![](/staticfiles/news/174713/2021/10/25/823x463cc-ank-25-10-21-kobane-davasi-5inci-durusma-5inci-oturum.jpg)
Kobanê Davası’nda 5’inci oturum son buldu: Reddi hakim talebi reddedildi
- 18:04 25 Ekim 2021
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davasında savunma yapan HDP PM üyesi Nazmi Gür’e görüş belirtmesi yönünde sorular soran mahkemeye, reddi hakim talebinde bulundu.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) geçmiş dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 5’inci duruşması 5’inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davaya avukatların yanı sıra HDP milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri katıldı. Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, diğer siyasetçiler ise tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
‘İnsan hak ve özgürlükleri ayaklar altında’
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Nazmi Gür savunma yaptı. Sözlerine Van depreminde yaşamını yitirenleri anarak başlayan Nazmi, “6 yıl sonra büyük bir algı operasyonu eşliğinde HDP MYK’sına yönelik bir operasyona dönüştü. Bize dönük operasyon sadece Türkiye’de değil dünyada da yankı uyandırdı. Türkiye AB’ye girmek için çaba harcayan NATO üyesi bir ülke ve kendini demokratik bir ülke olarak tanımlıyor. Ancak insanların hak ve özgürlükleri neredeyse ayaklar altında. Temel haklar ve özgürlükler kolluk eliyle, iktidar talimatlarıyla kötüye kullanılamaz. Taraf olduğumuz insan hakları evrensel ilkeleri bu baskıları reddeder. Türkiye ya bir hukuk devletidir ya da değildir. Eğer bir hukuk devletiyse biz neden sabah saatlerinde evlerimizden gözaltına alındık ve 8 gün tek soru sorulmadan gözaltında tutulduk” diye belirtti.
‘Polis 13 kişinin tutuklanacağını nereden biliyordu?’
Gözaltına alındığı sırada yasalara uyulmadan evinde arama yapıldığına dikkat çeken Nazmi, “Evimden alınan her bir eşyam kanunsuz bir şekilde alındı. Aleyhime olan hiçbir delili kabul etmiyorum. Kollukta ifade vermeme hakkım olduğu için savcılıkta ifade verdim ve burada ikinci defa ifade vermiş oluyorum. Biz tutuklamaya sevk edilirken kolluğun, yargının işleyişi açısından son derece can alıcı bir durum yaşadık. Polisler kendi aralarında konuşurken, ‘Sincan cezaevini aradınız mı?’ ‘Evet evet aradık 13 kişilik kumanya hazırlandı’ dediler. Polis bu kadar kişinin tutuklanacağını nasıl ve nereden biliyor?” diye sordu.
‘Polis devleti’
Tutuklanmalarının bir kumpas olduğunu ifade eden Nazmi, “Tutuklama kararının yüzümüze okunacağı zaman TEM görevlisi ‘Ben devletim’ diye bağırdı. İşte o zaman devletin ne olduğunu ve bir hukuk devleti değil de bir polis devletinde yaşadığımızı anladık. Bu koşullarda tutuklandık. Türkiye’de yerli ve milli olan Anayasa kararlarına rağmen adil bir yargılama yapılmıyor” dedi.
Çözüm süreci
Çözüm sürecine dair de konuşan Nazmi, şunları belirtti: “Bizi mutlu eden, umutlandıran süreçlerden biri de çözüm sürecidir. Çözüm konusunda önceki partilerimiz ve şu anki partimiz olan HDP’nin ciddi emekleri var. Kürt sorununun çözümü, hukukun egemen olması için çaba gösterdik. Çözüm sürecinin bitmesiyle birlikte enkazın altında biz kaldık ve yargı eliyle bize baldıran zehri içirmeye çalışıyorlar. Onu da içeriz, yeter ki bu ülkede barış olsun, kadınlar katledilmesin, doğası talan edilmesin.”
‘Umudu yok etmeye çalışıyorlar’
Kobanê Davası’nın Türkiye’deki barış umutlarını yok etmeye dönük bir yargılama olduğunun altını çizen Nazmi, “HDP’yi tasfiye ve bizi de mahkum ederek, barışa dair geriye kalan umudu yok etmeye çalışıyorlar. Ama bizi mahkum edemeyecekler. HDP, bu ülkenin en meşru, en yasal partilerinden biridir. Bizi mahkum edemeyecekleri gibi HDP’yi de kapatamayacaklar. Bu davayı da AİHM kararına rağmen bitiremeyecekler” şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanından İmralı sorusu
Savunmanın ardından mahkeme başkanı, “Kobanê olaylarında İmralı’dan gelen çağrıyı Selahattin Demirtaş’ın okuması üzerine olaylar durdu dediniz doğru mu?” sorusuna Nazmi, “Evet, bunu zaten İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder de söylüyor. Bu olayların bu mesaj üzerine sönümlendiği de biliniyor” dedi.
