TJA ‘Jin jiyan azadî’ ile 8 Mart startını verdi

  • 14:55 24 Şubat 2024
  • Güncel
 
ÊLIH/İZMİR - TJA, “Bi jin jiyan azadiyê ber bi 8’ê Adarê ve” şiarı ile Êlih ve İzmir'de yapılan açıklama ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinin startını verdi. 
 
Tevgera Jinên Azad (TJA), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliklerinin startını "Bi jin jiyan azadî ber bi 8’ê Adarê ve” şiarı ile Êlih’te (Batman) verdi. Gülistan Caddesi’nde bir araya gelen kadınlar, Demokratik Bölgeler Partisi’ne kadar yürüdü. “Jin jiyan azadî” pankartlarının açıldığı Rojvelat Kızmaz, İpek Er, Nagihan Akarsel, Jina Emînî ve Deniz Poyraz’ın fotoğraflarının taşındığı ve “Jin jiyan azadî”  sloganlarının atıldığı yürüyüşe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Adalet Kaya, Zeynep Oduncu ile, DBP ve DEM Parti il, ilçe örgütleri, Barış Anneleri, birçok kurum, kuruluş ve yurttaş katıldı. 
 
‘Şiddete karşı direnen kadınların direnişleri bizim direnişimizdir’
 
Gülistan Caddesi’nden DBP binasının önene ulaşan kadınlar, bina önünde açıklama yaptı. Açıklama öncesi konuşan Adalet Kaya, tüm dünyadaki kadınların şiddete karşı direnişlerini selamladıklarını belirtirerek şunları söyledi: “Bugün burada Kurdistan’dan, Batman’dan TJA adına bütün dünya kadınlara selam gönderiyoruz. Şiddete karşı direnen kadınların direnişlerini ayakta selamlıyorum. Hepsinin direnişi bizim direnişimizdir. Sevgili kadınlar on yıllardır TJA adı altında mücadelemizi büyütüyoruz. Yerel yönetim mücadelemizi alanlara yansıtacağız. Bütün değerlerimize yönelik saldırılar isyanımızdır ve mücadele konumuzdur. Sayın Abdullah Öcalan için açlık grevi direnişini de selamlıyoruz. Bu direnişi büyüten annelere de selam olsun.”
 
‘Gelecek sürecin belirleyicisi kadınlardır’
 
Ardından konuşan TJA aktivisti Ruken Zeryam Yıldız Işık, TJA’nın 8 Mart deklarasyonunu okudu. Ruken, dünyada, Orta Doğu’da ve Kurdistan’da bir 8 Mart’ı daha savaşların, ekonomik krizlerin, kadın katliamlarının, ekolojik katliamların ve eşitsizliklerin gölgesinde aynı zamanda da kadınların ataerkil politikalara karşı yürüttükleri mücadele ve direnişle karşıladıklarını belirtti. Ruken, “Cins mücadelesinin temel mücadele haline geldiği 21’inci yüzyılda kadınlar, özgürlüklerine, haklarına, değerlerine, emeklerine evde, sokakta, işyerinde ve toplumsal yaşamın tüm alanlarında sahip çıkıyor. Erkek egemen zihniyetin hedefi haline gelen kazanımlarını savunuyorlar. Kadına yönelik şiddetin hız kazandığı, kadın katliamlarının kırım boyutuna vardığı, aynı zamanda birçok alanda elde ettikleri haklarının tırpanlanmaya çalışıldığı bu dönemde gelecek sürecin belirleyicisinin kadın direnişinin olacağının bilincindeyiz” sözlerine yer verdi.
 
‘Savaşlar, kadının öz değerlerine ve yaratımlarına dönüktür’
 
Ruken, başta Rojava olmak üzere bütün Orta Doğu coğrafyasında çok yönlü yürütülen savaşların esasında kadının öz değerlerine ve öz yaratımlarına dönük olduğunun altını çizerken, “Kaynağını kadın düşmanlığından alan savaş, en çok da Kürt kadınları hedef almaktadır. Kadın özgürlük mücadelesinin öncülerinden Nagihan Akarsel’i Süleymaniye’de, Evîn Goyî’yi Paris’te, Firyal Silêman Xalid’i Kerkük’te katledenler bilmelidir ki kadınların özgürlük mücadelesi mutlaka başaracaktır!” dedi.
 
