Binler Gemlik’e akacak: Yürüyüş sahiplenilmeli

  • 09:01 10 Haziran 2022
  • Güncel
 
Marta Sömek 
 
İSTANBUL - Her kesimin 12 Haziran’da yapılacak olan Gemlik Yürüyüşü’nü sahiplenmesi gerektiğini söyleyen Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, “Tüm Türkiye’nin bu yürüyüşü sahiplenmesi, anlatması, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürleşmesine yönelik çalışma yapması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 23 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit tüm Türkiye’ye yayılarak her geçen gün daha da artıyor. Bir yılı aşkın süredir ne ailesi ne de avukatlarıyla görüştürülen Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için dünyanın dört bir yanından binlerce kişi eylem ve etkinlikler gerçekleştiriyor. 1 Haziran’da da Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED-TUHAD FED) öncülüğünde “Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz” şiarıyla 12 Haziran günü Bursa’nın Gemlik ilçesine gerçekleştirilecek yürüyüşün duyurusu yapılmıştı.
 
Binler Gemlik’e akacak
 
Yürüyüş hazırlıklarında sona gelinirken, özellikle İstanbul’un mahallelerinde çalışmalar tüm hızıyla sürdürülüyor. Yine TJA öncülüğünde de kadınlarla buluşmalar gerçekleştiriliyor ve yürüyüşün güçlü geçmesi için kadınların ön saflarda olması çağrısı yapılıyor. 12 Haziran günü binlerin Gemlik’e akması bekleniyor. 
 
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk, Türkiye ve bölge kentlerinden binlerce kişinin katılacağı Gemlik Yürüyüşü’ne dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
Sayın Öcalan tecrit altında’
 
PKK Lideri’nin uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirildiğini hatırlatan Burcugül, 23 yıldır adada tecrit koşullarında tutulduğunu belirtti. Burcugül, “Normal şartlarda bu komploya dahil olan ülkelerin kendi yasaları ya da imzaladıkları sözleşmelerle meşru bulmadıkları bir yöntemle hapsedildi. Burada zaten çözümün uluslararası güçler, emperyalist kapitalistler olmadığı açık. İmralı Adası’nda Sayın Öcalan tutsak edildiği günden bu yana tecrit altında tutuluyor. Göreceli olarak meşru olana yakın diyebileceğimiz tek ailesiyle ve avukatlarıyla görüşebildiği süreçte ‘Çözüm Süreci’ diye bilinen fakat AKP-MHP faşizminin istediği sonucu alamayınca provokasyonlarla sonlandırdığı ve akabinde de Türkiye halklarına, işçi sınıfına, kadınlara, LGBTİ+’lara çok daha ağır saldırılarla geldiği birkaç yıllık bir süreç olmuştu” vurgusunu yaptı.
 
‘Disiplin cezalarının gerekçesi Çözüm Süreci’nde söyledikleri’
 
Abdullah Öcalan’ın o süreçte ailesiyle bir nebze daha “düzenli” görüşebildiğini ifade eden Burcugül, “Avukat görüşleri yapıldı ama onun dışında biz zaten tutsak edildiğinden beri mütemadiyen tecrit altında tutulduğunu biliyoruz. Benim en net hatırladığım sürekli kosterlerin bozuk olduğuydu. Şimdi ise üst üste disiplin cezaları veriliyor ve gerekçesi de aslında devletle yaptığı görüşmeler, Çözüm Süreci’nde söyledikleri. Bunları hatırlıyoruz, kendi bakanları koşa koşa Erdoğan’a götürüyordu. Dönemsel olarak çok isteyerek yaptıkları bir şeyi bugün ceza haline getirmiş durumdalar” yorumunu yaptı. Bu durumun şaşırtıcı olmadığını dile getiren Burcugül, “Mütemadiyen böyle bir politika izlediler. Bugün doğru buldukları şeyi yarın yanlış bulmaları onların omurgasızlıklarıyla çok doğru orantılı. Fakat bu ceza politikasının neye dayandığını göstermek açısından da önemli” şeklinde konuştu.
 
‘Öcalan’ı tecrit altında tutarak Kürt halkını baskılamak istiyorlar’
 
PKK Lideri üzerinden tüm Kürt halkına tecrit uygulandığının altını çizen Burcugül, “Bugün de öncelikle Kürdistan’ın dört parçasındaki sömürgeci politikaları nedeniyle Öcalan’ı tecrit altında tutarak Kürt halkını baskılamak, hareket edemez hale getirmek istiyorlar. Fakat en son ailesiyle yaptırılan telefon görüşmesinde ‘Ben aile görüşü istemiyorum, politik muhataplık, avukatlarım gelecekse, siyasi görüşme olacaksa yapacağım’ diyerek telefonu kapatmıştı. Sayın Öcalan da üzerinde uygulanan politikanın, tecridin kırıldığı kimi göstermelik uygulamaları reddederek çözeceğinin farkında. Burada hiç kimsenin kandırılamadığı bir durumdayız. Bu kadar tecrit politikasının neye tekabül ettiği çok net” diye belirtti. Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki saldırılara da değinen Burcugül, şu değerlendirmede bulundu: “Bugün Medya Savunma Alanları’na, Avaşin’e yönelik saldırılar ve akabinde de ‘Rojava’da 30 kilometrelik güvenli alan inşa edeceğiz. Bunun için de önce Minbic’e gireceğiz ve teröristleri temizleyeceğiz’ dedikleri Kürt halkının kendisi. Oralı olanlar, oranın asıl sahipleri. Bu politikaları uygularken de hem Kürt halkına hem de bütün hapishanelerde S ve Y tipleriyle ağır tecrit uyguluyor.” 
 
