Çağlar Demirel: 8 Mart’ta dayanışmanın gücünü göstereceğiz

  • 09:51 28 Şubat 2023
  • Güncel
Gülistan Dursun 
 
AMED - Bu yıl 8 Mart’ta deprem bölgesindeki kadınlarla buluşup kadın dayanışmasının gücünü göstereceklerini belirten TJA’lı Çağlar Demirel,  “Kadınlar dayanışmanın, yaşatmanın en büyük gücü ve dinamiği olacaktır. Talana, ranta ve çıkar politikalarına hayır diyerek 8 Mart’ı bütün kadınlar ile öreceğiz” dedi.
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün. Her yıl büyük bir coşku ile alanlara çıkan kadınlar isyanlarını, öfkelerini haykırıyor. Ancak bu yıl Kurdistan, Türkiye ve Suriye kentlerinde peş peşe yıkıcı depremler meydana geldi. Yaşanan depremlerde en çok kadınlar ve çocuklar mağdur oldu. Bu kapsamda Tevgera Jinên Azad (TJA), “Kadın Dayanışması Yaşatır” şiarıyla deprem bölgelerinde kadınlarla dayanışmayı büyütecek. TJA aktivisti Çağlar Demirel, 8 Mart’ın önemine ve bu yıl yapılacak etkinliklere ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
*Her 8 Mart’ın o yılın özgününde bir anlamı oluyor ama bir öz de var mücadele noktasında. Öncelikle 8 Mart’ın kadın mücadelesi açısından önemi nedir?
 
8 Mart'ın anlamı, önemi bizler açısından çok önemli. 8 Mart’a tarihi süreçlerden bugüne kadar baktığımızda kadınların mücadele ve direniş gününü temsil eder. 1910 yılında Clara Zetkin  enternasyonal bakış açısıyla bütün kadınlara atfettiği 8 Mart, 129 kadın şahsında gelişti ama günümüzde gittikçe bütün kadınları içine alan,  bir direniş sembolü olarak ifade edilen mücadele tarihine dönüştü. 8 Mart'ı biz Kürt kadınları olarak her yıl büyük bir coşkuyla, mitinglerle, şölenlerle buluşmalarla ve yürüyüşlerle karşılardık. 8 Mart direniş ve başkaldırı olarak ifade edilir ve bu şekilde ele alırdık. Ama bugün bu tarihi direnişimizin burukluğunu yaşıyoruz. Ama aynı zamanda o isyanımızı büyütmenin de zamanı olduğunu biliyoruz. Kürdistan, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen yıkıcı depremler meydan geldi. Ve bu kapsamda da baktığımızda bütün halkın seferberliğini gördük. Biz de  mücadelemiz ve direnişimizin sembolünü bu yıl depremdeki sürece endeksli olarak yürüteceğiz. Bu 8 Mart'ta Kürt Kadın Hareketi olarak dayanışma, paylaşım ve direniş ruhuyla karşılayacağız. O yüzden deprem bölgelerinde olacağız. Ve bu tarihi mücadeleyi yine kadınlarla dayanışarak o süreci birlikte öreceğiz. 8 Mart öncesi de bütün illerde kadınlar bu süreci birlikte göğüsleyecek.
 
"Bu süreç aslında kadınlar açısından düşündüğümüzde her yönüyle, dayanışmasıyla, organizasyonuyla genel anlamda koşulları ve mücadeleleriyle kadınlar her yerdeydi."
 
*Bu yıl depremin yarattığı ağır yıkım ile karşılanıyor 8 Mart. Bu yıkımdan kadınlar ve çocuklar nasıl etkilendi?
 
Depremin ilk gününden itibaren sahadaydık. Ve şunu görebildik depremin altında kalan iktidarın  kendisiydi. Çünkü hiçbir hazırlığı olmayan, birçok yere ulaşmakta çok geç kalan bir iktidarla karşı karşıya kaldık. Gittiğimiz her yerde insanlar kendi imkanlarıyla aslında bu süreci örmeye çalıştı. Enkazları kendi elleriyle kazarak yaralıları çıkarmaya çalıştı. Depremde halkın kendi öz gücünü ve toplumun duyarlılığını iliklerimize kadar hissettiğimizi söyleyebilirim. Hem enkaz altındaki insanları bir an önce kurtarmak hem de yakınlarına teselli vermek, onlarla orada dayanışmayı sağlamak özelde bütün halkımızın ve özgün olarak da kadınların emeğini gördük orada. Bu süreç aslında kadınlar açısından düşündüğümüzde her yönüyle, dayanışmasıyla, organizasyonuyla genel anlamda koşulları ve mücadeleleriyle kadınlar her yerdeydi.
 
