
Avukat Hatice Demir: Eşit temsiliyet bir insan hakları meselesidir
- 09:04 26 Nisan 2021
- Hukuk
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosu’nun 47’nci Olağan Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen üç kadından biri olan Hatice Demir, “Ben kadın mücadelesinden aldığım güç ve destekle seçildim. Eşit temsiliyet bir demokrasi sorunudur, bir insan hakları meselesidir. Maalesef hala sadece kadınların sorunu olarak görülüyor. Eşit temsiliyeti sağlayana dek mücadelemizi sürdüreceğimize inanıyorum” dedi.
Geçtiğimiz haftalarda Diyarbakır Barosu, yaptığı 47’nci Olağan Genel Kurulu’nda yeni Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerini seçti. Yapılan seçimin sonucunda yönetimde Baro Başkanı ile birlikte 8 erkek, 3 kadın yer aldı. Birçok kurum, örgüt, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunda (STK) olduğu gibi Diyarbakır Barosu’nun yeni yönetiminde de eşit temsiliyetten uzak bir sonuç açığa çıktı. Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen avukat Hatice Demir, eşit temsiliyetin kadınlar için toplumda hala bir hak olarak görülmediğine ve sadece bunun kadınların sorunu olarak görüldüğüne dikkat çekti.
‘Daima bir cam tavana çarpıyoruz’
Hatice, barolarda, hak örgütlerinde, STK’lerde, siyasi parti ve yerel yönetimlerde bir erkek egemenliğinin söz konusu olduğunu söyledi. Kadınların buralara mücadele ve dayanışmayla geldiğini belirten Hatice, Türkiye’de 1970’lerden bu yana kadınların kamusal alanda hem toplumsal hem de kadın hakları İçin çalıştığını kaydetti. Hatice, “Erkeklerin kendi aralarında o kadar kökleşmiş bir güç ilişkisi var ki birbirini koruyan ve oldukları gruba veya oluşuma kimseyi davet etmeyen bir durum söz konusu. Bundan dolayı kadınların yönetsel alanlara girmesi hem görülen fiili engellerle hem de görünmeyen engellerle zorlaşıyor. Bu konuda özellikle biz kadın mücadelesinden gelenlerin cam tavan tespiti var. Gerçekten bizler kamusal alanda ne kadar hak mücadelesi ve var olma mücadelesi verirsek verelim yönetim kademelerinde önümüzde bir cam tavan var ve biz o cam tava çarpıyoruz. O nedenle kadınlar hak mücadelesinde erkeklerle birlikte olmalarına rağmen yönetsel aşamalara gelindiğinde erkekler hep daha çok istekli ve cüretkâr olabiliyorlar” dedi.
‘Kadın temsiliyeti toplumda hala bir hak sorunu olarak görülmüyor’
Seçim sürecinin kendisinin kadınları dışlayan bir dil ve politika açığa çıkardığına işaret eden Hatice, “Ben İlk defa Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu’na üye olmak için bağımsız olarak adaylığımı açıkladım. Başkanlık için üç erkek aday arkadaşımız vardı ve bu erkek adayların maalesef listelerine kadınları alma konusunda bir öncelikleri olmadı. Tabi bu benim kendi gözlemimdir. Dolayısıyla bu konuda onlara neden kadın temsiliyetini önemsemediklerini, kadınların listelerinde neden yer almadıklarını ve kadınları neden teşvik etmediklerine dönük eleştirilerde bulundum. Çünkü bu erkek egemen kültür ve güç ilişkileri kadınları bu mücadelenin dışında tuttuğu gibi mücadelenin ‘sahipleri’ olarak erkekleri görüyor. Yani erkek adaylar kadınların yönetim pozisyonuna seçilmeleri konusuna dair bir gündemle ve öncelikle karşımıza çıkmadılar. Çünkü kadın temsiliyeti maalesef hala bu toplumda bir hak olarak görülmüyor. Oysa eşit temsiliyet bir demokrasi sorunudur, bir insan hakları meselesidir ve kadın- erkek eşitliğini savunmanın vazgeçilmez parçasıdır. Maalesef bu hala sadece kadınların sorunu olarak görülüyor. Bu sadece kadınların sorunu olarak görüldüğü sürece tek başına buradan çıkmak çok güç” şeklinde konuştu.
