Aslıhan Yıldırım: Kürt kültür ve tarihini araştırmak görevdir

  • 09:26 19 Nisan 2020
  • Kültür Sanat
Roza Metîna
 
DİYARBAKIR - Kürt PEN Eşbaşkanı Aslıhan Yıldırım, yıllardır Kürt kültürü ve tarihi üzerine araştırmalar yapıyor ve aynı zamanda da anonim masalların derlemesini yaptı. Aslıhan, "Kürt dilinde ilerleme sağlamak ve yabancı dillerin etkisinde kalmasını önlemek için anonim hikayeleri derlemek ve Kürt kültür ve tarihini araştırmak önemli bir görevdir" diye konuştu.
 
Asimilasyona karşı Kürtçenin korunması için geçtiğimiz aylarda kampanyalar başlatılıp platformlar oluşturulmuştu. Yine birçok Kürt araştırmacı da Kürt edebiyatı ve tarihi üzerine yaptıkları çalışmalar ile buna katkı sunuyor. Kürt PEN Eşbaşkanı ve Azad Yayınevinin sahibi Aslıhan Yıldırım, araştırdığı konular ve edebiyatın anlamı üzerine ajansımızın sorularını yanıtladı. Aslıhan, Kürt kültür ve tarihi üzerine yaptığı araştırmalara önce lokal bir şekilde başladığını belirterek, daha sonra çalışmalarını genişlettiğini ifade etti. Kürt kültürü, tarihi ve eserlerinin araştırılmasının önemine dikkat çeken Aslıhan, "Eğer kültür ve sanatımız üzerine iyi bir çalışma yürütürsek halkın bakış açısı da değişecektir. Halk gururla kültür ve tarihine sahip çıkacaktır."
 
*Öncelikle kendinizi tanıtabilir misiniz?
 
Mardin/Nusaybin'e bağlı bir köyde dünyaya geldim ve daha sonra Kindêrîbê köyünde okula başladım. İlkokul 3'üncü sınıftayken Nusaybin'e taşındık. Ortaokulu burada okudum. Ardından Erzurum'da öğretmen okuluna başladım. Öğretmen lisesinden mezun olduktan sonra da üniversiteye başladım. Erzurum'da toplamda 5 yıl okudum. Daha sonra Nusaybin'de 20 yıl öğretmenlik yaptım. 1999'da rarih ve kültür üzerine araştırma yapmaya başladım. Çalışmalarıma lokal bir şekilde Nusaybin'i araştırarak başladım.
 
*Edebiyat sizin için ne anlam ifade ediyor? Yine edebiyatın toplum üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Edebiyat tüm halklar için çok önemli. Edebiyat içerisinde hayallerini dile getiriyorsun, gelecek hakkındaki düşüncelerini anlatıyorsun, eski zamanlardan söz ediyorsun. Bu eserleri okuyanlarda yeni bir dünya oluşuyor. Edebi eserler birçok alanda toplumu etkiliyor. İnsan ne kadar söz bilirse zihni de o kadar çalışır diyorlar. Ne kadar fazla söz bilirsen, bilgin de o kadar artar. O da kitap okumakla ve edebiyatla gelişiyor. Fakat ne yazık ki Kürtçe baskı ve tehlike altında, yapılan çalışmalar yetersiz kalıyor. Yine de sözlü Kürtçe edebiyatı çok zengin. Bu da bize çok değerli bir zemin yaratıyor. Kürtçe kitaplar okunuyor fakat Kürtçe eğitim olmadığı için fazla yayılamıyor. Maalesef bu da ulusal bir sorun.
 
*Anonim hikayelerin edebiyatın gelişimi üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Anonim hikayeleri toplamaya başladığımda çocukluğum aklıma geliyordu. Çoğu zaman nene ve dedelerimizin yanına oturarak bizlere masallar anlatmasını isterdik. O zamanlar çok güzel masallar anlatılırdı. Masallar üzerimizde olumlu etkiler yaratıyordu ve bizler de birbirimize anlatıyorduk. Anonim masalları toplamaya başladığımda birçok masalımızın unutulduğunu gördüm. Anonim masalları toplamayı ve unutturmamayı çok önemli buldum. Bu hikayeleri toplarken kamera kayıtlarından bir arşiv oluştu. Bunlardan bazılarını yazıya dökerek “Herdemciwanê” kitabını yayınladık. Aynı zamanda Herdemciwanê sesli kitap olarak yaptığımız çalışmalar arasında da yer aldı. Sesli kitap olarak yayınladığımız diğer eserler şunlardır: Mem û Zîn, Şerefname, Bîra Qederê. Bu çalışmayla Kürtçesi zayıf olanların kitapları dinleme yoluyla  Kürtçelerini ilerletmelerine yardımcı olacağımızı düşündük. İnternet, televizyon gibi teknolojik ürünlerin gelişmesi dilimizin yabancı dillerin etkisinde kalmasına sebep oluyor. Bu yüzden anonim masalların derlenmesi Kürt halkının tarih ve kültürü açısından önemli bir görevdir. Herkesin kendi çapında bunları toplaması gerekir. 
 
