
Ayşe Gökkan: Bize talimat vermek hiçbir erkeğin haddi değildir
- 16:39 28 Ocak 2021
- Hukuk
DİYARBAKIR - Hakkında yakalama kararı çıkartılan ve ardından gözaltına alınan TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan görülen duruşmasında yaptığı savunmada, “Kadın mücadelesi yürüttüğüm için sürekli gözaltına alınıp tutuklanıyorum. Bize talimat vermek hiçbir erkeğin haddi değildir” sözlerine vurgu yaptı.
Tevgera Jinên Azad (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan, Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt yöneticisi olmak” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın duruşmasında, tutuklanmasına yönelik verilen yakalama kararı üzerine dün akşam saatlerinde gözaltına alındı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’nde tutulan Ayşe, bu sabah adliyeye getirildi. Ayşe’nin tekrar görülen duruşmasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır milletvekili Remziye Tosun, TJA aktivistleri katıldı. Ayşe ve avukatları Berfin Gökkan, Gözde Engin ve Özüm Vurgun duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak Ayşe’ye dönük hazırlanan iddianame okundu.
‘Bize talimat vermek hiçbir erkeğin haddi değil’
Ardından Ayşe gizli tanıkların verdiği ifadeleri kabul etmediğini ve avukatlarının “Ecevit” adlı tanığa da verdiği yalan ifadelerden dolayı suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Ayşe, Kürt ve kadın olduğu için baskı gördüğünü ve tutuklandığını belirtti. Ayşe, “İddia edilen gizli tanıkları ben yalancı olarak nitelendiriyorum. Ben 35 yıldır kadın mücadelesi yürütüyorum. Yani KCK olmadığı zamanda kadın çalışmalarında yer alıyordum. KCK olmadığı zaman bana kim talimat veriyordu. İfade veren tanıklardan biri benimle aynı kadın çalışmalarında yer alıyordu. Benimle çalışan suç işlemedi de ben mi suç işlemiş oluyorum. Militarizm ve erkek egemen zihniyetine karşı mücadele verdim veriyorum. Neden kadın mücadelesinde yer alıyorum? İlkokula gittiğimde Kürtçe konuştum diye öğretmen tırnaklarıma sopa ile vurdu. Ben bu acıyı asla unutmadım ve unutmayacağım. Okula başladığım ilk gündem beri Kürt ve kadın olduğum için işkence altındayım. Ben buna karşı mücadele ediyorum. Direniyorum. Bunu hiç kimse bana suç olarak göremez. Ayrıca erkeklerden talimat aldığımız söyleniyor. Hiçbir erkeğin haddine değildir bize talimat verecek” dedi.
‘Benim bütün çalışmalarım basın önünde yapıldı’
DÖKH, TJA ve KJA kadın örgütlemesinde yer aldığını, TJA’nın sözcüsü olduğunu belirten Ayşe, “Eğer kadın örgütlenmesi suç ise Türkiye neden İstanbul Sözleşmesi’ne imza attı. Bu sözleşmeye ilişkin bilgileri avukatlarım mahkemeye sunacaktır. Bu sözleşmede kadına dair yer alan çalışmalara ilişkin eksik kalmışsam kadınlara karşı öz eleştirimi veriyorum. Üniversitelerde, STK’lerde, farklı kadın panellerinde, dünyanın birçok ülkesinde kadın etkinliklerine davet edildim ve konuşmacı oldum. Gazeteler kadına dair yaptığım tüm araştırmalarımı yayınladı. Ayrıca TJA, KJA ve DÖKH adına bu panellere katılıp konuşmalar yaptım. Hazırlanan bu iddianame cinsiyetçi ve ırkçıdır. Bir de çalışmalarımı bodrum katında yaptığım söyleniyor. Benim bütün çalışmalarım basın önünde ve basına yansıyan çalışmalardır. Siyasi partiler, dernekler eğitim veriyor suç olmuyor biz verince mi suç oluyor” diye sordu.
‘Kaçmıyorum kadın mücadelesini burada yürütüyorum’
Ayşe, bu ülkede kendini güvende hissetmediğine dikkat çekerek, 83 kez gözaltına alındığını, hakkında 215 dava açıldığını, 600 sefer mahkemelere gittiğini, bir gün içinde ise 17 kere mahkemeye gittiğini ve bunların hepsinin kaçması için yapıldığını söyledi. Ayşe, ne kadar gözaltına alınırsa alınsın asla gitmeyeceğini, hiçbir yere kaçmayacağını ve kadın mücadelesini burada yürüteceğini ifade etti. Bu memlekette polis bir kadının polis erkek tarafından katledildiğini, polis kadınların dahi can güvenliğinin olmadığına vurgu yaptı.
