‘Cliks reklamı sistematik olarak devam eden ırkçılığın göstergesidir’

  • 17:29 11 Aralık 2020
  • Dünya
HABER MERKEZİ - Güney Afrika’da sağlık ve güzellik perakendecisi Cliks’in siyahi kadınları hedef alarak ırkçı söylemlerin yer aldığı reklamı yayınlaması ardından tepkiler yükselirken, feminist aktivist Zulaikha, konuyla ilgili kaleme aldığı makalesinde, “Clicks  reklamı bugün, Güney Afrika'da sistematik olarak devam eden ırkçılığın göstergesidir” diyor. 
 
Geçtiğimiz Eylül ayında Güney Afrika’da sağlık ve güzellik perakendecisi Cliks’in, siyahi kadınları hedef alan ve ırkçı söylemlerin de yer aldığı reklamı yayınlaması, tepkilere neden oldu. Unilever saç bakım markası bünyesinde, TRESemme tarafından yaptırılan çevirimiçi reklamda, “kuru ve yıpranmış” ve “kıvırcık ve donuk” alt yazılı fotoğraflar ile doğal saçlı siyahi kadınları sergilerken, “normal ve “ince ve düz” yazılı fotoğraflar ile beyaz kadınları sergiledi. 
 
Yüzyıllarca zihinlerde yer eden fikir: İnsan modeli
 
Sosyal medyada tepkilerin yer aldığı mesajlar yayınlanırken, binlerce kişi mağaza önünde bir araya gelerek, söz konusu reklamdaki ırkçılığa karşı tepkisini dile getirdi. Irkçılık karşıtı aktivist  ve  feminist siyahi yazar Zulaikha Patel, Al Jazeera’de yayınlanan makalesinde Cliks’in ırkçı reklamına ilişkin, “Bu bizleri, Avrupalı sömürgecilerin beyazlığı bir insanlık modeli olarak sundukları ve siyahları aşağı kabul ettikleri 1600lere götüren bir şeydi; yüzyıllarca hem siyahların hem de beyazların zihninde yer eden bir fikirdi bu” diyor. 
 
'Açıkça siyahi kadınlara yönelik bir mesaj'
 
Cliks’in reklamında açıkça siyahi kadınlara yönelik bir mesaj içerdiğine işaret eden Zulaikha sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu, bana dört yıl önce başlattığımız #StopRacismAtPretoriaGirlsHigh kampanyasını hatırlattı. Pretoria Kız Lisesi’nin (tarihte sadece beyazların okuduğu) siyah öğrencileri olarak,  görünüş itibari ile düzgün görünmenin Beyaz saç kültürünü ele alarak oluşturulmasını protesto etmiştik.  Okul kurallarına göre herkesin saçının 'muhafazakâr,  düzgün, ense kısmından bağlı olması' ve 'örgülerin bir santim çapında' olması gerekiyordu. O sırada doğal siyah saçlar hoş karşılanmıyordu. Müdür 'Afro ve rasta saçlara izin verilmediğini' sözlü olarak söylemişti. 
 
Politikaların ötesinde, bu kuralların uygulanmasında Apartheid ( Güney Afrika’daki 1948 – 1994 ırkçı uygulamaları)  tarzı politikaların yansıması vardı: Beyaz Kurumsal Otoriteler, bizim örneğimizde bunlar öğretmenler,  doğal siyahi saçları ''kirli, düzensiz, uğursuz, kontrol edilemez, kuş yuvası gibi' buluyorlardı.
 
O zamanlar, Siyah kızların birbirleriyle konuşurken Yerli Afrika dillerini kullanması yasaktı. Gayri resmi olarak da Siyah kızlar olarak bir arada duruşumuzu kuruma karşı ‘komplo kurmak’ olarak ele alıyorlardı ve gruplar halinde toplanmamıza da izin yoktu. Kurumda beyaz ayrıcalığının varlığına değinen öğrencilerin üzerinde baskılar kurdular. Okul içinde ırkçılık konusunu gündeme getirdik. Bunların hepsi hareketimizin protesto ettiği konulardı.”
 
