
‘Las Tesis davasında yargılanan kadın mücadelesi’
- 09:08 25 Ocak 2021
- Hukuk
Melike Aydın
İZMİR - Las Tesis davasında yargılanan kadınlar, bu davanın kadın mücadelesinden duyulan korkuyu yansıttığını söylerken, avukat Çiğdem Geçimli ise kadın mücadelesinin yargılandığını ifade etti.
Şili'de zamlara karşı yapılan eylemlerin simgesi olan pandomim sanatçısı Daniela Carrasco’nun gözaltına alındıktan sonra işkenceye ve cinsel saldırıya maruz bırakılıp, katledilişinin ardından kadınlar 28 Kasım 2019 tarihinde Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı önünde cinsel saldırıları protesto etmişti. 5 kıtada 30’dan fazla ülkede gerçekleşen Las Tesis danslı protestolarında sadece Türkiye’de müdahale edilirken İzmir’de de eyleme katılan bine yakın kadından 24’üne dava açıldı. 21 Ocak günü görülen davaya ilişkin kadınlar ajansımıza konuştu.
‘AKP yargılanmalı’
Kadın Savunma Ağı’ndan Emine Akbaba, eylem günü müdahale etmeyen polisin ertesi gün evlere operasyon yaptığını söyledi. Las Tesis protestolarının tüm dünyadaki kadınların faşizme karşı yükselen öfkesinin sembolüne dönüştüğünü dile getiren Emine, “Las Tesis’te başka bir korku vardı. Süleyman Soylu o gün devlete ve başkana hakaret edemezsiniz dediğinde de anlatmaya çalışmıştık; failleri yargılamaktan vazgeçtiniz, Musa Orhan’ı Ümitcan Uygun’u korudunuz ve faillerin arkasında kimlerin olduğunu biliyoruz. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gerçek verileri açıklamaktan geri durmasın ki kadın cinayetleri azaldı demekten yüzü kızarsın. AKP bir suç çetesi gibi işliyor ve öldürülen her kadının katili olmakla yargılanmak zorunda” dedi.
‘İddianameye konu olan sloganlar gerçeği yansıtıyor’
Türkiye’de kadınların yaşamını savunmaktan başka çarelerinin olmadığını ifade eden Emine, sadece 24 kişinin değil bine yakın kadının suçluyu işaret etmekten geri durmayacağını dile getirdi. Emine “Provakatif düşünce dediğiniz ‘gelsin baba gelsin devlet koca gelsin cop’ sözleri karşılığını buluyor. Biz evde baba ve koca şiddetini aşarken sokakta polis ve devlet şiddeti ile karşılaşıyoruz ama artık yeter. Yaşamak için barikatları aşacağız” sözlerini kullandı.
‘Polisin eylemi provoke etme çabası sonuçsuz kaldı’
İddianameye geçen “Yaşasın kadın dayanışması” ve “Kadınlara değil katillere barikat” sloganı sırasında polisin “aranızdaki provakatif grup” diyerek slogan atanları hedef gösterdiğini kaydeden Emine, “Her sokağa çıktığımızda polis barikatları dikilirken polisin failleri ön kapıdan alıp arka kapıdan bırakmalarına şahit oluruz. Oysa kız kardeşlik bir suç ortaklığıdır ve sloganları atarken de bu suç ortaklığını ilan ediyoruz. AKP’ye karşı kadın düşmanlığına karşı suç ortağıyız. Attığımız sloganları provakatif diyerek provokasyon yaratan polisin karşısında da susmayan 700 kadın aynı sloganı tekrarlamaya devam etti. En güzel cevap oydu” diye belirtti.
‘Tek çözümümüz var, mücadele edeceğiz’
Emine devamında, “Toplumsal muhalefet geri çekilirken kadın hareketi ön açıcı adımlar atıyor. Toplumsal muhalefete gözdağı verilirken kadınları hedef alıyorlar. Dışarı çıktığımızda korona eve girdiğimizde erkek faillerle karşı karşıya kaldığımız hayatta tek bir çözümümüz var, ne olursa olsun yan yana geleceğiz ve mücadele edeceğiz” dedi.
‘AKP- MHP iktidarının seçmenini konsolide etme çabası’
Hakkında dava açılanlardan Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Eşbaşkanı Besriye Tekgür de, cins kırımına karşı çıkan her kadın gibi eyleme katıldığını belirterek ifade verdiği Güvenlik Şube’deki müdürün neden sadece kendilerine dava açıldığına ilişkin soruya, “İsimleriniz zaten bizde var, diğer kadınların kayıtları yok” cevabını verdiğini dile getirdi. İfade işleminden sonra polisin kadınları şubeden tek tek çıkararak fotoğraflarını çektiğini söyleyen Besriye, “Bize arşive koymak için dediler. Ertesi gün ‘terör örgütü mensupları yakalandı’ diye manşete çıktık. AKP-MHP iktidarı terörle mücadele söyleminin kendi tarafını ve oylarını terörle mücadele ediyormuş gibi herkesi terörize ederek toparlamaya çalışıyor. Bu anlamda planlı programlı bir haberdi” sözlerine yer verdi.
