29 yıldır haber alınamayan gazetecinin akıbeti soruldu

  • 12:01 11 Mart 2023
  • Güncel
 
AMED - Kayıp yakınları, eylemlerinin 735’inci haftasında gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu'nun akıbeti sordu.  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla gerçekleştirdikleri eylemin 735’incisini Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eylemde faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun ve İHD Amed yöneticileri, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı (MA) katıldı.  
 
Eylemde bu hafta 12 Mart 1994 tarihinde Riha'da gözaltında kaybedilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Nazım Babaoğlu'nun akıbeti soruldu.
 
Bursaspor’un ırkçılığına dikkat çekti
 
Eylemde ilk olarak konuşan Abdullah Zeytun, Amedspor ve Bursaspor’un oynadığı maça dikkat çekerek, “Maçta açılan pankart ve fotoğrafların insanlığa karşı işlenmiş suçların hala hesap verilememesinin göstergesi olduğunu görüyoruz. Kürtleri toplumsal hafızasında ‘katil’ olarak gördüğü kişilerin hala sahiplenilmesi bu politikaların neticesi olduğunu görüyoruz. Toplumsal barış ve birlik toplumun inançlarına, kültürlerine saygı duymaktan geçiyor. Geçmişle bir hesaplaşma ve yüzleşme olsaydı bu suçlarla özdeşleşen suçlar rahatlıkla gösterilmez ve acı hatıralar hatırlatılmazdı” dedi.  
 
‘Bu düzen değişecek’
 
Sonrasında söz alan Nazım Babaoğlu’nun abisi Burhan Babaoğlu, “Kardeşimin bulunması, haklarının savunması mücadelesinde öncülüğünü annelerimiz yaptı. Ben cezaevindeydim çıktım şimdi nöbet sırası bendedir. Kardeşimin fotoğrafını onurla taşıyorum. Bu fotoğraf daima bizim için moral kaynağı olmuştur. Kardeşim katledildi, kimin katlettiği ve neden katlettiğini biliyoruz. Onu katleden üç, beş eşkıya değil bu maşayı elinde tutan düzendir. Düzen değişecek. Sayımız az olabilir ama arkamızda bir tarih var haklıyız, gururluyuz. Sonuna kadar mücadelemiz devam edecektir” şeklinde konuştu.
 
‘Ölüm ve tutuklamayla hakikatin üstü örtülmeye çalışılıyor’
 
DFG adına konuşan gazeteci Kadri Esen de Nazım’ın kaybettirildiğini ve o günden beri kendisinden haber alınamadığına dikkat çekti. Kadri, “Bu olayla ilgilenen yetkili makamlar hala sorumluları ortaya çıkarmadı. Akıbeti hala bilinmiyor. Sadece Nazım değil hakikat uğruna Apê Musa, Hüseyin Deniz, Hafız Akdemir, Ferhat Tepe, Yahya Orhan, Kemal Kılıç ve daha sayamadığımız birçok arkadaşımız katledildi ve kaybettirildi. Nazım’da Siverek’e koruculara ilişkin yapacağı haber için gitti fakat ondan bir daha haber alınamadı. 90’larda arkadaşlarımız katlediliyordu, ölümle hakikatin üstünü kapatmak istiyorlardı ama bugün de tutuklayarak bunu yapmak istiyorlar. Bizlerde buradan bir kere daha söylüyoruz hakikatin peşini bırakmayacağız” sözlerini kullandı.  
 
Son olarak ise Nazım’ın kayıp hikâyesini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu. Fırat, hikâyede şu ifadelere yer verdi:
 
“1974 yılında Urfa’nın Siverek ilçesinde doğan Nazım Babaoğlu, 1991 yılında Urfa Ticaret Lisesini bitirdikten sonra, 19 yaşında Özgür Gündem Gazetesi'nin Urfa Bürosunda çalışmaya başlamıştır.  Nazım Babaoğlu’nun gazeteci olarak çalışmaya başladığı 1992 yılı aynı zamanda Özgür Gündem Gazetesinin yayın hayatına başladığı tarihtir. 1992 yılında gazete çalışanları yaptıkları haberler nedeniyle birçok kez ölüm tehdidi almışlardır. Türkiye’de gazetelere ait büroların bombalandığı, gazetecilerin sokaklarda infaz edildiği karanlık bir dönem yaşanıyordu. Tam da bu süreçte 18 Şubat 1993 tarihinde Özgür Gündem gazetesi Urfa Büro Şefi ve İnsan Hakları Derneği Urfa şubesi yönetim kurulu üyesi Kemal Kılıç da uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülmüştü.
 
Haberden sonra tehditler başladı
 
Özgür Gündem Gazetesi Urfa bürosu çalışanları bölgede devlete bağlı paramiliter güçlerin ve korucuların işlediği iddia edilen birçok suç ile ilgili de haber yayınlamıştır. Bunlardan biri de Bucak Aşiretine mensup dört korucunun Siverek’te görevli bir öğretmenin evini basarak öğretmene ve kız kardeşine cinsel saldırıda bulunduklarına dair hazırladıkları haberdir. Bu haber Özgür Gündem gazetesinde yayınlanınca Urfa Bürosu çalışanlarına yönelik tehditler daha da arttı. Haberin yayınlanmasından sonra; gazetenin etrafında şüpheli kişilerin dolaşmaya başlaması üzerine, gazete çalışanları yedinci kattaki gazete bürosunun pencerelerine demir parmaklık taktırmıştır. Gazete çalışanlarının can güvenliklerinin sağlanmasına dair resmi kurumlara yaptıkları başvurulara cevap verilmez ve hiçbir önlem alınmaz.
 
