
‘Arkadaşlarımızı hastanede ölüme terk ettiler’
- 09:01 18 Ağustos 2020
- Hukuk
MERSİN - Adil yargılanma hakkı için ölüm orucuna giren avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için duyarlılık çağrısı yapan ÖHD’li avukat Sabahat Gençtarih, “Hastane koşulları hapishaneden daha kötü. Arkadaşlarımızı orada ölüme terk ettiler” dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal 12 Eylül 2018’den bu yana cezaevinde. “Adil yargılanma” talebiyle 5 Şubat'ta açlık grevine başlayan Ebru ve Aytaç, açlık grevini ölüm orucuna çevirdi. Adli Tıp Kurumu’nun “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmeye Ebru ve Aytaç 30 Temmuz’da hastaneye kaldırıldı.
Ölüm orucu eylemi 226’ncı gününe giren Ebru, Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde; 195 gündür ölüm orucunda olan Aytaç Ünsal da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesi’nde tutuluyor.
İki avukatı tahliye talepli tedbir başvurusunda bulunduğu Anayasa Mahkemesi (AYM), başvuruyu reddetti.
Meslektaşlarının taleplerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini söyleyen Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şube Eşbaşkanı avukat Dicle Nas ve avukat Sabahat Gençtarih, arkadaşlarının tutulduğu hastanelerin önünde gerçekleştirecekleri eyleme, tüm ülkenin destek olmasını gerektiğini söyledi.
'Tüm avukatlar için aynı uygulama oluyor mu?'
Arkadaşlarının, avukatlık mesleğinin yapılış şekilleri nedeniyle yargılandıklarını belirten Sabahat, “Türkiye’de kimin avukatlığını yapıyorsanız mutlaka o örgütün üyesiymişsiniz gibi kabul edilir. Bir müvekkiliniz gözaltına alındığında müvekkiliniz sizin isminizi verdiğinde birçok defa denk gelmişizdir, polisler tarafından ‘o avukatı çağırma, o avukat örgüt avukatıdır’ denilmiştir. Ama bir uyuşturucu dosyasına, taciz tecavüz dosyasına ya da cinayet dosyalarına bakanlar açısından da acaba aynı şekilde bakılır mı? Uyuşturucu satanların avukatlığını yapıp da bu şekilde geçimini sağlayan bir avukatın uyuşturucu taciri ya da baron olduğunu mu düşünmeliyiz? Bu akıl insanların özgürlüklerine mal olmaktadır” dedi.
‘Sesleri duyulmadığı için bu yolu seçtiler’
Avukatların gizli tanık beyanlarına dayanarak tutuklandığını, dosyada hiçbir hukuki delil olmadığını belirten Sabahat, “Hepimiz bir şekilde umutluyduk, ‘bu kadar usulsüzlüğün olduğu dosya istinafta bozulur’ diyorduk. Ama istinaf onadı. İstinaf onadıktan sonra Ebru ve Aytaç ‘burada bizimle uğraşan bir mantık var’ diye düşündüler. ‘Yasalarda, ceza kanununda bizimle ilgili bir suç unsuru yok. Biz sadece adil yargılanmak istiyoruz. Dosyadaki delillerle ve var olan yasalarla yargılayın bizi’ dediler. Bununla ilgili bütün talepler, itirazlar, tahliye talepleri reddedilince bu yolu seçtiler. Bu ses duyulmadığı için, kulaklar sağır olduğu için bunu yaptı Ebru ve Aytaç” diye konuştu.
‘Koşullar kötü’
Adli Tıp raporunu da hatırlatan Sabahat, 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye yerine Ebru ve Aytaç’ı hastaneye gönderdiğini söyledi. Sabahat, “Hastanede tutuldukları yer hapishaneden farksız. Bodrum katta, camsız bir odada, yemek kokularının içinde tutuluyorlar. Hatta hapishane koşullarından daha kötü. Hapishanede iyi kötü avukat görüşü yapabiliyorduk. Burada o imkan dahi kısıtlı ve yapabilsek dahi çok kötü koşullarda yapabiliyoruz. Arkadaşlarımızı orada ölüme terk ettiler” diye kaydetti.
'Bu Ebru ve Aytaç’ın sorunudur’ diye düşünmemek gerekir'
Mersin ÖHD olarak her gün saat 12.00’da oturma eylemi ve basın açıklaması yaptıklarını ifade eden Sabahat, “Bundan sonra Ebru ve Aytaç’ın İstanbul’da kaldıkları hastanelerin önünde yapılacak açıklamalara ve eylemlere destek vereceğiz. Tüm Türkiye’nin bu konuda duyarlı olmasını bekliyoruz” dedi.
'Herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz'
Dicle Nas ise herkesin adil yargılanma hakkı olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Kişilerin temel hak ve hürriyetlerini korumak bizim en temel görevimizdir. Biz avukatlar suçun kendisini yani fiili değil, faili savunuyoruz. Dolayısıyla bizim burada esas temel aldığımız nokta kişilerin temel hak ve hürriyetleridir. Biz ÖHD olarak yine aynı çerçeveden yaklaşarak açlık grevinde olan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının adil yargılanma hakkını savunuyoruz. Bu konuda ulaşabildiğimiz herkese destek çağrısı yapıyor ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.”