‘Gençlerimizin geleceği adına birlikte mücadele etmeliyiz’

  • 09:02 10 Haziran 2022
  • Güncel
 
Derya Ren
 
DİYARBAKIR - Özel savaş politikalarının etkisinin en yoğun hissedildiği alanlardan birinin de eğitim alanları olduğunu söyleyen Eğitim Sen 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, “Okullarda var olan durum toplumun yansımasıdır. Gençlerimizin geleceği adına herkesin birlikte mücadele etmesi gerekiyor” dedi.
 
Bölge kentlerinde sistematikleşen özel savaş politikaları kadınları, gençleri ve çocukları hedef almaya devam ediyor. Özel savaş politikalarının bir parçası haline getirilmeye çalışılan okullarda öğrenciler, öğretmen ve idareciler tarafından tecavüz ve ya tacize maruz bırakılıyor. Öte yandan okul önlerinde satılan uyuşturucu maddeleri ile gençler bağımlı hale getirilmeye çalışılıyor.
 
Şırnak'ın Cizre ilçesinde bulunan bir okulda 2019 yılında 40’ı aşkın öğrenciye cinsel tacizde bulunan müdür yardımcısı ve Eğitim Bir-Sen Temsilcisi Burak Ercan’ın yargılandığı davada faile mahkeme heyeti 22 ay 15 gün hapis cezası vermişti. Öte yandan Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı bir köy okulunda 8 yıldır öğretmenlik yapan Diyadin B.’nin, öğrencileri cinsel istismara maruz bıraktığı ajansımız tarafından ortaya çıkarılmıştı.
 
Bununla beraber Batman, Diyarbakır, Şırnak, Siirt, Urfa ve Van gibi kentlerde okul önlerine gelen kişilerin öğrencilere uyuşturucu madde sattığı ve satın almayan öğrencilerin tehdit edildiği öne sürülürken, yetkililerin kimi zaman yaşananları yalanlaması ise dikkat çeken noktalardan oldu.
 
Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, okullarda yaşananların toplumun yansıması olduğunun altını çizdi.
 
‘Okullar toplumun yansımasıdır’
 
Eğitimciler olarak okul bazlı düşündüklerini söyleyen Emine, sadece okulların değil tüm toplumun tahakküm altında olduğunu belirterek, “Toplum bir şiddet sarmalı içerisinde. Son yıllarda toplumun her alanında çocuklar, kadınlar, gençler ve farklı kimliklerin tümünün bu şiddet sarmalı içerisinde yer alıyor. Şiddetin tırmandığı en son aşamayı yaşıyoruz. Evet, bir bütünen toplumda şiddetin tahakküm ettiğini görüyoruz. Ancak bunun en çok yansıması okullara oluyor. Ama eğitimciler olarak okullarda eğitim verdiğimiz için çocukların ne tür şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Örneğin çocuklar okula başladığı zaman 6-7 yaşlarında oluyorlar. Çocuklar küçük yaşlarından başlayan ve devam eden bir eğitim sistemi içerisine mahkum ediliyorlar. Bu da çocukların geleceğine, kişiliğine zarar veriyor” dedi.
 
‘Çocukların geleceği önüne set çekilmiş durumda’
 
Çocuklara bir gelecek vaat edemediklerini belirten Emine, “Gelecek karanlık. Çocukların geleceği önüne bir set çekilmiş durumda. Bununla beraber aileler yoksullukla terbiye ediliyor. Bu da çocukların eğitimi üzerinde büyük etki ediyor. Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan kesimlerin yaşadığı yerlerde çocukların verimli bir şekilde eğitime katılamadıkları görülüyor. Elbette ki eşitsizliğin yarattığı bir durumdur. Tüm bunların yanı sıra okul önlerine uyuşturucuların getirildiğini görüyoruz. Bazı yerlerde bu durum yetkililer eliyle yapılıyor. Ancak baktığımız zaman tüm bu durumların temel nedeni denetimsizlikten kaynaklanıyor. Toplumun her kesimini denetim altında tutmaya çalışan hükümet ne kerametse okulların önüne getirilen uyuşturucudan haberi olmuyor” diye ekledi.
 
