Koliklılar: Hesap soracağız!

  • 09:27 26 Şubat 2023
  • Güncel
Marta Sömek
 
SEMSÛR - Depremdeki can kayıplarının gizlendiğini paylaşan Koliklılar, yaşanan durumu katliam olarak değerlendirerek devlete olan öfkelerini “Bu devlet canlarımızı katletti” sözleri ile dile getirerek “Devletle rantçıları elbet hesap verecek. Ölülerimiz için bu hesabı soracağız” diyor. 
 
Mereş merkezli 6 Şubat günü gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen depremlerde on binlerce kişi yaşamını yitirirken, 20 Şubat günü de merkez üssü Hatay'ın Samandağ ve Defne ilçeleri olan iki ayrı deprem daha meydana geldi. Depremlerden etkilenen kentlerden biri olan Semsûr’da (Adıyaman) da büyük bir yıkım yaşandı. Hayalet kente dönüşen kentin sokaklarının tamamında binalar yıkılmış durumda. Yıkılmayan binaların ise her an yıkılmak üzere olduğu, evler içerisindeki tüm eşyaların sokaklara döküldüğünü, arabaların enkazlarda paramparça olduğunu ve yaşanabilecek hiçbir binanın kalmadığını görmek mümkün.
 
Birçok köyde yeni mezarlık yapıldı
 
Resmi rakamlara göre 44 binin üzerinde can kaybı olduğu paylaşılsa da kentte konuştuğumuz tüm yurttaşlar, gerçek rakamların gizlendiğini ve can kaybının verilerden çok daha fazla olduğunu dile getiriyor. Özellikle toplu cenazelerin gömüldüğü kentlerden olan Semsûr’da, merkez ilçeye bağlı Akpınar başta olmak üzere birçok köyde yeni mezarlıklar yapıldığının bilgisi de paylaşıldı.
 
‘Bu devlet canlarımızı katletti!’
 
 
Semsûr’da yıkım ve enkazın boyutunun gizlendiği ilçelerden biri ise 127 bin nüfusu olan Kolik (Kahta). AFAD, tam 6’ncı günde Kolik’a uğrayıp hiçbir şey yapmadan dönerken, burada konuştuğumuz yurttaşlar ve depremzedeler büyük bir tepki ve öfkeye sahip. 6 gün boyunca AFAD’ın kendilerine, “bekleyin” dediğini aktaran yurttaşlar, 6 gün sonra geldiklerinde ise yalnızca bir enkaza bakıp geri döndüklerini paylaşıyor. Enkazları parmaklarıyla kazarak yakınlarının cansız bedenlerini çıkarttıklarını söyleyen yurttaşlar, “Eğer AFAD, arama kurtarma ekipleri erken gelmiş olsaydı biz ölülerimizi çıkartmazdık. Hepsi yaşıyordu, enkazlardan sesler duyuyorduk ama hiçbir şey yapamıyorduk. Günlerce ellerimizle enkazları kazdık akrabalarımıza ulaşabilmek için. Bu devlet bizim canlarımızı katletti” sözleriyle tepki gösteriyor.
 
Büyük vinç yok diye ölüme terk edildiler!
 
 
İlçenin Atatürk Caddesi’ne geldiğimizde, Kahta Müftülüğü’ne bağlı H. Zeynel Camii önündeki binanın tuzla buz olduğunu görüyoruz. Enkazın hala kaldırılmadığı binadaki evler ve dükkanlar içerisinde bulunan tüm eşyalar sokağa saçılırken, binadan yalnızca kırık bir oyuncak arabanın “az hasarlı” çıkması ile karşılaşıyoruz. Binanın yıkılmasıyla cami ve minaresinin de hasar gördüğünü gözlemlerken, çevrede bulunan yurttaşların yetkililerden aldığı yanıtı şu sözlerle dinliyoruz: “Bina yıkılınca camii ve minaresi de büyük bir hasar gördü. Her an üzerimize yıkılabilecek durumda. Yetkilileri arayıp yıkmaları gerektiğini söyledik ama bize verdikleri yanıt ‘Büyük vincimiz yok. O yüzden de yıkamayız, böyle idare edin’ oldu. Her an minare üzerimize yıkılacak mı bekliyoruz.”
 
Gerçekler ve soru işaretleri
 
 
Karşıyaka Mahallesi’nde büyük bir hasar gören binalardan birinde ise ilk depremin olduğu gün, Sami İlhan isimli yurttaşla birlikte 7 kişinin enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Enkazda yaşamını yitiren bir yurttaşın yakını, “Yengemle 14 yaşındaki küçük oğlu da ilk gün enkazda kaldı. Çocuk bizi kurtarın diye bağırmış. Birisi duymuş ve seslenmişler. Yerlerinin tespit edilebilmesi için de çocuk o esnada yanlarında bulunan kitaplıktan kitap fırlatmış yerleri bu şekilde belirlenip şans eseri kurtulmuşlar. Çocuğun babası da enkazda öldü. Ana damarı patladı denmiş ama ne kadar gerçek bilmiyoruz” diyor.
 
