Kadınlar dayanışmayı büyütmede kararlı

  • 09:04 5 Mart 2023
  • Güncel
Melike Aydın 
 
HATAY - Deprem bölgesinde gönüllü çalışma yürüten kadınlar, depremzedelerin barınma, hijyen ve eril zihniyetin yarattığı tedirginlik ortamında 8 Mart’ı karşıladıklarını belirterek, buna karşı dayanışmayı, birlikteliği ve umudu daha da büyüteceklerini söyledi. 
 
Mereş’te 6 Şubat’ta meydana gelen depremde yıkımın en yoğun yaşandığı kentlerden biri olan Hatay’da kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne militarist erkek aklının yarattığı tedirginlik, güvensiz ve sağlıksız yaşam koşulları içinde giriyor. Kadınları önceleyen bir sağlık sisteminin olmadığı, kadınların yalnızlık ve çaresizliğe itildiği yaşam koşulları içinde kadın dayanışmasının güven oluşturduğunu ifade eden kadınlar, 8 Mart’a gidilirken dayanışma ve direnişin büyüyeceğini söylüyor.
 
‘8 Mart’ta eş zamanlı eylemler’
 
Hatay Afet Kadınlar Birlikte Güçlü’nün (KBG)  “Yerellerdeyiz, mahallelerdeyiz” sloganıyla yola çıktıklarını belirten Mor Dayanışma’dan Selver Büyükkeleş, mahallelerde KBG ile pankart, döviz yapma, kadınlarla forumlarda yan yana gelme kararı aldıklarını dile getirdi. Sık sık kadın sağlığı çerçevesinde bir araya geldiklerini dile getiren Selver, “Yerellerde daha erken saatlerde bir araya gelip, 8 Mart’ta ise o direngenliği kaybetmeyip yerellerden gelen kadınlarla her yılki gibi olmasa da buranın nesnel koşullarıyla ses çıkarma kararı aldık. Antakya direniş şehirlerinden biri, direngenliğin olduğu sokaklar, Saray Caddesi yıkıldı. Ama merkezi yerlerde bir araya gelerek eş zamanlı olarak sesimizi çıkarmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Dışardan gelecek gönüllü kadınlara ihtiyaç var’
 
Henüz çadır kentler, konteyner kentlerin kurulmadığını, hijyen sorununun devam ettiğini dile getiren Selver, dışarıdan dayanışmanın kadın örgütleri ile bağ kurmadığını, hala iletişim kurulmayan kadınlar olduğunu söyledi. “Çadır ihtiyacı hala en elzem durumlardan biri” sözleriyle barınma sorununa da dikkat çeken Selver, sürecin uzun olacağını ama kadınlar olarak kenti tekrar ayağa kaldıracaklarını vurguladı. Selver, “Dışardan gelen dayanışmalar çok önemli, gönüllü olarak gelecek kadın arkadaşlara ciddi anlamda ihtiyaç var” sözleriyle dayanışma ve gönüllülere ihtiyaç olduğunun altını çizdi. 
 
‘Kolektif mutfaklara, çamaşırhanelere ihtiyaç var’
 
Depremin yoksulluğun, kadına yönelik şiddetin had safhada olduğu bir süreçte gerçekleştiğini dile getiren Sosyalist Kadın Hareketi üyesi Ümran Büyükaşık da, depremin kadınların yaşadığı bütün sorunları büyüttüğünü ifade etti. Depremden sonra cinsiyetçi iş bölümüyle kadınlara yüklenen sorumlulukların katlandığını kaydeden Ümran, “Sağlıklı barınma alanları yok ve kadınlar bunların tümünün hijyenini sağlamakla sorumlu. En kısa zamanda kolektif mutfakların, yatılı bakım evlerinin, kreşlerin, çamaşırhanelerin kurulması kadınların öncelikli taleplerinden” diye belirtti. 
 
‘Bize bir model dayatılmasını asla kabul etmeyeceğiz’
 
Kadınlara desteğin sürekli olması gerektiğinin önemine değinen Ümran, “Birbirimizin çaresi biziz, ancak kendi kollarımız biri kurtarabilir. Bu dayanışmamızı isyanımızı yaşamın her alanında büyütmemiz gerekiyor. Kadınlar olarak yıkılan şehirleri yeniden kuracağız ve bize bir model dayatılmasını asla kabul etmeyeceğiz. Yaşamın her alanında olacağız. İsyanımızı dayanışmamızı yaşamın her alanında büyüteceğiz” dedi.
 