1994 yılından beri haber alınamıyor
 
12 Mart 1994 sabahı Siverek’teki yerel bir gazetenin çalışanı ve ilçenin Anadolu Ajansı (AA) temsilcisi Murat Yoğunlu, Özgür Gündem Urfa Bürosu’nu telefonla arar. Murat Yoğunlu, gazetenin yetkililerine Siverek’te korucularla ilgili çok önemli bir haber olduğunu ve mutlaka muhabir göndermelerini söyler. Bunun üzerine Nazım Babaoğlu, sözü edilen haberi takip etmek ve Murat Yoğunlu ile buluşmak üzere Siverek ilçesinde bulunan İrfan Matbaası’na gider. Görgü tanıklarının beyanlarına göre; Nazım Babaoğlu, İrfan Matbaası adlı işyerine gittiğinde Bucak Aşireti’ne mensup korucular tarafından zorla dışarı çıkartılarak bir araca bindirilip Sedat Bucak’ın evine götürülür. Nazım Babaoğlu’ndan 12 Mart 1994 tarihinden bu yana bir daha haber alınamaz.
 
Nazım’ı Sedat Bucak’ın evinde gören tanıklar var
 
Görgü tanıkları, Sedat Bucak'ın çiftlik evinin altında hücre tipi yerler bulunduğunu ve birçok insanın burada alıkonulduğunu belirtmiştir. Sedat Bucak’ın evinde alıkonulan ve daha sonra serbest bırakılan bazı kişiler de Nazım Babaoğlu’nu orada görmüş, ona ne sorduklarını, ne yaptıklarını duymuşlardı. Nazım Babaoğlu’nun alıkonulduğu günlerde, Urfa’da Hüseyin Taşkaya ve ismi öğrenilemeyen iki kişi daha yine korucular tarafından kaybettirilmişti. Kayıp olan kardeşi Hüseyin Taşkaya’yı ararken Sedat Bucak’ın evinde Nazım'ı gören ve günler sonra gazetedeki resminden tanıyan Aziz Taşkaya, Nazım Babaoğlu’nu gördüğünü ve kim olduğunu sorduğunda, kendisine ‘Bu genç, gazeteci’ cevabı verildiğini aktarır. Aynı evde alıkonulan ve sorgulanıp bırakılan başkaları da Özgür Gündem gazetesine gelerek bildiklerini anlatır.
 
Soruşturma dosyası kapanıyor
 
Nazım Babaoğlu’nun yirmi gün kadar Bucakların elinde sağ olarak kaldığı ve bir araçla Urfa’da gezdirilerek sorgulandığını da görenler olur. Bu duyumlar üzerine davacı olan baba İbrahim Babaoğlu, polisler tarafından gözaltına alınıp tehdit edilir. O da diğer çocuklarını korumak amacıyla ‘Oğlumu kim kaçırdı ben bilmiyorum’ şeklinde ifade verir. Böylelikle soruşturma dosyası kapatılmış olur. Nazım Babaoğlu’nun babası ve annesi de Nazım’ın kaybettirilmesinden bir müddet sonra Sedat Bucak ile görüşür. Görüşmeden yaklaşık bir ay sonra Fırat Nehri'nin kenarında kimliği tespit edilemeyen cansız bir beden bulunur. Olay yerine Nazım Babaoğlu olabilir şüphesiyle gidip araştırmak isteyen aileye izin vermeyen emniyet yetkilileri, bulunan cenazeyi kimlik tespiti yapmadan kimsesizler mezarlığına defneder. Aileye zaman zaman Nazım’la ilgili tanıklar ulaşsa da, bu tanıklar resmi kurumlara beyan vermekten çekinir.
 
Dosya hala AİHM’de
 
Nazım’ın çalışma arkadaşları, ailesi ve o dönemde DEP Urfa İl Başkanı Muhsin Melik’in tüm girişimleri sonuçsuz kalmış; Nazım’ın kaybedilişinden 83 gün sonra ise Urfa şehir merkezinde kontrgerillanın düzenlediği suikast sonucu DEP Urfa İl Başkanı Muhsin Melik de katledilmiştir. Nazım Babaoğlu ile ilgili soruşturma dosyası ise 2014 yılında zamanaşımına uğramıştır. Ailenin tüm başvurularına, tanık beyanlarına rağmen Nazım Babaoğlu dosyasında bir gelişme sağlanmaz. İç hukuk yollarından bir sonuç elde edemeyen aile, dosyayı AİHM’e taşır. Nazım Babaoğlu dosyası halen AİHM’de karar aşamasındadır.
 
Bizler insan hakları savunucuları olarak yıllardır kayıplarımızın akıbetini sorma ve faillerinin ortaya çıkarılması için verdiğimiz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Adalet ve hakikat arayışımız son kaybımız bulana dek devam edecektir.”
 
Eylem, yapılan konuşma ve okunan açıklamanın ardından gözaltında kaybedilen Nazım Babaoğlu ve diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için 1 dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.