Önümüzdeki süreçlerde bu masalları filme de akıtabiliriz. Bu masallar aynı zamanda romanlara ve birçok esere de zemin oluşturabilir. Avrupa'nın masallara ilişkin birtakım çalışmalarına baktım, bizim masallarımızın etkilerini taşıdıklarını gördüm. Yani birçok masalımızın rengini değiştirip veya birkaç şeyi ekleyerek ya da azaltarak kendilerine mal etmişler. Esas temelini bizim taraftan almışlar. O yüzden de Kürt anonim masallarına sahip çıkılmasını çok önemli buluyorum.
 
*Kürt dilinin önem ve özelliklerinden biraz bahseder misiniz?
 
Devlet zihniyetiyle toplum içinde oturan kimi anlayışlar doğru değildir. Kürt dili gerçekten de çok zengin bir dildir. Kürtçe sadece Kürtler için değil diğer toplumlar için de önemli. Çünkü Kürtler çok eski bir tarihe sahiptir ve birçok tarih kodu Kürt dilinde saklıdır. İnsanlık bizim topraklarımızda gelişmiş. Topraklarımız bereketli olduğu için üzerinde alış verişler gelişmiş. Tarihin daha doğru  anlaşılması için sadece Kürt halkı değil tüm dünyanın Kürtçeye sahip çıkması gerekir. 
 
Kürdistan 4 parçaya ayrıldıktan sonra ne yazık ki dil için de kötü bir süreç gerçekleşti. Yüz yıldır baskı ve saldırılar devam ediyor. Belgelerde açıkça görülüyor ki Kürtler ve Türkler birlikte, eşitlik temeli üzerinde Türkiye Devletini kurmuşlar; ama sonradan zorlama ve baskılarla durum değişmiş. Aslında Kürdistanın parçalanmasında ve yüz yıldır yaşananlarda Avrupa devletlerinin rolü büyüktür. Kürdistanın her bir parçasının farklı ülkeye dahil edilmesinden sonra dil ve kimlik üzerindeki baskılar da artmaya başladı. O yüzden de dilimiz her anlamıyla parçalandı. İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre, her halkın kendi anadilinde eğitim görme hakkı vardır, ne yazık ki Kürtler hala bu hakka bile kavuşamamıştır. Bunca insan hakları söylemlerine rağmen, nüfusu 50 milyon olan bir halkın kendi anadiliyle eğitim görememesi insanlık için büyük bir kayıptır.
 
*İlk çalışmalarınızdan ve hangi amaçla bu çalışmaya başladığınızdan bahseder misiniz?
 
Azad Yayınevinin çalışmalarından önce ilk araştırmalarımdan bahsetmek istiyorum. Çünkü yayınevinden önce bu çalışmalara başladım. İlk çalışmam “Tarihin Tanığı Nusaybin”di. Şehrimizi tanıtmak için elimizde bir şey yoktu. Ben de bu vazifeyi kendim üstlendim. Nusaybin için bir şey hazırlamak istiyordum. Önce broşür hazırlama amacıyla çalışmalara başladık. Ama önemli şeylerin açığa çıktığını gördük ve bu çalışma kitaba dönüştü. Kitap için çok emek harcadık fakat Türkçe yayınlanan kitapta bazı eksiklikler vardı, yani tam istediğim bir çalışma olmadı. Türkçeye çevrilmesi halinde özünden kopacak çok sayıda Kürtçe türkü, masal ve kültürel veriler vardı. O yüzden bu kitabın Kürtçesini de hazırlamaya karar verdim. Herşeyi baştan ele alarak Nusaybin'in kültür, sanat ve istatistikleri dahil, çalışmamı yeniledim ve “Kaniyek ji Mezopotamyayê; NISÊBÎN” adıyla yayınlandı. Bu çalışmayı hazırlarken yaptığım araştırmalarda çok mühim şeylerin açığa çıktığını gördüm. Onlardan biri de dünyadaki ilk üniversitelerden birinin Nusaybin'de olduğunu öğrenmemdi. Yaklaşık 1700 yıldır bu üniversite Nusaybin'de ama ne yazık ki birçoğumuz bunu bilmiyorduk.
 
Nusaybin yakınlarında Girnewaz diye bir tepe var, içinde arkeolojik çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalarda Nusaybin tarihinin milattan önce 4-5 bin yıl öncesine dayandığı görüldü. Eğer daha kapsamlı araştırmalar yapılırsa daha önemli şeylerin açığa çıkacağını düşünüyorum. Zaten son yıllarda topraklarımızda yapılan arkeolojik çalışmalar dünya tarihinin değişmesine sebep oldu. 
 
