Yıkılan ilçede hayata tutunma mesajı: Nurdağı umudunu kaybetme!

  • 10:18 2 Mart 2023
  • Güncel
 
Dilan Babat
 
DÎLOK - Tamamen yıkılan Nurdağı ve Gedikli Mahallesi yurttaşların dayanışması ile yaşarken, depremden geriye kalmış duvarlara yazılan “Nurdağı umudunu kaybetme”, “06.02.23. 4/17 hayatın bitişi ve başladığı saniye” yazılarıyla da umutlarını canlı tutmaya çalışıyor. 
 
Mereş’te 6 Şubat günü meydana gelen depremlerde 11 kent, birçok ilçe ve köyde büyük yıkım yaşandı. Depremlerin ardından on binlerce insan yaşamını yitirdi, yüz binlercesi yaralandı. İlk üç gün boyunca arama ve kurtarma ekiplerinin olmadığı deprem alanlarında insanlar enkaz altında kalarak ya da soğuktan yaşamını yitirdi. Devletin değil, halkın yardıma koştuğu yerlerden biri de Dîlok’un (Antep) Nurdağı ilçesi ve köyleri.
 
Nurdağı haritadan silindi

 
İlçede tüm binalar yıkılırken, kalan binalar ise ağır hasarlı. İlk iki gün boyunca diğer kentlerde olduğu gibi kaderine terk edilen Nurdağı’nda halk kendi imkanlarıyla enkaz altında kalanları kurtardı. İlk iki gün AFAD’a, Kızılay’a, devletin hiçbir organına ulaşamayan yurttaşlar, kendi imkanlarıyla sığınacak yer bulurken, bu sürenin ardından gelen arama kurtarma ekiplerinin günler sonra enkazdan çıkardığı insanlar, ihmal sonucu yaşamını yitirdi.

 
Enkaz altında kalan anılar…
 
Geriye sadece enkazların kaldığı ilçede, binlerce insan kenti terk ederek, başka yerlere gitti. Hayalet şehre dönen ilçeden geriye, “polis girilemez” şeritleri ile çevrili sokaklarda bulunan enkazların başına gelerek yakınlarından bir anı arayan gözler kaldı. İlçenin hemen hemen tüm sokak başlarında polis ve askerler konuşlandırılmış durumda. Enkazlar, polisler ve bizler dışında kimsenin olmadığı bomboş sokaklarda gezerken, “Nurdağı umudunu yitirme”, “06.02.23. 4/17 hayatın bitişi ve başladığı saniye” yazılı duvarlar ile karşılaşıyoruz. Ardından konuşma sırasında 9 ve 10 yaşında iki çocuğunu kaybeden bir annenin yıkılan evinin enkazları altında kalan ve çocuklarına dair tek anı olan fotoğraf albümünü aradığına tanıklık ediyoruz.

 
‘Geç kaldılar’…
 
Yönümüzü yeniden ilçeye döndürdüğümüzde ise, yol üzerinde kurulan çadırlar, umutsuz bakışlar, bir an önce geçmesi istenen acılar yol boyu gözümüze çarpıyor. İlçeye bağlı Gedikli Mahallesi’ne geçtiğimizde tüm mahallede yıkılan binaların enkazlarının hala ilk günkü gibi durduğunu görüyoruz. Enkazların yanında kurulan çadırlar, çadırların etrafından oturan ailelerin derin sohbetleri ile karşılaşırken, aslında “derin” diye söz ettiğimiz sohbetin tek konusunun, “geç kalmalar” olduğunu duyuyoruz.
 
Geçim kaynakları da enkaz altında

 
11 hanesi bulunan Gedikli Mahallesi’nde ayakta sadece 3 bina duruyor. Bu 3 yapının da hasarlı olduğu mahallededen enkaz ve molozlar kalmış geriye. Mahallede yaşayanların, geçim kaynağı tarım ve hayvancılıkken, depremde birçok hayvanın da enkaz altında kalarak yaşamını yitirmesi, tarım için kullanılan traktörlerin kullanılamaz hale gelmesi, tüm geçim kaynaklarını da yok etmiş. Hayvancılığın ve tarımın bittiği mahallede, insanlar depremden sonra nasıl geçineceklerini düşünüyor.

