
‘Kürt Halk Önderi’nin mesajları halkları harekete geçiriyor’
- 09:01 9 Nisan 2025
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - 8 Mart, Newroz ve 4 Nisan’da yankılanan mesajların halkta büyük karşılık bulduğunu belirten Kongra Star Koordinasyonu üyesi Leyla Muhammed, “Örgütlenerek barış ve özgürlük mümkün” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta yaptığı asrın çağrısında halklara “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısında bulunmuş, ardından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadınlara, 21 Mart Newroz öncesinde Ezidî halkına ve 4 Nisan doğum gününde ise gençliğe hitaben dört ayrı mesaj iletmişti. Her biri toplumsal dönüşüm, tarihsellik ve örgütlenme vurgusu taşıyan bu mesajlar, Kürt halkı başta olmak üzere geniş bir kesimde, hatta dünyada bir yankı uyandırdı. Bu yankı sürerken halkların tek talebi, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve barışın inşasında rolünü oynaması oldu.
Lübnan’da bulunan Kongra-Star Koordinasyonu üyesi Leyla Muhammed, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının, sadece Kürt halkı değil, bölge halkları üzerinde de büyük bir etki yarattığını belirterek JINNEWS’e konuştu.
“Newroz’da şu ortaya konuldu: Kürt halkı çağrıdaki barışı gerçekleştirmek için hazır.”
*Kürdistan’ın her yerinde ve neredeyse dünyanın her yerinde bu yıl Newroz kutlandı ve coşkunun ulaşmadığı bir nokta kalmadı. Sizin kutlamalarınız nasıl geçti ve bu Newroz’larda Kürt halkının özellikle öne çıkan talepleri neydi?
Başta Önder Apo’nun ve Kürt halkının Newroz’unu tekrar kutluyoruz. Bu seneki Newroz, diğer yıllara göre bambaşka bir Newroz’du. Tabii ki Newroz, Kürtler için yeni bir gün, özgürlük ve diriliş demektir. Biz de her ulus gibi varlığımızın göstergesi olarak yaşadığımızı ve gerçekliğimizi görünür kılıp barışçıl çerçevede yaşamak istiyoruz.
Önder Apo’nun 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, Kürt halkı tarafından coşkulu, heyecanlı ve güzel karşılandı. Bu sebeple Newroz, her yerde, her köşede bu çağrı etrafında büyük bir coşkuyla kutlandı. Önder Apo’nun çağrısına büyük bir heyecan ve anlam ile cevap verdik. Tabii ki hepimizin Newroz’da talebi, Önder Apo’yu fiziki özgürlüğüne kavuşturup İmralı işkencesine son vermekti. Bu talep ve moral ile Önder Apo’nun da gelecek yıl Newroz’lara katılacağı düşüncesiyle Kürt halkı olarak çalışma yürüttük. Kürt halkının da temel çağrısı bu yıl buydu: Önderimizi özgür kılmak ve zindandan çıkmasını sağlamaktı. Önder Apo’nun çağrısı, bu Newroz’a büyük bir coşku ve keyif kattı. Herkes çağrıya bu coşkulu sesle cevap verdi ve Newroz’da şu ortaya konuldu: Kürt halkı, çağrıdaki barışı gerçekleştirmek için hazır. Tüm halklarla bir arada, ortak bir yaşamı inşa etmek istediklerini gösterdiler.
Bakur’da yıllardır yasaklanan Kürt halkının renkleri, bayrakları, Önder Apo’nun resimleri tekrar dalgalandı. Büyük bir katılım ile Bakur özelinde, Başur, Rojava, Rojhilat ve Kürtlerin yaşadığı yerlerde Newroz’da büyük bir katılım sağlandı. Sadece Kürt halkıyla değil, Lübnan’daki yerliler, göçmenler ve Suriye’den buraya göç eden halklarla kutlandı. Önder Apo’nun çağrısının sadece Kürt halkı özelinde değil, Orta Doğu’da da büyük bir yankı uyandırdığını gösteriyor. Bu yüzden Newroz’a katılım çok güçlü ve renkli geçti.
