Çoklu baro sistemiyle neler yapılmak isteniyor?

  • 09:01 22 Temmuz 2020
  • Hukuk
Habibe Eren 
 
ANKARA - Barolara en fazla kadınların ve çocukların başvurduğunu, ‘çoklu baro’ ile kadınların yanında olmayan barolar yaratılmak istendiğini belirten avukat İlke Işık, İktidara yakın barolar ‘makbul’ ilan edilecek, kararları etkileyecek” dedi.
 
Baroların yapısını ve seçim sistemini değiştiren, kamuoyunda “çoklu baro” olarak bilinen 28 maddelik Avukatlık Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun,  geçen günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
 
Kanuna göre, avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde asgari 2 bin avukatla yeni bir baro kurulabilecek. Bu şartlara göre barolara kayıtlı avukat sayısı dikkate alındığında birden fazla baro, yalnızca İstanbul, Ankara ve İzmir'de kurulabilecek. Yasayı “Savunmayı susturma” operasyonu olarak yorumlayan hukukçular karara karşı günlerce Ankara’da eylem gerçekleştirirken, CHP iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM)  başvuruda bulundu. 
 
Avukat İlke Işık, yasa sonrası baro bünyesinde bulunan kadın ve çocuk hakları merkezleri, baroların yapısı ve siyasi iktidara yakın olan baroların yargı kararlarını nasıl etkileyeceğine dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘İktidara bağlayamadıkları kurumlardan biri barolardı’
 
Çoklu baro yasasının apar topar getirildiğini, neredeyse Türkiye’deki bütün baroların itiraz ettiğini anımsatan İlke, “Sanırım memleketteki siyasi iktidarla ilişkisi olmayan bütün avukatların itiraz ettiği ve ‘olmaz’ dediği bir şey. Siyasal iktidara bağlayamadıkları kurumlardan biri de barolardı. Barolar alelade bir meslek örgütü veya dernek değil. Barolar bu memleketteki yargı mekanizmasının en temel ayaklarından birisi. İddia makamı var, yargı var ve savunma var. Şimdi savunmaya dair bir kuruma müdahale ediyorsunuz. Bunu da açıkça söylediler. ‘Beğenmiyoruz, bizim gibi düşünmüyor’ dediler. O zaman başka barolar kuralım da bizim gibi düşünen barolar yaratalım’ dediler” diye konuştu.
 
‘Barolara en çok kadın ve çocuklar başvuruyor’
 
Barolara en çok hukuki yardım talep edenlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu aktaran İlke, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadına yönelik, taciz, tecavüz ve çocuğa yönelik suçların çok yoğun işlendiğini biliyoruz. Abartı olmaz ülkenin tüm barolarına öncelikle bu konularda başvuru oluyor. Kadınların çoğunlukla ekonomik açıdan sıkıntılı olduğunu, işsiz olduğunu belki de evden bir ceket bile almadan çıktığını düşündüğümüzde hukuki yardım için ilk başvurdukları yerler barolar. O yüzden özellikle son zamanlarda birçok baro bu konuda hukuki yardım mekanizmalarını çok geliştirdi. Pek çok baronun Kadın Hakları Merkezi var. Ankara Barosu’nda ‘Gelincik’ gibi aynı zamanda adli yardım yapan kurum var.”
 
‘Kadınların yanında olmayan barolar yaratmaya çalışıyorlar’
 
Çoklu baronun neler getireceğine dair konuşan İlke, şunları belirtti: “Birincisi barolar ve avukatlar içinde bir meşruiyet tartışması yapacaklar. Siyasal iktidar gibi düşünenler ayrı baro kuracak. Hazırlıkları da görüyoruz. Biz normalde barolara başvuran kadınlara nasıl yardım edeceğimizi soruyoruz, kadın suçlanmıyor ve hukuki yardım sunuluyor. Şule Çet, Ceren Damar gibi pek çok davada barolar çok önemli roller üstlendiler. Ceren Damar davasında Ankara Barosu sanık avukatına ilişkin cinsiyetçi ve kadına zarar veren savunmaları nedeniyle soruşturma başlattı. Böyle fonksiyonları var. Bu davalara müdahil barolar doğal olarak bütün kadınlara cesaret ve güç veriyor. Şimdi şöyle bir şey yapacaklar: Eğer kurabilirlerse o barolara giden kadınlara herhalde siyasi iktidar gibi ‘kocandır döver de söver de dava açmana ne gerek var’, ‘İstanbul Sözleşmesi zaten çok korkunç bir şey’, ‘6284 her şey için başvurmayın’ diyecekler. Herhalde çocuklara da ‘tecavüze uğradıysan git evlen’ diyecekler. Çünkü bizim kadına yönelik şiddet ve çocuklara yönelik istismar olaylarında yürüttüğümüz tartışma siyasal bir tartışma. AKP’nin kadın ve çocuk düşmanı politikaları sonucu şiddet arttı.  Buna karşı yasal mekanizmaların kullanılmasını istemiyorlar. 6284’den rahatsızlar. Kendi imzaladıkları İstanbul Sözleşmesi’nden Ağustos gibi çekilmeyi düşünüyorlar. Bunun üzerinden doğal olarak da şiddet artıyor. Hepimizin ödü patlıyor bir çocuğu sokağa bırakmaya. Her an hepimizin başına bir şey gelebilir. Bir de buna ilişkin kadınların yanında olmayan barolar yaratmaya çalışıyorlar.”
 