‘Eşit temsiliyet baroların birinci gündemi olmalı’
“Erkek adaylar için yapılmayan yorumlar kadınlar için çok rahat yapılabiliyor” diyen Hatice, buna, nitelik tartışmalarının erkekler üzerinden değil, kadınlar üzerinden yapılmasını örnek gösterdi. Genel Kurul’da 5 kadın aday olduklarını belirten Hatice, “Bir kadın arkadaşımız bir baro başkanı adayı listesindeydi. Onun dışında dört kadın bağımsız adaydı. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak ilkesel bir karar alıp tüm kadın adayların desteklenmesi noktasında görüş belirttik. Bundan dolayı da çokça saldırıya maruz kaldık. Beşimizin aynı listedeymişiz gibi hareket ettiğimizi söylediler. Bizler de baro gibi bir hak örgütünün temel derdinin hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak olduğunu, demokratik ilkeleri esas alarak eşit temsiliyetin birinci gündem konusu olması gerektiğinin vaktinin geldiğini söyledik. ‘Neden hala baroların gündemleri arasında kadınlar yok’ dedik. Kadınların aday oluşunu bu nedenle ilkesel olarak destekliyoruz dedik. Fakat ben kadın mücadelesinin yarattığı etki ve erkeklerin bu konudaki duyarlılığı ile bunu yavaş yavaş aşacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘Bölgedeki baroların durumu çok daha vahim’
Hatice, seçim boyunca kadınlar arasında bir örgütlülük ve dayanışma olduğunu söylerken, her kesimden kadınların olduğuna ve özellikle genç kadınların büyük bir destek sağladığına değindi. Bölge barolarından Mardin’in eşit temsiliyet sağladığını, ancak özellikle Siirt, Şırnak, Van, Urfa gibi barolarda durumun çok daha vahim olduğunu kaydeden Hatice, dillerinin, çalışmalarının, dayanışma ruhlarının bir sonraki kuşağı olumlu anlamda etkileyeceğine olan inancını dile getirdi. Hatice, kadın mücadelesinden aldığı güç ve destekle seçildiğini ifade ederken, eşit temsiliyeti sağlayana dek mücadelelerini sürdüreceklerinin altını çizdi.
‘Darbe girişiminden sonra iş yükümüz arttı’
Hatice yeni yönetime seçilen kadınlar olarak ne tür çalışmalar yapacaklarını ve planlamalarını şu şekilde paylaştı: “Baro bünyesinde komisyonlarımız ve merkezlerimiz bulunmaktadır. Yıllardır Kadın Hakları Merkezi’nde birçok arkadaşımla birlikte çalışan biriyim. Ayrıca darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’de yerel yönetimlere kayyım atanması, kadın dernekleri ve merkezlerinin kapatılması, tasfiye edilmesi ve insan hakları derneklerine dönük kapatmalar kadınların hak mücadelesinde ciddi bir engel oluşturdu. Bu durum Kadın Hakları Merkezi’mize yaşanan her hak ihlali daha çok yansımasıyla sonuçlandı. Dolayısıyla bu bizim iş yükümüzü çok artırdı. Bu konuda bir örgütlülük ve bir planlama sağlayabildik. Öncelikli hedefimiz şiddete maruz kalan veya şiddet tehdidi altında olan her kadına hukuki destek sağlamak. Boşanmak isteyen kadınlara, ekonomik olanağı bulunmayıp avukata ihtiyacı olan kadınlara baro bünyesi Adli Yardım Merkezi aracığıyla hukuki destek sağlıyoruz. Bunun dışında kadın erkek eşitliğine dönük politikalar belirlemek, konferanslar ve paneller düzenlemek, kadın haklarıyla ilgili raporlamalar yapmak ve kamuoyu oluşturarak kadın lehine düzenlemelerin yapılması, kadınlar aleyhine yapılan iş ve işlemlere karşı tutum almak gibi sorumluluk alanlarımız var.
Bunları geçmişte de yaptık. Kadınlarla ilgili konuları Baro’nun ve Türkiye’nin gündemine taşımak, iktidarın mevcut kadın kazanımlarına yönelik tehditkâr politikalarının geriletilmesi için Türkiye kadın hareketi ve Kürt kadın hareketiyle iş birlik içinde olmak zaten çalışma prensibimiz. Özellikle de bölge barolarıyla kadın merkezlerinin güçlendirilmesi, bölgede yaşanan hak ihlallerine ilişkin ayrı bir çalışma takvimimiz var. Yine devletin gözetim merkezlerinde olan yerlerde yaşanan hak ihlallerine dönük çalışmalarımız olacak. Arkadaşlarımızla dayanışma içerisinde mücadelemizi sürdüreceğiz.”