İlk etapta TJA olarak bütün il ve ilçelere gidişler sağlandı. Orada organizasyonu ve koordinasyonu kuran da kadın arkadaşlarımızdı.  Özellikle kadınlar bu organizasyonun en önemli mekanizmasını oluşturdu. Tabi en çok etkilenenler kadınlar ve çocuklardı. Çocukların bu psikolojiyi daha az hasarla atlatabilmeleri için arkadaşlarımız çok hızlı bir şekilde çocuklarla diyalog kurarak bu süreci atmak için önlerine hedefler koydular. Yine kadınlar da aynı şekilde. Bütünlüklü dayanışmayı sağlayan kadın arkadaşlar oldu.
 
"TJA’nın da içinde yer aldığı Türkiye kadın örgütlerinin başlattığı “Mor TIR” kampanyası ile kadınlara ihtiyaçlar ulaşıyor. Şimdilik çadırlar kuruluyor, onun yanı sıra kadınların ihtiyaçlarının karşılanacağı bir seferberlik başlattık. Kadın ve çocukların öncelikli ihtiyaçları nelerdir onlar belirlendi. Ve bu 8 Mart’ta depremdeki kadınlarla dayanışmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hem psikolojik hem sosyal açıdan onlarla güçlü dayanışmayı sağlamaktır amacımız." 
 
 *TJA, yıkımın yaşandığı kentlerdeki kadınlara nasıl ulaşacak? 8 Mart’ta TJA hangi etkinlik ve çalışmalarla kadınlarla dayanışacak?
 
Toplumsal bir dayanışma gerçekleşti. İnsanlar kendi öz güçleriyle birçok şeyi başardı ve yaptı. Mesela enkazın etrafında bekleyen ailelere kadınlar evlerindeki çorbaları paylaştı. Evlerindeki ve bahçelerindeki odunları onlara götürüp onların ısınmasını sağladılar. Evlerinin kapılarını açtılar. Böyle bir dayanışma ruhu gelişti. Amed için birkaç şey söylemek istiyorum. Çünkü Amed birçok şeye öncülük etti. Bu da toplumsal duyarlılığı, kurumsal örgütlülüğün daha çok açığa çıktığını bir kez daha gösterdi. Amed halkı iktidardan ya da başka bir yerden bir şey beklemeden kendi öz gücüyle ve dinamiğiyle sorunları çözebileceğini gösterdi. Aslında bizim bahsettiğimiz nokta yerinden ve öz yönetimin toplumsallaşması dediğimiz de buydu. Bugün Amed bunu başardı. Sadece Amed’de değil bu toplumsallığı diğer illere ve çalışmalara yansıttı. Bunun öncülüğünü de kadınlar yaptı. Bu toplumsallığı en çok içselleştiren kadınlardı. Dolayısıyla bunu pratikleştiren de kadınlar oldu. Bu mücadele tarihimizden gelen bir süreçtir aynı zamanda. Biz TJA olarak da planlamamızı ona göre yaptık ve startını verdik. Şiarımız da her zaman olduğu gibi felsefesini geçmiş tarihlerden aldığımız  “Jin jiyan azadi” ile devam ettik. Depremin yaşanmadığı illerde, kadınlara özgü olarak hazırlanan paketler ile dayanışma ruhunu örmenin başlangıcını yaptık. TJA’nın da içinde yer aldığı Türkiye kadın örgütlerinin başlattığı “Mor TIR” kampanyası ile kadınlara ihtiyaçlar ulaşıyor. Şimdilik çadırlar kuruluyor, onun yanı sıra kadınların ihtiyaçlarının karşılanacağı bir seferberlik başlattık. Kadın ve çocukların öncelikli ihtiyaçları nelerdir onlar belirlendi. Ve bu 8 Mart’ta depremdeki kadınlarla dayanışmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hem psikolojik hem sosyal açıdan onlarla güçlü dayanışmayı sağlamaktır amacımız. Yaşadığımız en acı süreci birlikte hafifletebilmenin yol ve yöntemlerini arayarak bu yılkı 8 Mart’ı deprem bölgesinde bir direniş, mücadele ruhu ile dayanışma ve paylaşım göstererek bir araya gelip karşılayacağız.
 
