Çocuk yaşta evlendirilen Cemile’nin en güzel anısı Erivan radyosu

  • 09:06 29 Ocak 2021
  • Yaşam
Aynur Aslan
 
VAN - Çocuk yaşta evlendirildikten sonra sistematik şekilde şiddete maruz bırakılan Cemile Çevik,  ayrıldıktan sonra kötü günlerin geride kaldığını söylüyor. Cemile çocukluğuna dair tek anısının ise Erivan radyosu olduğunu dile getiriyor. 
 
Birçok kadın eril zihniyet ve toplumsal cinsiyet rollerinin dayatmaları nedeniyle çocuk yaşta evlendirilerek ağır bir yaşama mecbur bırakılırken, beraberinde gelen istismar ve sistematik şiddette maruz kalıyor. Günümüzde çocuk yaşta evlilikler hala sürerken, geride yaşanmamış çocukluk yılları kalıyor. Babası tarafından evlendirildiği için çocukluğunu yaşayamayan kadınlardan biri de Cemile Çevik (77). 
 
Van’ın Çaldıran ilçesine bağlı Alikelle Mahallesi’nde yaşayan Cemile, yaşadıklarını ajansımıza anlattı. 
 
‘Evlendiğimde hiçbir şey bilmiyordum’
 
Henüz 16 yaşında evlendirilerek yaşamın zorlu yükünü omuzlamak zorunda bırakılan Cemile, zor koşulların yanı sıra yıllarca hakaret ve şiddete maruz kaldığını dile getiriyor. Cemile, kendisi gibi çocukluğuna doymamış birçok çocuğun tanımadığı, görmediği erkeklerle kendi aile bireyleri olan erkekler tarafından zorla evlendirildiğini söylüyor. Yaşanmamışlıkların verdiği bir kederle ‘Kızlar evlendirildiğinde kendisine sorulmazdı’ diyen Cemile, yaşadığı zorlukları şu sözlerle anlatıyor: “Babam ablamı ‘Yaşı geçti, yaşlandı artık’ diyerek 17 yaşında eşi vefat etmiş yaşı büyük biri ile evlendirdi. Beni evlendirdiklerinde çocuktum ve hiçbir şey bilmiyordum. Evliliğimim ilk haftası ekmek pişirmeye başladım. Ekmek pişirdim, koyun sağdım, peynir yaptım, çocuk baktım, ev işine, yemeğe koştum. Yaz kış boş kalmazdım. Kış mevsiminde kilim dokudum. Çok zor geçti. Her işi yaptım ama bir karşılığını alamadım.  Bunun üzerine çok ezildim, şiddet, hakaret gördüm.”
 
‘Kızlar çocukluğunu yaşayamazdı’
 
Cemile, 17’sinde anne olmanın beraberinde getirdiği zorlukların, mevcut yüküne yeni yükler bindirdiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Şu an ki aklım olsa evlenmezdim. Torunum 20 yaşında ve benim gözümde hala çocuk. Kızlar çocukluğunu yaşayamazdı. Her kadın evinde eşi ve eşinin ailesi tarafından şiddet, hakaret görüyordu. Bir eve gelin olarak giden her kadın evin bütün işini yüklenmek zorundaydı. Buna mecbur bırakılıyordu. 17 yaşımda anne oldum. O dönem hastane,  doktor yoktu. Her kadın evde çok zor şartlarda doğum yapıyordu. Çocuk büyütmekte zordu. Çocuklarımızı zor koşullarda büyüttük. Çocuk bezi yoktu bir parça bezle bağlardık altlarını ve o bezleri yıkar tekrar kullanırdık. Sabun, çamaşır deterjanı bulunmazdı. Siyah ve çok kötü bir sabun vardı o zaman onunla yıkardık ve o da öyle herkeste olmazdı. Kimi anne aç kalır lokmasını çocuğuna yedirirdi. Fark etmiyorsun zaman geçiyor, hiçbir şeyi tutamıyorsun. Bir bakmışsın çocukta olmuş. 2’li yaşlarda iken 5 çocuğum vardı. Farkına varınca pişman oluyorsun. O dönem kadının yükü çok ağırdı. Kadınlar onca işi yapıyor, çocuk doğuruyor 45 yaşından sonra da çökmeye başlıyor.”
 
‘Dünyayı köyden ibaret sanırdık’
 
Erkeklerde kadını “hizmetçi” olarak gören bir anlayışın hâkim olduğunu, bu nedenle her yükün kadına yüklendiğini kaydeden Cemile,  o dönemde İran sınır ticaretinin sık yapıldığını,  ulaşım araçlarının kısıtlı olmasından kaynaklı gelen kişilerin günlerce evlerinde misafir olarak kaldığını ifade ediyor. Misafirleri ağırlama sorumluluğunun kadınlarda olduğunu belirten Cemile, “Misafir bizi çok zorlardı. Gidene kadar hizmet ederdik. Artık eskisi gibi değil, ulaşım daha rahat. Gelen misafir çok kalmıyor. Biz köyün dışına çıkamazdık. Dünyayı köyümüzden ibaret sanırdık. İnsan dışarıyı görmeyince hiçbir şeyin farkına varmıyor,  bilmiyor. Şehir hayatını çok merak ediyordum ama o dönem hiç imkânım olmadı.  Çaldıran depreminden sonra evim büyük hasar gördü ve bir süre Van’da yaşadım. O zaman gördüm rahatlığı, gezmeyi,  yaşamayı. O yaşamı gördükten sonra hiçbir şey yaşamadığımı fark ettim. O dönemin hiçbir güzel yanı yoktu"  diyor.
 
‘Êrivan radyosunda şarkı söylemeyi isterdim'
 
Evli olduğu erkeğin  “İkinci evlilik” yapmasından bir süre sonra oğlunun yanına yerleşen Cemile, ayrı yaşamaya başladıktan sonra kötü günlerinin son bulduğunu dile getiriyor. Çocukluğuna dair tek anısı olarak Erivan radyosundan söz eden Cemile, “O dönem köylerde çok az dengbej vardı. Televizyon ve radyoda da yoktu.  Bizim köyde sadece bir evin radyosu vardı. Altı koyun vermiş karşılığında o radyoyu almıştı. Komşumuz radyoyu evin penceresine koyar Erivan radyosunu açardı. Bütün köy halkı toplanırdık. Êyşe Şan,  Kararpête Xaço, Mihemed Arif Cizrawî’nin klamlarını dinlerdik. Gençken birçok şarkıyı bilirdim ama yaşlanınca unuttum. Çok güzeldi. Çok seviyordum o şarkıları ve onlara çok özeniyordum. Ben de onlar gibi gönlüme göre yaşamayı, gezmeyi, Erivan radyosunda şarkı söylemeyi çok isterdim" diye  ekliyor.