‘Yalnızca HDP’liler geldi…’
 
Yaşamını yitiren yurttaşı kuzenlerinin elleriyle enkazı kazarak cansız bedenini çıkardığını paylaşan yakını, “Canlı olanlar da 10-15 dakika sonra ölüyordu. O kadar ölüm gördük ki, çıkardıklarımız da birer birer ölüyordu. Kuzenimin iki kolu ve bacağını kestiler, amcaları 21 saat sonra çıkardı kendi çabalarıyla. 3 aylık bebeği babasının kucağından çıkardılar. Babası ölmüştü ama bebek yaşıyordu. Biz günlerce çaresizdik. Soba yakarak ısınmaya çalıştık ama ekmek bulamadık. Ne AFAD ne de kimse bizi görmedi. Kahta’ya gelmediler bile. Bu kadar bağış yapıldı, nerede bu insanlar? Yalnızca HDP’liler geldi buraya, insanlık budur işte”
 
Kurdistan’ı yok ettiler…
 
 
Yine sokakları gezerken kameramızı görüp “Siz devletin gastecileri misiniz” sorusuyla karşılaştığımız Kolik halkına özgür basın emekçisi olduğumuzu söylediğimizde, “Bize yaşatılan cinayettir” ifadelerini duyuyoruz. Enkazlarda günlerce bekleyen depremzedelerin iktidarın ihmalkarlığı nedeniyle katledildiğini vurgulayan Koliklılar, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Böyle devlet olmaz olsun. Kurdistan’ı yok ettiler. Hepimizi ölüme terk ettiler, bir bir öldürdüler. Kendi vekillerini bile kurtarmadılar. 1 yıllık belediye binası komple çökmüş, başkan da piyasaya çıkamıyor. Ciddi bir tepki var. Günler sonra gelen AFAD, enkazlara müdahale etmedi. Hava -5 dereceydi. Bu havada nasıl dayansınlar, hepsi soğuktan ölmüştü. Adıyaman, Kahta yerle bir oldu, yeni bir Adıyaman lazım. Gerçek sayıları da vermiyorlar.
 
‘Ölülerin gömülmesi için AKP’lilerden torpil istendi’
 
 
Hastanelerin hepsi morga dönmüştü. Yaralılar hep başka yerlere sevk edildi o süreçte. Alelacele battaniyelerle gömdüler ölen herkesi. Bir parkta çocuğu ölen bir annenin, üşüdüğü için battaniyeyi cesedin üzerinden alıp üzerine örttüğünü gördük. Ölülerin gömülmesi için AKP’lilerden torpil istendiğine şahit olduk. AKP’li milletvekillerinin hiçbiri piyasada yoktu. Koordinasyon merkezinde oturmuş, önlerinde dünya kadar asker durmuş, böyle ‘yardım ediyorlardı’ insanlara. Tayyip geldi göstermelik iki kadın tutmuşlardı, sonra da çekti gitti, hiçbir şey yapmadı. Devlet bize yardım etmedi, zaten onlardan bir şey beklemiyorduk. AFAD desen o da bizi ölüme terk etti. AFAD değil afet (!)”
 
Cesetler şiştiği için tabutlara sığmamış
 
Öte yandan Kolik’ta en fazla can kaybının yaşandığı yıkımlardan biri olarak bilinen Z Giyim mağazası ve üzerinde bulunan evlerde de tam 48 kişi enkaz altında hayatını kaybetti. Burada çekim yaptığımız esnada yıkımın kalıntılarını izleyen bir yurttaşla konuştuğumuzda, “İş yerinin genişletilmesi için binanın kolonları kesildi” bilgisini alıyoruz. Binanın tamamının yerle bir olduğuna tanıklık ederken, üst kattaki çamaşırların, yerlere parçalanmış halde saçılan kadın ayakkabılarının da enkazın nasıl bir boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Yine binada yaşamını yitiren bir kadının yakını, günlerce çaresiz bir şekilde enkaz başında beklediklerini ve hiç kimsenin yardıma gelmediğini dinliyoruz. Enkazda yaşamını yitiren kadının yakını, “O kadar çok bekledik ki arama kurtarma ekipleri gelsin diye, umudumuzu hiç yitirmemeye çalıştık. Ama 6 gün sonunda AFAD gelip geri dönünce kendimiz ölüleri çıkardık. Cesetler o kadar şişmişti ki tabutlara sığmadı” şeklinde konuşuyor.
 
 
Can kaybı sayısı paylaşılmıyor!
 
İlçedeki yıkımlarda çekim yaptığımız esnada yanımıza gelen iki kadının “lütfen gerçekleri çekin” sözleriyle de karşılaşıyoruz. Kadınlar, “Televizyonlarda günlerce Kahta’nın eski görüntüleri yayınlanarak, ‘Adıyaman’da hayat normale döndü, her yer onarıldı’ denildi. Oysa bunlar gerçek değildi. Bu yıkımları çekin de gerçekler görülsün, artık bu halk uyansın. Ölü sayıları da saklandı. Kahta’da 30 ölü var dendi ama gerçek sayıyı paylaşmadılar. Daha depremin ilk günü, 2 saat içerisinde 15 tane cenaze gördük kendi gözlerimizle” diyerek Semsûr ve Kolik’taki can kayıplarının gizlendiğine dikkat çekiyor.
 
Hesap sorulacak…
 
 
Halkın oldukça tepkili olduğu Kolik’ta, “Devletle rantçıları elbet hesap verecek. Ölülerimiz için bu hesabı soracağız” sözleriyle yaşananları kader değil, katliam olarak özetliyor.