
‘Kadınlar özsavunma ile bedenini, yaşamını, kimliğini savunuyor’
- 09:01 23 Ocak 2021
- Hukuk
Öznur Değer
ANKARA - Özsavunmayı “hayat savunması” olarak değerlendiren feminist avukat Zekiye Karacaboz, “Kadınlar son çare olarak özsavunmaya başvuruyor. Kadınların öldürmek zorunda kaldıkları erkekler, kadının sadece bedenine bir saldırıda bulunmuyor. Yaşamlarına, yaşam tarzlarına, kimliklerine saldırıyor. Kadın kimliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor” dedi.
Özsavunma hakkını kullanarak hayatta kalabilen sayılı kadınlardan Semra Özata’nın “Hep erkekler mi öldürecek?” cümlesi, erkek şiddetinin gelmiş olduğu noktayı gözler önüne seriyor. Bu bağlamda son günlerin en çok kullanılan kavramlarından biri haline gelen özsavunma, kadınlar için hayati önem taşıyor. 2 kelime ile “hayatta kalabilmek” olarak tanımlanabilen özsavunma, şimdilerde de Melek İpek örneğinde olduğu gibi karşımıza çıkıyor.
Yargı ve kadınların şiddete karşı başvurabilecekleri mekanizmalar etkin şekilde işletilmezken, kadın katliamı bilançosunda her geçen gün artış yaşanıyor. Yalnızca 2020 yılı içerisinde 332 kadın erkek şiddetiyle katledilirken 110 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Bu tablo karşısında kadınlar için “özsavunmanın” önemi yeniden gündem oldu.
Kadınlar özsavunma ile hayatta kalıyor
Kadınlar, kendilerini korumayan devlet ve erkek yasaları karşısında özsavunma hakkını kullanarak hayatta kalmaya çalışıyor. Melek İpek, Nevin Yıldırım, Çilem Doğan, Namme Öztürk, Semra Özata, Gurbet Çetinkaya, Elif Katar, Aylin Işık, Havva Zor, Yasemin Çakal, Demet Y., Leyla, Nimet Akgün ve daha ismini sayamayacağımız çok sayıda kadın, kendilerine işkence eden, şiddet uygulayan ve tecavüze maruz bırakan erkeklere karşı özsavunma hakkını kullanarak hayatta kalmayı başarabildi.
Özsavunma hakkını kullanarak katledilmekten kurtulabilen kimi isimleri derledik…
Nimet Akgün: Şiddet uyguladığı için öldürdüm
Ankara’nın Mamak ilçesine bağlı Bahçelerüstü Mahallesi’nde yaşayan Nimet Akgün, 14 Ocak gecesi kendisi ve engelli kızı Nurgül Akgün’e sistematik şiddet uygulayan evli olduğu Ali Akgün’e karşı özsavunma hakkını kullandı. Nimet, “Kızımı ve beni sürekli dövüyordu. Yine şiddet uyguladığı için öldürdüm” sözleriyle özsavunma hakkını kullandığını belirtti.
Melek İpek: Dayanışan herkese teşekkürler
Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde yaşayan Melek İpek, 10 Ocak’ta kendisine işkence eden evli olduğu Ramazan İpek’i özsavunmasını kullanarak öldürdü. Antalya Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanan Melek için kadınlar ülkenin dört bir yanından ayaklanarak tepkilerini yükseltti. Cezaevinden avukatı aracılığıyla gönderdiği mesajda dayanışan herkese teşekkürlerini ileten Melek, “En azından burada dayak yok” dedi. Melek için kadınlar öncülüğünde gerçekleşen eylem ve açıklamalar devam ediyor.
Elif Katar: ‘Çok borcum var seni satacağım’ dedi
Ankara’nın Keçiören ilçesine bağlı Şehit Kubilay Mahallesi’nde yaşayan Elif Katar, 20 Mart 2020’de sistematik şiddetine maruz kaldığı ve kendisine “Çok borcum var seni satacağım” diyen evli olduğu İsmail Katar’ı özsavunmasını kullanarak öldürdü. Özsavunmasını kullanan Elif, “eşi ve üst soyu kasten öldürmek” gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi.
16 Ekim 2020’de Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti Elif’e “ağır tahrik” ve “iyi hal” indirimi uygulayarak 15 yıl hapis cezası verdi.
Havva Zor: Şiddet uyguladı
Hatay’ın Belen ilçesinde yaşayan Havva Zor, 23 Ocak 2019’da çocuğuna cinsel istismarda, kendisine ise sistematik şiddette bulunan evli olduğu Mikail Zor’u özsavunma yaparak öldürdü. Özsavunmasını kullanan Havva, “kasten insan öldürme” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.12 Temmuz 2019’da İskenderun 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti Havva’ya, haksız tahrik ve iyi hal indirimi uygulayarak 15 yıl hapis cezası verdi.
