Gazetecilerden gözaltındaki meslektaşları için çağrı

  • 12:10 11 Haziran 2022
  • Güncel
İSTANBUL - Diyarbakır’da gözaltında tutulan 20 meslektaşı için açıklama yapan gazeteciler, “Daha önce başarılamadığı gibi, bu kez de başarılamayacak. Gazetecilik yapmaya her koşulda devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, meslek örgütlerini mesleklerine sahip çıkmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Özgür basın susturulamaz” dedi.
 
İstanbul’da çalışan gazeteciler, Diyarbakır’da gözaltında tutulan 20 meslektaşı için Beyoğlu’nda bulunan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş’te basın toplantısı gerçekleştirdi. DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şube Yöneticisi Çağrı Sarı, Atılım Gazetesi Editörü Hasan Polat, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün yanı sıra çok sayıda gazetecinin katıldığı açıklamanın yapıldığı salona, “Nefes Alamıyoruz. Gazetecilik Boğulamaz” pankartı asıldı.
 
‘Gazeteciler her gün yeni baskılarla karşılaşıyor’
 
Ortak basın metnini okuyan DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin her gün yeni baskılarla karşılaştığını belirterek konuşmasına başladı. Faruk, “Bundan bir yıl önce tüm basın meslek örgütleri olarak, yine gazetecilere yönelik baskılar nedeniyle Cağaloğlu’nda İstanbul Valiliği’ne ‘Nefes alamıyoruz, gazetecilik boğulamaz’ yazan bir pankartla yürümüştük. Bu görevi sırasında güvenlik güçlerinin boğazına dizleriyle çöktüğü foto muhabiri arkadaşımız Bülent Kılınç’ın çığlığıydı” dedi. O günden bu yana gazetecilere yönelik şiddet ve gazetecileri kriminalize etme politikasının daha da arttığını vurgulayan Faruk, “Daha geçtiğimiz günlerde Gezi eylemlerinin yıldönümü nedeniyle yapılan açıklamayı izleyen çok sayıda gazeteci gözaltına alınmış, şiddet görmüştü. Bu nedenle DİSK Basın İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak suç duyurusunda bulunmuştuk” ifadelerini kullandı.
 
‘Meslektaşlarımız gerekçesiz gözaltında tutuluyor’
 
Tüm bunlar yaşanırken Diyarbakır’dan 21 meslektaşının apar topar gözaltına alındığı haberini aldıklarını paylaşan Faruk, “Meslektaşlarımız dört gündür gerekçesiz gözaltında tutuluyor. Kendilerine hiçbir suçlama yöneltilmedi. Gözaltı yöntemi yasalara aykırı. Bilgisayarlarına, gazetecilik materyallerine usulsüzce el konuldu” bilgisini verdi. Yine Diyarbakır’da bir hafta önce bir operasyonda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun gözaltına alındığını anımsatan Faruk, “Derneğin diğer Eşbaşkanı Serdar Altan duruma tepki gösteren bir açıklama yapmıştı. Bu kez Serdar Altan gözaltında ve açıklamayı serbest bırakılan Eşbaşkan Dicle Müftüoğlu yaptı” diye belirtti.
 
‘Susturmaya çalıştıkları gelenek daha da büyüdü’
 
Özellikle Kürt basınına yönelik baskıların giderek arttığının altını çizen Faruk, “Ne yazık ki bu baskılara karşı yeteri kadar ses çıkarılmıyor. Durum gerçekten vahim ve gazetecilik boğulmak isteniyor. Özellikle özgür basın geleneği yıllardır gözaltılar, tutuklamalar, sahada şiddet ile topluma gerçekleri ulaştırmaya çalışıyor. Daha önce öldürerek, bombalayarak susturmaya çalıştıkları bu gelenek tam tersine daha da büyüdü” vurgusunu yaptı. Bu baskıların yalnızca Kürt basınına yönelik olmadığını ifade eden Faruk, “İktidarın yayınlarından rahatsız olduğu televizyon kanallarına yönelik otomatiğe bağlanan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) cezaları da sansürün boyutunu gösteren bir başka gelişmedir. Bugün Kürt gazetecilere yönelik haksız, hukuksuz gözaltılara yeteri kadar tepki gösterilmezse bu baskıların herkesin kapısını çalacağı açıktır” sözlerini kullandı.
 
