Sezin Uçar: Çağrı tarihsel önemde

  • 09:02 9 Mart 2025
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısına ilişkin "Bu çağrıyı hem Türkiye hem Kürdistan hem de Orta Doğu'daki gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde tarihsel önemde bir fırsat" değerlendirmesi yaptı.  
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti tarafından 27 Şubat’ta kamuoyuyla paylaşıldı. Çağrının ardından PKK tarafından da ateşkes ilan edildi. Tüm dünyada da büyük etki yaratan, olumlu karşılanan ve destek gören “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına ilişkin aradan bir haftayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen devlet tarafından atılan bir adım yok. 
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı avukat Sezin Uçar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısında dair konuştu.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına dikkat çeken Sezin Uçar, bu çağrının tarihsel önemde bir çağrı olduğunu belirtti. Sezin Uçar, “Tarihselliğini tek başına çağrı metninden almıyor aynı zamanda bugüne kadar Kürt ulusal demokratik taleplerinin meşruluğundan ve 50 yıla yakın bir mücadele tarihinden alıyor. Asıl önemli olan ve bundan sonraki süreci belirleyecek olan mevcut siyasal iktidarın bu çağrı karşısında nasıl konumlanacağı çağrısı. En nihayetinde bu çağrı bu gün tek taraflı olarak yapılmış bir çağrıdır. O yüzden bu çağrının hitap ettiği kesimlerin ne cevap vereceği ve nasıl bu çağrıyla ilişkilenecekleri meselesi önemli. Çağrının içindeki barış vurgusu demokrasi vurgusunun gerçekleşebilmesinin altında da bu yatıyor. Bugün siyasal sürecin koşullarına baktığımızda çok uzun zamandır politik İslamcı bir faşist rejim tarafından yönetiliyoruz. Kürt sorununun hala olduğu yerde durduğu kadın özgürlük sorununun olduğu yerde durduğu cinsiyetçilikten temel alan aynı zamanda sömürgecilikte inkardan temel alan bir faşist rejim ve rejimin bu çağrıya nasıl bir cevap vereceği önemli” dedi.
 
‘Sayın Öcalan'ın özgürlüğü ve müzakere sürecinin yürütülmesi gerek’
 
“Biz toplumsal güçler olarak hem partimiz hem de ülkenin tüm sosyalist güçleri bakımından bu çağrıyı destekleyici ve bu çağrıdaki talepleri ilerletici politik bir hat içerisinde ilerletilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyen Sezin Uçar, tek taraflı bir şeylerin talep edilmesiyle sonuç alınamayacağını vurguladı. Cezaevlerinde bulunan tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Sezin Uçar, “Başta Sayın Öcalan olmak üzere tüm politik tutsakların serbest bırakılması bu taleplerden bir tanesi. Devletin de bu çağrıya bir ateşkesle yanıt vermesi önemli. Bugün Türkiye hem Başûr’da hem Rojava’da işgalci pozisyonda bu işgalin bir an önce sonlandırılması gerekiyor. Ve aynı zamanda çağrıda da belirtilen belli hukuki zeminlerin belli adımların hem anayasal adımların hem de yasal adımların atılması gerekiyor. Müzakere sürecinin başlatılması için tarafların eşit pozisyonda olması gerekiyor. O nedenle Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve müzakere sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için özgürlüğü bu bakımdan kaçınılmaz” şeklinde konuştu.
 
Anayasal güvence vurgusu
 
Siyasi operasyonların durdurulması gerektiğini ifade eden Sezin Uçar, “Tüm politik tutsakların özgürlüğü ile birlikte Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve Sosyalist Kadın Meclislerine dönük geçtiğimiz ay gerçekleşen operasyonda çok sayıda parti yöneticimiz ve yoldaşımız tutuklandı. Yine HDK soruşturmasında çok sayıda yol arkadaşımız hakkında tutuklama kararı verildi. Kayyım politikası devam ediyor. Dolayısıyla bir demokratikleşme çağrısı hayat bulacaksa ve Türkiye'de demokratikleşme söz konusu olacaksa ilk etapta bu taleplerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Kürt ulusal varlığı ve anadilinde eğitim hakkının bir anayasal güvence altına kavuşması gerekiyor ve tüm yasal güvencelerin mutlaka sağlanması gerekiyor. Tüm toplumsal güçlerin de bu talepler ekseninde kenetlenmesi gerekiyor.  Bugün politik özgürlük mücadelesi bakımından Kürt ulusal mücadelesinin kazanımları Kürt sorunun çözümü çok önemli bir yerde duruyor. Ama politik özgürlük mücadelesinin bir boyutu Kürt sorunuysa diğer boyutu kadın özgürlük mücadelesidir. Yani rejimin kodlarında yer alan ataerkil çözülmesinin de bizim bakımımızdan önemlidir” diye belirtti.
 