‘Kararları etkileyecek’
 
Bir süre sonra iktidara yakın baroların “makbul barolar” ilan edileceğini ifade eden İlke, “Avukatlar da öyle ilan edilecek. ‘Hangi baro’ tartışması yaratmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine şu an bütün barolar ‘hayır’ diyordur. Yarın ‘İstanbul Sözleşmesi kaldırılsın aileyi yıkan şeytandır’ diyen barolar mı makbul olacak? Bu avukatlar için korkunç bir şey. Bir mesleki bütünlüğü yok etmeye çalışıyorlar. Mahkemeler mesela iktidara yakın baroların müdahillik talebini kabul edecek de diğer baronunkini kabul etmeyecek mi? Bu nasıl sürdürülecek hakikaten çok sıkıntılı. Yargının teslim alamadıkları ve siyasi iktidara bağlayamadıkları ayağını böyle bağlamaya çalışıyorlar. Toplamında yurttaşların savunma hakkı ile ilgili çok ciddi sorunlar ortaya çıkarıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Boşanmayı önlemek için komisyonlar’
 
Her kadın katliamının, çocuk istismarı davasının politik olduğunu, çünkü iktidarın uygulamalarının buna neden olduğunu vurgulayan İlke, “Bu davaların hepsinde biz ‘İstanbul Sözleşmesi uygulansın’ demek zorundayız. ‘Devlet önlem alsın’ demek zorundayız. ‘Koruma kararlarını neden uygulamadın?’ diye sormak zorundayız. ‘Boşanmak bir suç değildir’ demek zorundayız. ‘Cinsel yönelimi başka olanlar istediği gibi yaşasın’ demek zorundayız. Şimdi toplama baktığımızda boşanmayı önlemek için komisyon kuruyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nde çekilirlerse arabuluculuk getirecekler. En çok bunu istiyorlar” dedi. 
 
‘Kurulan barolar meşru olmayacak’ 
 
Baroya ilişkin ne avukatlardan ne de vatandaşlardan bir şikayet olmadığını, yürümeyen bir mekanizma olmadığını söyleyen İlke, iktidarın amacının “çok seslilik” değil, kendi siyasal politikalarını barolar üzerinden uygulamak olduğunu söyledi. “Ancak biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadınlar ve çocuklar için hukuki mekanizmaları işletmeye devam edeceğiz” sözlerini kullanan İlke, şöyle devam etti: “AYM süreci var, tamamen kabullenmiş değiliz. Eğer olursa da yine bu uygulamaya teslim olmayacağız. Baroları eğer kurabilirlerse bu asla meşru olmayacak. Asla kabul edilebilir bir baro olmayacak. Siyasi iktidarla bir çıkar ilişkisi olmayan, ona tamah etmeyen ve sadece hukuken yurttaşa yardım etmek isteyen avukat ve baroların olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Rabia Naz Vatan dosyasında bir baba, kızının ölümünün aydınlatılması için çığlık atıyor. Yargı bir noktada bitiyor ve insanlar çok çaresiz, ne yapacaklarına ilişkin bir şey bulmaya çalışıyorlar. O yüzden adalet ve savunma önemli bir şey. Haklılığını ispatlamaya çalışıyorsun yanında birileri olsun istiyorsun. Çünkü yalnız yapabileceğin bir şey değil.”
 
‘Korkunç şeyler yaşanacaktır’
 
Yargı bu kadar sıkıntılıyken her yer de yargıyı hukuki kararlar vermesi için zorladıklarını vurgulayan İlke, “Çünkü biliyoruz ki ulaşamadığımız, Türkiye’nin gündeminde bile olmayan köylerde, kentlerde kim bilir neler yaşanıyor, ne kararlar çıkıyor. Biz bu durumlar yaşanmasın diye zaten uğraşıyoruz takip ediyoruz. Biliyoruz ki yurttaş tek başına kaldığı zaman hep erkeği koruyan, kadını suçlayan ve tamamen erkek egemen bakış açısıyla karar veriyor. Artık çocuk düşmanı da oldular. Korkunç bir cezasızlık var.  Bu tablo içerisinde çok daha korkunç şeyler yaşanacaktır” dedi.