‘AKP kendi partisindeki kadınlardan da korkuyor’
AKP-MHP hükümetinin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündemine aldığını, devletin ise yapısal bir sorun içinde olduğunu belirten Besriye, “AKP makbul kadın istiyor. Biz kadınlar sokaktayız ama aslında kendi partisinin kadınlarının da ayaklanmasından korkuyor ve önüne geçmek istiyor. Ama bu saatten sonra kadınlar evde oturmayacak” diye kaydetti.
‘Sadece Türkiye’de kadınlara soruşturma açıldı’
Las Tesis protestolarında sadece Türkiye’de kadınların şiddete maruz kalmasını ve haklarında soruşturma açılmasını Türkiye’nin bir ayıbı olarak gören Besriye şu ifadeleri kullandı: “Sokakta kadınların üstünü yırtarak gözaltına alıyor. Sonra neden suçlu sensin diyoruz... Eğer bir ülkede 1 yılda 500’e yakın kadın katlediliyorsa demek ki siz önlem almıyorsunuz. Kolluk taciz tecavüze rağmen serbest bırakılıyor. Kanunları uygularsanız cesaret etmezler, görevinizi yapın demek istiyoruz.”
‘Davaya ilişkin somut unsurlar yok’
Dava avukatlarından Çiğdem Geçimli ise, davanın en başta polise intikal etmemesi gerekirken kadınlara “2911 sayılı Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa” muhalefetten dava açıldığını ifade etti. Davaya ilişkin somut unsurlarının oluşmadığını söyleyen Çiğdem, eylemde kimsenin gözaltına alınmadığını belirtti. Çiğdem, “Zaten gösteri yapmak anayasal haktır. İzin alınmasına da gerek yok. Polisin görevi güvenliği sağlamaktır. Kadınlar poliste ifade vermediler, susma haklarını kullandılar” dedi.
‘Kişisel verilerin korunması kanunu çiğnendi’
Usule aykırı bir şekilde kadınların şahsi telefonlarından polis tarafından aranarak kişisel verilerin korunması kanununun çiğnendiğini kaydeden Çiğdem, “Artık bu genel bir uygulama halini almış. Böyle bir prosedür yok. Son uygulamada kendini de tanıtmıyorlar. Kadınlar kimle konuştuğunu da bilmiyor, kendi çıkarımıyla polis olduğunu düşünüyor” şeklinde konuştu.
‘Cezalandırılmak istenen kadın mücadelesi’
İddianamede her eylemde atılan sloganların kriminalize edilmeye çalışıldığını dile getiren Çiğdem, kadınların tam olarak neyle suçlandıklarını anlamadığı için duruşmada kaotik bir durum oluştuğunu kaydetti. Çiğdem, “Aslında cezalandırılan şey Las Tesis dansı yapmaktan ziyade kadın mücadelesi yürütülüyor olması. Orada yüzlerce kadın dans etti ama 24 kişiye dava açıldı. Gözdağı vermek. Kadınların bu kadar güçlü olmasından kaynaklı bir politika” diye belirtti.
‘Fotoğrafı çeken ve yayınlayanlara dava açıldı’
Emniyette ifade verdikten sonra fotoğrafların çekilip medyada “örgüt üyesi” şeklinde yansıtılmasını da masumiyet karinesinin çiğnenmesi olarak değerlendiren Çiğdem, “Haklarında verilmiş bir hüküm yok. Dedik ya kadınlara gözdağı verilmek isteniyor. Bu sadece soruşturma ile kalmıyor. İkinci ayağı da medya ile insanlara duyurmak. Gazete de kendine düşen payı yerine getirmiş oldu. Fotoğrafı çeken ve yayınlayanlara karşı soruşturma açtık” diye ekledi.
‘Hukuk çerçevesine sığan bir dosya değil’
Hukuka göre kabul edilmesi dahi mümkün olmayan iddianame karşısında hakimin derhal beraat kararı vermesi gerekirken davayı ertelediğini ifade eden Çiğdem, “Duruşmanın bitimine doğru hakim ‘ben bunu iade etsem de savcı bana geri gönderecekti zaten’ dedi. Yani hakim de bunu iyi biliyordu. Hukuk çerçevesinde bakamıyorum. Ne olmaması gerekir dediysek hepsi oldu o yüzden bekleyeceğiz” diye konuştu.