Mahkeme başkanı, “İmralı’dan çağrı gitmeseydi de sizin bu eylemleri bitirme yönünde bir çağrınız olacak mıydı?” sorusuna Nazmi, “Varsayımlar üzerine bizi yargılamanız hukuka aykırıdır. Ama bizler daha 6 Ekim olayları başlamadan hükümet yetkililerinin tamamıyla, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’yla partinin yetkilileriyle iletişim halindeydik ve olaylar başka bir yere evrilmesin diye uğraştık. Sonlanması için çaba gösterdik. İmralı çözüm heyeti ve milletvekilleri olmak üzere bunları yaptık. Hükümetin bize söylediği ise şuydu, ‘kontrol edemediğimiz güçler var.’ Polisiyle ordusuyla bu olayları durduramayan hükümete sormak gerekiyor bu soruyu. Ama çok samimi bir şekilde biz bu olayların önüne geçmek için yapmadığımız iş kalmadı. Bu nedenle sorunuz önyargılıdır” yanıtını verdi.
Salonda gerginlik yaşandı
Ardından bir mahkeme üyesi, “Bu provokatörler kimlerdi de İmralı bunları durdurabildi?” sorusuna, Nazmi, “Çağrıyı getiren ben değilim devlet getirdi” yanıtını verdi. Soruların iddianameyle bir ilgisinin olmadığını belirten avukatlar heyetin sorularına karşı çıktı. Avukatlar, “Yorumlayarak soruları sormayın” diye belirtti. Mahkeme başkanı, “Müvekkiliniz cevap vermek istemediği sorularda ‘susma hakkımı kullanmak istiyorum’ diyebilir” dedi. Bunun üzerine Nazmi, “Burası televizyon şov alanı değil. Hakim beye hakim olduğunu hatırlatmak isterim. Bu bir açık oturum değil. Beni kanaat açıklamaya, yorum yapmaya zorlayamaz. Burada yargılama yapılıyor eğer çok istiyorsa devletin yetkili organlara mesajın nasıl geldiğini gider öğrenir” dedi. Mahkeme heyeti üyesi ise, “Biz mesajın hükümet tarafından getirildiğini biliyoruz. Kimlerin getirdiğini sormadık” dedi.
‘Biz her şeyi sorarız, sizi de sorgularız’
Avukatlar, “Hakim bey bu mesajın kimler tarafından nasıl geldiğini bilmesine rağmen müvekkilime ‘nasıl yorumluyorsunuz’ diye soru soruyor. Mesajı getirenler kimin ne yaptığını biliyordur. Bizi sorguluyorsunuz, niyet soramazsınız” diye belirtti. Hakim, “Biz her şeyi sorarız, sizi de sorgularız” ifadelerini kullandı.
Reddi hakim talebi
Hakim ardından MYK toplantısına dair sorular sordu. Hakim, Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın kapatılacağı bilgisinin kimin tarafından verildiğini hatırlayıp hatırlamadığını sordu. Nazmi, “Benimle ideolojik bir tartışmaya giriyorsunuz. Bu benim için reddi hakim gerekçesidir” diyerek reddi hakim talebinde bulundu.
‘Susma hakkı başka kanaat açıklamaya zorlamak başka’
Mahkeme başkanı, “Biz size başından söyledik cevaplamak istemediğiniz soruları yanıtlamak zorunda değilsiniz” dedi. Bunun üzerine avukatlar söz hakkı istedi. Ardından söz alan avukat Öztürk Türkdoğan, “Susma hakkı başka bir şey, düşünce ve kanaat açıklamaya dair soru sormak başka bir şey. ‘Susma hakkımı kullanmıyorum’ dediğinde lehte kullanacaksınız. Savunmasını ayrıntılı olarak anlattı. Bunun üzerine soru sorulduğu zaman bu soruyu yanıtlamazsa diğer sanıkları da etkileyecek bir durum yaratır. Ki biz söz hakkımızı kullandığımızda bu dosyada gelen aşamadaki hukuksuzlukları anlatacağız. Kanaate dayalı soru sorulması iyi olmamıştır. Susma hakkı ayrı, kanaate dair soru sorma ayrı bir şey. Düşünce ve kanaat açıklamaya dair sorulara cevap vermek zorunda değil” diye belirtti.