“Önder Apo kadına hep desteğini sunmuş, asla geride bırakmamıştır.”
*Newroz ve 8 Mart’ların coşkulu karşılanmasının yanı sıra 4 Nisan günü Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da doğum günü kutlandı. Bu yılki 4 Nisan’ın bu kadar coşkulu geçmesinin ve bu yılı diğer yıllardan ayıran neden sizce neydi?

Bu büyük Newroz heyecanının yanı sıra, Önder Apo’nun 8 Mart’ta kadınlara gönderdiği mesaj tekrar gösteriyor ki Önder Apo, kadına büyük bir önem veriyor. Önder Apo, kadının özgürlüğü çerçevesinde paradigmasını ortaya koymuştur. Kadına örgüt içinde büyük anlam ve önem bu nedenle verilir. Önder Apo, “kadın fikriyatına bağlılık çok önemlidir” der. Tarihsel olarak Önder Apo’nun paradigması ile kadın fikriyatı birbirinden koparılamaz. Bu yöntem çerçevesinde koparılamayan bir bağlılık vardır. Kadınlar için 8 Mart mektubu farklı bir heyecan uyandırdı, çünkü bu koparılamayışın ardından Önder Apo’nun gerçekçi bir tarihsel yaklaşımı, hakikatli bir kadın anlayışı vardır. Toplumda kaybedilen, düşürülen kadın gerçekliğini Önder Apo, fikriyle, çalışmalarıyla ve direnişiyle yıllardır tüm dünyaya göstermiştir.
Önder Apo kadına hep desteğini sunmuş ve bunu devam ettirmektedir. Asla geride bırakmamış, pişman olmamış ve yeterli görmemiştir. Aksine, tarihsel olarak kadın ordulaşmasıyla da bu emeği göstermiş ve yaşamsallaştırmıştır. Tabii ki bu heyecanlar önce Newroz’a, sonra 8 Mart’a, oradan da 4 Nisan’da Önderliğin doğum gününe taşındı. Aslında bu, Kürt halkının diriliş günüdür. 4 Nisan’ı Kürt halkı böyle karşılamıştır. Kürt halkının tarihinin yeniden yazıldığı gün olarak değerlendiriyorum. Ayrıca kadınların doğum günü olarak da değerlendirebiliriz. Bu yüzden Kürt halkı, kendi doğum gününü özgürlük günü, Orta Doğu’nun özgürlük günü olarak görüyor. Her üç tarih de bu şekilde coşkuyla karşılandı.
Bu minvalde Önder Apo’ya destek olmamız gerekiyor. Bizlerin de yöntem ve yolunu Önder Apo’nun çağrısı belirliyor ve bu çağrı etrafında kenetlenerek hareket ediyoruz. Bu çağrı etrafında barış ve demokratik bir topluma erişmek istiyoruz. 4 Nisan kutlamaları halkların doğum günüdür. Amara’ya doğru yapılan büyük yürüyüş çok önemliydi. Önder Apo’nun çağrısının ardından gelmiş olan bu yürüyüşü engellemeye çalışsalar da halkımızın direnişi, emeği ve ısrarı sonucu gördük ki bu yürüyüş coşkulu, anlamlı bir biçimde başarıya ve sonuca ulaştı. Önder Apo’nun doğduğu, büyüdüğü bu evi kendimize bir kıstas olarak görüyoruz. Varlığımızı, özümüzü, özgürlüğümüzü gördüğümüz bir yerdir orası. Önder Apo’nun orada doğmasının yanı sıra onun şahsında tüm Kürt temsiliyetini yansıtması açısından da çok önemlidir. Kürt gençliği öncülüğünde halkın yaptığı bu yürüyüş, Önder Apo’nun yaptığı çağrının etkisidir.
