‘Adalet ve Hakikatleri araştırma komisyonuna ihtiyaç var’

  • 19:06 8 Şubat 2025
  • Güncel
İSTANBUL - Geçiş Dönemi Adaleti Konferansı’nın son oturumunda “Kürt sorunundan dolayı yaşanan hak ihlallerinin giderilmesi için Türkiye’nin bir Adalet ve Hakikat Komisyonuna ihtiyacı var” denildi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD), Eurumed Rıght, Demos Araştırma Kolektifi ve İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından, “Geçiş Dönemi Adaleti” başlığıyla uluslararası konferans düzenlendi. Taksim'de bulunan Point Hotel'de gerçekleştirilen konferansın ikinci ve üçüncü oturumlarında Fas, Lübnan ve Tunus’taki Geçiş Dönemi Adaleti deneyimleri anlatıldı. İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) üyesi Feray Salman’ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci bölümde, Fas Yargıçlar Kulübü Üyesi ve İnsan Hakları Araştırmacısı Anass Sadoun, Hukuk Siyasal ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim görevlisi Wahid Ferchichi, Hukuk Gündemi Yönetici Direktörü Nizar Saghıer, İHD eski Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Derby Üniversitesi ve DEMOS Araştırma Kolektifi Akademisyen Nisan Alıcı, konuşmacı olarak katıldı.
 
Fas’ta yaşanan hak ihlalleri ve buna karşı mücadele deneyimlerini aktaran Fas Yargıçlar Kulübü Üyesi  ve İnan Hakları Araştırmacısı, Annass Sadoun, GDA’nın Fas’ta yaşanan hak ihlalleri araştırılması konusunda önemli bir etkisi olduğunu söyledi. Geçiş Dönemi Adalet’inin bir yargı kurulu olmadığını ama tavsiyelerinin krallık tarafından güvence altına alındığını kaydeden Annass Sadoun, “Bu anlamda GDA’nın tavsiye ettiği kararlar uygulanmak zorunda. Fas’ta geçici adalet ancak 10 yıl içinde gerçekleşti. Burada sivil toplum örgütlerini de çok katkısı oldu. Çünkü yaptıkları tartışmalarla geçici adaletin önemini ortaya koydular ve aynı zamanda bu çalışmalarının da takipçisi olmuştur” dedi.
 
‘Geçiş dönemlerinde siyasi iradenin istekli olması gerekiyor’
 
Hukuk Siyasal ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim görevlisi Wahid Ferchichi,  Tunus’ta yaşanan hak ihlallerini aktardı. Tunus’ta totaliter rejimin devrilmesinden sonra basın alanında bazı reformların gerçekleştiğini ancak idam cezalarının kaldırıldığını belirten Wahid Ferchichi, “Tunus devriminden sonraki geçiş hükümeti Geçiş Dönemi Adaleti’ne inanmıyordu ancak 2011 yılına çalışmalarına devam etti. Bir yandan siyasi irade bir yandan toplumsal iradenin mücadelesi sayesinde GDA’nın çalışmalarını yasal düzenlemede sürmesi açısında bir yasa çıkarıldı. 2014 yılında GDA yasal olarak Tunus’ta yaşanan hak ihlallerini araştırılması ve çözüme kavuşturulması konusunda uzun bir çalışma yürüttü. 58 yıl boyunca ülkede yaşanan hak ihlalleri, kayıplar, kadına yönelik işlenen suçlar gibi bir çalışma yürütülmüştür. Ama edindiğimiz deneyimlerden baktığımızda bu sürecin olumlu geçmesinin konusunda siyasi iradenin istekli olması gerekiyor” diye belirtti.  
 
‘Hakikati kabul etmemek barışı kabul etmemktir’
 
Hukuk Gündemi Yönetici Direktörü Nizar Saghıer, Lübnan’da hukuk olmadığını sadece sivil toplum kuruluşlarının mücadelesi olduğunu söyledi. Lübnan'da yaşanan iç savaşta herkesin mağdur olduğunu kaydeden Nizar Saghıer, “Lübnan’da iç savaş sonrası  ‘hepimiz caniyiz hepimiz mağduruz’ denilerek genel bir af çıkarıldı. Ama çıkarılan af sadece lider, iktidar ve siyasetçilere çıkarıldı. Bu en büyük suçtur. Bu da savaş mağdurları çok daha mağdur olmasına neden oldu. Binlerce kişi kayıp, binlerce insan yerinden göç ettirildi. Burada toplumsa adalettin sağlanması adına göç ettirilenlere tazminat verildi ama aynı zamanda işgalcilere da tazminat verildi. Bu durumda sadece bazı örgüt lideriyle prensler arasında bir barış sağlanmış oldu. Dolayısıyla toplumsal bir barış sağlanmadı. Savaştan 10 sene sonra Lübnan’ın birçok yerinde toplu mezarlar ortaya çıktı ve bütün yakıp insanlar ölü ilan edildi. Lübnan bu tehlikeli savaş karşısında kayıp kişiyi ölü olarak ilan etti.  Yani mağdurları kabul etmemek, hakikati kabul etmemek reformun gerçekleşmediğini, barışın sağlanmadığını ortaya koyuyor. Bunun sonucu olarak savaş devam ediyor” diye konuştu.
 
Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi
 
İHD eski Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'de Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan savaşta yakınlarını kaybeden Cumartesi Anneleri’nin verdiği mücadele dikkat çekti. Öztürk Türkdoğan, “Türkiye’de Kürt sorunun çözümü bağlamında kurulacak bir Hakikati araştırma komisyonu önemlidir. Türkiye’de 19996 yılında meşhur Susurluk kazasında devlet-mafya ilişkisini nasıl bir içe geçtiğin koyuyor. Bu olayda devletin önemli yerlerinde olan Mehmet Ağar suç lideri olarak yargıladı. Bu kişi daha önce Türkiye'de Adalet ve İçişleri bakanlığı yaptı. Suçu sabit olmasına beraat ettirildi. Burada Jitem tarafından kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kayıp olduğuna dair İHD’nin raporu yer olmasına rağmen Kars Savcısı dosyayı yeniden açmadı Bu davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı, hala bekletiliyor. Bu da Kürtlere yönelik işlenen suçlarda nasıl bir cezasızlık politikası sürdürüldüğünü ortaya koyuyor. Bu anlamda Türkiye'nin bir Adalet ve Hakikat Komisyonuna ihtiyacı var” dedi.
 
Geçiş Dönemi Adaleti’nde sivil toplum örgütlerinin önemi
 
Konferansın üçüncü oturumunda, Saint Joseph Üniversitesi'nde araştırmacı ve Lübnan Kayıplar ve Zorla Kaybedilenler Ulusal Komisyonu Üyesi Hassoun Abou Jaoude söz aldı.  Geçiş Dönemi Adaleti’nde sivil toplum örgütlerinin önemli bir rol oynadığını belirten Hassoun Abou Jaoude, “GDA çalışmalarının devam etmesi emek eğitim, kültür, adalet ve dilde dönüşüm demektir. Uzun süreli çatışmaların durmasıdır. Bu nedenle GDA dönemlerinin gerçek bir çalışma ortaya koyması için teori ve saha çalışmanın kaynaşmasıdır. Yani toplumsal dönüş derken bunun sağlanması gerekiyor. Gazetede ve Lübnan’daki olaylar bize her şeyi yeniden düşünmemizi sağladı.  Lübnan’da gerçek bir geçiş dönemi olmadı. Bizim geçmişe bakıp ders çıkarmamız gerekiyor ve aynı zamanda öz eleştiri vermeliyiz” şeklinde konuştu.
 
‘Suriye’de ekonomik ve siyasal bir kriz var’
 
The Day After (TDA) üyesi Moatasem Al Syoufi, Suriye'de yaşanan yıkıma dikkat çekerek, ekonomik ve siyasal bir kiriz olduğunu vurguladı. Suriye’deki sivil toplum örgütlerinin bu konuda çalışmaları olduğunu ama bunların daha çok geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Moatasem Al Syoufi, “Suriye'de en büyük sorun demokratik bir çözümün oluşmamasıdır. Şu anda askeri çözüm kazandı ama politik ve siyasi bir özüm yaşanmadı. Şuan orda bir yıkım var. Askeri kurumlar yok. Bir kurum varsa onu reform etmek kolaydır ama hiç olmayan bir şeyi yaratmak çok zor. Bu yüzden GDA dönemi bizim için çok önemlidir. Mesela şimdi kimse demokrasiden bahsetmiyor. Bu sürecin demokratik bir şekilde çözüleceğine dair kimse bir söz kurmuyor. Kimse Birleşmiş kararlarında bahsetmiyor bunlar yanlış. Suriye'nin Humus ve Lazkiye kentinde katliamlar ve hak ihlalleri var. Bu suçları işleyenler cezalandırılamıyor. Buna dair yaptırımları yapıldığın söyleniyor ama yok hiçbir şey yok. GDA olarak diyaloğa açık olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
Diyarbakır Cezaevi örneği
 
Derby Üniversitesi ve DEMOS Araştırma Kolektifi üyesi Akademisyen Nisan Alıcı, Türkiye'de yaşanan hak ihlallerinin en önemli örneklerinden birinin Diyarbakır Cezaevi olduğunu belirtti. Nisa Alıcı, şöyle konuştu:  “Diyarbakır Askeri Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonun topladığı birçok tanık, mağdur anlatımları ve belgeler var. Geçiş sürecini belirli bir anına ya da kısa bir sürece sıkıştırılmaması gerekiyor. Geçiş Dönemi Adaletine barış süreçlerin çatışmalar devam ederken çalışmalarını sürdürebilir. Aynı zamanda yaptığı çalışmalar geleceğe alt zemin oluşturması gerekiyor.” dedi.
 
Konferansın bugün oturumları soru  ve cevapların ardından son buldu.