‘Kanaatlerini açıklamaya yönelik zorlayamazsınız’
Sonrasında söz alan avukat Şevin Kaya ise mahkemenin sorularına tepki göstererek, “Sorularınızla yargılananların nasıl siyasi rehineler olduğunu gösteriyorsunuz. Burada kanunları korumakla görevli olan sizsiniz. Anayasa bunu çok net belirtiyor. Bunu ihlal edemezsiniz, zorlayamazsınız, kanaatlerini açıklamaya yönelik zorlayamazsınız” ifadelerini kullandı.
‘İdeolojik hareket ettiğinizi gördük’
Siyasetçileri zorlamadıklarını ifade eden mahkeme başkanına Şevin, “Bu bir zordur. yargılamanın başından beri bunu hatırlatıyoruz. Siz müvekkillerimizin hiçbirinde kanaat açıklamaya dair soru soramazsınız. Eğer soracaksınız bunun yeri Meclis’tir. ‘Nasıl yorumluyorsunuz’ diye soru soruyorsunuz. Bu yargının hiçbir yerinde görmek istemediğimiz bir durum. Sizin nasıl ideolojik hareket ettiğinizi gördük. Cuma günü de biz yeni bir tercüman istediğimizde sizin üyeniz ‘Siz de biraz Türkçe savunma vermeye zorlayın’ dedi. Sizin bu zor kullanma halinizi kullanacağınız kişiler müvekkiller değildir. Biz bu itirazlarımızı tekrar yapıyoruz. Bir daha müvekkillerimiz hiçbirine bu şekilde soru sormamanızı talep ediyoruz” şeklinde yanıtladı.
Hakim, “Ben kanaatini merak etmiyorum, ilgilenmiyorum da” dedi.
Duruşma salonunda bulunan tutuklu siyasetçiler ise salonda polislerin bulunmasına tepki gösterdi.
‘Mahkeme yeni delil toplayamaz’
Ardından söz alan avukat Öztürk Türkdoğan, “CMK’ya göre mahkemeniz yeni deliller toplayamaz. Tensiple başlayan resen delil toplamaya girişilen bir sürü ara karar var. Bu saatten sonra sanıklar sadece kendi lehine olan delillerin toplanmasını talep edebilirler. Bir başka nokta, şu anda fiziki olarak ve UYAP üzerinden bu davanın takip edilmesi imkansız bir hale gelmiştir. Fiziki imkansızlık var. Ben tüm işimi gücümü bıraksam da bunu yapamam, siz de yapamazsınız. Dolayısıyla bu birleştirmeler yeni delil toplamalara son vermeniz gerekiyor” dedi.
‘Torba dava anlayışı’
Torba kanun anlayışı dışında bir de torba dava anlayışı geliştirildiğini söyleyen Öztürk, “Yargıtay’da bu mutlaka bozma konusu olacak. Bu nedenle şimdiden sizi uyarıyoruz. Ben aynı zamanda İHD’nin Eş Genel Başkanlığı’nı yapıyorum. Aynı zamanda akil insanlar heyetinde de yer aldım. Burada ciddi bir haksızlıkla karşı karşıyayız. Barış ve çözüm sürecinde ülke gerçekten bir şeyler yapmak istedi ama hiç istemediğimiz halde ülke Kürt sorununun çözümsüzlüğünden dolayı çok ağır kayıpları var. Biz insan hakları savunucularını kaybeden canlar ilgilendirir. Ülke 2015'te bunu yapabilirdi” şeklinde konuştu.
‘Devletin istihbaratçılarına sorun’
AKP’nin iktidar olduğu süreçte barış ve çözüm sürecini başaramadığı için faturanın HDP’ye kesilemeyeceğini kaydeden Öztürk, “Yapılmak istenen bu. Ceza hukukunda bunun yeri yoktur sadece siyasi mecrada bunun karşılığı vardır. Açılan davaların hikayesi budur. Ama bu yapılmaz. Devletin kurumları buna alet olmamalıdır. Adalet tam da burada lazım ve devreye girecek. Türkiye'nin en temel sorununu çözemediniz faturayı bir tarafa kesemezsiniz. ‘Bana somut bilgilerle gelin’ demesi lazım. Ama öyle sorular soruyorsunuz ki devletin istihbaratçıları olmadan kimse ona cevap vermez. Devletin istihbaratçılarına sorun onlar daha iyi bilir. Bizim saha gözlemlerimiz raporlarımız var. Daha sonra DAiŞ’in ülkede gerçekleştirdiği katliamlar var” diye belirtti.
Reddi hakim talebi geri çevrildi
Ardından tekrar söz alan Nazmi, kendisine kanaat belirteceği yönünde soru soran hakimin reddini talep etti. Talebi değerlendiren mahkeme, “Soru sorulmadan önce mahkeme heyeti cevap vermek zorunda olmadığını ilettiği” belirterek talebin duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle geri çevrilmesine karar verdi.
Duruşmaya yarına kadar ara verildi.