Bu çalışmalardan sonra halk masallarının yer aldığı Herdemciwanê kitabım yayınlandı. Herdemciwanê kitabında yer alan masallardan 5 tanesi resimli çocuk kitapları olarak Diyarbakır Kürt Enstitüsü tarafından yayınlandı. 
 
Nusaybin sınır hattında yer aldığı için çalışmalarımın bir bölümü sınırda yaşananlarla ilgili idi. Sınırlar konulduğunda halk bu sınırları kabul etmedi, her ne kadar canlarıyla bedelini ödeseler de insanlar sınırlardan gidiş gelişlere devam ediyordu. Sınırlara mayınlar döşendiği için, sınırdan geçen insanlar mayınlara basıp yaralanıyor ya da yaşamını yitirebiliyordu. Sınırda yaşanmış olayları araştırırken, konuya biraz daha genişletmek gerektiğini gördüm. Kürdistan topraklarında hangi tarihte sınırların konulduğunu araştırdım ve “Kürdistan ve Sınırlar” isimli iki ciltlik bir kitap hazırladım. 2009 yılında ilk cildi basıldı. Birinci ciltte Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan, Kürdistan'ın nasıl dört parçaya ayrıldığına dair tarihi ele aldım. Geniş kaynaklara ulaşabilmek için Paris Kürt Enstitüsüne gittim. Burada da Kürtler hakkında yararlı çok eser gördüm. Aynı zamanda Avusturya ve İsveç Kürt Enstitülerine de gittim. Tarihi çalışmalar çok kapsamlı, bunun için de geniş çaplı bir çalışma gerekiyor. İran sınırlarında fazla bilgi elde edemediğimiz için o konuda eksiklik var. İkinci ciltte de sınırların beraberinde ne getirdiği konusu üzerinde durdum. 2. cilt yedi bölümden oluşuyor. Örneğin “Mayın ve Kaçakçılık” bölümü var; mayın ve kaçakçılık bu sınırlardan sonra ortaya çıktı. Kimi istatistiklere göre 100 bin civarında insan bu sınırlarda yaşamını yitirmiştir.
 
*Aynı zamanda Azad Yayınevini de yönetiyorsunuz. Şimdiye kadar dil ve edebiyat üzerine ne çalışmalar yaptınız?
 
2012'de Londra'da Azad Yayınevini açtım. Kürtlerin tarihi ve kültürü ile ilgili kıyıda köşede kalmış önemli eserleri basmak istedik. Örneğin, Arapça olan “Tarîxul Dewletul Ekrad” adlı kitabı Kürtçe olarak yayınladık, bu kitap 700 yıl önce yazılmış. Burada Eyubi Devleti ve Selahattin Eyubi'den bahsediliyor. Mehmet Emin Narozi bu kitabı Kürtçe'ye çevirdi. Bu kitaba baktığımız zaman Selahattin Eyubi'nin Kürt olduğunu görüyoruz. Eyubi Devleti içerisinde Arap ve Türkler de var fakat askeri ve yönetim kademesinde daha çok Kürtler yer almıştır. Kitabın başında birkaç tane önsöz var, bu önsözlerde de önemli bilgiler yer alıyor. En çok tarihi kitaplar üzerinde durdum. Mesela “Kurdgalnamek” adlı eser bundan yaklaşık 350 yıl önce yazılmış. Bu kitapta Belucilerin aslen Kürt olduğu yazılıyor. Bazı eserler Kürt tarihini gözler önüne seriyor, bu kaynaklara sahip çıkmamız gerekiyor. Bitlisli Şerefhan'ın yazdığı “Şerefname” kitabını da yayınladık. Egemenler tarafından yazılan tarihe baktığımızda birçok yanlışın olduğunu görebiliyoruz. Ne yazık ki o yanlış tarihi bilgilerle yetişen nesiller anlatılan yanlışın farkına varamıyor. Türkler de bu eğitimle yetiştirildikleri için birçok gerçeği bilmiyorlar. Sistem çıkarı doğrultusunda resmi bir tarih üretip halka sunuyor. Bu doğrultuda hem kendi tarihleri hem de Kürtlerin tarihi altüst olmuş durumda. Onun için tarihimize sahip çıkmalı ve bilimsel çalışmalarla gerçekleri ortaya koymalıyız.
 
*Son olarak söylemek istediğiniz bir şey veya bir çağrınız var mı?
 
İnsanların kendini gerçek anlamıyla tanıması ve kendine sahip çıkması gerekiyor. Kürt tarihi ile gurur duymalıyız. Kürt dili çok zengin bir dildir, tarihine baktığın zaman milattan önce bin beşyüzlere kadar gidebiliyorsunuz; Zerdeşt ve Avesta gibi. Bu tür eserlerin üzerinde durduğumuz zaman çok şey değişecektir. Eğer tarih ve kültürümüz üzerine iyi çalışmalar yaparsak halkın bakışı da değişecektir. Halk tarih ve kültürüne gururla bakacaktır.