‘2013 Paris Katliamı çözülmediği için tekrarı oldu’

  • 09:06 29 Aralık 2022
  • Güncel
 
AMED - Paris'te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne dönük gerçekleştirilen katliama tepki gösteren Kürt sanatçılar, 2013’teki Paris Katliamı’nda gerçekler açığa çıkarılmadığı için ikincisinin de yapıldığını vurguladı.
 
Fransa’nın başkenti Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’nde 23 Aralık’ta gerçekleştirilen siyasi suikast sonucu Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) üyesi Emine Kara, (Evîn Goyî), Kürt sanatçı Mîr Perwer (M. Şirin Aydın) ile Abdurrahman Kızıl katledildi. Katliamın duyulması ile başlayan protestolar devam ederken, Kürt sanatçılar da saldırıya karşı tepkilerini dile getirdi.
 
‘Katliamlar başkenti Paris’
 
Amed Şehir Tiyatrosu oyuncusu Berfin Emektar, Paris’te yaşanan bu ikinci katliamın bir plan çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirterek, katliamın Kürt halkını ve sanatçıları hedef aldığını söyledi. Berfin, “Dünyanın en güvenilir yeri Paris’tir diye tarif edilir, en romantik şehri diye tarif edilir. Ama biz Kürtlerin hafızasında Paris’in çok daha farklı bir anlamı var. Katliamların başkenti gibi artık. İkinci saldırı Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yapıldı. Bir kültür merkezinin hedef alınması, orada bir sanatçı arkadaşın şehit edilmesi elbette ki kabul edilir gibi değil. Bu sanatçılar kendi yaşadıkları ülkelerinde, Türkiye’de kendilerini güvende hissetmedikleri için, şarkılarının yasaklanmasından ötürü, aldıkları cezalardan ötürü yurt dışına gitmek zorunda kalıyor. Bir arkadaşın, Avrupa’nın en güvenli şehrinde katledilmesinin arkasındaki karanlık güçler bizler açısından önemli. Söyleyecek sözümüz çok ama söylenecek sözümüz yok” ifadelerini kullandı.
 
‘Mîr Perwer de bunlardan biri’
 
Berfin bu saldırıların Kürtlerin kendi kültürlerini sürdürmelerine engel olamayacağının altını çizdi. Kürtlerin yaratmaya, üretmeye, sanatlarını, dillerini, kültürlerini yaşatmaya devam edeceğini vurgulayan Berfin, “Mîr Perwer, Muş’tan gitti Paris’e, sanatı devam ettirmekten vaz mı geçti? Hayır. Sanatçı bilinci varsa elbette yaratmaya ve üretmeye devam edersin. Mir Perwer de bunların bir örneği. Bu katliamı basit ırkçı bir saldırıymış gibi değerlendirmekten geri durmalıyız. Bunun arkasında gerçekte neler var. Bu kadar basit mi, Paris'in ortasında insanları katletmek” diye sordu.
 
‘Paris’in göbeğinde bir katliam yapılması herkesin kontrolünde olan bir durumdur’
 
‘Sessizlik öfke yaratıyor’
Kürt yönetmen Lisa Çalan ise, katliama büyük bir öfke duyduğunu belirtirken, bu katliam için çıkarılan ses yeterli değildir” diyerek sessizliği eleştirdi. “ Uluslararası basının genellikle kınıyoruz tanımıyla dile getirdiği bir olay ama biz kınamıyoruz sadece, aynı zamanda öfkeliyiz” diyen Lisa, saldırının münferit bir olay gibi gösterilmeye çalışıldığına dikkat çekti. Avrupa’nın Kürtler için güvensiz bir alana dönüştüğünü ekleyen Lisa, şöyle konuştu: “Sosyal medya da bir tweet atmak, Instagram’da bir post atmak artık bir protesto biçimi olmamalı. Bu biraz eleştirel olacak. Sosyal medyadaki o eleştiri ya da kınama biçimi yeterli bir şey değil. Biz sanatçılar, aktivistler bu katliamlar karşısında daha güçlü bir şekilde, daha sesimizi yükseltecek şekilde durmalıyız. Biz neden bu kültürü devam ettiremiyoruz, bu ülke dışında başka bir yerde devam ettirme gereği duyuyoruz? Yeteri kadar ses çıkaramama halimiz var ve tüm dünya aktivistlerinin de bu konuda sessiz kalması da öfke uyandıran bir durum.”
 
‘Kültüre dönük saldırılar arttı’
 
Kültürün son yıllarda uğradığı saldırıların daha da artırıldığını kaydeden Lisa, bunun sebebini ise sistem ve devletlerin, kültürel çalışmaların toplumsal değişim ve dönüşümde ne kadar büyük bir mekanizma olduğunu bilmesi şeklinde açıkladı. Sanatçılar olarak kültürü daha geliştirecek alanlar oluşturma çabasında olduklarını dile getiren Lisa, bu çaba içerisinde olan ve engellemelere maruz kalan sanatçıların ülkeyi terk etmeye zorlandıklarını belirtti.
 
‘Dünyada büyük bir ses çıkartılması gerekiyor’
 
Kürt sanatçıların hedef gösterilmesini değerlendiren Lisa baskı örneklerine dikkat çekti. Lisa, “Çok yakında bir konser yasaklandı, neredeyse 23 arkadaşımız gözaltına alındı ve bu baskılar altında devam ettirilmeye çalışılan bir mekanizma var ve bu her şeye rağmen güçlü bir mekanizma. Tam da bu noktada dünya aktivistlerinin buraya bakmaları gerekiyor. Bir tweet atmak, bir köşe yazısı yazmak belki de yetersiz geliyor. Belki bir platform oluşturmak gerekiyor. Engellenen, tutuklanan arkadaşlar için uluslararası bir zeminde bu platformu kurmak gerekiyor. Bizim burada biraz lokal kalıyor. Aktivistlerin, yazarların, sanatçıların sözlerinin toplumda yansıması hep büyüktür. Biz hep diyoruz ya; devletler kalıcı değil, fikirler ve sanatlar kalıcıdır. En azından sanat insan ruhunda bir anlam yaratıyor, bu yüzden daha kalıcıdır. Haliyle bu katliamlara, tutuklamalara, yasaklanmalara, sanatçı kesimin daha çok ses çıkarması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Üstü örtülmeye çalışılan katliamlar’
 
Son olarak Paris'te gerçekleştirilen saldırıların ilk kez yaşanmadığının, 9 yıl öncesinde de yaşandığının altını çizen Lisa, şöyle konuştu: “Çok değerli üç kadın arkadaşımız 2013 yılında da katledildi. Ve bunlar bir tesadüf değil yani. Paris’te olması, polisin bundan haberdar olması. Çok sistematik ve üstü örtülmeye çalışılan katliamlar. Ben bu haberi ilk duyduğumda ilk aklıma gelen şey Roboskî Katliamı da tamamen çözülmediği için, ceza süreci olmadığı için, bu suçlular, katliamları yapanlar cezalandırılmadığı için bugün art arda bir sürü katliam yaşadık. Paris’te 2013’de yaşanan katliamı Avrupa dikkatle ele almadığı için, bunun arka planını söylemediği için, üstünü kapatmaya çalıştığı için bu katliam oldu, daha kolay oldu. Bu yüzden tesadüf değil.”