‘Özel savaş politikalarıyla katliamlar ciddi bir boyut kazandı’
 
Kürdistan’da bir devlet politikası olarak üretilen “özel savaş politikalarıyla” bu şiddet ve katliamların çok daha farklı ve ciddi bir boyut kazandığına dikkat çeken Ruken, “Remziye Apaydın, Deniz Poyraz, Firdevs Babat, Sakine Kültür; devlet eliyle yürütülen özel savaş politikaları sonucu hayatını kaybeden onlarca kadından sadece birkaçı. Aynı politikalar üniformalılar eliyle genç Kürt kadınlara karşı siyasal islamın dinci-gerici kurumları eliyle topluma karşı kayyumlar eliyle kadın kurumlarına ve Kurdistan halklarının iradesine karşı da yürütülüyor. Aynı zamanda tüm kurumlarda ve toplumun bütün alanlarında ‘erkeklik’ hortlatılıp kadına kölelik dayatılıyor. Ajanlaştırma, uyuşturucu ve fuhuşun ideolojik savaş aygıtı olarak kullanılması ve tecavüz dahil çocukların her türlü istismarı bu politikaların bir diğer boyutudur. Kürt kadınların bedenini, dilini, kültürünü, kimliğini, özcesi varlığını hedefi haline getiren bu militarist anlayışı kabul etmiyoruz” dedi.  
 
‘Faillerin suç ortaklarını biliyoruz’
 
“Cezasızlık politikalarıyla, kutuplaştırıcı söylemlerle, infaz düzenlemesi adı altında çıkarılan aflarla, katillerin ve şiddet faillerinin bu sistem tarafından nasıl korunduğunu Musa Orhanlardan, Onur Gencerlerden, İbrahim Barkınlardan çok iyi biliyoruz” diyen Ruken, faillerin arkalarına aldıkları kamu gücü ve kuşandıkları “cezasızlık politikası” zırhıyla başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini bilip asla fail olmaktan vazgeçmeyenlerin suç ortaklarını da tanıklarını bildiklerini söyledi.
 
‘Kadın mücadelesi 8 Mart’la yeni bir anlama kavuşacak’
 
 
Ruken, kapitalist modernist güçlerin yarattığı ekonomik krizin her geçen gün daha da derinleşip, sürekli bir hal aldığını kaydederek şunları aktardı: “Topluma ait kaynaklar talan edilip bir avuç elit kesimin hizmetine sunularak halklara derin yoksulluk ve açlık reva görülüyor. Fabrikalarda, tarlalarda, atölyelerde, kamusal alanların bütününde kadın; ucuz iş gücü olarak görülmekte, yoğun sömürü ve şiddete maruz kalmaktadır. Bu anlamda bizler TJA olarak, kadınların ortak örgütsel emek mücadelesini büyütmenin 8 Mart’la birlikte yeni bir anlama kavuşacağına inanıyoruz. Kadın düşmanı, toplum karşıtı bu politikalara karşı toplumu savunacak, direnişi büyüteceğiz!”
 
Kadınlar her gün tutuklanmalara ve şiddete maruz kalıyor
 
İktidarın araçsallaştırdığı yargı mekanizmaları tarafından, kadınların her gün siyasi operasyonlarla tutuklandığını ve hapsedildiğini belirten Ruken, “TJA ise sistematik bir şekilde ve defalarca yargı şiddetine maruz bırakılıyor.  Hapishanelerdeki faşist ve cinsiyetçi uygulamalar, hasta tutsaklara yönelik insanlık dışı politikalar, infaz yakmalar da bu politikaların devamıdır. TJA olarak kimliğimize ve kazanımlarımıza sahip çıkacağımızı yeniden vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Rant ve talan politikalarına karşı tüm alanlarımızı savunacağız’
 
2023 yılında, erkek egemen devletçi sistemin rant ve talan politikalarının sonucunda bir yıkıma dönüşen 6 Şubat depreminde Kurdistan, Türkiye ve Suriye’de on binlerce kişinin yaşamını yitirdiğini, yaralandığını ve evsiz kaldığını hatırlatan Ruken, “Deprem, toplumun tamamı için yıkıcı bir etki uyandırsa da kadınlar ve çocuklar için çok daha ağır bir tabloyu beraberinde getirmişti. Tüm bu yıkımın müsebbibi olan iktidar ise depremi dahi kendi iktidarının devamlılığı için fırsata dönüştürmüş, Kürtlerin, Alevilerin yurdunu yeniden işgal etmeye, demografik yapısını değiştirmeye, coğrafyamızı insansızlaştırmaya, ailesini kaybetmiş çocukları dinci tarikatların ve çetelerin istismarına maruz bırakarak yıkımı derinleştirmiş, doğa düşmanı politikalarını sürdürmüş, suyu, toprağı, ormanı, bütün yaşam alanlarını talan etmeye devam etmiştir ama biz bunlara rağmen TJA olarak suyumuzu, toprağımızı, ormanlarımızı, doğamızı, bütün yaşam alanlarımızı savunacağız” sözlerine yer verdi.
 
