla ilişkisi nedir? Bir diğer haber bu iddianamede yoktu daha sonra sizin tarafınızdan eklenmiş. 4 kurumun yapmış olduğu açıklama. Bunun benimle ne ilgisi var. Bu suç teşkil eden bir şey değildir aksine lehte bir delil. Çünkü o dönem provokasyonları durdurmak için açıktan beyan eden bir açıklamadır."
'Savcı 'soruşturmaya yer yok' der geçerdi'
HDP eski MYK üyesi Can Memiş de, itirazlarını şöyle dile getirdi: “Ciddi bir itibar suikasti ile karşı karşıyayız. Sistematik olarak medya eliyle. A Haber, TRT hepsini takip ediyorum. Hakkımızda neler çıktığını takip ediyorum gerçekten anayasaya aykırı bir durum söz konusu ve zedeleyici bir durum. Bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Uluslararası yargı organlarının verdiği benzer kararlar var. Sürmekte olan davaya, medyanın peşin hükümlü yaklaşmasına karşı önlem alınır. AİHM’in yorumlu kararları var. Müştekilerin beyanlarında polis müştekilerinin de cumhuriyet savcılarının Hakkari ve Yüksekova savcısının gönderdiği notları okudum. En çok kullandığı kelimelerden biri provokasyon en az kullanılan kelime HDP. Hüda Par’ı daha çok kullanıyorlar. Tanık beyanları deniliyor ya, siyasi bir parti ile ilgili birtakım beyanlar. Bu iddialar başka bir siyasi partinin adına yapılmış olsaydı emin olun bu kadar soyut dayanaksız delillere savcı ‘soruşturmaya yer yok’ der geçerdi'. Tahliyemi talep ediyorum.”
'Esasa ilişkin savunma yapacağım'
Tutuklu siyasetçilerden Emine Ayna, 2016 yılında siyaseti bıraktığını ve son 4 yıldır siyasi faaliyetlerde bulunmadığını belirtti. Tutuklandığı sırada siyaset ile ilgilenmediğini ifade eden Emine, “İddianamede geçen sözde deliller ve tanıklara ilişkin savunma yapacağım. Ancak bu tutuk incelemesi olduğu için esasta geniş savunma yapacağım. Avukatım detaylı savunmayı da yapacaktır” dedi.
'Siyaset yargısallaşmış'
İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder ise şu sözleri kullandı: “İstiklal mahkemeleri ile başlayan Devlet Güvenlik Mahkemeleri, Sıkıyönetim, Yüksek Yetkili Mahkemeler vb. adını unuttuğumuz yüzlerce doğal hukuk dışına çıkan mahkemeler her o günkü statükoya muhalif olanlar üzerinden bir sopa işlevi görmüştür.” Sırrı, reddi hakim gerekçelerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Yargı siyasallaşmış diyorlar aslında siyaset yargısallaşmış. Türkiye'de bir rejim kendini mahkemeler eliyle tahkim etmiş belli ki daha demokrasi bize selam verene kadar böyle olacak. Ben şimdi bu mahkemeden ilk gün iddianamenin okunmasından sonra çıkıp gitmeyi düşündüm. Meğer ben sanık değilmişim. Çünkü iddianame özeti denilen şeyde benim adım geçmedi. Sanıklar arasında benim adımı okumadınız. Burada özel mahkemeye duyulan güven duygularından hangisini beğenip alayım sizce? İddianame özetlemek demek 3 bin 530 sayfadan 35 sayfasını çekip çıkarmak değildir. Önemli ayrıntıları konsolide etmek sanık olarak herkesin ne ile itham edildiğini söylemek gerekmez mi bir cümleyle de olsa? Adımı bile söylemediler."
'En kritik unsur AİHM kararıdır'
Ardından söz alan HDP MYK üyesi Alp Altınörs, “En kritik unsurdur AİHM kararı. Avukatların buna erişememesi en temel reddi hakim talebinin gerekçesidir. Bunun dışında en temele reddi hakim gerekçesi bu kararı uygulamamış olmanızdır” dedi.
'Suruçlu olduğum için tutukluyum'
HDP önceki dönem Urfa Milletvekili İbrahim Binici ise her gece neden tutuklu olduğuna dair kendisine sorduğunu ve cevabını bulamadığını söyledi. İbrahim, "İki dönem Urfa milletvekilliği yaptım. Sonra aklıma Suruçlu olduğum geldi. Suruçlu olduğum için tutukluyum. Başka bir nedeni yok" ifadelerini kullandı.
'Özgür değilsiniz bu nedenle adaletli olmanızı beklemem'
HDP geçmiş dönem MYK üyesi Bülent Parkmaksız mahkeme heyetinden hiçbir beklentinin olmadığını, sadece anayasa hukuk normlarına uygun davranılması gerektiğini söyledi.
HDP eski MYK üyesi İsmail Şengül de yaptığı savunmada, heyetten bir tutarlılık beklediğini belirtti. Davanın siyasi saiklerle yürütüldüğünü kaydeden İsmail, “HDP’nin yaratmış olduğu toplumsal mücadelenin tasfiyesine yönelik bir yargılama sürecini devam ettiriyorsunuz. Dolayısıyla hukuki bir savunma tartışması yapabilmek için dahi hukukun temel normalarına bağlı bir zeminin oluşması gerekiyor" diye kaydetti.
HDP önceki dönem Parti Meclis üyesi (PM) üyesi Mesut Bağcık ise savunmasını esasa ilişkin yapacağını söyleyerek tahliyesini talep etti. HDP geçmiş dönem saymanı Zeki Çelik de tahliyesini talep etti.
Duruşma, Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçi kadınların savunmaları ile devam ediyor.