‘Kürt halk gerçekliği görülmeli’
 
Cezaevlerindeki tecrit politikalarıyla tutsakların aylardır güneşi görmedikleri bir yerde tutulduklarını söyleyen Burcugül, “Bütün haklarının yok sayıldığı bir pozisyondalar. En başından söylüyorduk, İmralı’da bir tecrit varsa bu tüm Türkiye hapishanelerinde de karşılık bulacaktır. Türkiye hapishanelerindeki tecridi kırmak istiyorsak biz Kürt halk gerçekliğini görmeden, ona yönelen sömürgeci saldırıyı, savaşı, işgali görmeden çözemeyiz. Bu bir denklemdir ve Türkiye’de sosyalistler, demokratlar, devrimciler buna bir bütün olarak bakmak zorundadır” dedi. 
 
‘Güvencemiz Kürt halkının mücadelesi’
 
“AKP-MHP faşizmi henüz bir muhalefetle, kendisine karşı mücadele eden güçlerle karşı karşıyaysa, Kürt halkının bitmeyen, dinmeyen mücadelesi sayesinde bunu da yaşıyoruz” diyen Burcugül, “Bizim aslında güvencemiz Kürt halkının bu mücadeleye devam ediyor olması. Bu noktada da bugün öncelikle Kürt halkının talepleri doğrultusunda ve tüm Türkiye’deki demokrasi, devrimci, sosyalist güçlerin arzusu noktasında da Gemlik’e bir yürüyüş organize ediliyor” diye ekledi. 
 
‘Gemlik Yürüyüş’lerinden vazgeçmeme hali önemli’
 
Geçmişte yapılan Gemlik Yürüyüş’lerini anımsatan Burcugül, “Buralarda çok faşist provokasyonlar da yapıldı, insanlar otobüslerde öldürülmeye çalışıldı, bir sürü tutuklama yapıldı, işkenceler oldu. Fakat bir vazgeçmeme hali önemli. Çünkü özellikle Kürtler açısından bugün açlık ve yoksulluktan daha beter bir şey var, ölüm-dirim çizgisindeler. Özellikle de bu sömürgeci savaş giderek yükseldiği süreçlerde, bu çok daha keskinleşiyor” diye konuştu. 
 
‘Sömürgeciliği yıkmak gerekiyor’
 
Kürt halkına dönük özel savaş politikalarının da her geçen gün derinleştiğini vurgulayan Burcugül, “Kürdistan’da özellikle devletin kolluk eliyle tecavüz çeteleri kurduğu, cinsel şiddetin çok yaygınlaştığı bir gerçeklik var. Kolluk tarafından yapılan çocuk istismarları var ve bunlar cezasızlık politikasıyla karşılanıyor. Bir polis oğlunun katlettiği Gülistan’ın bedenine ulaşamıyoruz biz. Devletin genç bir kadının bedenini bize vermiyor, bu çok açıktır ki sömürgeciliği yıkmak gerektiğini gösteriyor. Sömürgeciliğin kadınlar için de ne demek olduğunu gösteriyor” örneğini verdi. 
 
‘Gemlik Yürüyüşü içinde olmamız gereken zaruri yürüyüş’
 
Her kesimin Gemlik Yürüyüşü’nü sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Burcugül, “Bu noktada da Gemlik Yürüyüşü, hepimizin sahiplenmesi gereken ve Kürt halkıyla kader birliğimizi anlamamız gereken bir dönemde gerçekleşiyor. Bizim açımızdan Gemlik Yürüyüşü, içinde olmamız gereken zaruri bir yürüyüş. Tüm Türkiye’nin de aslında AKP-MHP faşizmine karşı mücadele eden, bu mücadeleyi etmek isteyen, yaşamına dair kaygı duymak istemeyen, ekonomik krizden kurtulmak isteyenlerin bu yürüyüşü sahiplenmesi, bu yürüyüşü anlatması ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürleşmesine yönelik çalışma yapması gerektiğini düşünüyoruz” sözlerini kullandı. “Bizim açımızdan 22 yıl tutsaklık açıklanabilir değil” diyen Burcugül, “Bugün devrimcilere, demokratlara ya da adli mahpuslara hapishanelerde yapılan işkenceyi kırmak, bu ölümleri durdurmak istiyorsak salt buralara yönelerek değil, aynı zamanda İmralı’daki tecridi de kırarak mücadeleye devam etmemiz gerekiyor” çağrısını yaptı.