‘Toplumsal değerler çözülüyor’
 
“Toplumsal değerlerin çözüldüğü yerler arasında okullar da yer alıyor” diyen Emine, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Toplumda yaratılan ayrışma politikaları ile beraber toplumsal değerlerin bir bir çözüldüğünü görüyoruz. Tüm bunların karşısında bizim toplumsal değerleri savunmamız, sahip çıkmamız yaşananların önüne bir nevi geçilebiliniyor. Ama tüm bunların yanı sıra yürütülen özel savaş politikaları ile toplum iradesini elden alma dayatılıyor. Tüm bu saldırı ve politikalara karşı gençlere bir vaatte bulunamadığımız için gençlerimizin bu politikalara kurban gittiğine şahit oluyoruz.”
 
‘Toplumsal kırılmalar bilinçli yapılıyor’
 
Emine, okullarda gerçekleşen istismar olaylarını hatırlatarak, “Özelde okullarda tecavüz, uyuşturucu, fuhuş gibi toplumsal kırılmaların bilinçli yapıldığını biliyoruz. Yine burada cezasızlık politikası ile karşı karşıya kalıyoruz. ‘Ben açım, geçinemiyorum’ diyen insanlar gözaltına alınarak tutuklanıyorken, diğer taraftan bakıyoruz ki bir kadını defalarca kez bıçaklayan bir şahsın serbest kaldığını görüyoruz. Cezasızlık politikası ile ödüllendirilen failler, tekrardan aynı suçu işlemeye teşvik ediliyor. Hükümet şiddeti önleme adına politika üretmiyor. Aksine özel savaş politikaları ile şiddetin yaygınlaşmasını sağlıyor, bunu da en çok okullarda yapmaya çalışıyor. Toplumsal cinsiyet üzerine politikaların üretilmesi ve toplumun bu yönlü bilinçlendirilmesi gerekiyor. Ama tüm bunların öncesinde okullarda çocuklara kavratılmaya çalışılan ve özel savaş politikalarının yarattığı tahribatların önlenmesi adına çalışmalar yapılmalıdır” ifadelerini kullandı. 
 
‘Bölgede farklı politikalar uygulanıyor’
 
Toplumu yönetenlerin şiddet ve tahakküm dilini kullandığının altını çizen Emine, “Toplumda yönetici konumunda bulunanların kullandığı dil çok önemlidir. Bundan kaynaklıdır ki kullanılan şiddet dilinden kaynaklı toplum bir şiddet sarmalının içerisine çekilmiş durumda. Tüm bunların karşısında muhalif kesimlerin politikalar üretmesi gerekiyor. Toplumun her kesiminde özel savaş politikaların yaratılmaya çalışıldığını görüyoruz. Ancak tüm bunların kapsamında da bölgesel politikaların da üretildiği aşikar. Örneğin her bölgenin kendine göre bir yaşam tarzı vardır, bunu yok etmek ya da asimile etmek adına farklı politika ve çözüm yolu denersiniz. Evet, bu bölgede de çok farklı politikaların üretildiğini ve devreye konulduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Mücadele etmek gerekiyor’
 
Emine, eğitimci, ebeveyn kimliği ve toplumsal rolleri ile gençlere ve çocuklara aydınlık bir gelecek kurmayı istediklerini kaydederek, şunları ekledi: “Eğitimciler olarak sadece çocuklardan değil, tüm toplumdan sorumluyuz. Toplumun yarını için mücadele ediyoruz. Toplumun bir tarafı karanlıkken, okulların aydınlık olmasını düşünmek hayalperest bir durum söz konusu olur. Bundan kaynaklı diyoruz ki okullarda var olan durum toplumun yansımasıdır. Gençlerimizin geleceği adına herkesin birlikte mücadele etmesi gerekiyor.”