 
Yıkılan eve ‘oturulabilir’ raporu
 
Evlerden ahırlara kadar yıkılan tüm binalar için yapılan hasar tespitleri de sorunlu. Ayşe Yılmaz’a ait yıkılan bina için hasar tespiti yapılırken “oturulabilir” denildi. Şikayette bulunan Ayşe, 3 kere hasar tespiti için görevlileri getirdiklerini üçünde de hasar tespitinde kendilerine, “oturulabilir” denildiğini kaydetti. Yıkılan evini gösteren Ayşe, “Bu yıkılan evde nasıl oturacağım anlamıyorum” diye soruyor. “Adreslerde karışıklık olabilir mi ” sorumuza karşılık Ayşe, “3 defa geldiler 3 kere mi karışıklık olur” cevabı veriyor. Mahalleye devlet tarafından hiçbir şekilde yardım gelmediğini ifade eden Ayşe, yardımların sadece HDP ve halktan geldiğine de dikkat çekiyor. 

 
Enkazdan kurtarılan hayvanlar açlıkla karşı karşıya
 
Ahırlarında yıkıldığı mahallede, kurtulan hayvanlar için yurttaşlar yıkılan binalardan aldıkları briketler ve naylonlarla yer yapmış. Hayvanlarının barınma sorununu bu şekilde çözmeye çalışan yurttaşlar yem olmadığı için hayvanların bu kez de açlıktan ölmesinden endişe duyuyor. Yurttaşlar bu yüzden de bir an önce hayvanlarının yem ihtiyacının karşılanmasını istiyor. 
 
‘AFAD’a yalvardım’
 
Annesi Emine (61) ve babası Selahattin Yaşar (66) kaybeden Nesrin Arslan, babasını 4’üncü gün enkazdan çıkarabildiklerini söylüyor. Cenazelerin kötü bir şekilde çıkarıldığını paylaşan Nesrin, ”Babamı kurtarabilirdik” sözlerini kullanıyor. Babasının telefonun yanında olduğunu ve arkadaşını aradığını dile getiren Nesrin, “O telefon açık olsaydı ki açıktı. Çok ısıtıcı koydular, canlı yok dediler ama ölmemişti. AFAD’ı 3 günde bulamadık ki. Geliyor, mazot yok, ekipman yok diyorlar. Gönüllü gelmiş elinde bir şey yok ama ne yapabilir ki. AFAD’ı gördüm önüne atlayıp yalvardım gelin diye. Başvuru yapın diyor. Olmadı. 3’üncü gününde falan çalışmaya başladılar zaten bitmişti her şey” diyor.
 
‘Mahallemiz mezara dönüştü’
 
 
“Can kayıplarımız çok fazla, mahalle mezara döndü” diyen Nesrin, “Şimdi her şey yapılıyor ama ilk 3 gün yetişemediler. Kendi halimize dönebilir miyiz bilmiyorum. Nefes dahi alamıyorum.  Dayım, eşi ve 2 çocuğu, amcam, eşi ve 2 çocuğu… Bizim burası bitti, kimi görüyorsam sen yaşıyor musun diyorum. Nurdağı bitti, yerle bir oldu. Köyüm bitti, memleketim bitti. Ölen öldü, ölmeyenin de evi başına yıkıldı. Bunlar da kalanların başına kaldı akıl sağlımız gitmesin diye. O an mahşer yeriydi, insanların çığlıkları… Elektrikler yok. Biz, ‘Deprem bu değil’ dedik. Sağlam bir şekilde ayakta kalamadık” ifadelerine yer veriyor.
 
‘Köyüm yalan oldu’
 
 
Annesinden ve babasından son güne kadar vazgeçmediğini dile getiren Nesrin, “Bütün bir bina her katta 6 daire var. 3 katı düşüyor, 3 katı ayakta kalıyor. Gelip bakıyorlar bina sağlam ama yıkılmış yeri görmüyorlar ‘oturabilirsiniz’ diyorlar. Bir koordinasyonsuzluk vardı. Bina yapıştırılmış gibi, çok alakasız bir durum hala anlayamadık. O bina nasıl tutulur öyle. Diğer yıkılan bina yıkıldığı için annem ve babamın olduğu binaya vurmuş öyle. Demirler köpüğün içinde. Köyüm yalan oldu, herkes viran oldu. Herkesin hayalleri gitti, köyüm çok güzeldi” şeklinde konuşuyor.