Leyla: Onu nasıl durdurabilirdim?
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde yaşayan Leyla U., kendisini sistematik şekilde cinsel saldırıya maruz bırakan ve kendisi ile çocuklarını ölümle tehdit eden Durmuş Tayyar’ı, Şubat 2018’de özsavunmasını kullanarak öldürdü. Özsavunma hakkını kullanmasının ardından tutuklanarak cezaevine gönderilen Leyla hakkında “kasten insan öldürmek” gerekçesiyle hazırlanan iddianame Antalya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Davanın karar duruşmasında, “Daha önce tehditle defalarca tecavüz etti. Aileme ve çocuklarıma bir şey yapacağından korkuyordum. Maktul psikopat bir insandı. Çocuklarımı öldüreceğini söyleyerek tehdit ediyordu. Onu nasıl durdurabilirdim, bilmiyorum” diyen Leyla’ya mahkeme heyeti, “kasten insan öldürmek” suçundan ömür boyu hapis cezası verdi. Ardından ceza, “ağır haksız tahrik” ve “takdir” indirimi uygulanarak 10 yıla düşürüldü.
Aylin Işık: Anneme, kardeşlerime tecavüz edeceğini söyledi
İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yaşayan Aylin Işık, 16 Aralık 2017’de kendisini sistematik şiddete maruz bırakan evli olduğu Cihangir Işık’ı, özsavunma hakkını kullanarak öldürdü. Hayatta kalabilmek adına özsavunmasını kullanan Aylin, “eşe karşı kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. İstanbul 21’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında Aylin’e "eşe karşı kasten öldürme" gerekçesiyle önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Ardından Aylin’in maruz kaldığı şiddeti göz önünde bulunduran taraflı heyet, cezayı 18 yıla, sonrasında ise 15 yıla düşürdü. Aylin’in maruz kaldığı şiddeti anlatması ve “Anneme, kardeşlerime tecavüz edeceğini söyledi. Beni öldüreceğini söyledi” sözleri de heyete meşru müdafaa kararı verdirtmedi.
Gurbet Çetinkaya’dan mahkeme heyetine: Beni azarlıyorsun, susturuyorsun
İstanbul’un Ümraniye ilçesinde Gurbet Çetinkaya, 18 Temmuz 2017 tarihinde, “Beni kızına götürmezsen sana tecavüz ederim” diyerek kendisi ve kızını tehdit eden Rıdvan Yıldırım’ı, özsavunma hakkını kullanarak öldürdü. Özsavunma hakkını kullanan Gurbet, tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Gurbet, Anadolu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimi alarak 13 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Yargılandığı 5 celse boyunca heyet başkanının hakaret ve sözlü şiddetine maruz kalmasını, “Sen beni hep azarlıyorsun, susturuyorsun. Ben kendimi ifade edemiyorum, çünkü lafımı kesiyorsun. Ben senden korkuyorum” sözleriyle dillendiren Gurbet’in kendini, anadili Kürtçe ile ifade etmesi de heyet tarafından engellendi.
Namme Öztürk tecavüz ve işkenceye karşı özsavunmasını kullandı
İstanbul’un Tuzla ilçesinde yaşayan Namme Öztürk, kendisini şiddete ve tecavüze maruz bırakarak işkence eden boşandığı Kazım Aydemir’i, Temmuz 2016’da özsavunmasını kullanarak öldürdü. 25 Temmuz’da tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Namme’ye, 12 Ekim 2018 tarihinde, Anadolu 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. İstinaf mahkemesine taşınan kararı bozan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi 15 Mayıs 2019’da Namme’nin tahliyesine karar verdi. Namme’yi cezaevi önünde kadınlar karşıladı.
Semra Özata: Hep erkekler mi öldürecek?
Ordu’nun Altınordu ilçesine bağlı Eskipazar Mahallesi’nde yaşayan Semra Özata, 12 Mayıs 2016’da kendisine şiddet uygulayan evli olduğu Recep Özata’yı özsavunmasını kullanarak öldürdü. “Hep erkekler mi öldürecek? Bir de kadın öldürsün? O beni öldürecekti ben öldürdüm” diyen Semra, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ordu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde “yakın akrabayı tasarlayarak öldürmek” gerekçesiyle yargılanan Semra’ya mahkeme heyeti, 6 Ekim 2017’de “yakın akrabayı tasarlayarak öldürmek” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. “Ağır tahrik” indirimi uygulayan heyet cezayı 22 yıla düşürdü.
