Çağrı sonrası siyasi partilerle temas ve Rojava ziyareti gündemde

  • 17:04 4 Mart 2025
  • Siyaset
ANKARA – Meclis’te gazetecilerle bir araya gelen DEM Parti Eş Genel Başkanları, çağrı sonrası siyasi partilerle yeniden temasların olacağını söylerken, İmralı Heyeti’nin Rojava’ya gitmesinin gündemde olduğunu belirtti. Eş Genel Başkanlar, silah bırakma çağrısının PKK’yi kapsadığının bir kez daha altını çizdi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı asın çağrısı üzerine ve diyalog sürecine dair parlamento muhabirlerinin sorularını yanıtlamak üzere Meclis’te gazetecilerle bir araya geldi. 
 
‘Çağrıda SDG geçmiyor, çağrı kendi örgütünedir’
 
Çağrı metninde “feshetme”nin hangi grupları kapsadığını soran gazetecilere Tülay Hatimoğulları, “Dün halk TV’de de bu konuya açıklık getirdim. Çağrı metni burada ve çağrıda SDG geçmiyor. Sırrı Süreyya Önder’in ifade ettiği tam olarak şudur. Metinde geçmeyen bir şeyi ifade etme yetkimiz yoktur. Sayın Öcalan PKK’ye bir çağrı yaptı, geri kalan kendi tasarrufudur, kendi örgütüne çağrı yapmıştır. Bundan sonrası demokratik adımların Türkiye tarafından atılmasıdır. Bu konuda yorum yapamayız. Sırrı başkanın şu ifadesine ben de katılıyorum. Bugün Türkiye’de Kürt sorununun demokratik çözümü Irak’ı, Suriye’yi ve tüm bölgeyi etkileyecektir. 1 Ekim’den önce de bunu söyledik. Türkiye barış sürecini inşa etmeyi başarırsa Orta Doğu’daki ülkelere örnek teşkil ederek, pozitif katkı sağlar demiştik.  Türkiye, bu sorunun SDG iyi bir adım atarsa bunun Suriye’ye de etkileri elbette çok fazla olacaktır. Bu SDG meselesi, orada aktif olarak devam eden bir süreç var. Bu, Suriye’nin ve kendilerinin iç işleridir. Biraz da bu metinde olmayan bir şeyi ısrarla içinden çekerek onu başlığa taşımak bizim sorumluluğumuzda değildir” sözlerini kullandı. 
 
‘Bu süreç demokratikleşme sürecidir’
 
“Arka kapı diplomasisi” yürütüldüğüne ilişkin tartışmalara açıklık getiren Tuncer Bakırhan, “Böyle bir durum söz konusu değil. Gizli anlaşmalar yok. Kayyımlar, tutuklamalar olmasın diye biz bu sürece destek veriyoruz. Sadece Kürtlerin demokratik taleplerini gündemimize alarak ilerlemiyoruz. Kürtlere demokrasi ama Alevilere, kadınlara sömürü diyebilir miyiz? Böyle bir şey olmaz. Demokratik toplum ve barış metnin kendisi demokratik toplum diyor. Bu süreç demokratikleşme sürecidir. İlerleyebilmesi için bu anti demokratik gelişmelerin olmaması gerekiyor. Süreç bunlardan bağımsız değil. Sayın Öcalan sadece Kürt kimliğine sığan bir perspektif ortaya koymadı. İki kere Kürt geçtiyse birçok kez Türk geçmiştir. Kadın, ekonomi, ekoloji birçok konudan bahseden bir perspektif var. Henüz çağrının gerekleri yerine getirilmemişken yeni yeni şeyler ortaya çıkarıyor. Son 10 yıllık dilinizi, tehdit eden zehirli terk edin diye yapıyor. Bu dil, bu süreci sabote eder. 50 yıl önce kurulmuş bir silahlı örgütün lideri onu feshediyor, yeniden yapılandırmaya çalışıyor. Siz ‘ya silah bırakacaklar ya da yok ederiz’ diyorsunuz.  Olmayan şeyleri tartışıp gündeme getiriyorlar. Herkesi samimiyete davete ediyorum” diye belirtti.
 