Avrupa merkezli normlar
 
Zulaikha, 1900’lerin başlarında Güney Afrika okullarında ilk kez ırkçılığın bırakıldığında ve siyahilerin de okula kabul edildiğinde  Pretoria Kız Lisesi ve diğer birçok kurumun da kapılarını farklı ırklara açtığını hatırlatıyor. Zulaikha, sonrasında ise tekrardan bir geriye dönüş yaşandığına işaret ederek, şunları dile getiriyor: “Ancak bu okulların baskın Avrupa merkezli kültürü o kadar da kolay değişmedi. Ebeveynlerinin nesline verilmemiş olan şu ‘kaliteli eğitim’, bu tarihsel olarak beyaz alanlara giren siyah çocuklarda büyük travmalara neden oldu. Çünkü-katlanmak zorunda kaldıkları eşitsiz muamele, dışlanma ve ayrımcı kültürel standartlar söz konusuydu. Hareketimiz okulumuzdaki ırkçı politikaları dile getirdi.  Mesaj ülke çapındaki okullarda genç siyahlar tarafından ilgi gördü.
 
Anaokulundan itibaren ilk beyin yıkayan yöntem olan çoğunluğun siyahi olmasına rağmen Avrupai göründüğünün algısını veren müfredat kitaplarına (çoğunluğun ten renginin açık şeftali, göz renginin mavi ve saçlarının sarışın olduğu resimlerle dolu) maruz kalan, ancak ders ve teneffüs dışında kendi yerel dillerini kullanabilen, Siyahlığını silmeye zorlanan uygulamalara maruz kalmış Siyah gençler kampanyamıza ses veriyordu. 
 
Sisstematik ırkçılık güçlendirildi
 
Bu, Güney Afrika eğitimindeki jeo-uzamsal bölünmeler aynı zamanda sistemik ırkçılığı da güçlendiriyordu: Kasabalardaki ve kırsal bölgelerdeki siyah okullar, kaynaklara yetersiz erişim nedeniyle zayıflamaya bırakılırken, beyaz kurumlar birinci sınıf kaynaklar ve prestijli fiziksel ve finansal koşullarla zenginleşiyordu. Ve tüm bunların, 1994'teki Apartheid'in sonunda siyasi iktidarın değiş tokuşu ve ırkçı yasaların silinmesi gibi bazı kazanımlar kazanan ‘demokratik’ Güney Afrika Cumhuriyeti'nde gerçekleşmesine izin veriliyordu.”
 
'Özelleştirilmiş Apartheid'
 
Bugün Cliks’in reklamı ile siyahi kadınların hedef alındığını ve ırkçı söylemler söz konusu olduğuna işaret eden Zulaikha makalesinde şu ifadelere yer veriyor: “Maalesef gerçek şu; ‘Güney Afrika hala, Apartheid'den ‘demokrasiye’ müzakere ile  geçişten kaynaklanan derin çözülmemiş sosyoekonomik ve ırksal gerilimlere sahip. Bir zamanlar yasal olan Aparheid ırkçı sistemi sırf yasa ile değişti diye ortadan kalkmadı.  Bunun yerine özelleşti ve kurumsallaştı. Bunun etkileri siyahların yaşamlarını sosyal, politik ve ekonomik olarak olumsuz şekilde şekillendirmeye devam etti. Siyasi sistem değiştirilmişse de bu değişim ekonomik güçte bir değişimi ve radikal bir sosyal değişimi beraberinde getirmeden gerçek anlamda değişmiş olmaz. Yalnızca yasal eğişimin tek başına bir anlamı yok. Apartheid ırkçı sistemleri tamamen ortadan kaldırılmaz ise, Siyahları eşit fırsatlardan, eğitimden, istihdamdan ve zenginlik ve toprağa erişimden ayıran yapılar var olmaya devam edecek.
 
Siyahi kadınların temsilinde eksiklik
 
Clicks reklamı, Apartheid'in tamamen ortadan kaldırılmadığı ve bu rejim tarafından inşa edilen ırksal olarak dışlayıcı temelin şirket ve eğitim arenasında varlığını devam ettirdiğini gösterdi. Beyazlar şirketler sektöründe hala büyük bir güç.  Beyazlar yönetim pozisyonlarının yaklaşık olarak yüzde 65'ini doldururken aktif nüfusun yalnızca yüzde 8’ini oluşturuyorlar. Oysa ekonomik olarak aktif kişilerin yaklaşık yüzde 79’unu siyahlar oluşturuyor. Siyahlar üst düzeyde ise sadece yüzde 15'lik alanı dolduruyor. Clicks'in müşterilerinin çoğunun siyah genç kadınlardan oluşmasına rağmen bu reklamda siyah kadınlar temsilinin bir eksikliğini görüyoruz.”
 
Özür yetersiz 
 
Söz konusu reklam nedeniyle tepkilere yanıt olarak kamuoyundan özür dileyen Clicks, TRESemme ve Unilever’in bu özrünün yeterli olmadığına dikkat çeken Zulaikha, bu şirketlerin sorumluları açıklaması gerektiğini vurguluyor. 
 