Çilem Doğan: Adliye koridorlarında çok dolaştım koruma kararları için
Çilem Doğan, 8 Temmuz 2015’te Adana’da kendisini fuhşa zorlayan ve sistematik işkenceye maruz bırakan evli olduğu Hasan Karabulut’u özsavunmasını kullanarak öldürdü. Çilem, tutuklanarak Adana 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde “yakın akrabayı öldürmek” gerekçesiyle yargılandı. Defalarca şiddet gördüğü için polise başvuran Çilem, görülen karar duruşmasında şunları söyledi: “Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım, koruma kararları için. Başka bir seçeneğim kalmamıştı.”
Mahkeme başkanı, Çilem’in cinayetten dolayı ceza almaması için şerh koydu. Oy çokluğuyla alınan kararda “iyi hal” indirimi de uygulanarak Çilem’e 15 yıl hapis cezası verildi.
Demet Y.: Annem beni tecavüze uğrayayım diye doğurmadı
Diyarbakır’ın Eğil ilçesine bağlı bir köyde yaşayan Demet Y., 11 Haziran 2015 tarihinde evlilik teklifini reddettiği ve ayrılmak istediği Zeki Ç.’nin şiddet ve tecavüz girişimine maruz kalması sonucunda özsavunma hakkını kullanarak erkeği öldürdü. Kendini savunan Demet, “kasten insan öldürme” gerekçesiyle tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Savcılık tarafından hazırlanan iddianameyi kabul eden Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Aralık 2015’te görülen ilk duruşmada, “rızaya dayalı ilişki” iddiasıyla tecavüz girişimini görmezden gelerek Demet’in tutuklu yargılanmasına karar verdi. Davanın karar duruşmasında yaptığı savunmada kendisine yönelik gerçekleşen saldırı karşısında özsavunma hakkını kullandığını belirten Demet, “Annem beni tecavüze uğrayayım diye doğurmadı” sözleriyle eril akla hizmet eden mahkeme heyetine cevap oldu. Heyet, “kasten yaralamak sonucunda öldürmek” suçundan Demet’e 12 yıl hapis cezası verdi. Ardından ise heyet, Demet’in ağır tahrik altında Zeki Ç.’yi öldürdüğüne karar vererek cezayı 5 yıla indirdi.
Özsavunmada simge: Nevin Yıldırım
Isparta’nın Yalvaç ilçesine bağlı Koruyaka köyünde yaşayan Nevin Yıldırım, 28 Ağustos 2012 tarihinde kendisine tecavüz eden Nurettin Gider’i özsavunma hakkını kullanarak öldürdü. Özsavunma hakkını kullanan Nevin’in tutuklanması sonucu kadınlar harekete geçerek, Nevin için mücadele etmeye başladı.
22 Mart 2018’de görülen karar duruşmasında, mahkeme heyeti Nevin’in maruz kaldığı tecavüz suçunu görmezden geldiği gibi buna karşı yapılan özsavunma hakkını tanımayarak Nevin’e “kasten öldürmek” gerekçesiyle ömür boyu hapis cezası verdi. Katletme, tecavüz, istismar faillerine indirimler uygulayan yargı, Nevin için haksız tahrik indirimine yer olmadığına hükmetti.
Hukukta özsavunma
Özsavunma, hukukta karşımıza “meşru müdafaa” olarak çıkıyor. Yasal savunma veya haklı savunma anlamını taşıyan meşru müdafaa hakkını kullananlar için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 25’inci maddesinde, “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” ibaresi yer alıyor.
Erkek aklın orantısı kadınları hapsediyor
TCK’nin 25’inci maddesinde dikkat çeken durum “orantı” kavramı oluyor. Erkek tarafından “orantısız” bir şiddete maruz kalan kadınlar, bu orantısız şiddete karşı özsavunma hakkını kullandığı için cezai yaptırıma tabii tutulabiliyor, yıllarca hapis yatabiliyor. Bunun en yakın iki örneğinden biri, kendisine işkence eden ve katletmek isteyen erkeğe karşı özsavunma hakkını kullanan Melek İpek, bir diğeri ise kendisi ve engelli kızına şiddet uygulayan erkeğe karşı özsavunma hakkını kullanarak hayatta kalabilen Nimet Akgün.
‘Kadın kimliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor’
Özsavunmanın hukuktaki yerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan feminist avukat Zekiye Karacaboz, TCK’nin 25’inci maddesinin haklı savunmayı düzenleyen bir hüküm olduğuna işaret ederek, özsavunmayı “hayat savunması” olarak tanımladı. Kadınların son çare olarak özsavunmaya başvurduğunu kaydeden Zekiye, “Kadınların öldürmek zorunda kaldıkları erkekler, kadının sadece bedenine bir saldırıda bulunmuyor. Yaşamlarına, yaşam tarzlarına, kimliklerine saldırıyor. Kadın kimliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor. O nedenle buna hayatlarını savunan kadınlar demeyi daha doğru buluyorum” sözlerini kullandı.
‘Orantı hangi durumlarda nasıl değerlendirilmeli?’