“Kadınlara yönelik mesajında belirttiği üzere, özgürlüğe doğru yürüyen kadının yıllardır süren esaretine karşı örgütlenmeli ve mektubun içinde barındırdığı hususları yaşama geçirmeliyiz.”
*Biliyorsunuz Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta bir çağrı yaptı, ardından kadınlara 8 Mart mesajı, yine Êzidî halkına ve son olarak 4 Nisan’da gençliğe bir mesaj ulaştırdı. Öncelikle 27 Şubat ve 8 Mart mesajını nasıl değerlendirdiniz? Lübnan’da çağrı nasıl yankı buldu?
Önder Apo’nun “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı önemli olmakla birlikte, kadınlar, Êzidî halkı ve gençlik için gönderilen mektuplar da gösteriyor ki kendimizi örgütlememiz gerekiyor ve mesajlar bunun içindir. Bunun gerekliliği çokça ifade ediliyor. Önderliğin demokratik toplum çağrısı, gençliğe ve özellikle kadınlara yönelik mektubunda belirttiği hususların anlam ve önemi çerçevesinde gerçekleşmesi gerekiyor. Kadınlara yönelik mesajında belirttiği üzere, özgürlüğe doğru yürüyen kadının yıllardır süren esaretine karşı örgütlenmeli ve mektubun içinde barındırdığı hususları yaşama geçirmeliyiz. Êzidî halkı için de bu çağrı önemlidir. Kendilerine gönderilen mektubun da Êzidî halkı için bir özgürlük yolu olduğunu düşünüyorum. Önder Apo, Êzidî halkların özgürlüğü, Orta Doğu’nun özgürlüğü diyerek ikisinin birbirine bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Êzidî halkı tarih boyunca 73 ferman ile kırımla, katliamla yüz yüze kalmıştır. Bundan dolayıdır ki bu mesaj, Êzidî halkı için artık büyük bir örgütlenmenin gerekliliğini ortaya koyuyor.
Toplumların öz örgütlülüğü, kendi ayakları üzerinde durabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri için bir gerekliliktir. 2014’te DAİŞ çetelerine karşı Êzidî halkı örgütlenmeyi başaramasaydı varlıklarını kurtaramazlardı. Artık bir örgütlü bilinç ve güçleri var. Biliyoruz ki toplumsal olarak azınlıkta olmalarından kaynaklı çokça saldırıya maruz kalmışlardır, hatta hâlâ sürüyor. Tüm bu saldırılar, onların bağımsız, özerk örgütlenmelerinin önüne geçmek içindir.
Bu yüzden Önder Apo, örgütlenme sayesinde kendilerini tüm katliam ve fermanlardan kurtarabileceklerinin önemini anlatmıştır. Gençler için gelen mektup da coşku ve heyecan yaratmıştı. Her yerde gerçekleşmesi gereken bir örgütlenme yöntemini ortaya koydu. Eğer gençlik örgütlenmezse bir yol da izleyemez. Bu çağrı ile örgütlülüklerinin önemi bir kez daha vurgulanmıştır çünkü gençlik bizim geleceğimizdir. Bu toplumu kuracak, örgütlülüğü gerçekleştirecek olan da gençliktir. Bu nedenle her yerde gençlik örgütlenmelidir ve örgütlenme ile Önder Apo’nun ortaya koyduğu iradeye sahip çıkılacaktır. Gençlik, örgütlülüğümüzün yenilenen ruhudur. Heyecan ve coşkuları her zaman farklı olmakla birlikte yeni bir ruhu ortaya koyacak olan da gençliktir. Her üç mektuptaki coşku ve heyecanla, çağrının her yerde karşılık bulması, yankılanması için sorumluluk alınmalıdır ki halihazırda yankı da bulmuştur.
“Kadın katliamlarını durdurmak için daha fazla direniş göstermeliyiz.”