Birlikte mücadele etme çağrısı
 
Ruken, anadillerin, kimliklerin inkâr edildiğini ve kültür-kırım politikaları ile toplumsal varlıkların yok edildiğine dikkat çekerek, “Anadilimizi, kültürümüzü ve kimliğimizi yaşamsal kılmak için, Kürt kadınlar başta olmak üzere bütün kesimleri birlikte mücadele etmeye çağırıyor ve başta Kürtçe olmak üzere bütün dillerin eğitim dili olması ve anayasada tanınması için mücadeleyi büyüteceğimizin sözünü veriyoruz” dedi.
 
‘Kadınların gücü ile demokratik siyaseti ve eşitlikçi yaşamı inşa edeceğiz’
 
Bu 8 Mart’ta tarihten süzdükleri birikimleriyle kadın özgürlükçü kentlerin inşasında önemli bir dönüm noktası olacak olan yerel seçimlerin hazırlığında olduklarını belirten Ruken, “Adaylarımızı en geniş katılımlı ön seçim ‘ve kent uzlaşısı ile belirleyerek yerel demokrasinin ancak toplumla örülebileceğini bir kez daha açığa çıkardık. Bütün toplumsal alanları tek elde toplayan, aşırı merkezileşmiş, ‘yerel yönetimleri erkek egemen zihniyetlerin doğal alanları’ olmaktan çıkarmaya kararlıyız. Kadınların yerellerde değiştirici, dönüştürücü gücü ile demokratik siyaseti ve eşitlikçi yaşamı inşa edeceğiz. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyetle, yaşamın bütün alanlarında kadın iradesini güçlendirmeye, demokratik yerel yönetim anlayışını toplumsallaştırmaya kararlıyız” şeklinde konuştu.
 
TJA’dan PKK Lideri Öcalan’ın özgürlüğü vurgusu
 
Ruken, bütün toplumun içine sürüklendiği çoklu kriz halinin İmralı’da uygulanan tecrit rejiminin sonuçları olduğunu belirtirken devamında şunları kaydetti: “Sayın Öcalan’a yönelik gerçekleştirilen tecrit rejimi derinleştikçe başta kadınlar olmak üzere bütün toplum, aynı oranda baskı altına alınmaktadır. Bir 8 Mart’ta daha Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü başta olmak üzere bütün toplumsal sorunların esas muhatabının Sayın Öcalan olduğunu ve bir an önce kendisiyle görüşülmesi gerektiğini yeniden vurguluyoruz. İmha ve inkâr siyasetine karşı Sayın Öcalan’ın geliştirdiği ‘demokratik ekolojik ve kadın özgürlükçü’ toplum paradigması, barışçıl bir yaşama ve demokratik bir topluma giden yolun en önemli adımıdır. Bu paradigmanın yaşamsal kılınmasının biricik yolu da kendisinin koşulsuz fiziki özgürlüğünün sağlanmasıdır.”
 
‘Ulusal ve uluslararası kurumlara çağrı’
 
Ruken, son olarak hapishanelerde başlatılan açlık grevlerine destek olmak ve İmralı tecridini kırmak amacıyla Kurdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde başlatılan Adalet Nöbeti eylemlerini selamladıklarını ve taleplerinin derhal yerine getirilmesi için ulusal ve uluslararası kurumlara çağrılarını yinelediklerini söyledi. 
 
Start, kitlenin DBP binasında Adalet Nöbeti tutan annelerin ziyaretiyle sona erdi.
 
İzmir 
 
TJA,  8 Mart Dünya Kadınlar Günü startlarından ikincisini ise İzmir’de verdi. DEM Parti Çimentepe Temsilciliği’nde 8 Mart Dünya Kadınlar  Günü startını verdi. “Jin jiyan azadî ile özgürlüğe doğru” ve “Jin jiyan azadî ile 8 Marta doğru” yazılı pankartların taşındığı etkinlikte “Tecride hayır barış hemen şimdi” “Jin jiyan azadi” “Biji berxedana zindanan” “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları atıldı. Kadınların yöresel kıyafetlerini giydiği etkinlikte TJA bayrakları ve dövizler taşındı. Yapılan etkinlikte Barış Anneleri İzmir İnisiyatifi, DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi İzmir Kadın Meclisi temsilcileri, çok sayıda kadının yanı sıra Merdin Milletvekili Beritan Güneş de katıldı.
 
TJA aktivisti Ayfer Yıldırım’ın okuduğu ortak basın metninin ardından DEM Parti Milletvekili Beritan Güneş konuştu.  8 Martta her yerde “Jin jiyan azadî” sloganını yükselteceklerini belirten Beritan, “Yüz yıldır Kürt kadınları baş eğmedi. Leyla Qasımlar’dan Viyan’lara Kürt kadınları hep direndi. Annelerimiz Adalet Nöbeti’nde, gençler, halkımız sokakta direniyor, ‘Jin jiyan azadî’ sloganını yükseltiyor” şeklinde konuştu.
 
Açıklamaların ardından Deniz Poyraz Kadın Korosu sahne aldı.