Kadınların kendilerini savunmak için başvurdukları ilk maddenin 25’inci madde olduğuna dikkat çeken Zekiye, bu durumun meşru savunma çerçevesinde olduğu için kadınların ceza almaması gerektiğini belirtti. Bu hükmün, kendini veya çocuklarını korumak için öldürmek zorunda kalan kadınların ceza almamasını öngören bir hüküm olduğunun altını çizen Zekiye, 25, 27 ve 29’uncu maddelerin tamamının beraat veya cezasızlık veren maddeler olduğunu söyledi. Yasa maddesinde yer alan “orantılı” ibaresini ele alan Zekiye, “Orantı hangi durumlarda nasıl değerlendirilmeli? Bir erkeğin uyguladığı şiddet ile kadının hayatını korumak için uygulamak zorunda kaldığı şiddet arasındaki orantı farklı değerlendirilmeli. Yargılamalarda da bunun göz önünde bulundurulması gerekir. Bu konuda gördüğümüz örneklerden dolayı pek umutlu değiliz ama bu konuda verilen mücadeleyle yasa mutlaka kadınlar lehine genişletilmek zorunda” şeklinde konuştu.
‘Erkeklere haksız tahrik indirimi en üst sınırdan uygulanıyor’
“Erkek adalet değil gerçek adalet” yönündeki çığlıkların boşuna yükselmediğini vurgulayan Zekiye, kadınların en çok eksikliğini duydukları şeylerden birinin, haksız tahrik indirimi ile iyi hal indiriminin uygulanmaması olduğunu ifade etti. Duruşmalarda bütün erkeklerin en küçük iddiasının kabul edildiğini aktaran Zekiye, “Erkeklere haksız tahrik indirimi en üst sınırdan uygulanıyor. Yargıtay, öldürmek dışında başka çaresi olmayan kadına verilen tahrik indirimini bozarak üst sınırdan ceza indirimi yapılmasına yer olmadığı yönünde karar veriyor ve daha vahim durumlarda bu indirimin kullanılabileceğini söylüyor. Yani kadının şiddete maruz kalmasını, pazarlanmasını vahim bulmuyor. Ancak erkeğin kanıtlanamayan beyanını esas alarak, aksinin kanıtlanamadığı yönünde karar verip, haksız tahrik indirimi uygulayabiliyor. Tamamen erkeği koruyan yargı kendini gösteriyor. Birçok yargı kararındaki ortak yön, erkeğe karşı verilen cezanın en üstten indirilmesi olup, kadınların kendi hayatlarına sahip çıktığı yerde indirimlerin fazla olmadığıdır. ‘Makul oranda indirim yap’ diyor. Yargının makul sınırı erkek ve kadın sanıkta farklı” ifadelerini kullandı.
‘Kadınların baskılanması bütün otoritelerin önceliği’
“Hukuk güvenliğinin olmadığını artık bas bas bağırıyoruz” diyen Zekiye şöyle devam etti: “Özgürlüklerin sınırlanmaya başlandığı yerde önce kadınları baskı altına almaya çalışıyor toplumlar. Erkeklerin öncelendiği düzenlerdir bunlar. Otoritenin erkeğe ihtiyacı var, erkeklerin de kadınları kontrol altına almaya ihtiyacı var. Türkiye’de inanılmaz bir hukuksuzluk, hak ve özgürlüklerin elimizden alındığı bu dönemde sadece kadınlar muhalif. Sokaklarda olanlar sadece kadınlar. Hayatlarının, hak ve özgürlüklerinin peşinde olanlar sadece kadınlar. O yüzden kadınların baskılanması bütün otoritelerin önceliği. Hukuk anlayışı da buna göre şekillenmeye başlıyor. Yasalar uygulansa hukuksuzluk uygulamaları bu kadar olmayacaktır. Hukuk güvenliğinin olmadığı bir ülkede kadınların adalete ulaşması erkeklere göre daha zor.”
‘Sokaktaki kadın sesi yükseliyor’
Hukuksuzluk karşısında kadınların direniş ve dayanışmasına vurgu yapan Zekiye, kadınların şiddeti tek kişiye yönelik görmediklerini, şiddetin kendi yaşamlarına yönelik olduğunu ifade etti. Zekiye, “AKP’li veya muhafazakar kadınlar bile 6284’üncü maddenin ne kadar gerekli ve hayati olduğunun farkındalar. Kadınlar kendi dayanışmalarının dışında destek alamayacağının farkında. O yüzden bir saldırıya uğrayan hayatı, özgürlüğü, cinsel bütünlüğü saldırıya uğrayan bir kadına destek verirken kendisi için de mücadele ettiğini biliyor. O nedenle sokaktaki kadın sesi yükseliyor. İktidarın karşısında duran tek muhalif güç kadın hareketi” dedi.