İddianamede Rosa Kadın Derneği’nin kurucusu olduğuna dair iddia olduğuna işaret eden Ayşe, “Kurucusu değilim ama böyle denildiği için gurur duyuyorum. Fakat sadece üyeyim. Ben illegal çalışmalar yürütmediğim için erkek zihniyeti bana karşı bu iddianameyi hazırladı. Çünkü erkek egemenliği kadının kabiliyetli olduğuna inanmıyor. Eğer yargılanacaksam kadınlar için yargılayın. 35 yıldır yürüttüğüm kadın mücadelesi için yargılanmam büyük bir ayıptır. Erkek egemen devletini, zihniyetini, parlamentosunu kabul etmiyorum. Erkekleri küçük gördüğümden değil kendim için diyorum; Eğer kendimizi savunmasaydık bugün taciz edildiğimiz için yine utanırdık. Ama artık utanmıyoruz, korkmuyoruz, taciz edeni ifşa ediyoruz. Ben devleti ve kanunu reddetmiyorum onlar beni ve hakkımı reddediyor bundan dolayı kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.
‘Tacizcilerin ve dilimin düşmanlarının korkusu aynı’
Ayşe ardından savunmasında şu ifadelere yer verdi: “Sonuna kadar panellerde bulunacağım. Eğer bu suçsa ben mahkemeye karşı suçumu kabul ediyorum. Bütün fikirlerimi yazarım. Benim hakkımdaki bütün bilgileri yazdığım yazılarımdan alabilirisiniz. Gizli tanıklara sormanıza gerek yok. Devlet ona tapmamı istiyor ama ben tapmıyorum. Tacizcilerin korkusuyla benim dilimin düşmanlarının korkusu aynıdır. İkisine karşı da mücadele edeceğim. Ben Kürdüm kadınım buradayım. Tanıkların ve gizli tanıkların ifadesini kabul etmiyorum. Suçsuzum beraatımı istiyorum.”
‘Müvekkilim yargı tacizi altında’
Ayşe’nin yaptığı savunmanın ardından avukatı Berfin Gökkan savunmasını yaptı. Berfin, müvekkiline dönük açılan davalara, gözaltılara, soruşturmalara dikkat çekerek, müvekkilinin yargı tacizi altında olduğunu kaydetti. Müvekkili hakkında birleştirme talepli açılan davaya müvekkilinin hazır edilmesine ilişkin ara kararın alınmadığına dikkat çeken Berfin, son 6 duruşmada sadece gizli tanıkların beyanlarının dosyaya eklendiğini ve bunlara da “yeni deliller” dendiğini söyledi. Müvekkili hakkında önceki dosyalarda verilen takipsizlik kararlarını dosyaya eklediklerini kaydeden Berfin, müvekkilinin siyasi sebeplerle tutuklandığını ve ciddi sağlık sorunlarının olduğunu vurgu yaparak, serbest bırakılmasını talep etti. Berfin, heyete dönük sorduğu sorulara mahkeme başkanın “mahkemeye soru soramazsınız, dinliyorum” demesi dikkat çekti.
‘Kürt illerinde eylem yapmak mı illegal?’
TJA’nın bir örgütlenme biçimi olduğunu belirten avukat Gözde Engin, “Müvekkilimin söylemiş olduğu her şey feminist kadın platformları, kadın cinayetlerine karşı Türkiye’nin her yerinde eylem yapmak suç değil de Kürtçe yapmak mı illegaldir? İstanbul’da bir kişi bu işleri yapsaydı başına bunlar gelmezdi ama müvekkilim yapınca yargılanıyor” diye ifade etti.
‘Müvekkilim bu dosyadan 8 ay cezaevinde kaldı’
Müvekkilinin savunmadan kaçmasının mümkün olamayacağını belirten avukat Özüm Vurgun ise Ayşe’nin dosyadan 8 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiğini belirterek, verilecek tutuklama kararıyla mahkeme heyetinin önceki duruşmalarda verdiği tahliye kararı ile çelişeceğine dikkat çekti.
İddia makamı ise sanığın kaçma şüphesinin bulunmasını ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını gerekçe göstererek Ayşe’nin tutuklanmasını talep etti.
Duruşma 31 Mart’a ertelendi
Verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti, CMK’nin 98’inci ve 100’üncü maddelerini gerekçe göstererek tutuklanmasına karar verdi.
Mahkeme bir sonraki duruşmayı 31 Mart’a erteledi.