1043 yurttaştan barış ve demokrasi için acil çağrı
- 16:06 27 Aralık 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - 1043 yurttaş, Kürt sorununun çözümü ve demokratik bir Türkiye için acil adımlar atılması çağrısında bulundu. "Barış, silahların susmasının ötesinde, adil ve eşit bir yaşamın inşasıdır" denilen çağrıda, toplumsal desteğin ve uluslararası hukuk standartlarının önemine dikkat çekildi.
Türkiye’nin içinde bulunduğu zorlu süreçte barış ve demokrasi taleplerini dile getiren 1043 yurttaş, kamuoyuna bir çağrıda bulundu. Yurttaşlar, Kürt sorununa barışçıl ve demokratik bir çözüm bulunması için acil adımlar atılması gerektiğini belirtti. Açıklamada, artan yoksulluk, hukuksuzluk ve şiddet siyasetine dikkat çekilirken, kalıcı bir barış ve demokrasi sürecinin toplumun tamamını kapsaması gerektiği vurgulandı.
Çağrıda, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikadaki şiddet sarmalına şu sözlerle dikkat çekildi. "Türkiye’de artan yoksulluk ve hukuksuzluk karşısında halkın desteğini kaybeden iktidar, sorunlarını şiddetle çözme yoluna gitmektedir. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması, barışçıl gösterilere yönelik polis şiddeti ve eleştiri yapan yurttaşların cezaevine gönderilmesi bunun en somut örnekleridir. Öte yandan Türkiye bir savaş çemberine alınmıştır. Bu durumun en büyük acısını ise sivil halk, kadınlar ve çocuklar çekmektedir.”
‘Barış, silahlı çatışmaların sona erdirilmesinin ötesindedir’
Yurttaşların çağrısında, barışın yalnızca çatışmaların sona ermesi anlamına gelmediği, savaşlara neden olan uyuşmazlıkların çözülmesi ve çatışma nedenlerinin ortadan kaldırılmasının önemi vurgulandı. Çağrıda, Kürt sorununun çözümünün, Türkiye’de toplumsal ve siyasal barışın vazgeçilmez bir unsuru olduğu belirtilirken şöyle denildi: "Barışın silahla sağlanamayacağına inanıyoruz. Kürt sorunu yalnızca Türkiye sınırları içindeki bir mesele değildir. Türkiye’nin, bölgedeki halkların yararına olacak barışçıl bir siyaset izlemediği sürece gerçek bir barışın sağlanması mümkün değildir."
Ekim ayında başlayan gelişmelerin barış beklentisi yaratmasına rağmen, iktidarın Kürt sorununda barışçıl bir çözüm arayışında olduğuna dair bir işaret olmadığı kaydedilen çağrıda, "bir barış ve demokrasi sürecinin başlaması için gerekli adımların atılması” talep edildi.
‘Demokrasi, eşit yurttaşlık ve hukuk devleti şarttır’
Çağrıda, Kürt sorununun yalnızca demokrasi ve insan hakları temelinde çözülebileceği vurgulanırken, "Yaşadığımız deneyimlerden biliyoruz ki Kürtlerin hakları ancak Türkiye’de yaşayan her bireyin temel hak ve özgürlüklerinin hukuk devleti güvencesi altına alınmasıyla korunabilir. Katılımcı bir demokrasi, merkeziyetçiliğin gevşetilmesiyle sağlanabilir. Eşit yurttaşlık ise kimliklere saygı gösteren çoğulcu bir demokrasiyle mümkün olabilir” diye belirtildi.
‘Barış bir toplum projesidir’
Barışın sadece savaşan tarafları değil, bütün toplumu ilgilendiren bir kavram olduğunun altı çizilerek, toplumsal desteğin kalıcı barışın sağlanmasındaki önemine işaret edilen çağrıda, barış sürecinin yalnızca devlet veya siyasal aktörler tarafından değil, toplumun demokratik bireyleri ve örgütleri tarafından başlatılmasının gerekliliğine dikkat çekildi. Çağrıda, "Barışın inşa edilmesi için uluslararası hukuk standartlarına uygun yapılar oluşturulmalıdır. Kalıcı barış, toplumun şiddet kültüründen barış kültürüne geçmesiyle mümkündür" diye kaydedildi.
‘Barış içinde yaşama hakkı bir insan hakkıdır’
Barışın, uluslararası hukuk tarafından temel bir insan hakkı olarak tanındığı hatırlatılan açıklamada, "Barış içinde yaşama hakkı, Birleşmiş Milletler kararlarında kutsal bir hak olarak tanımlanmıştır. Devletlerin görevi, bu hakkı sağlamak ve korumaktır. Bu bağlamda, Kürt sorunuyla ilgili olarak silahların susması ve bir barış sürecinin başlaması için acilen adım atılmalıdır" denildi.
Son olarak, açıklamayı imzalayan yurttaşlar, barış ve demokrasi için dayanışma çağrısını şu sözlerle sonlandırdı: "Barış, özgür, eşitlikçi ve demokratik bir toplumsal yaşamın sağlanmasıyla inşa edilebilir. Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, kadın cinayetlerinin, iş cinayetlerinin, çocuk istismarlarının olmadığı, eğitim, sağlık ve barınma hakkının güvence altına alındığı bir ülke için mücadele etmeliyiz. Barış hepimiz içindir."