*Gelen 8 Mart mesajı üzerinde biraz durmak istiyorum. Baktığımızda kadının, bahsedilen demokratik toplumu inşadaki öncelikli rolü ve sorumlulukları nedir?
Kadının toplum inşasındaki rolü esastır ve özeldir. Önder Apo da buna özellikle vurgu yapmıştır. Gerçekten de bir Rönesans’tır. Rönesans nasıl ki Avrupa’yı değiştirdi, Önder Apo da değişimin kadın için Rönesans olacağını; yoksa kırım, köleleştirme kültürü, tecavüz kültürü, iktidar kültürü devam edeceğini söyler. Önder Apo, “Kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz” demiştir. Hatta Önder Apo, kadını evren olarak değerlendirir; kadın evreni oluşturur, erkek de evrendeki yıldızlardır. Ki bu sebeple kadın özgürlüğü olmadan toplumsal özgürlük de olmaz. Tecavüz, inkâr, yok sayma, iktidar da son bulmaz.
Önder Apo’nun mesajında bu saklıdır ve tanrıça kültürü ile bunu daha da derinleştirirken diğer kültürleri ise, örneğin “saraydaki kadın”ı iktidar altında umudu olmayan kadın kültürü olarak değerlendirmektedir. Bir diğeri ise Sati kültürü; Hint anlayışından doğan bu kültürde, kadınların iktidar adı altında tarihsel olarak bir eşya, bir nesne olarak görülüp yok edilmesi, yakılması durumu söz konusudur. Önder Apo, bu duruma “Küçük Narin” olayı olarak yaklaşıyor. Küçük Narin’in katledilmesinde gerçekleşen durum, tam da iktidarca erkek anlayışının bir ifadesidir. Kadınlar bu şekilde katlediliyor. Önder Apo buna da değinmiştir: “Nasıl bir insan hem sevip hem aynı anda öldürebilir? İnsan sevdiğini yok edemez, anlamlaştırır, kıymetlendirir, büyütür” diyor. İnsan öldürmez.
Sevgi adı altında katletmek, namus adı altında yapılan toplumdaki bu katliamlar söz konusu oldukça elbette bunlar son bulmaz. Kadın katliamlarını durdurmak için daha fazla direniş göstermeliyiz. Önder Apo tam da bu zihniyeti yok ederek demokratik bir toplum için kadının da bu direnişi göstermesi gerektiğini ifade etmiştir. Yoksa kadın bu katliamlarla karşı karşıya kalmaya devam edecektir. Eğer Önder Apo’nun felsefesini gerçekleştirirsek, işte o zaman kadın kurtuluş ideolojisine ulaşabiliriz. Bu ideoloji tüm dünya kadınları için Önder Apo tarafından öneriliyor ve bu ideolojiye tüm dünya kadınları emek vermeli ve direniş göstermelidir. Önder Apo, ataerkil ve iktidarcı zihniyete karşı kadın kurtuluş ideolojisini bu tarz ile ortaya koydu. Kadın bu sebeple öncüdür; ancak öncü bir rol üstlenerek başarıya ulaşılabilir.
“Kadınlar örgütlenmeli, halklar barış için sorumluluk almalı.”
*‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısının inşası için birçok rol ve sorumluluk tüm toplumun önünde dururken, sizin bu konuda halklara mesajınız ne olur?
Önder Apo’nun “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı için büyük bir emek verilmesi ve çalışılması gerekiyor. Bu sebeple ayakta kalmak için, özelde kadının kendini örgütlemesi gerekiyor. Ancak bu şekilde bu yanlış zihniyeti sonlandırabiliriz. Bizim de direnişimiz sürecek ve sürüyor. Esas olan budur, ki Önder Apo’nun da ifade ettiği durum budur: “Sosyalizm kadınsız olmaz” yorumudur. Bunun için demokratik sosyalizm kadınsız olmayacağı gibi, kadın öncü olmalıdır.