‘Kadınların kendini güvende hissedebileceği bir alan yok’
 
Depremin ilk gününden bu yana birçok kadınla temas ettiklerini söyleyen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktvistlerinden Jiyan Aslan ise kentte çok sayıda asker ya da polisin bulunduğunu ve eril zihniyetin hakim olduğunu dile getirdi. Asker ya da polislerden kaynaklı kadınların herhangi bir güvence içinde olmadığını belirten Jiyan, “Kadınların herhangi bir sorun yaşandığında gidip başvurabileceği bir alan yok. Kadınların kendini güvende hissedeceği, temas edebileceği bir alan yok. Kadınlar daha çok gönüllü kadınlara ulaşıyor. Kadınların psikolojik desteğe ihtiyacı var. Çadırlardaki yaşamı dahi kadın omuzluyor. Yaşamı ören yine kadınlar oluyor, elbette bu da zor oluyor” diye vurguladı.
 
‘Kadınlara ulaşacağız’
 
Depremzede kadınlar için Mor TIR’ların yola çıktığına işaret eden Jiyan, kırsal alanlarda hala kişisel hijyen malzemeleri ulaşılmamış kadınların bulunduğunu dile getirdi. Jiyan, şu sözleri kullandı:  “Aşamalarımızdan biri de bu kadınlara ulaşmak, ama en önemlisi psikolojik desteğe ihtiyaç var. Bir dayanışma görmeye ihtiyaçları var. Su yok, elektrik yok. Bunun sıkıntısını yine kadınlar çekiyor.”
 
Dayanışma çağrısı
 
İlk günden bu yana Demokratik Öğrenci Meclisi (DÖM), TJA, HDP Kadın Meclisi, genç gönüllü kadınlarla beraber dayanışma ağı örüldüğünü ifade eden Jiyan, 8 Mart ve sonrasında da dayanışmayı sürdüreceklerini belirtti. Jiyan, tüm kadınları da dayanışmaya, dayanışma ağını büyütmeye, güçlendirmeye çağırdı. 
 
‘Gebe ve bebeği olan kadınlar kaygılı’
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Leyla Kalın,  militarist erkek aklının söz konusu olduğu bir ortamda 8 Mart’a girildiğini ifade etti. Kadınların kendilerini sağaltamadığı bir ortamda bulunduğunu kaydeden Leyla, devamında hijyen sorununa değindi. Leyla şunları dile getirdi. “Gebe olmayan kadınlar genital akıntıları için devamlı ilaç istiyorlar. Gebe olanlarda sürekli bir kaygı söz konusu. İlaçlarını temin edememe söz konusu. Savaş kanunlarının geçerli olduğu bir süreçte çocuklarını nasıl doğuracakları konusunda kaygılılar. Yeni doğan bebeği olan kadınlar da hijyen nedeniyle emzirme sürecini yürütemiyorlar, kaygılılar.  Yeni doğan bebeği olan kadınlar da hijyen nedeniyle emzirme sürecini yürütemiyorlar, bir uyum sürdüremiyorlar. Bebeğin sorumluluğu tamamen kadının üzerine kalmış durumda. Çocuk hem bakım, hem sağlık hem de toplumsal boyutta tamamen kadının üzerine kalmış durumda. Birinci basamak sağlık hizmeti olmadığı için çocuğun aşıları konusunda da kaygılılar. Hepsinde ciddi bir kaygı, duygu dolumu var.” 
 
‘Kadını sağaltan alanlara saldırı’
 
Kadınlardan yana bir politika kurulmaması nedeniyle yalnız bırakılmış hissinin açığa çıktığına işaret eden Leyla, Türk Tabipler Birliği (TTB) ile kurdukları birimlerin kadınlara güven verdiğini söyledi. Leyla, “Bu bir yerde bir dayanışmanın örüldüğünü, kadınlardan doğru oluşturulduğunu, toplum içinde yayılmaya başladığını gösteriyor. Tam bu süreçte kolluk, OHAL ve başka gerekçelerle bu alandan sürülmemiz ne bizleri ne kadını ne de topumu gözeten bir tutum. Alan boşaltıldığı noktada yeni bir konumlanma alanı ile yeniden bir güven inşasını kazanmaya çalışacağımız bir süreçte olacağız” şeklinde konuştu. 
 
Leyla son olarak şöyle dedi: “Umutluyuz, dirençliyiz. Yan yana olmaya devam edeceğiz, hiçbir yere gitmiş değiliz. Yeter ki birbirimizi bulmaya çalışalım.”