‘Türkiye’de kadınlar kendilerini güvende hissetmiyor’

  • 09:13 2 Mart 2024
  • Güncel
 
 
 
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
İZMİR - Kadın katliamlarının ve kadına yönelik şiddetin cezasız kaldığını ifade eden İzmirli kadınlar, yargının taraflı olduğunu dile getirerek İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çekti.
 
Kadına yönelik şiddet gün geçtikçe artarken erkekleri koruyan yargı diğer yandan da faillere cesaret veriyor. Basından derlenen haberlere göre sadece Ocak ayında, 27 kadın ve 4 çocuk katledildi, 17 kadın, 3 çocuk ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Henüz Şubat ayının ilk günlerinde bile birçok kadın katliamı haberi aldık. 8 Şubat’ta, sadece bir günde Bursa, Burdur ve Xarpet’te erkek şiddeti sonucu 5 kadın katledildi. Cezasızlık politikaları ve kadın kazanımlarına olan saldırıların artması sonucu daha da artan erkek şiddeti normalleştirilmeye çalışılıyor. Artan kadın katliamlarına ve kadına yönelik şiddete ilişkin mikrofon uzattığımız İzmirli kadınlar, kendilerini güvende hissetmediklerini paylaşarak yargının tarafsız olmadığını vurguladı.
 
Erkek zihniyet ve yargıdaki zihniyet aynı
 
Kadına yönelik şiddetin artması konusunda kadınların ne düşündüğünün çok belli olduğunu söyleyen Aylan Sağlam, bu durumun sistemden kaynaklı da olduğunu ifade ederek, “Erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Kadın cinayetleri artık normalleştirildi. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, ‘kadının ikinci sınıf vatandaş olması, kadının evde olması lazım, dışarıya çıkarsa veya kendi hakkını ararsa öldürülmek müstahaktır’ diye düşünüyorlar. Yargıdaki zihniyet de bu olduğu için sonuçlar belli. Yani kadın cinayetleri politiktir” dedi.
 
‘Kadınlar gücünü göstermek için mücadele etmeli’
 
Türkiye’de kadınların ne düşündüğünün dikkate alınmadığını belirten Aylan, “Bizim tepkilerimiz, düşüncelerimiz onlar için bir anlam taşıyor mu bilmiyorum. Tabi ki hem İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesi ya da 6284 sayılı yasaya dokunulmaması taraftarıyım. Ama bunun için mücadelemizi yapalım. Kadınlar direnmeli, her yerde gücünü göstermek için mücadele etmeli” şeklinde konuştu.
 
‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’
 
Kadına yönelik şiddette faillere ceza bile verilmediğini dile getiren Gizem Tekin, faillerin ellerini kollarını sallayarak gezdiğini vurguladı. Gizem, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyorum ama hiçbir şekilde bir şey yapıldığı yok. Türkiye’de güvenli bir şekilde kadın olarak yaşamanın artık imkânsız bir yere gittiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle kadın katliamları arttı
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından kadın katliamlarının daha da arttığına dikkat çeken Gizem, “Çünkü caydırıcı bir şey yok, korkmuyorlar. İstedikleri gibi işkence edebiliyorlar, şiddet uygulayabiliyorlar. Psikolojik şiddeti hiç konuşmuyorum bile. Bunlar sadece fiziki olarak yaşadığımız tedirginlikler. Nereye doğru bilmiyorum. Kendimi burada bir kadın olarak güvende hissetmiyorum” diye kaydetti. 
 
‘Hükümetin oyunları!’
 
6284 sayılı yasanın kaldırılması gerektiği konusunda konuşulmasını yasaya saldırının olmasını ‘hükümetin oyunları’ olarak niteleyen Gizem son olarak şu ifadelere yer verdi: “Kadınlara yeterince yer verilmemesi, bir birey olmamamız adına yapılan oyunlar olduğunu düşünüyorum. Aslında bilmiyorum neyden korkuyorlar ama kesinlikle caydırıcı yasalar olmalı, kaldırılmamalı. Hatta arttırılmalı ama arttırmak yerine biz geriye doğru gidiyoruz.”
 