"Bizim bu konuda politikalarımız, söylemlerimiz, yaklaşımımız, felsefemiz çok açık. Kadına, çocuğa, doğaya ve Kürt’e düşman bir zihniyet ile bu süreç yürümez. Bu süreçte topyekûn bir şekilde el ele vererek halkımızın sorunlarını çözmek gerekiyor."
 
*İktidarın, yürüttüğü politikalar ile depremleri kendi lehine çevirme girişiminde olduğuna ilişkin değerlendirmeler var. Kadınlar buna karşı 8 Mart’ta nasıl bir cevap vermeye hazırlanıyor?
 
Erkek ve devlet açısından baktığımızda da her şeye rant gözüyle bakan bir zihniyet ile karşı karşıyayız.  Bizle dayanışmayı büyütmek açısından seferber olurken onlar ellerindeki malzemeleri nasıl daha fazla paraya satabilirim düşüncesi içerisinde yer aldılar. Ama hiç kimse toplumsallaşmaktan ve öz yönetim gücünden vazgeçmedi. Kürt halkı ve kadınları bunu başardı. Bugün Maraş’taki aileler, “Biz oy verdiğimiz insanları yanımızda göremedik, ama bize terörist olarak nitelendirilen insanlar bize sahip çıktı” ifadelerini kullanıyor. Biz insanlar bunu söylesin diye yapmadık. Düşüncemiz, felsefemiz ve bakış açımız bu. Ama bugün düşüncelerimizden dolayı yargılandık, yargılanmaya devam ediyoruz. Ama bunu ranta, bireysel çıkara endeksleyen insanlar iktidar süreçlerini devam ettirmeye çalıştı. Türkiye halkı bunu görmeli, biz söylediğimiz için cezaevlerine atıldık, oysa gelinen noktada ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Bizim bu konuda politikalarımız, söylemlerimiz, yaklaşımımız, felsefemiz çok açık. Kadına, çocuğa, doğaya ve Kürt’e düşman bir zihniyet ile bu süreç yürümez. Bu süreçte topyekûn bir şekilde el ele vererek halkımızın sorunlarını çözmek gerekiyor. Biz kadın ve sivil toplum örgütleri ile bunu başardık, başarmaya da devam edeceğiz. Çünkü o örgütlü gücümüz, mücadele ve direniş tarihimiz bize bunu gösterdi.  
 
"Kadınlar dayanışma ile yaşatır. Ve kadınlar bu dayanışmanın, yaşatmanın en büyük gücü ve dinamiği olacaktır. Talana, ranta ve çıkar politikalarına hayır diyerek 8 Mart’ı bütün kadınlar ile öreceğiz."
 
*TJA’nın dayanışmayı büyütmeyi de odağına aldığı bu süreçte mesajınız ne olur?
 
Bizler yaşamın her alanında, özellikle kadınlar olarak yaşanan bütün süreçleri kadın dayanışmamızı, paylaşımımızı ve öz yönetim gücümüz ile bu süreci aşabiliriz. Bunu 8 Mart’ta da yapacağız. 8 Mart’ı haftalara yayan bir programımız var. Depremin yaşandığı bölgelere her ilden, bölgeden arkadaşlarımız yoğun bir şekilde gidecek ve oradaki yaşamı yeniden örmeye çalışacağız. Biz kadınların bu süreci güçlü öreceğine inanıyorum. Bunun gücünün kadınlarda olduğuna inanıyorum. Çünkü mücadele ve dinamizmi en çok gerçekleştiren dirençli ve cesaretli bir süreci ören kadınlardır. Bugün yerel yönetimdeki eş başkanlık sürecimizden, kadın mücadele tarihimize baktığımızdaki eşit temsiliyet açısından değerlendirdiğimizde bu süreci örecek olanın kadınlar olabileceğini bir kez daha gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Talan, ranta hayır diyoruz. Kadınlar dayanışma ile yaşatır. Ve kadınlar bu dayanışmanın, yaşatmanın en büyük gücü ve dinamiği olacaktır. Talana, ranta ve çıkar politikalarına hayır diyerek 8 Mart’ı bütün kadınlar ile öreceğiz.