‘Kadın katliamları devlet politikasıyla bağlantılı’
- 09:03 24 Aralık 2024
- Hukuk
Elfazi Toral
İSTANBUL - Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin gönüllü avukatı Bilge Çarpıcı, kadına yönelik şiddetin ve katliamların bu denli artmasının sebeplerinden birinin “devlet politikası” olduğuna işaret ederek, insanların hukukla da mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi. Bilge Çarpıcı, ancak ortak mücadele ile bu katliamların ve şiddetin önüne geçilebileceğini vurguladı.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, “2024 Yılında Kadın Mücadelesi” raporunu geçtiğimiz günlerde İstanbul Kadıköy’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde açıkladı. Raporda, 2024 yılında Türkiye’de kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olarak varlığını sürdürdüğü belirtildi. Yılın ilk 11 ayında katledilen kadınlara dair verilere yer verilen raporda, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin 7 Aralık 2018'de kurulduğu günden bu yana şiddete maruz kalan kadın ve çocuklara hukuki ve psikolojik destek sunduğu ifade edildi. Derneğin kurulduğu günden bu yana 400'den fazla kadın cinayeti ve cinsel şiddet davasında mağdurların yanında yer aldığı, faillerin cezalandırılması için mücadele ettiği ve bu mücadelenin sonuç verdiği vurgulandı. Raporda ayrıca, 2024 yılında da erkek şiddetine rağmen kadın mücadelesinin her alanda yükseltileceği, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin son bulması için yargı sisteminin yasaları etkin bir şekilde uygulaması ve toplumsal bilinçlenmenin artırılması yönündeki çalışmaların süreceği mesajı verildi.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nin gönüllü avukatı Bilge Çarpıcı, hem “2024 Yılında Kadın Mücadelesi” raporuna dair değerlendirmelerde bulundu hem de önümüzdeki süreçte sürdürecekleri mücadeleyi JINNEWS’e anlattı.
Kadın katliamlarında son süreçlerde bu kadar artmasının devlet politikalarıyla bağlantılı olduğunu söyleyen Bilge Çarpıcı, “Bir kadın katledilirken ilk önce kadının üzerinde ne olduğu, hatta iç çamaşırının rengi tartışılıyorsa, orada sonuç odaklı bakılmıyor demektir” dedi. Devletin sorgulaması gereken kişinin katledilen kadın değil, fail olması gerektiğine işaret eden Bilge Çarpıcı, olayın aydınlatılması yerine çıkmaza sürüklendiğini belirtti. Kadın katliamlarında hem medyanın rolüne hem de kadınların karakola giderken polisler tarafından maruz kaldığı muameleye dikkat çeken Bilge Çarpıcı, “Medyanın rolü de burada çok önemli. İstismara uğrayan bir çocuk veya bir yetişkin, bunu dava sürecine dökmek istediğinde önünde engeller oluşuyor. Bu engellerden birincisi kolluğun, yani polisin, jandarmanın vatandaşı yanlış yönlendirmesi. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir bilgisi olmasa dahi bilgileri varmış gibi davranmaları vatandaşları çok olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin, ‘Şikayetçi olma, zaten bir şey olmaz.’ Kolluğun bunu yapması vatandaşı inanılmaz korkutuyor ve püskürtüyor. Biz avukatlar olarak, hukuk bilgisi olan insanlar olarak, bunun bir suç teşkil ettiğini, dava yoluna gitmesi gerektiğini, şikayet etmesi gerektiğini söylesek de bazı insanların, ‘Şikayet etme, bir şey olmaz. Üç gün yatar çıkar, bak olan sana olur. Hapisten çıkar, seni öldürür.’ gibi basit ve anlamsız reflekslerle özellikle kadınları korkuttuğuna tanıklık ettim. Bu yüzden medyanın gücü çok önemli, yani hem medyanın gücü hem de dizi-film sektörünün gücü de burada çok önemli. Yani bize aslında gerçekleri gösterseler, şikayet edildiğinde sonuçları gösterseler, hep olumsuz değil, biraz da gerçek olumlu şeyleri gösterseler, belki de bu kadar suskun insanı görmeyeceğiz. Tecavüz mağduru insanlar, istismar mağduru insanların sustuğuna tanıklık ediyoruz” dedi.
‘Haksız tahrik’
Kadın ve çocuk katliamlarına karşı mücadelenin her alanda yükseltilmesi gerektiğini hatırlatan Bilge Çarpıcı, dernek olarak kadınlar ve çocuklar için gerçekleştirdikleri ziyaretlerden ve temaslardan bahsetti. Bilge Çarpıcı, “Biz dernek olarak, 81 ilin hemen hemen hepsine ulaşmaya çalışıyoruz. Her ay mutlaka 25-30 civarında şehirde davalara gidiyoruz. Hem izleyici olarak hem de davaları takip etmek için orada bulunuyoruz. Gazeteci dostlarımız ve kadın örgütleri de bize eşlik ediyor. Bu davalarda beraat kararları da çıkabiliyor, ama bu bizi sadece bir dakika üzüyor. Bir dakika sonra neler yapacağımızı düşünüyor ve hemen harekete geçiyoruz. Bizim üzülme lüksümüz yok. Beraat aldı ya da cezası az çıktı diye üzülme lüksümüz yok. Hemen toparlanıyor ve yüksek mahkemeye giderek süreci devam ettiriyoruz” dedi.