Diziler, haberler faillere cesaret veriyor
 
Faillerin yeterli cezayı almadığı için rahat olduklarını ve Türkiye’deki dizi ve film sektörünün, yapılan haberlerin faillere cesaret verdiğini vurgulayan Mefaret, “Daha da kötüye gidiyor geçmişe göre. Geçmişte de yok muydu, vardı ama artarak devam ediyor. Bitmesi lazım, yani nereye kadar? Nasıl dışarıda bu cinayetlerin sorumluları, failleri? İnanılır gibi değil şu zamanda” diye konuştu.
 
Bilinçlenme önemli
 
Bu durumdan devlet yetkililerinin sorumlu olduğunu kaydeden Mefaret, eğitimin de bu noktada önemli olduğuna işaret ederek, “İnsanların bir şekilde üzerinde durması gerekiyor ama nasıl verilecek. Müfredata ben koymayacağım ya da ne şekilde olacaksa kadınların, erkeklerin bu konuda bilinçlendirilmesi, eğitilmesi çok geniş kapsamlı bir konu. Nasıl bitecek? Biraz umutsuzum” dedi.
 
‘Kendimi güvende hissetmiyorum’
 
Kadına yönelik şiddettin artık herkesin yakınında olan bir durum olduğuna dikkat çeken Mefaret, “Şimdi o kadar yakınımızda ki. Yani insanların bağırması gerekiyor. Kadınların çığlık atması gerekiyor. Biraz da bir şekilde güvence, bir şeyler olması gerekiyor. Bitmiyor, artıyor, çoğalıyor. Kendimi güvende hissetmiyorum. Tanıdığım ya da tanımadığım birileri tarafından güvende hissetmiyorum” diye belirtti.
 
‘Kadın cinayetleri politiktir’
 
Yağmur Başar da, caydırıcı cezalar gelmediği sürece kadın katliamlarının artacağına dikkat çekerek kuvvetli bir sesin çıkması gerektiğini söyledi. Yağmur, kadın katliamlarının politik olduğunu vurgulayarak, “Caydırıcı cezalar gelmediği müddetçe devam edecek. Kadın olarak hakikaten kendimi güvende hissetmiyorum. Zaten benim de sinirlenmiş olduğum veya üzüldüğüm nokta bu. Ki mesela beyin göçü diyoruz. İnsanlar dışarı gitme eğilimindeler. Bunun da etkisi var, insanlar burada güvende hissetmediği için yurtdışına gidiyor” şeklinde ifade etti.
 
‘Mücadelemizi arttırmalıyız’
 
Devletin kadına yönelik şiddet konusunda önlem alması gerektiğinin altını çizen Gülten Koşum ise yaşamın kadınlar sayesinde kurulduğunu dile getirdi. Gülten, faillerin yeterli cezayı almadığını ifade ederek, “Besleniyorlar içeride, çıkıp daha kötüsünü yapıyorlar ve daha çok şiddet uyguluyorlar. Hak, hukuk mu? Bence hiç doğru değil, devletin önlem alması lazım. Mücadelemizi arttırmalıyız” dedi.
 
‘Yargı tarafsız olmalı’
 
Işıl Sarı da, iktidarın bu soruna acil olarak bir çare bulması gerektiğini kaydederek, faillerin hak ettiği cezayı almadıklarını söyledi. Işıl, “Bunlara hak ettikleri cezaları vermemiz lazım ki caydırıcı olsun. Kadınlar uzaklaştırma alıyorlar ama bu da bir çözüm olmuyor. Başımızdakilerin buna bir an önce çare bulması lazım. Taraflı davranıyorlar, yargı tarafsız olmalı” diye konuştu.