HDP İzmir İl Eşbaşkanları tahliye edilmedi

  • 18:30 4 Ekim 2024
  • Hukuk



İZMİR - HDP İzmir İl Eşbaşkanları Berna Çelik ve Çınar Altan hakkında görülen davada mahkeme heyeti eşbaşkanların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Eski Eşbaşkanları Berna Çelik ile Çınar Altan'ın "Örgüt üyeliği" ve "örgüt propagandası" suçlamalarıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada Berna Çelik, Çınar Altan ile avukatları hazır bulunurken duruşmayı İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Parti İzmir milletvekilleri Burcugül Çubuk, İbrahim Akın, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü'nün yanı sıra çok sayıda kurum temsilcisi ve yurttaşta takip etti.
 
‘Dava HDP’nin kapatma davası ile ilgilidir ve siyasidir’
 
Berna ve Çınar salona alkışlarla karşılandı. Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada Çınar, birçok davada olduğu gibi gerçek dışı iddialarla ve siyasi irade kararıyla ve esasında parti faaliyetlerinin yargılandığını ifade etti. Çınar, HDP'li olmaktan gurur duyduğunu ve partisinin tüm faaliyetleri desteklediğini, tutuklanmalarındaki amacın kendilerinin şahsında HDP’yi mahkum etmek amacı taşıdığını dile getirdi. Bu politikanın HDP'nin kapatılma davasıyla ilgili olduğunu ve partinin tehdit olarak görenlerin tutuklama ile kendilerini yıldırmaya çalıştıklarını belirten Çınar, HDP'nin kriminalize edilmesinin bir devlet politikası olduğunu, davaya etki eden siyasi iradenin davadan elini çekmediği sürece adil bir yargılanmamın yapılmasının da mümkün olmayacağını ifade etti.
 
‘Tecride karşı çıkmak hangi ülkede yasak?’
 
Din, dil, ırk, cinsiyet eşitliği ve doğa üzerindeki tahakkümün son bulması için mücadele ettiğini ifade eden Çınar, başkasını ezen bir halkın özgür olmayacağını belirtti. Bir halkın kendisine önder olarak gördüğü Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için yapılan açıklamaların iddianamede yer aldığını, oysa tecridin insanlık suçu olduğunu ve buna karşı çıkmanın da temel insan hakkı olduğunu dile getirdi. Çınar, tecride karşı çıkmanın hangi ülkede yasak olduğunu sordu. Yaşatılan hukuksuzluklarla cezaevlerindeki tecrit ve hak ihlallerine meşruiyet kazandırılmak istendiğini, Abdullah Öcalan’ın mutlak tecrit altında tutulmasının savaşta ısrar, toplumun tecrit edilmesi anlamına geldiğini ve Kürt sorunun çözümü adil onurlu bir barış ile mümkün olacağını söyledi.
 
Çınar ayrıca açık ve gizlik tanık ifadeleri için de tanıkların tüm iddiaların asılsız olduğunu somut hiç bir gerçekliği barındırmadığını ifade etti.
 
‘Davayla ilgisi olmayan sorular soruldu’
 
Savunmanın ardından savcı Çınar’a daha önce hakkında açılan birçok davalara dair sorular sorması üzerine Çınar’ın avukatları soruların iddianamede yer almadığını belirterek itiraz etti. Ancak itiraz dava dosyası ile bağlantılı olması gerekçesiyle reddedildi.
 
‘Anadilde savunma hakkının yok sayıldı: Kürt halkı yok sayılıyor’
 
Ardından savunması alınan Berna, mahkemeye anadilinde savunma yapmak için yaptığı talebinin reddedildiğini belirterek bunun bir hak ihlali olduğunu söyledi. Berna, bu talebin engellenmesinin de Kürt halkının yok sayılması anlamına geldiğini, bu duruma hukuken bir engel konulamayacağını ekledi.
 
‘Yaşanan sorunlar İmralı tecridinin devam ettirilmesiyle ilgili’
 
Türkiye’de yaşanan en büyük hukuksuzluğun PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uzun yıllardır süren tecrit olduğunu dile getiren Berna, “Kürt sorunun çözümü için başat rol oynayan Sayın Abdullah Öcalan ailesi ile görüştürülmüyor. Sayın Öcalan tecrit altında birçok hak ihlaline maruz kalıyor" dedi. Yaşanan tüm krizlerin tecritle ilişkili, bu sorunların kaynağının Kürt sorunun çözümsüzlüğü olduğunu dile getiren Berna, “Kürt sorunun çözümü için mücadele eden partim ve bileşenlerin mücadelesine karşı iktidar, savaş politikalarıyla halkı açlık ve yoksulluğa mahkûm ediyor. Üstelik bu savaş sadece ekonomik krizi değil, kadın cinayetleri, taciz, tecavüz artırıyor, doğayı yok ediyor" diye belirtti.
 