‘Haftaya siyasi parti turlarını başlatmayı planlıyoruz’
 
Tülay Hatimoğulları ise şunları söyledi: “Sayın Öcalan barış çağrısında ne kast etmek istediğini net belirtmiştir. Yasal ve hukuki zeminin olmadığı süreçler hep negatif sonuçlanmıştır. Ama bu zemin olduğunda süreç barışla sonuçlanmıştır. Peki, şimdi ne olacak? Bu dönemde Sayın Öcalan kendisi de söyledi ‘PKK’yi bir tek ben feshedebilirim’ ve onun bunu gerçekleştirmesi için örgütüyle bir araya gelme koşullarının oluşturulması gerekiyor. Tüm görüşmelerin bir yasal ve hukuki zemine kavuşturulması gerek. Sayın Öcalan diyor ki ben fesih yapacağım, bununla ilgili de adım atılması gerektiğini söylüyor. Orada silahlar bırakıldı. Silah bırakan nereye gidecek, neler yapılacak yanıtlanması gereken sorular olarak önümüzde duruyor. Hep bir belirsizlik var tartışması yürütülüyor, bu belirsizliklerin sebebi budur. Somut adımlar ya süreci belirgin kılacak ya da belirsizliği sürdürecektir. Bu konuda infaz yasasından tutunda, kayyım meselesine en temel demokratik hakları içine alabilirsiniz. Bu talepler temel insan hakları ve demokratikleşme ilkeleridir. Bunlar hiçbir masanın pazarlık konusu olamaz. Bir demokrasi ülkesiyiz diyeceksek bunların hayata geçmesi gerekiyor. Siyasi parti turlarını yapacağız. Bu turların içerisine yeri ve zamanını uygun olduğu vakitte Cumhur İttifakı’nın bileşenleri olacaktır. AKP ve MHP ile de görüşeceğiz. Haftaya bu turlara başlayacağız.”
 
Meclis’te komisyon ve Rojava ziyareti
 
PKK’nin Abdullah Öcalan’ın çağrısını destekleyen bir açıklama yaptığını hatırlatan Tülay Hatimoğulları, “PKK’de ‘kongreyi ancak Sayın Öcalan toplayabilir’ dedi. Kongre için Sayın Öcalan’ın fiziki koşullarının oluşturulması ve bir araya gelmesi gereken tüm kesimlerle bir araya gelmesi sağlanmalıdır. Sayın Öcalan yerin İmralı’da olabileceğini ifade etmişti daha önce, ama kimle, ne zaman, nasıl bir yol haritasıyla görüşeceğine dair somut bir bilgimiz yok. Sayın Öcalan’ın yaptığı görüşmeler var ve bu görüşmeler sonucu bu metin açığa çıktı. Siyasi çerçevenin ne olduğu, siyasilerin, toplumunun ne düşündüğü elbette tartışılmalı ve konuşulmalıdır. Meclis meselesi de en başından beri vurgu yaptığımız bir durumdur. Bu diyaloglar başladığı andan itibaren çözüm adresi parlamentodur dedik. Görüşmelere ihtiyaç oldukça bu görüşmeler elbette yapılacak. Meclis’te kurulacak bir çalışma grubu ve komisyonla işe başlanabileceğini düşünüyoruz. Ama biraz önce bahsettiğimiz yasal düzenlemeye ilişkin de atılacak somut adımlar. Bu komisyonda grubu olsa da olmasa da siyasi partilerin temsilcilerinin olması gerekiyor ki bu en büyük toplumsal mutabakat olsun. Heyet Rojava’ya gitme fikrinde ama ne zaman, nasıl buna ilişkin henüz bir netlik söz konusu değil. Sayın Öcalan fikirlerinin oraya da ulaşmasını istiyor. Koşullar oluşturulursa heyet oraya da gitme fikrinde” sözlerini kullandı. 
 
'Süreç ve köklü sorun sığ bir anayasa tartışmasıyla önemsizleştirilemez'
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çağrı sonrası açıklamasını olumlu ve değerli bulduklarını, ama fazlasının gerektiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Sayın Erdoğan, Bahçeli ile hem fikir midir değil midir bilmiyoruz ama icra makamı olduğu için adım atması gereken bir yerdedir. Bu muğlaklık bizle ilgili değil, sürecin ve ilerleyişin muğlaklığıyla ilgilidir. Yine sıkça soruluyor ve sürekli gündeme getiriliyor. Bu sürecin sığ olarak bir anayasa yapma tartışması olarak görülmesini, tartışılmasını istemiyoruz. Bu sorun sadece anayasa yapma tartışmasına sıkıştırılarak çok sığ bırakılarak önemsizleştiriliyor. Oysa Kürt sorunu çok köklü bir sorundur. Askeri cunta anayasası yerine koşulları oluşturuldukça en geniş demokratik mutabakatla yapılması gerekir. Toplumun tamamının ortak mutabakatıyla bir demokratik anayasa yapma sürecinin hazırlıkları oluşturulmalıdır. Bugün söylediğimiz bir şey değil bu. Sonuç itibariyle benzerine az tanıklık yaptığımız bir çağrı geldi ve Türkiye toplumunun tamamına görev düşüyor” dedi.