‘Yaşamı hep birlikte kendi gücümüzle kuracağız’

  • 09:07 10 Mart 2023
  • Güncel
 
Gülistan Dursun
 
DîLOK - Meydana gelen iki büyük depremin ardından yaşanan sorunlara ve bunları aşma yöntemlerine değinen Hatice, “Biz hiçbir yere gitmiyoruz. Kendi sistemimizi kuralım. Yaşamımıza, toprağımıza, bahçemize biz sahip çıkalım. Ancak böyle var olabiliriz.  Bu yaşamı hep birlikte dayanışma içerisinde kendi gücümüzle, aklımızla kuracağız” dedi.
 
Merkez üssü Mereş olan ve 11 kenti etkileyen iki büyük depremin üzerinden bir ay geçti. Yaşanan yıkımın bilançosu her geçen gün ağırlaşırken, depremden en çok etkilenenler ise kadınlar ve çocuklar oldu. Deprem bölgelerinde en insani ve temel ihtiyaçları karşılanmayan kadınlar için koşullar daha da zorlaşırken, kadın kurumları ve örgütleri “Dayanışma yaşatır” şiarıyla sorunlara çözüm üretmeye çalışıyor. Kadınların öz güçleri ve öz yeterlilikleriyle ilk günden beri deprem bölgelerinde yürüttükleri çalışmalar kadın ihtiyaçları odaklı olarak yapılmaya devam ediyor.
 
Erkek soyadını kabul etmediği için paylaşmak istemeyen Hatice ile kendisi gibi depremzede kadınların yaşadığı sorunları ve yeni yaşamın inşasına ilişkin konuştuk.
 
 
‘Kadınlar hem maddi hem de manevi anlamda yalnız kaldı’
 
Dünyada yaşamın her alanında kadınların ikinci plana atılıp yok sayıldığını ifade eden Hatice, “Kadınlar sömürüldüğü, emeği, bedeni ve iradesi başkalarına ait olduğu sürece bu dünyaya kesinlikle adalet gelmez” dedi. Yaşanan depremlerde kadınların hem maddi hem de manevi anlamda yalnız kaldığını vurgulayan Hatice, “Çocukları doğuran, evi ayakta tutan, toprağı işleyen kadın ama emeği kendine ait değil. Mezar taşına dahi kocaların, babaların ismi yazılıyor. Bu nasıl bir adalet? Ne zaman emeğimiz bize ait olacak?” diye sordu.
 
‘Emeğimizin hakkını söke söke alacağız’
 
Kadınların mücadeleyi doruk noktasına çıkaracağını da belirten Hatice, “Ayaklarımızın üzerinde durup emeğimizin hakkını söke söke alacağız. Öyle pes etmek yok. Artık emeğimizde, irademiz de bedenimiz de kararımız da bize ait olacak. Bizim hakkımızda karar verme yetkisini ne ailemize ne topluma ne devlete bırakacağız. Hepsi sömürgeci. Din de devlet de kadınların emeğini, bedenini ve iradesini yok sayıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadınlar ve çocuklar perişan durumda’
 
Depremlerde ve sonrasında kadın ve çocukların daha çok zorluk çektiğini hatırlatan Hatice, “Kadın ve çocuklar perişan durumdalar. Yağmur yağdığında çadırları su basıyor, elbiseleri ıslanıyor ve hastalanıyorlar. Çocukların gözleri mikrop kaptı. Çadırlar küçük olduğu için eşyaları sığmıyor. İnsanlar üst üste yatıyor. Tuvalet ve banyo sorunu hala var.  Bunlar insanların en doğal ihtiyaçları. En çok da kadınlar bunun sancısını yaşıyor” şeklinde konuştu.
 
‘Birlikte dayanışma ile ayakta dururuz’
 
Doğal toplumda dayanışmanın daha güçlü olduğunu kaydeden Hatice, “Kimsede para yoktu. Biz böyle yaşadık. İletişim de öyleydi. Var olabilmek için toprakla bütünleşmek ve toprağa hizmet etmek gerekiyor. Bizi toprak doyurabilir. Ama bu para karşılığında değil.  Kapitalizm bu doğayı ve ilişkileri mahvetti.  Ancak birlikte dayanışma ile ayakta dururuz” diye ekledi.
 
‘Yeni yaşamı biz inşa edeceğiz’
 
İnsanların büyük bir emek sergileyerek enkazları kaldırıp dayanışmayı büyüttüğünü dile getiren Hatice, konuşmasının devamında şunları söyledi: “O insanlar canlı canlı öldüler, yetişemediler. Ama insanlar büyük bir dayanışma gösterdiler. Yaşamın inşasında insanların öncü rolü olmalı. Kimse tavuğunu, köpeğini, ineğini terk etmiyor. Getirecekseler de bahçemize konteynırları getirsinler. Biz hiçbir yere gitmiyoruz. Kendi sistemimizi kuralım. Yaşamımıza, toprağımıza, bahçemize biz sahip çıkalım. Ancak böyle var olabiliriz. Başka şansı yok. Bu yaşamı hep birlikte dayanışma içerisinde kendi gücümüzle, aklımızla kuracağız ve yaşamı böyle devam ettireceğiz. Dayanışma ruhunu devam ettirmemiz gerekir.”