‘TJA aktivisti olmak suç değildir’
 
Türkiye’de kadınların katledilmediği şiddete maruz kalmadığı olmadığını ve buna karşı mücadele eden kadınların ise tutuklandığını ifade eden Berna, buna karşı kadınların yaşamın her yerinde mücadelesini yükselttiğini ve direnen kadınların mücadelesinin suç sayılmasını kabul etmediklerini belirtti. İddianamede özellikle kadın örgütlerinin eylem ve etkinliklerinin suç sayılmasının kadın düşmanı politikalar nedeniyle olduğunu dile getiren Berna, bir Kürt kadını olarak Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti olduğunu ve bu sebeple birçok etkinliğe katıldığını, bu etkinliklere katılmasının suç sayılamayacağını belirtti. Berna, “21’inci yüzyılda hala krizlerin yaşanıyor olması kadın bakış açısıyla bir toplum yaratılmamasının sonucudur. TJA’nın aktivistlerinden biriyim, TJA bütün kadın hareketleri gibi kadın mücadelesini büyütmekte. Barış istemek, katliamlara dur demek, 25 Kasım’da alanlarda olmak, ‘Jin jiyan azadî’ sloganı atmak suç sayılmış. Jin jiyan azadî; kadın, yaşam, özgürlük demektir. Bu slogan, dünyanın birçok ülkesinde kadınlar tarafından benimsenmiş ve evrenselleşmiştir. Yıllardır mücadele ediyoruz, yıllardır kadınlar katlediliyor ve hala mücadelemiz nedeniyle yargılanmaya çalışılıyoruz” dedi.
 
Berna, gözaltı süreçlerinde de hukuksuzluklara maruz bırakıldığını belirtti.
 
‘Gizli ve açık tanık dinlenmesi hukuka aykırı’
 
Avukat Gurbet Uçar açık tanık Buse Aslan’ın ifadelerinin güvenilir olmadığını, Buse Aslan’ın üzerine ifade verdiği kişilerin çoğunun beraat ettiğini söyleyerek, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vermiş olduğu kararları mahkemeye sundu. Buse Aslan ve gizli tanık Dokuz’un dinlenmesinin hukuka aykırı olduğunu dile getiren Gurbet, tanıkların dinlenmemesini talep etti.
 
Mahkeme heyeti ise ara kararla talebi reddetti.
 
Savcı tutukluluğun devamını talep etti
 
Ardından savcı, gelmeyen tanıkların dinlenmesi Diyarbakır’da Berna Çelik hakkında görülen davanın yargılamayla bağlantılı olması nedeniyle kararın beklenmesi ve gerekirse dosyaların birleştirmeye gidilmesini, dosyanın incelenmek üzere celbine, sanıkların tutukluluk halinin devamı talep etti.
 
Suçlamalar çürütüldü
 
Ardından konuşan avukat Fatma Demirer ise müvekkillerinin siyasi parti faaliyetleri kapsamında katıldığı ve organize ettiği yasal eylemlere katılmasının suç sayılamayacağını belirterek dosyadan "örgüt üyeliği" suçlamasının çıkarılmasının hukuken mümkün olmadığını dolayısıyla suçlamaya dair delil bulunmadığını ifade etti.
 
‘Hukuki bir dosya değil TEM’in şablonu’
 
"Örgüte finansman sağlama" suçlamasına değinen Avukat Şükran Öztürk de "Müvekkillerin kime hangi tarihte para gönderdiği incelenmiş ve TEM'e gönderilmiş. TEM'de kime para gönderildiğine UYAP'tan bakmış. İki müvekkilimiz için 100'e yakın mali analiz raporu hazırlanmış. İnceleme raporlarında çıkan hiç bir yazı müvekkillerimize ait değil. Bunu şablonu hazırlayan TEM. Bu dosya savcılığın hazırladığı bir hukuk dosyası değil. Hukuk konuşacaksak bu dosyadan bahsetmeyeceğiz. Müvekkillerin siyasi mücadelesini konuşmamız lazım" diye konuştu.
 
‘Uydurma delillerle dosya hazırlanmış’
 
Avukat Şule Recepoğlu da "Her iki müvekkilimizin beyanlarını bir ihbar olarak almanız lazım. Çünkü ikisi de ısrarla demokratik siyaset yaptıklarını anlattılar. Tanıkların anlattıklarına bakarsak dosyanın içeriğindeki delillerin güvenirliği kalmamıştır. Uydurma suçlarla delil oluşturuluyor. Müvekillerimin tahliye edilerek beraatını istiyorum" ifadelerini kullandı.
 
Avukat İmdat Ataş ve Mehmet Selahattin Timur da gözaltı sürecinden iddianamenin hazırlanmasına kadar geçen 1 yılı aşan süreçte yaşanan mağduriyet ve hak ihlalinin ortadan kaldırılması için müvekkillerin tahliyesini istedi.
 
Tahliye yok
 
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti Çınar’ın yargılandığı farklı bir davada tanık olan dinlenen Enver Yalçın’ın verdiği ifadelerin dosyayla bağlantılı olmadığı için bu konuda yargılama yapılamayacağını belirtti. HDP İzmir İl binasından alınan materyallerin incelenmesinin devam etmesi nedeniyle raporun beklenmesine karar veren mahkeme heyeti Çınar Altan ve Berna Çelik’in tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın 13 Ocak saat 10.00’a ertelenmesine karar verdi.