‘Özgür basın susturulamaz’
 
İktidarın çıkarmak istediği dijital medya yasası ve gözaltılar ile basını tamamen susturmaya çalıştığını söyleyen Faruk, “Toplumun haber alma hakkı tamamen yok edilmek isteniyor. Saray iktidarı seçime sadece kendi medyasıyla girmek istiyor. Daha önce başarılamadığı gibi, bu kez de başarılamayacak. Gazetecilik yapmaya her koşulda devam edeceğiz. Bütün gazetecileri, meslek örgütlerini mesleklerine sahip çıkmaya, dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın. Özgür basın susturulamaz. Gazetecilik suç değildir” sözleriyle seslendi.
 
‘Onlarca yıldır Kürt gazeteciler susmadı’
 
Daha sonra söz alan TGS İstanbul Şube Yöneticisi Çağrı Sarı, “Gazeteci arkadaşlarımızın gözaltı sürelerinin ısrarla uzatılması, avukatlarına bilgi verilmemesi konusunda çok ciddi bir tepki göstermek istiyorum. Neyle suçlandıklarını Anadolu Ajansı’ndan öğrenmek zorunda kaldığımız bir Türkiye var” diye konuştu. Herkesi gözaltındaki meslektaşlarıyla dayanışmaya davet eden Çağrı, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Kürt gazeteciler neden gözaltına alınmış? Biz bunun nedeni biliyoruz elbette. Bölgede bu kadar baskının arttığı, ‘sınır ötesi operasyonlarının’ tartışıldığı bir süreçte, Sur’da insan kemiklerinin çıktığı bir süreçte gazetecilerin halka bilgi ulaştırmasının önünü kapatmak, gerçeği gizlemeye çalışmak olduğunu biliyoruz. Onlarca yıldır Kürt gazeteciler susmadı bu baskılar karşısında. Bu baskılar gazetecilerin mesleğini yapmasına engel olamayacak. Birlikte mücadeleye yeniden davet edelim herkesi. Birlikte onları gözaltından çıkarmanın yol ve yöntemlerine bakalım.”
 
‘Özgür basın onurun kalesidir’
 
Yeni Yaşam Gazetesi editörü Zana Kaya da, “Türkiye’de bir baskı mekanizması herkesi saracaksa ilk bize, Kürt gazetecilere uygulanır ve sıra diğerlerine gelir” şeklinde konuştu. Bir Kürt gazeteciyle yan yana durmayı sorun eden “muhalif” gazeteci ve basın yayın organlarına seslenen Zana, “Kaçarı yok, size de gelecek. Birlikte durmalıyız. Özgür basın geleneği her koşulda ayakta durmayı bilir, bizim çağrımız kendi mesleğimize sahip çıkmak. Bu mesleğin yapılma koşulları ortadan kaldırılıyor, sahip çıkacağınız şey mesleğinizdir” dedi. Özgür basını “onurun kalesi” diye tanımlayan Zana, “Onunla dayanışmak ancak size onur kazandırır. Buradan da ancak ortak çıkarız. Toplumun bütün kesimlerinin haber alma hakkına sahip çıkması gerekir. Eleştirsin, tepki göstersin” diye belirtti.
 
Dayanışma çağrısı
 
Son olarak söz alan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de, özgür bir basınının olmadığı bir ülkede demokrasinin de olmadığını vurguladı. Toplumun da susturulmaya çalışıldığını aktaran Züleyha, “İktidarın yapmaya çalıştığı şey tam da bu. Seçime giden bir süreçte şunu istiyor, herkes sussun sadece AKP-MHP konuşsun. Kürt halkına yönelik uzun zamandır bir düşman siyaseti yürütülüyor. Bu saldırı dalgasının bir parçası olarak da Kürt basın emekçileri bu dalgadan payını alıyor. Bir toplum susturulmak isteniyorsa ilk basın susturuluyor. Cezaevlerini, kadınları, emekçileri, halklara, inançlara yönelik baskıları görünmez kılmak da basını susturmaktan geçiyor” sözlerini kullandı. Ortak mücadele hattını örme çağrısında bulunan Züleyha, “Getirilmek istenen yeni yasayla tam da bu dönemde AKP’nin tüm yolsuzluklarını kapatmaya yarayacak bir düzenleme. Bütün bunlara karşı ortak bir mücadele hattını örmek lazım. Dayanışma gerçekleştirmek ve birlikte direnme gibi bir sorumluluğumuz var. Basın yoksa bizim haber alacağımız bir mekanizma yok. O nedenle gözaltındaki gazeteci arkadaşlarımızla herkesi dayanışmaya çağırıyoruz. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın” sözleriyle seslendi.
 
“Özgür basın susturulamaz” sloganı ve alkışların ardından açıklama sona erdi.