Deprem sonrası AKP’ye üye yapıldığını öğrendi

  • 09:06 7 Nisan 2023
  • Güncel
 
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Depremin yıkıma neden olduğu İskenderun’dan İzmir’e taşınan depremzede Gülseren Durmaz, “Beni AKP’ye üye yapmışlar. Depremden bir ay önce çocuklarıma dershane arıyordum, komşumun tavsiyesiyle bir yere çocuklarımın kimlik numaralarını verdim, imzamı attım. 9 Şubat’ta bana mesaj geldi, ‘AKP’ye hoş geldiniz’ diye” şeklinde belirtti.
 
Mereş merkezli iki büyük depremde resmi rakamlara göre, 50 bin 399 yurttaş hayatını kaybetti. Depremin yıkıma neden olduğu kentlerde ise barınma, gıda, hijyen gibi temel ihtiyaçlar karşılanmazken, farklı illere göç eden depremzedeler, değişen yaşam koşullarına alışmaya ve depremin yarattığı travmaları aşmaya çalışıyor. 
 
Depremin dördüncü gününde Hatay’dan İzmir’e taşınan depremzede Gülseren Durmaz, taşınma süreçlerini ve depremde yaşadıklarını anlattı.
 
‘Deprem olacağı biliniyordu’
 
Ailesinin Mêrdîn’den (Mardin) 54 yıl önce İskenderun’a taşındığını, doğup büyüdüğü İskenderun’da artık eski yaşantılarının geri gelmeyeceğini dile getiren Gülseren şu ifadeleri kullandı: “Mereş merkez üssü deprem olacak denilmişti ama kimse ciddiye almadı herhalde. Şehirden uzaktaydı, bizim evimize önce hasarsız sonra az hasarlı dediler. Enkazlara koştuk ama hiçbir şey yapamadık. Ben sadece 3 asker gördüm ilk dört gün boyunca bir de polis vardı BİM Market’in önünde yağmalanmasın diye. Gün aydınlanınca feryatlar geliyordu enkazlardan ama kimse bir şey yapamadı. Vinç kiralayan oldu, ama uzman olmadığı için gene çıkaramadılar. İlk gün Kızılay’a gittik çadır istemek için. İki arabaya çocukları doldurduk. Biz yağmur altında kaldık. Asmanın üzerine naylon gerdik. Ateş var ama ısıtmıyordu. Ara ara arabaya girip çıkıyorduk. Dördüncü günde eşimin yanına İzmir’e gittik. Arkadaşlarımız enkazdaydı, birçoğu da donarak öldü.” 
 
Deprem sonrası AKP’ye üye yapıldığını öğrendi
 
Bu süreçte birçok yurttaşın desteğini gördüklerini, tanımadıkları insanların bile kendilerini ziyarete geldiklerini belirten Gülseren, “Ama yapması gerekenler burada da yoktu. Sadece bir gün beni aradılar, geçmiş olsun dediler. Beni AKP’ye üye yapmışlar. Depremden bir ay önce çocuklarıma dershane arıyordum, komşumun tavsiyesiyle bir yere çocuklarımın kimlik numaralarını verdim, imzamı attım. 9 Şubat’ta bana mesaj geldi, ‘AKP’ye hoş geldiniz’ diye. Buraya geldiğimde de geçmiş olsun demeye geleceklerdi, reddettim. Söyleyecek çok şey vardı, ama polemiğe girmek istemedim. Birçok kişi hala kayıp” diye ifade etti. 
 
‘Ev sahipleri fiyatları arttırdı’
 
İzmir’e taşınma nedeninin ise eşinin İzmir’de çalışmasından dolayı olduğunu paylaşan Gülseren, depremin dördüncü günü zorlayıcı koşullar nedeniyle İzmir’e taşındıklarını dile getiriyor. Gülseren, “Geçici gelmiştim ama orada okul yok. Orada ev aradık, kiralar 8,9 bin liraya çıkmıştı. Burası 3 bin 500 lira. 5 bin lira depozito. Hatay’dan gelmişiz, sıkıntılıyız dedik ama kabul etmedi ev sahibi, ‘beni ilgilendirmiyor’ demiş. Rutubet var ama tutmak zorunda kaldık. Şimdi ise evler 10 bin lira. Zenginler durumu fırsata dönüştürdü” sözleriyle kira fiyatlarındaki artışa dikkat çekti.  
 
‘Ramazan buruk geçiyor, aklımız Hatay’da’
 
Aklının Hatay’da kaldığını ve ramazan ayını buruk geçirdiklerine değinen Gülseren, “Çocuklar burayı istemiyor, zorla  okula yazdırdım. Işık açık ve çorapla yatıyorlar. Her şeye rağmen orayı istiyorlar. Bu, planlanmış bir şey değil. Birden herkes dağıldı, kızım arkadaşını kaybetti. Normal hayatı devam ettirmeye çalışıyoruz, depremden bahsetmemeye çalışıyoruz. 15 gün sonra tekrar Hatay’a gittim kızımlar, kabullenmesi gerekiyordu.  Donarak ölenlerden birinin mezarına götürdüm. Kabullenmeye başladı. Tekrar dönmeyi çok istiyorum, ama oranın toparlanması yılları bulur. Marketi gitti, kasabı gitti, öğretmeni gitti. Halen dokunulmamış enkazlar var, cesetler var. 10 gün önce gittiğimde korkuyordu” diye anlattı.  
 
‘Ramazan depremzedeler için zor geçiyor’
 
Deprem bölgesinde hala çadırların su içinde kaldığı görüntülere işaret eden Gülseren, “Benim annemin evi orta hasarlı ve içine yerleştiler. Çünkü çadırda durulacak gibi değil. Duşa alçak yeri yok lavabo yok. Hepsi ramazanı zor geçiriyor. Yardımlar da kesildi. Sabah kahvaltısı verilmiyor. Sahurda bir su bardağı çorba veriyorlar. En güzel yemek kuru fasulye, o da haftada bir. Hava şartları kötü, marketler yok. Ramazan geldiği zaman heyecanlanırdık. Burada uyuduğumuz yataktan bile utanıyoruz. Evimizde oturuyoruz, soframıza oturabiliyoruz, orada bunlar yapılamıyor. Yardıma muhtaç değillerdi, ortada kaldılar. Hatay’da ramazan da bütün fırınlarda kömbe kokusu çıkardı, ama artık yok” sözleriyle deprem öncesi ve şimdiki süreçte yaşananları hatırlattı.  
 
‘Hakkımı helal etmiyorum’
 
İzmir’e yerleştiği günden bu yana kentteki yurttaşların kendilerine ilgiyle yaklaştıklarını ve yalnız olmadıklarını hissettirdiğini kaydeden Gülseren, “Minnettarlığımı dile getirdim, ama öfkemi de mahşere bıraktım. Hakkımı helal etmiyorum. Çünkü vebali çok büyük. Kimse yoktu, çocuk öldü. Bu vebalin altında kalsınlar” diye konuştu.