‘Sorumluların hesap verebilirliği adalete giden yol açılmalı’
 
Yine benzer şekilde 2016’da Pretoria Kız Lisesi'ndeki protestoların ardından yaşanan ırkçı politikalara ilişkin bir soruşturma açıldığını ancak bu reklamda da olduğu gibi soruşturmanın okulun lehine sonuçlandığını anımsan Zulaikha, “Bu ırkçı politikaları uygulayan ve ırkçılığı sürdüren eğitimciler eylemlerinden sorumlu tutulmadı. Öğrencilerin rapor ettikleri ırkçı olaylara dair önemli kanıtlara sahip olmadığı iddia edildi. Öğretmenlerin kimlikleri onları korumak için gizli tutulmuştu. Soruşturma sonucu, politikaların gerçekten ırkçı olduğu sonucuna varıldı, maalesef bir saç politikasının varlığının tamamen ortadan kaldırılmasından ziyade bir saç politikasının reformuydu olan şey. Her iki durumda da, okul protestoları ve Clicks reklamının sonuçları, sorumluların hesap verebilirliği adalete giden yolu açmaya yardımcı olmak için önemlidir” diyor.  
 
Zulaikha, makalesinde şunlara dikkat çekiyor: 
 
“Bazıları reklamı 'bilinçsiz bir önyargı' olarak değerlendirdi. Lakin böyle değerlendirmenin tehlikesi var. Bu demek oluyor ki sorumlular hesap vermeyecek ve Güney Afrikalıların karşı karşıya olmaya devam ettiği sömürgecilik ve Apartheid politikalarına gözlerimiz kapalı olmaya devam edecek.
 
Irkçıların Siyahlara karşı zararlı davranışlarında ısrar etmeleri şaşırtıcı değil çünkü onları eylemlerinden sorumlu tutacak ve ırk ayrımcılığının kurbanlarına adalet hizmeti sunacak bir sistem yok ortada. Bunun kendisi, Güney Afrika'nın Apartheid rejimi tarafından tasarlamıştı ve bu Apartheid'den demokrasiye yalnızca politik yönlü geçişin bir sonucu olarak görünüyor.
 
 Sistemde eşitsizlik
 
Sonuçta, Güney Afrika siyasi olarak dönüşüme uğradı; yine de ekonomik ve sosyal olarak, sistemlerimiz beyaz insanların yaşamlarını siyah insanlara göre ilerletmeye devam ediyor. Onlara fırsatlara daha iyi erişim, kaliteli eğitim, servet ve sermaye, istihdam ve işyerinden ana akım güzellik endüstrisine ve devlet tarafından yaptırılan kurumlara kadar toplumun her alanında temsil gibi günlük sosyoekonomik garantiler veriliyor.
 
Kapsayıcı sistemler kurulmalı 
 
Yıllar boyunca ırkçılığa verilen tepkilerin çoğu tepkisel oldu. Ama bizi dezavantajlı duruma getiren yapıları ortadan kaldırmaya çalışırken gündelik olarak  aktif ırkçılık karşıtı olmamız, kendi tarafımızdan yaratılan kapsayıcı sistemler kurmaya çalışmamız ve bizim için siyah toplulukları her yönden ilerletmemiz gerekiyor. 
 
Sömürgecilikten kurtulmaya ihtiyacımız var
 
Beyazlığın ‘normu’ ve standardı, tarihsel olarak, siyah insanların kendinden nefret etmesi için kullanıldı. Bunun etkileri uzun sürdü. 21. yüzyılda Apartheid'in fiziksel prangalarından ‘kurtulmuş’ bir Güney Afrika'da bile, ülke hala beyaz estetik unsurları ve Siyahlık karşıtlığı dinamikler tarafından yönetiliyoruz. Siyah Güney Afrikalılar olarak kendimizi psikolojik olarak özgürleştirmek ve kimliklerimizi geri kazanmak  için bir araç olarak sömürgecilikten kurtulmaya acil olarak ihtiyacımız var. 
 
Clicks  reklamı bugün, Güney Afrika'da sistematik olarak devam eden ırkçılığın göstergesidir. Apartheid tarafından inşa edilen sistemleri ortadan kaldırmak gerektiğini ve artık kapsamlı değişimler yaypmamız gerektiğini hatırlatan bir işarettir.” 
 
(Makale kısaltılmıştır)
 
Çeviri: Jin News
 
KAYNAK: Al Jazeera