Bilge Çarpıcı, kadın katliamlarında sıkça kullanılan “haksız tahrik” indiriminin erkeklerin bir kaçış noktası hâline geldiğine vurgu yaptı. Bilge Çarpıcı, “‘Öldürdüm, çünkü erkekliğime laf etti. Çünkü beni aldattı’ gibi gerçek dışı, sadece yaptıkları suçu hafifletmek için kullanılan ifadelerle karşılaşıyoruz. Bu cümlelerin gerçekliğini hiçbir zaman bilemeyeceğiz, çünkü ortada bir ölüm var. İki kişi arasında geçen bir diyaloğun kanıtlanması mümkün değil. Erkekler de bunu bildiği için, iftira atmaktan çekinmiyor” ifadelerini kullandı.
‘Haksız tahrik politik bir taraftır’
Haksız tahrik indirimlerinin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Bilge Çarpıcı, bunun hukuki değil, politik bir mesele olduğunu kaydetti. Bilge Çarpıcı devamında, “Haksız tahrik indirimlerinin erkeği korumak için oluşturulduğunu düşünüyorum. Erkek, ‘Ben haksızlığa uğradım, bana küfretti, erkekliğimi zedeledi’ dediğinde bunun üzerine çok duruluyor. Peki, neden bu kadar üzerinde duruluyor? Asıl olan erkeği korumak mı yoksa bir cinayeti aydınlatmak mı? Haksız tahrik bu kadar mesele hâline getirildiğinde, bu benim gözümde erkeği kutsamak anlamına geliyor. Bir kadını öldürmenin cezası 10 yıl olmamalı. Eğer böyle olursa, yargı diğer potansiyel katilleri de cesaretlendirmiş olur. Bunun önüne geçmek için emsal kararlar çok önemli. Son bir yılda dernek olarak haksız tahrik indirimi uygulanmadan müebbet ceza aldırdığımız davalar oldu. Bu tür emsal kararların çoğalması için mücadele ediyoruz” sözlerini kullandı.
‘İnsanlar hukukla da mücadele etmek zorunda’
Kadın katliamlarının önünü alabilmek ve mücadelenin sonucuna ulaşmanın uzun süreceğine işaret eden Bilge Çarpıcı, şu sözleri kullandı: “Kadına yönelik şiddetin körüklenmesi uzun yıllar aldı ve bitmesi de uzun yıllar alacaktır. Ama bu noktada bizlerin, elini taşın altına koymuş insanların, sadece dava takip etmek ya da psikologluk hizmeti vermek gibi hareketlerden ziyade, eğiterek ve aydınlatarak katkı sunması çok önemli. İlk başta yapması gereken nedir? Karakola gidip şikayet etmesidir. Karakola gittiğinde, karakoldaki kolluk kuvvetleri onu yanlış bilgilendiriyor. ‘Şikayet etsen de eline hiçbir şey geçmez, hatta şikayet ettiğin için daha da çok sinirlendirirsin, karşı taraf seni öldürebilir, ben de sana şikayet etme derim’ gibi akıllar veriliyor. Son yıllarda fazlasıyla tanıklık ettim; kolluk maalesef vatandaşı yanlış yönlendiriyor. Yani insanlar hukukla da mücadele etmek zorunda. Adalete ulaşırken büyük mücadele veriyoruz, öyle kolay bir şey değil. Adalete ulaşmak gerçekten çetrefilli bir yol. Türkiye’de bir şeylere ulaşmak zordur; eğitime de, sağlığa da.”
‘Birlikte hareket ettiğimizde güçleniyoruz’
Bilge Çarpıcı son olarak şöyle konuştu: “Mücadele noktasında önümüzde ne kadar engel olursa olsun, kim bize engel olmak isterse istesin, biz hep beraber olacağız ve kolektif bir şekilde bu mücadeleyi yükselteceğiz. Dimdik duracağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Bu halkı aydınlatacak olan insanlar yine biziz, dolayısıyla beraber olmalıyız. Gerçekten güçleniyoruz; birlikte olduğumuzda, birlikte sohbet bile ettiğimizde güçlü hissediyoruz. Aydınlanmanın önemi bu anlamda çok büyük. Biz her konuda her şeyi doğru bilmiyoruz, ama bence toplum olarak kadın-erkek eşitliği anlamında da anayasal haklar anlamında da eğitilmemiz gerekiyor ve bu eğitim okullarda da maalesef artık gücünü kaybetti. Belki başka yerlerde bu eğitimi güçlendirmemiz gerekiyor.”