Paris Katliamı: Soruşturma yeniden başlıyor

  • 09:07 9 Ocak 2021
  • Hukuk
Gülistan Azak 
 
HABER MERKEZİ - Fransa'nın başkenti Paris’te katledilen 3 Kürt siyasetçi kadının dava avukatlığını yapan Jean-Louis Malterre, pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan soruşturmanın yeniden başladığını belirtti. Jean-Lois, yeni soruşturmanın hedefinde “emri verenlerin” olduğunu kaydetti.
 
PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez’in 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda katledilmesi üzerinden 8 yıl geçti. Katliamdan hemen sonra açılan soruşturma doğrultusunda fail Ömer Güney, 8 gün sonra gözaltına alınıp tutuklandı. Katliamdan önce, bir yılda 13 kez Türkiye’ye giriş çıkış yaptığı tespit edilen Ömer Güney’in MİT ile ilişkisi ortaya çıktı. 
 
Ömer Güney'in yargılandığı dava düştü 
 
Katliamın aydınlatılmasına yönelik başlatılan soruşturma, 2015 yılının mayıs ayına kadar devam etti.  Ardından fail Ömer Güney'in, 5 Aralık 2016 tarihinde mahkemeye çıkarılmasına karar verildi. Ancak 3 Kürt siyasetçinin avukatları, duruşma gününe itiraz ederek, duruşmanın daha erken bir tarihe alınmasını istedi. Buna rağmen mahkeme, ilk duruşmanın tarihini bu kez 23 Ocak 2017 olarak belirledi. Ancak ilk duruşmaya 36 gün kala 17 Aralık 2016’da Ömer Güney’in rahatsızlanması üzerine kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiği açıklandı. Ömer Güney’in şüpheli ölümünün ardından da dava düştü. 
 
Yeni soruşturma başlatıldı 
 
3 Kürt kadınının aileleri ve avukatlarının girişimi sonucu Nisan 2017'de katliamla MİT’in rolüne ilişkin yeni bir ön soruşturma başlatıldı. Yaşamını yitiren Kürt kadın siyasetçilerin aileleri tarafından Mart 2018’de “cinayet emrini verenler ve suç ortaklarının” da soruşturmaya dahil edilmesi için yapılan başvuru sonucu soruşturmanın yeniden ele alınması amacıyla bir anti-terör yargıcı görevlendirildi. 
 
Davanın avukatı konuştu 
 
Ajansımızın sorularını yanıtlayan dava avukatlarından Jean-Louis Malterre, pandemi nedeniyle kesintiye uğrayan soruşturmanın yeniden başladığını belirtti. Jean-Lois, yeni soruşturmanın hedefinde “emri verenlerin” olduğunu kaydetti.
 
*Üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinin üzerinden sekiz yıl geçti. Zanlı Ömer Güney’in ölümü ardından, Mart 2018’de soruşturmanın sürmesini talep ettiniz. O tarihten beri neler yaşandı, dosyada ilerlemeler var mı?
 
Öncelikle şunu söylemek istiyorum; İlk soruşturma hızlı bir şekilde tamamlandı, çünkü süresi aşağı yukarı iki buçuk yıldı. İlk sorgu yargıcı Ömer Güney’in hastalığı dikkate alınarak yargılamanın hızlı bir şekilde başlamasını istiyordu. Ne yazık ki adli makamlar gerçek anlamda bu şekilde davranmadı, nitekim soruşturma Ağustos 2015’te bittiğinde davanın organize edilmesi için neredeyse iki yıl beklemek gerekti. Güney de bu arada öldü ve böylece ilk prosedür Ocak 2017’de sona erdi. 
 
Meslektaşlarımla birlikte, Şubat 2017’de hemen yeni bir suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusuna savcı tarafından takipsizlik kararı verildi. Mart 2018’de bir suç duyurusu daha yaptık. Bir yıl sonra Haziran 2019’da ancak yeni bir yargıç atanabildi. Bu yeni yargıç, bir soruşturma ekibi belirledi. Geçen yıl Mart ayında aileleri kabul etmesi gerekiyordu ama ne yazık ki salgın, dünyanın her yerinde olduğu gibi Fransa’da da her şeyi bloke etti. Soruşturma da durdu. Daha şimdi yeniden başlıyor. Şu an bu aşamadayız. Soruşturma kaldığı yerden yeniden başladı, yargıcın bizi gelecek yılın mart ayında çağırmasını umut ediyoruz. 
 
* Birçok belge Türk istihbarat servisi MİT’in üç Kürt kadın devrimcinin infazına dahil olduğunu gösterdi. Ancak daha önce de yavaş ilerleyen soruşturmanın, katil zanlısının ölümünden beri duraksadığı izlenimi var. Bu yeni soruşturmanın kapsamı nedir, kimler hedefleniyor?
 
Sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi önemli olan, bilindiği gibi birinci yargıç Türk servislerinin, yani MİT’in sorumluluğunu tespit etmeyi sağladı. Yeni incelemede bizim istediğimiz, soruşturmanın emri veren kişi veya kişilerin kovuşturulması, yargılanması ve mahkum edilmesidir. Kuşkusuz, bu çerçevede diğer fail veya failler, suç ortaklarının nerede olurlarsa olsunlar, ister Fransa, ister Avrupa ya da Türkiye’de olsun yargılanmalarıdır. 
 
*Bu katliamların arkasında Avrupa’da daha geniş bir ağ olduğunu düşünüyor musunuz?
 
Elbette ki Avrupa’da daha geniş bir ağ var. Güncel bilgiler, Avusturya, Almanya, Belçika’da aşağı yukarı benzer olan, başarıya ulaşmasa da son derece endişe verici olan komploların olduğunu gösterdi. Almanya ve Belçika ile karşılaştırıldığında yürütülmesi gereken soruşturmaların olduğunu düşünüyoruz. Hatırlanırsa Ömer Güney uzun süre Almanya’da yaşadı. Orada aşırı milliyetçi çevrelere ilişki içerisindeydi. Almanya’da kendisini bozkurt olarak tanımlıyordu ve Fransa’ya geldiğinde bunun bir emir doğrultusunda olduğunu düşünüyoruz. Nitekim Almanya’dan geldikten hemen sonra Kürt derneklerine sızdı. Bu çerçevede, önemli bir Avrupai ağın var olduğunu düşünüyoruz. 
 
*Bu çerçevede, sorgu yargıcının önündeki dosyada yeni bilgi ve belgeler var mı?
 
Biraz zor bir mesele. Fazla bir şey söyleyemem, zira bahsettiğim kesintiden dolayı elimizde bilgi yok.  Bu aşamada net bir açıklama yapamayacağımızı düşünüyorum. Soruşturmacıların çalışmalarını sürdürmelerini bekleyeceğiz ve ileride yeni unsurlar olup olmayacağına bakacağız. 
 
*MİT tarafından Fransa topraklarında işlenen bir katliam karşısında Fransız makamlarının tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Paris’in merkezinde bu katliamın işlenmesinde Fransız makamlarının rolü nedir? 
 
Fransız makamlarının tutumu tamamen muğlaktır. Fransız otoritelerin kendisine yönelteceği çok sitem var. Üçlü suikastten önceki on yıl boyunca Fransız yetkililer Türk yetkililerle ve muhtemelen MİT ile tamamen işbirliği içerisinde olduklarını hatırlatmakta yarar var. Yine üçlü suikastten önceki on yıl içerisinde Fransız makamlar, Türkiye ile yürütülen operasyonlarla bağlantılı olarak Kürt militanları kovuşturdu, çok sayıda Kürt mahkum etti ve hapse attı. Bu koşullarda, Fransız makamların Türk yetkililere Fransa topraklarında bulunan militanlara ilişkin bir kısım bilgi ve dosya sunduğuna iknayız. Yine Kürdistan Enformasyon Merkezi’nin sürekli gözetim altında olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede Fransız servislerin, ocak ayında yaşananlar konusunda yeterli açıklıkta bilgilere sahip olmadığını düşünemeyiz. Çok çok endişeliyiz. İlk soruşturmada, sorgu yargıcı Fransız makamlarının Kürt militanlara yönelik gözetimine ilişkin bilgileri paylaşamasın istedi; devlet yanıt vermek istemedi ve ‘devlet sırrı’ arkasına gizlendi. Fransız makamlarının tutumu budur. 
 
* Yeni soruşturmanın geleceğine ilişkin ne düşünüyorsunuz? Yakın ve uzak gelecekte ne beklemek gerekiyor? 
 
Benim açımdan önemli olan üç şey var. Birincisi, 2013 yılından bu yana yaşanan jeopolitik değişimlerdir. Kürt militanlar, DAİŞ’e karşı Fransız ordusunun yanında savaştılar. Jeopolitik konuda çok şey değiştiğini düşünüyorum. Bu durum, ilk soruşturmada ellerindeki bilgileri paylaşmayı reddeden Fransa devletinin, devlet sırrı arkasına gizlenmeyerek bilgi paylaşabileceği umudunu veriyor.  
 
İkinci şey; teknik ilerlemeler sağlandı.  İlk dosyada zaten yer alan unsurlar, yani telefon gibi. Teknik ilerlemeler bunların daha derinlikli ve etkili incelenmesine olanak sağlıyor. Ayrıca biz de belli sayıda başka telefon numaraları verdik. Bunların ilerleme sağlanmasına yol açacağını umut ediyoruz. 
 
Son nokta; az önce de söylediğimiz gibi, Avrupa’daki geniş ağ dikkate alındığında, soruşturmacıların sürekli ve etkili bir şekilde Avrupa’daki tüm diğer soruşturmacılarla (Belçikalı, Almanyalı vs.) işbirliği yapmasını istiyoruz.