‘Çağrı sadece Kürt halkı için değil tüm Türkiye halkları için’
 
“Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını politik özgürlük mücadelesi olarak değerlendirdiklerini anımsatan Sezin Uçar, çağrının sadece Kürt halkına ve Kürt sorununa dair bir çağrı olmadığını ezilen tüm halklar için gönderilen bir çağrı olduğuna dikkat çekti. Sezin Uçar, “Kürt sorununda emekçi çözüm olarak tarif ettiğimiz şey Türkiye'nin batısında Türk işçilerine, Türk emekçilerine, kadınlara yönelik bir çağrı. Kürt sorununun çözümünde muhatap olma çağrısıdır. Dolayısıyla sadece Kürt sorununun çözümü Kürt ulusal varlığının tanınması bakımından değil aynı zaman da Türkiye’deki tüm özgürlük ve demokrasi sorunu bakımından olmazsa olmaz olarak değerlendiriyoruz” dedi
 
‘Siyasal mücadele hattı büyütülmeli’
 
“Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının karşılık bulabilmesi için tüm demokratik toplumsal güçlerin sahiplenmesi gerektiğini paylaşan Sezin Uçar Türkiye’de “barış” talebinde bulunanların aynı zamanda “eşitlik ve özgürlük” mücadelesini de yürütmeleri gerektiğinin altını çizdi. Sezin Uçar, “Kadın özgürlük mücadelesinin tüm gündemleri Kürt ulusal varlığının tanınması ile doğrudan bağlantılı gündemler. Bugün işçilerin emekçilerin yaşadığı çok büyük bir yoksulluk sorunu var. Yoksulluk sorununun temel kaynaklarından bir tanesi de aynı zamanda Kürtlerin varlığının inkarına dayanıyor. Bugün çok ciddi bir savaş bütçesi söz konusu. Bu işgal ve savaş politikasının ortadan kalkması aynı zamanda tüm işçi ve emekçiler bakımından da çok büyük bir imkan yaratacaktır. Onların kendi taleplerini sahiplenmesi bakımından da çok büyük bir imkan yaratacaktır. Bu nedenle Kürt sorununun emekçi çözüm olarakta tarif ettiğimiz adil, onurlu, demokratik barış talebinin büyütülmesi ve bu çağrının da tüm toplumsal kesimler tarafından sahiplenmesi gerekiyor. Bu sahiplenme biçiminin ve bu temennilerin hayata geçmesi bakımından mutlaka çok güçlü siyasal mücadele yürütülmesi gerekiyor. Türkiye'deki her tarihsel süreç her yeni politik gelişme tüm toplumsal güçlerin kendilerini yeniden yapılandırılması ve bu süreçte hem emek harcamaları hem siyasal mücadele hattını büyütmeleri yükseltmelerinden geçiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Tarihsel önem de bir fırsat’
 
Sezin Uçar, son olarak şöyle dedi: “Bu çağrıyı hem Türkiye hem Kürdistan hem de Orta Doğu'daki gelişmelerle birlikte değerlendirdiğimizde tarihsel önem de bir fırsat. Mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Türk işçi ve emekçileri bakımından da kendi özgürlük sorunları bakımından da bu çağrıya mutlaka karşılık vermek gerekir. Çünkü dünyanın en büyük savaş örgütü NATO daha güçlü savaşlara hazırlanıyor. Orta Doğu’da savaşlar cereyan ediyor. Bu çağrının yaratacağı imkanları realize etmek somut politikanın konusu haline getirmek bakımından tüm toplumsal güçlere çok önemli sorumluluk düşüyor. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli bu çağrıyı sahiplenmeli, büyütmeli. Ve bu çağrının arkasında Kürt ulusal varlığının tanınması ve bunun bir anayasal güvence haline dönüştürülmesi bakımından tüm toplumsal kesimler sorumluluk almalı.”